» 13 / Ra’d  13:

Kuran Sırası: 13
İniş Sırası: 96
Rad Suresi = Gök Gürültüsü Suresi
13. ayetinde gök gürültüsünün Allah’i tesbih edip yücelttigi anlatildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَيُسَبِّحُ (WYSBḪ) = ve yusebbiHu : ve tesbih ederler
2. الرَّعْدُ (ELRAD̃) = r-raǎ'du : gök gürültüsü
3. بِحَمْدِهِ (BḪMD̃H) = biHamdihi : onun övgüsüyle
4. وَالْمَلَائِكَةُ (WELMLEÙKT) = velmelāiketu : ve melekler
5. مِنْ (MN) = min :
6. خِيفَتِهِ (ḢYFTH) = ḣīfetihi : korkusundan
7. وَيُرْسِلُ (WYRSL) = ve yursilu : ve gönderir
8. الصَّوَاعِقَ (ELṦWEAG) = S-Savāǐḳa : yıldırımlar
9. فَيُصِيبُ (FYṦYB) = fe yuSību : çarpar
10. بِهَا (BHE) = bihā : onlarla
11. مَنْ (MN) = men : kimseyi
12. يَشَاءُ (YŞEÙ) = yeşā'u : dilediği
13. وَهُمْ (WHM) = vehum : ve onlar
14. يُجَادِلُونَ (YCED̃LWN) = yucādilūne : tartışmaktadırlar
15. فِي (FY) = fī : hakkında
16. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah
17. وَهُوَ (WHW) = ve huve : ve O'nun
18. شَدِيدُ (ŞD̃YD̃) = şedīdu : pek çetindir
19. الْمِحَالِ (ELMḪEL) = l-miHāli : tuzağı (cezası)
ve tesbih ederler | gök gürültüsü | onun övgüsüyle | ve melekler | | korkusundan | ve gönderir | yıldırımlar | çarpar | onlarla | kimseyi | dilediği | ve onlar | tartışmaktadırlar | hakkında | Allah | ve O'nun | pek çetindir | tuzağı (cezası) |

[SBḪ] [RAD̃] [ḪMD̃] [MLK] [] [ḢWF] [RSL] [ṦAG] [ṦWB] [] [] [ŞYE] [] [CD̃L] [] [] [] [ŞD̃D̃] [MḪL]
WYSBḪ ELRAD̃ BḪMD̃H WELMLEÙKT MN ḢYFTH WYRSL ELṦWEAG FYṦYB BHE MN YŞEÙ WHM YCED̃LWN FY ELLH WHW ŞD̃YD̃ ELMḪEL

ve yusebbiHu r-raǎ'du biHamdihi velmelāiketu min ḣīfetihi ve yursilu S-Savāǐḳa fe yuSību bihā men yeşā'u vehum yucādilūne llahi ve huve şedīdu l-miHāli
ويسبح الرعد بحمده والملائكة من خيفته ويرسل الصواعق فيصيب بها من يشاء وهم يجادلون في الله وهو شديد المحال

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويسبح س ب ح | SBḪ WYSBḪ ve yusebbiHu ve tesbih ederler And glorifies
الرعد ر ع د | RAD̃ ELRAD̃ r-raǎ'du gök gürültüsü the thunder
بحمده ح م د | ḪMD̃ BḪMD̃H biHamdihi onun övgüsüyle with his praise -
والملائكة م ل ك | MLK WELMLEÙKT velmelāiketu ve melekler and the Angels
من | MN min for
خيفته خ و ف | ḢWF ḢYFTH ḣīfetihi korkusundan fear of Him.
ويرسل ر س ل | RSL WYRSL ve yursilu ve gönderir And He sends
الصواعق ص ع ق | ṦAG ELṦWEAG S-Savāǐḳa yıldırımlar the thunderbolts
فيصيب ص و ب | ṦWB FYṦYB fe yuSību çarpar and strikes
بها | BHE bihā onlarla with it
من | MN men kimseyi whom
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills,
وهم | WHM vehum ve onlar yet they
يجادلون ج د ل | CD̃L YCED̃LWN yucādilūne tartışmaktadırlar dispute
في | FY hakkında about
الله | ELLH llahi Allah Allah.
