» 10 / Yûnus  55:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
Yunus Suresi = Yunus Suresi
Hz. Yunus ve kavminden bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أَلَا (ÊLE) = elā : iyi bilin ki
2. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
3. لِلَّهِ (LLH) = lillahi : Allah'ındır
4. مَا (ME) = mā : olanların tümü
5. فِي (FY) = fī :
6. السَّمَاوَاتِ (ELSMEWET) = s-semāvāti : göklerde
7. وَالْأَرْضِ (WELÊRŽ) = vel'erDi : ve yerde
8. أَلَا (ÊLE) = elā : İyi bilin ki
9. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
10. وَعْدَ (WAD̃) = veǎ'de : vaadettiği
11. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
12. حَقٌّ (ḪG) = Haḳḳun : gerçektir
13. وَلَٰكِنَّ (WLKN) = velākinne : ancak
14. أَكْثَرَهُمْ (ÊKS̃RHM) = ekṧerahum : onların çoğu
15. لَا (LE) = lā :
16. يَعْلَمُونَ (YALMWN) = yeǎ'lemūne : bilmiyorlar
iyi bilin ki | şüphesiz | Allah'ındır | olanların tümü | | göklerde | ve yerde | İyi bilin ki | şüphesiz | vaadettiği | Allah'ın | gerçektir | ancak | onların çoğu | | bilmiyorlar |

[] [] [] [] [] [SMW] [ERŽ] [] [] [WAD̃] [] [ḪGG] [] [KS̃R] [] [ALM]
ÊLE ÎN LLH ME FY ELSMEWET WELÊRŽ ÊLE ÎN WAD̃ ELLH ḪG WLKN ÊKS̃RHM LE YALMWN

elā inne lillahi s-semāvāti vel'erDi elā inne veǎ'de llahi Haḳḳun velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
ألا إن لله ما في السماوات والأرض ألا إن وعد الله حق ولكن أكثرهم لا يعلمون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ألا | ÊLE elā iyi bilin ki No doubt,
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
لله | LLH lillahi Allah'ındır for Allah
ما | ME olanların tümü (is) whatever
في | FY (is) in
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti göklerde the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDi ve yerde and the earth.
ألا | ÊLE elā İyi bilin ki No doubt
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
وعد و ع د | WAD̃ WAD̃ veǎ'de vaadettiği (the) Promise of Allah
الله | ELLH llahi Allah'ın (the) Promise of Allah
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun gerçektir (is) true.
ولكن | WLKN velākinne ancak But
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum onların çoğu most of them
لا | LE (do) not
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bilmiyorlar know.

10:55 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

iyi bilin ki | şüphesiz | Allah'ındır | olanların tümü | | göklerde | ve yerde | İyi bilin ki | şüphesiz | vaadettiği | Allah'ın | gerçektir | ancak | onların çoğu | | bilmiyorlar |

[] [] [] [] [] [SMW] [ERŽ] [] [] [WAD̃] [] [ḪGG] [] [KS̃R] [] [ALM]
ÊLE ÎN LLH ME FY ELSMEWET WELÊRŽ ÊLE ÎN WAD̃ ELLH ḪG WLKN ÊKS̃RHM LE YALMWN

elā inne lillahi s-semāvāti vel'erDi elā inne veǎ'de llahi Haḳḳun velākinne ekṧerahum yeǎ'lemūne
ألا إن لله ما في السماوات والأرض ألا إن وعد الله حق ولكن أكثرهم لا يعلمون

