» 17 / Isrâ  46:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَجَعَلْنَا (WCALNE) = ve ceǎlnā : ve kılarız (koyarız)
2. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
3. قُلُوبِهِمْ (GLWBHM) = ḳulūbihim : kableri
4. أَكِنَّةً (ÊKNT) = ekinneten : kabuklar
5. أَنْ (ÊN) = en :
6. يَفْقَهُوهُ (YFGHWH) = yefḳahūhu : onu anlamalarına engel olacak
7. وَفِي (WFY) = ve fī : ve
8. اذَانِهِمْ ( ËZ̃ENHM) = āƶānihim : kulaklarına
9. وَقْرًا (WGRE) = veḳran : bir ağırlık
10. وَإِذَا (WÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
11. ذَكَرْتَ (Z̃KRT) = ƶekerte : andığın
12. رَبَّكَ (RBK) = rabbeke : Rabbini
13. فِي (FY) = fī :
14. الْقُرْانِ (ELGR ËN) = l-ḳurāni : Kur'an'da
15. وَحْدَهُ (WḪD̃H) = veHdehu : birliğini
16. وَلَّوْا (WLWE) = vellev : dönüp
17. عَلَىٰ (AL) = ǎlā :
18. أَدْبَارِهِمْ (ÊD̃BERHM) = edbārihim : arkalarına
19. نُفُورًا (NFWRE) = nufūran : kaçarlar
ve kılarız (koyarız) | üzerine | kableri | kabuklar | | onu anlamalarına engel olacak | ve | kulaklarına | bir ağırlık | ve zaman | andığın | Rabbini | | Kur'an'da | birliğini | dönüp | | arkalarına | kaçarlar |

[CAL] [] [GLB] [KNN] [] [FGH] [] [EZ̃N] [WGR] [] [Z̃KR] [RBB] [] [GRE] [WḪD̃] [WLY] [] [D̃BR] [NFR]
WCALNE AL GLWBHM ÊKNT ÊN YFGHWH WFY ËZ̃ENHM WGRE WÎZ̃E Z̃KRT RBK FY ELGR ËN WḪD̃H WLWE AL ÊD̃BERHM NFWRE

ve ceǎlnā ǎlā ḳulūbihim ekinneten en yefḳahūhu ve fī āƶānihim veḳran ve iƶā ƶekerte rabbeke l-ḳurāni veHdehu vellev ǎlā edbārihim nufūran
وجعلنا على قلوبهم أكنة أن يفقهوه وفي آذانهم وقرا وإذا ذكرت ربك في القرآن وحده ولوا على أدبارهم نفورا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve kılarız (koyarız) And We have placed
على | AL ǎlā üzerine over
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbihim kableri their hearts
أكنة ك ن ن | KNN ÊKNT ekinneten kabuklar coverings,
أن | ÊN en lest
يفقهوه ف ق ه | FGH YFGHWH yefḳahūhu onu anlamalarına engel olacak they understand it,
وفي | WFY ve fī ve and in
آذانهم ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃ENHM āƶānihim kulaklarına their ears
وقرا و ق ر | WGR WGRE veḳran bir ağırlık deafness.
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
ذكرت ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRT ƶekerte andığın you mention
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbini your Lord
في | FY in
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran
وحده و ح د | WḪD̃ WḪD̃H veHdehu birliğini Alone,
ولوا و ل ي | WLY WLWE vellev dönüp they turn
على | AL ǎlā on
أدبارهم د ب ر | D̃BR ÊD̃BERHM edbārihim arkalarına their backs
نفورا ن ف ر | NFR NFWRE nufūran kaçarlar (in) aversion.

17:46 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve kılarız (koyarız) | üzerine | kableri | kabuklar | | onu anlamalarına engel olacak | ve | kulaklarına | bir ağırlık | ve zaman | andığın | Rabbini | | Kur'an'da | birliğini | dönüp | | arkalarına | kaçarlar |

[CAL] [] [GLB] [KNN] [] [FGH] [] [EZ̃N] [WGR] [] [Z̃KR] [RBB] [] [GRE] [WḪD̃] [WLY] [] [D̃BR] [NFR]
WCALNE AL GLWBHM ÊKNT ÊN YFGHWH WFY ËZ̃ENHM WGRE WÎZ̃E Z̃KRT RBK FY ELGR ËN WḪD̃H WLWE AL ÊD̃BERHM NFWRE

ve ceǎlnā ǎlā ḳulūbihim ekinneten en yefḳahūhu ve fī āƶānihim veḳran ve iƶā ƶekerte rabbeke l-ḳurāni veHdehu vellev ǎlā edbārihim nufūran
وجعلنا على قلوبهم أكنة أن يفقهوه وفي آذانهم وقرا وإذا ذكرت ربك في القرآن وحده ولوا على أدبارهم نفورا