وهو | WHW ve huve ve O'nun And He
شديد ش د د | ŞD̃D̃ ŞD̃YD̃ şedīdu pek çetindir (is) Mighty
المحال م ح ل | MḪL ELMḪEL l-miHāli tuzağı (cezası) (in) Strength.

13:13 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve tesbih ederler | gök gürültüsü | onun övgüsüyle | ve melekler | | korkusundan | ve gönderir | yıldırımlar | çarpar | onlarla | kimseyi | dilediği | ve onlar | tartışmaktadırlar | hakkında | Allah | ve O'nun | pek çetindir | tuzağı (cezası) |

[SBḪ] [RAD̃] [ḪMD̃] [MLK] [] [ḢWF] [RSL] [ṦAG] [ṦWB] [] [] [ŞYE] [] [CD̃L] [] [] [] [ŞD̃D̃] [MḪL]
WYSBḪ ELRAD̃ BḪMD̃H WELMLEÙKT MN ḢYFTH WYRSL ELṦWEAG FYṦYB BHE MN YŞEÙ WHM YCED̃LWN FY ELLH WHW ŞD̃YD̃ ELMḪEL

ve yusebbiHu r-raǎ'du biHamdihi velmelāiketu min ḣīfetihi ve yursilu S-Savāǐḳa fe yuSību bihā men yeşā'u vehum yucādilūne llahi ve huve şedīdu l-miHāli
ويسبح الرعد بحمده والملائكة من خيفته ويرسل الصواعق فيصيب بها من يشاء وهم يجادلون في الله وهو شديد المحال

[س ب ح] [ر ع د] [ح م د] [م ل ك] [] [خ و ف] [ر س ل] [ص ع ق] [ص و ب] [] [] [ش ي ا] [] [ج د ل] [] [] [] [ش د د] [م ح ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويسبح س ب ح | SBḪ WYSBḪ ve yusebbiHu ve tesbih ederler And glorifies
Vav,Ye,Sin,Be,Ha,
6,10,60,2,8,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
الرعد ر ع د | RAD̃ ELRAD̃ r-raǎ'du gök gürültüsü the thunder
Elif,Lam,Re,Ayn,Dal,
1,30,200,70,4,
"N – nominative masculine noun → Thunder"
اسم مرفوع
بحمده ح م د | ḪMD̃ BḪMD̃H biHamdihi onun övgüsüyle with his praise -
Be,Ha,Mim,Dal,He,
2,8,40,4,5,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والملائكة م ل ك | MLK WELMLEÙKT velmelāiketu ve melekler and the Angels
Vav,Elif,Lam,Mim,Lam,Elif,,Kef,Te merbuta,
6,1,30,40,30,1,,20,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine plural noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
من | MN min for
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
خيفته خ و ف | ḢWF ḢYFTH ḣīfetihi korkusundan fear of Him.