[] [] [] [] [] [س م و] [ا ر ض] [] [] [و ع د] [] [ح ق ق] [] [ك ث ر] [] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ألا | ÊLE elā iyi bilin ki No doubt,
,Lam,Elif,
,30,1,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
لله | LLH lillahi Allah'ındır for Allah
Lam,Lam,He,
30,30,5,
"P – prefixed preposition lām
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
ما | ME olanların tümü (is) whatever
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
في | FY (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti göklerde the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDi ve yerde and the earth.
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
ألا | ÊLE elā İyi bilin ki No doubt
,Lam,Elif,
,30,1,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إن | ÎN inne şüphesiz indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
وعد و ع د | WAD̃ WAD̃ veǎ'de vaadettiği (the) Promise of Allah
Vav,Ayn,Dal,
6,70,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (the) Promise of Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
حق ح ق ق | ḪGG ḪG Haḳḳun gerçektir (is) true.
Ha,Gaf,
8,100,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
ولكن | WLKN velākinne ancak But
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان»
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ÊKS̃RHM ekṧerahum onların çoğu most of them
,Kef,Se,Re,He,Mim,
,20,500,200,5,40,
N – accusative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يعلمون ع ل م | ALM YALMWN yeǎ'lemūne bilmiyorlar know.
Ye,Ayn,Lam,Mim,Vav,Nun,
10,70,30,40,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أَلَا: iyi bilin ki | إِنَّ: şüphesiz | لِلَّهِ: Allah'ındır | مَا: olanların tümü | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَالْأَرْضِ: ve yerde | أَلَا: İyi bilin ki | إِنَّ: şüphesiz | وَعْدَ: vaadettiği | اللَّهِ: Allah'ın | حَقٌّ: gerçektir | وَلَٰكِنَّ: ancak | أَكْثَرَهُمْ: onların çoğu | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmiyorlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ألا ÊLE iyi bilin ki | إن ÎN şüphesiz | لله LLH Allah'ındır | ما ME olanların tümü | في FY | السماوات ELSMEWET göklerde | والأرض WELÊRŽ ve yerde | ألا ÊLE İyi bilin ki | إن ÎN şüphesiz | وعد WAD̃ vaadettiği | الله ELLH Allah'ın | حق ḪG gerçektir | ولكن WLKN ancak | أكثرهم ÊKS̃RHM onların çoğu | لا LE | يعلمون YALMWN bilmiyorlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |elā: iyi bilin ki | inne: şüphesiz | lillahi: Allah'ındır | : olanların tümü | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | elā: İyi bilin ki | inne: şüphesiz | veǎ'de: vaadettiği | llahi: Allah'ın | Haḳḳun: gerçektir | velākinne: ancak | ekṧerahum: onların çoğu | : | yeǎ'lemūne: bilmiyorlar |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊLE: iyi bilin ki | ÎN: şüphesiz | LLH: Allah'ındır | ME: olanların tümü | FY: | ELSMEWET: göklerde | WELÊRŽ: ve yerde | ÊLE: İyi bilin ki | ÎN: şüphesiz | WAD̃: vaadettiği | ELLH: Allah'ın | ḪG: gerçektir | WLKN: ancak | ÊKS̃RHM: onların çoğu | LE: | YALMWN: bilmiyorlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Bilin ki hiç şüphe yok, göklerde ve yeryüzünde ne varsa Allah'ındır. Bilin ki Allah'ın vaadi, hiç şüphe yok gerçektir, fakat çokları bilmez.
Adem Uğur : Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Yine bilesiniz ki, Allah'ın vâdi haktır, fakat onların çoğu bilmez.
Ahmed Hulusi : Kesinlikle bilin ki, semâlar ve arzda ne varsa, muhakkak ki Allâh içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği mânâların açığa çıkışıdır). Kesinlikle bilin ki Allâh'ın bildirimi Hak'tır. . . Fakat onların çoğunluğu bilmezler.
Ahmet Tekin : Haberiniz olsun, göklerdeki ve yerdeki varlıklar ve imkânlar Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Açın gözünüzü, Allah’ın va’di, tehdidi haktır, gerçektir. Fakat onların çoğu bilemez.
Ahmet Varol : İyi bilin ki göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ındır. İyi bilin ki, Allah'ın vaadettiği gerçektir ancak onların çoğu bilmiyorlar.