Hı,Ye,Fe,Te,He,
600,10,80,400,5,
N – genitive feminine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويرسل ر س ل | RSL WYRSL ve yursilu ve gönderir And He sends
Vav,Ye,Re,Sin,Lam,
6,10,200,60,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
الصواعق ص ع ق | ṦAG ELṦWEAG S-Savāǐḳa yıldırımlar the thunderbolts
Elif,Lam,Sad,Vav,Elif,Ayn,Gaf,
1,30,90,6,1,70,100,
"N – accusative feminine plural noun → Lightning"
اسم منصوب
فيصيب ص و ب | ṦWB FYṦYB fe yuSību çarpar and strikes
Fe,Ye,Sad,Ye,Be,
80,10,90,10,2,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
الفاء عاطفة
فعل مضارع
بها | BHE bihā onlarla with it
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
من | MN men kimseyi whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يشاء ش ي ا | ŞYE YŞEÙ yeşā'u dilediği He wills,
Ye,Şın,Elif,,
10,300,1,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
وهم | WHM vehum ve onlar yet they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
يجادلون ج د ل | CD̃L YCED̃LWN yucādilūne tartışmaktadırlar dispute
Ye,Cim,Elif,Dal,Lam,Vav,Nun,
10,3,1,4,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY hakkında about
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
وهو | WHW ve huve ve O'nun And He
Vav,He,Vav,
6,5,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
شديد ش د د | ŞD̃D̃ ŞD̃YD̃ şedīdu pek çetindir (is) Mighty
Şın,Dal,Ye,Dal,
300,4,10,4,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
المحال م ح ل | MḪL ELMḪEL l-miHāli tuzağı (cezası) (in) Strength.
Elif,Lam,Mim,Ha,Elif,Lam,
1,30,40,8,1,30,
N – genitive masculine verbal noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَيُسَبِّحُ: ve tesbih ederler | الرَّعْدُ: gök gürültüsü | بِحَمْدِهِ: onun övgüsüyle | وَالْمَلَائِكَةُ: ve melekler | مِنْ: | خِيفَتِهِ: korkusundan | وَيُرْسِلُ: ve gönderir | الصَّوَاعِقَ: yıldırımlar | فَيُصِيبُ: çarpar | بِهَا: onlarla | مَنْ: kimseyi | يَشَاءُ: dilediği | وَهُمْ: ve onlar | يُجَادِلُونَ: tartışmaktadırlar | فِي: hakkında | اللَّهِ: Allah | وَهُوَ: ve O'nun | شَدِيدُ: pek çetindir | الْمِحَالِ: tuzağı (cezası) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويسبح WYSBḪ ve tesbih ederler | الرعد ELRAD̃ gök gürültüsü | بحمده BḪMD̃H onun övgüsüyle | والملائكة WELMLEÙKT ve melekler | من MN | خيفته ḢYFTH korkusundan | ويرسل WYRSL ve gönderir | الصواعق ELṦWEAG yıldırımlar | فيصيب FYṦYB çarpar | بها BHE onlarla | من MN kimseyi | يشاء YŞEÙ dilediği | وهم WHM ve onlar | يجادلون YCED̃LWN tartışmaktadırlar | في FY hakkında | الله ELLH Allah | وهو WHW ve O'nun | شديد ŞD̃YD̃ pek çetindir | المحال ELMḪEL tuzağı (cezası) |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yusebbiHu: ve tesbih ederler | r-raǎ'du: gök gürültüsü | biHamdihi: onun övgüsüyle | velmelāiketu: ve melekler | min: | ḣīfetihi: korkusundan | ve yursilu: ve gönderir | S-Savāǐḳa: yıldırımlar | fe yuSību: çarpar | bihā: onlarla | men: kimseyi | yeşā'u: dilediği | vehum: ve onlar | yucādilūne: tartışmaktadırlar | : hakkında | llahi: Allah | ve huve: ve O'nun | şedīdu: pek çetindir | l-miHāli: tuzağı (cezası) |
Kırık Meal (Transcript) : |WYSBḪ: ve tesbih ederler | ELRAD̃: gök gürültüsü | BḪMD̃H: onun övgüsüyle | WELMLEÙKT: ve melekler | MN: | ḢYFTH: korkusundan | WYRSL: ve gönderir | ELṦWEAG: yıldırımlar | FYṦYB: çarpar | BHE: onlarla | MN: kimseyi | YŞEÙ: dilediği | WHM: ve onlar | YCED̃LWN: tartışmaktadırlar | FY: hakkında | ELLH: Allah | WHW: ve O'nun | ŞD̃YD̃: pek çetindir | ELMḪEL: tuzağı (cezası) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gök gürültüsü, hamdederek tenzîh eder onu, melekler de korkularından tenzîh ederler ve yıldırımları yollar da dilediğine isâbet ettirir ve hâlâ da onlar, Allah hakkında çekişip dururlar ve onun birdenbire gelen azâbı pek kuvvetlidir, pek çetin.
Adem Uğur : Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.
Ahmed Hulusi : Ra'd (gök gürültüsü - İnsan-ı Kâmil'in düşünsel boyutta keşfettikleri {salsal-i ceres, Abdülkerîm Ciylî, İnsan-ı Kâmil}) O'nun Hamdı olarak tespih eder; Melekler (kâinatta - insanda mevcut kuvveler) ise O'nun hükümranlığı altında (tespih eder - kulluklarını yerine getirir). . . Onlar, Allâh hakkında (benlikten kaynaklanan fikirle) mücadele edip dururlarken; (O) yıldırımları (hakikati bilgisinin çarpmasını) irsâl eder de, onlarla, dilediğine bunu yaşatır! O, Şediyd ül Mıhal'dır (şiddetle uygulanan Sünnetullah sistemi vardır; değiştirilmesi müdahale edilmesi mümkün olmayan).
Ahmet Tekin : Gök gürültüsü hamd ile Allah’ı tesbih eder. Melekler de onun heybetinden dolayı onu tesbih ederler. Onlar Allah ile ilgili konularda tartışırlarken, O yıldırımlar gönderir, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri yıldırımlarla çarpar. Allah’ın kuvveti, tedbiri ve takdiri çok muhkemdir.
Ahmet Varol : Gök gürültüsü övgüsüyle melekler de O'na olan korkularından O'na tesbih ederler. O, yıldırımlar göndererek onları dilediğine çarpar. Onlar Allah hakkında tartışmaya giriyorlar. Oysa O azaplandırması (darbesi) pek çetin olandır.
Ali Bulaç : Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Ali Fikri Yavuz : Gök gürültüsü, Allah’a hamd ile, Melekler de, Allah’dan korkarak tesbîh ederler. Allah yıldırımlar gönderip onunla dilediğini çarpar. Böyle iken, o kâfirler, hadlerini bilmezler de Allah hakkında mücadele ederler. Halbuki Allah’ın karşılık darbesi pek şiddetlidir.
Bekir Sadak : O'nu, gok gurlemesi hamd ile, melekler de korkularindan tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hakkinda cekisirken, O, yildirimlari gonderir de onlarla diledigini carpar.
Celal Yıldırım : Ra'd = gök gürlemesi hamd ile, melekler ise (ilâhî kudretin, azamet ve yüceliğinin) korkusundan tesbîh ederler. Onlar, Allah hakkında tartışıp sürtüşürlerken. O, yıldırımlar gönderir de, onu dilediğine dokundurur. Oysa O, çekişme ve ceza vermekte çok şiddetlidir.
Diyanet İşleri : Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O, yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır.
Diyanet İşleri (eski) : O'nu, gök gürlemesi hamd ile, melekler de korkularından tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hakkında çekişirken, O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar.
Diyanet Vakfi : Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır.
Edip Yüksel : Gök gürlemesi O'nu överek, melekler de O'nu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hâlâ ALLAH hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz güce sahiptir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gök gürültüsü O'na hamd ile tesbih eder; melekler de korkusundan. Yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar; onlar ise Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa O'nun gücü çok şiddetlidir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ra'd hamdile tesbih eyler, Melekler de korkusundan, ve saıkalar gönderir de onunla dilediğini çarpar, onlarsa Allah hakkında mücadele ediyorlardır, halbuki onun muhavvilesi çok şiddetlidir
Fizilal-il Kuran : O'nu gök gürültüsü övgü ile ve melekler korku içinde tesbih ederler, noksanlıklardan uzak tutarlar. O yıldırımlar salarak bunlarla dilediklerini çarpar. Allah'ın sillesi son derece sert olduğu halde, onlar O'nun hakkında tartışıyorlar.