Ali Bulaç : Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.
Ali Fikri Yavuz : Biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ındır. Biliniz ki, gerçekten Allah’ın vâdi haktır; fakat kâfirlerin çoğu bunu bilmezler.
Bekir Sadak : Iyi bilin ki, Allah'in verdigi soz gercektir, ama cogu bunu bilmez.
Celal Yıldırım : Haberiniz olsun ki, göklerdeki ve yerdeki şeyler Allah'ındır. Dikkat edin ki Allah'ın va'di haktır; ne var ki insanların çoğu bunu bilmezler.
Diyanet İşleri : Bilesiniz ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Yine bilesiniz ki, Allah’ın va’di haktır. Fakat onların çoğu bunu bilmez.
Diyanet İşleri (eski) : İyi bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir, ama çoğu bunu bilmez.
Diyanet Vakfi : Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Yine bilesiniz ki, Allah’ın vâdi haktır, fakat onların çoğu bilmez.
Edip Yüksel : Göklerde ve yerde olanlar elbette ALLAH'ındır. ALLAH'ın sözü tamamıyla gerçektir; fakat onların çoğu bilmez.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Açın gözünüzü, Allah'ın vaadi muhakkak ki, haktır, gerçektir. Lâkin onların çoğu bunu bilmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Uyan! Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Uyan! Allah'ın va'di muhakkak gerçektir; ne var ki çoğu bilmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Uyan Göklerde ve Yerde ne varsa Allahındır, uyan Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin ekserisi bilmezler
Fizilal-il Kuran : Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi gerçektir, fakat onların çoğu bunu bilmez.
Gültekin Onan : Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Tanrı'nındır. Haberin olsun; şüphesiz Tanrı'nın va'di haktır ancak onların çoğu bilmezler.
Hakkı Yılmaz : Haberiniz olsun! Şüphesiz göklerde ve yerde olan şeyler Allah içindir. Haberiniz olsun! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Velâkin onların çoğu bilmiyorlar.
Hasan Basri Çantay : Haberiniz olsun ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi şüphesiz Allahındır. Haberiniz olsun ki Allahın va'di şeksiz bir hakdır. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Hayrat Neşriyat : Dikkat edin! Muhakkak ki göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. (Ve yine) dikkat edin! Şübhesiz Allah’ın va'di haktır; fakat onların çoğu bilmiyorlar.
İbni Kesir : Dikkat edin, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Dikkat edin, Allah'ın vaadi şüphesiz bir gerçektir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
İskender Evrenosoğlu : Göklerde ve yeryüzünde olanlar, muhakkak Allah'ın değil mi? Allah'ın vaadi mutlaka hak değil mi? Ve lâkin onların çoğu bilmezler.
Muhammed Esed : Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır! Dikkat edin! Allah'ın vaadi, başa gelmesinden şüphe edilmeyecek bir gerçektir; ne var ki, onların çoğu bunu bilmez!
Ömer Nasuhi Bilmen : Uyanınız! Şüphe yok ki göklerde de ve yerde de her ne var ise Allah Teâlâ'nındır. Agâh olunuz! Allah Teâlâ'nın vaadi, elbette ki hakikattır, fakat onların ekserisi bilmezler.
Ömer Öngüt : İyi bilin ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. İyi bilin ki Allah'ın vaadi gerçektir, fakat onların çoğu bilmezler.
Şaban Piriş : -İyi bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. İyi bilin ki, Allah’ın vaadi haktır. Fakat onların çoğu bilmez.
Suat Yıldırım : İyi bilin ki göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ındır. İyi bilin ki Allah’ın vâdi gerçektir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Süleyman Ateş : İyi bil ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allâh'ındır. İyi bil ki Allâh'ın va'di gerçektir, fakat çokları bilmiyorlar.
Tefhim-ul Kuran : Haberin olsun; göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.
Ümit Şimşek : İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Şundan da haberiniz olsun ki Allah'ın vaadi gerçektir; lâkin onların çoğu bunu bilmez.
Yaşar Nuri Öztürk : Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}