Gültekin Onan : Gök gürültüsü O'nu hamd ile melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler... O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Tanrı hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Hakkı Yılmaz : Gök gürültüsü, O'nun övgüsüyle birlikte, doğal güçler de O'nun korkusundan dolayı O'nu noksan sıfatlardan arındırırlar. Ve O, yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücâdele edip duruyorlar. Oysa Allah, çarpması pek çetin olandır.
Hasan Basri Çantay : Gök gürültüsü Onu (ya'ni Allâhı) hamd ile, melekler de Ondan korkusuna tesbîh eder (ler). O, yıldırımlar gönderib onunla kimi dilerse çarpar, öldürür. Halbuki onlar Allah hakkında mücâdele edib duruyorlardır. O, kudret ve azabından çetindir.
Hayrat Neşriyat : Ve ra'd (gök gürültüsü) O’na hamd ile (tesbîh ederken), melekler de O’nun korkusundan (yine O’nu) tesbîh eder(ler)! Hem (O,) yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar; böyleyken onlar (hâlâ) Allah hakkında mücâdele ediyorlar! Hâlbuki O,(düşmanlarına karşı) azâbı pek şiddetli olandır.
İbni Kesir : Gökgürültüsü; hamd ile, melekler de korku ile O'nu tesbih eder. O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Halbuki onlar; Allah hakkında tartışıyorlardı. O, kudretinde pek çetin olandır.
İskender Evrenosoğlu : Gök gürültüsü ve melekler, O'nu, hamd ile ve O'nun (Allah'ın) korkusundan tesbih ederler. Ve yıldırımları, O gönderir. Böylece onlar, Allah hakkında mücâdele ederlerken, dilediği kimseye onu isabet ettirir. Ve O, karşı koyulması mümkün olmayandır.
Muhammed Esed : gök gürlemesi O'nun sınırsız kudret ve yüceliğini övgüyle anmakta; melekler de korku ve sakınma içinde bunu yapmaktalar. Ve O yıldırımları gönderip onlarla dilediğini çarpmaktadır. (Hal böyleyken) onlar yine de Allah hakkında tartışıp duruyorlar; hem de O('nun), kavranamaz ince ve derin planını gerçekleştirmek için sınırsız bir kudrete sahip olduğu ortada olduğu halde!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve gök gürlemesi O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan tesbihte bulunurlar. Ve yıldırımları gönderir, onları dilediğine hemen isabet ettirir. Böyle iken o kâfirler Allah hakkında mücadelede bulunurlar. Halbuki, O'nun kuvveti pek şiddetlidir.
Ömer Öngüt : Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Halbuki O kudreti pek çetin olandır.
Şaban Piriş : Gök gürültüsü hamd ederek, melekler de korku ile O’nu tenzih ederler. Onlar Allah hakkında tartışırlarken; O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. O, şiddetle cezalandırandır.
Suat Yıldırım : Gök gürlemesi hamd ile O’nu takdis ve tenzih eder. Melekler de duydukları saygıdan ötürü O’nu takdis ve tenzih ederler. O yıldırımlar gönderir, onlarla dilediği kimseleri çarpar. Durum bu iken onlar hâlâ Allah hakkında birbirleriyle tartışıp, ileri geri konuşurlar. Halbuki O’nun cezası pek çetindir.
Süleyman Ateş : Gök gürültüsü, övgüsüyle, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allâh'ın tuzağı (cezâsı) pek çetin olduğu halde, onlar hâlâ O'nun hakkında tartışmaktadırlar.
Tefhim-ul Kuran : Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Ümit Şimşek : Gök gürültüsü hamd ile, melekler Allah korkusuyla Onu tesbih eder. O, yıldırımlar gönderir de dilediğini onunla çarpar. Onlar ise hâlâ Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah'ın cezası pek çetindir.
Yaşar Nuri Öztürk : Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}