[ج ع ل] [] [ق ل ب] [ك ن ن] [] [ف ق ه] [] [ا ذ ن] [و ق ر] [] [ذ ك ر] [ر ب ب] [] [ق ر ا] [و ح د] [و ل ي] [] [د ب ر] [ن ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجعلنا ج ع ل | CAL WCALNE ve ceǎlnā ve kılarız (koyarız) And We have placed
Vav,Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
6,3,70,30,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā üzerine over
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbihim kableri their hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أكنة ك ن ن | KNN ÊKNT ekinneten kabuklar coverings,
,Kef,Nun,Te merbuta,
,20,50,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
أن | ÊN en lest
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يفقهوه ف ق ه | FGH YFGHWH yefḳahūhu onu anlamalarına engel olacak they understand it,
Ye,Fe,Gaf,He,Vav,He,
10,80,100,5,6,5,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وفي | WFY ve fī ve and in
Vav,Fe,Ye,
6,80,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
آذانهم ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃ENHM āƶānihim kulaklarına their ears
,Zel,Elif,Nun,He,Mim,
,700,1,50,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Ear
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقرا و ق ر | WGR WGRE veḳran bir ağırlık deafness.
Vav,Gaf,Re,Elif,
6,100,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
ذكرت ذ ك ر | Z̃KR Z̃KRT ƶekerte andığın you mention
Zel,Kef,Re,Te,
700,20,200,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbeke Rabbini your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
القرآن ق ر ا | GRE ELGR ËN l-ḳurāni Kur'an'da the Quran
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
1,30,100,200,,50,
"PN – genitive masculine proper noun → Quran"
اسم علم مجرور
وحده و ح د | WḪD̃ WḪD̃H veHdehu birliğini Alone,
Vav,Ha,Dal,He,
6,8,4,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولوا و ل ي | WLY WLWE vellev dönüp they turn
Vav,Lam,Vav,Elif,
6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
أدبارهم د ب ر | D̃BR ÊD̃BERHM edbārihim arkalarına their backs
,Dal,Be,Elif,Re,He,Mim,
,4,2,1,200,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
نفورا ن ف ر | NFR NFWRE nufūran kaçarlar (in) aversion.
Nun,Fe,Vav,Re,Elif,
50,80,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَجَعَلْنَا: ve kılarız (koyarız) | عَلَىٰ: üzerine | قُلُوبِهِمْ: kableri | أَكِنَّةً: kabuklar | أَنْ: | يَفْقَهُوهُ: onu anlamalarına engel olacak | وَفِي: ve | اذَانِهِمْ: kulaklarına | وَقْرًا: bir ağırlık | وَإِذَا: ve zaman | ذَكَرْتَ: andığın | رَبَّكَ: Rabbini | فِي: | الْقُرْانِ: Kur'an'da | وَحْدَهُ: birliğini | وَلَّوْا: dönüp | عَلَىٰ: | أَدْبَارِهِمْ: arkalarına | نُفُورًا: kaçarlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وجعلنا WCALNE ve kılarız (koyarız) | على AL üzerine | قلوبهم GLWBHM kableri | أكنة ÊKNT kabuklar | أن ÊN | يفقهوه YFGHWH onu anlamalarına engel olacak | وفي WFY ve | آذانهم ËZ̃ENHM kulaklarına | وقرا WGRE bir ağırlık | وإذا WÎZ̃E ve zaman | ذكرت Z̃KRT andığın | ربك RBK Rabbini | في FY | القرآن ELGR ËN Kur'an'da | وحده WḪD̃H birliğini | ولوا WLWE dönüp | على AL | أدبارهم ÊD̃BERHM arkalarına | نفورا NFWRE kaçarlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ceǎlnā: ve kılarız (koyarız) | ǎlā: üzerine | ḳulūbihim: kableri | ekinneten: kabuklar | en: | yefḳahūhu: onu anlamalarına engel olacak | ve fī: ve | āƶānihim: kulaklarına | veḳran: bir ağırlık | ve iƶā: ve zaman | ƶekerte: andığın | rabbeke: Rabbini | : | l-ḳurāni: Kur'an'da | veHdehu: birliğini | vellev: dönüp | ǎlā: | edbārihim: arkalarına | nufūran: kaçarlar |
Kırık Meal (Transcript) : |WCALNE: ve kılarız (koyarız) | AL: üzerine | GLWBHM: kableri | ÊKNT: kabuklar | ÊN: | YFGHWH: onu anlamalarına engel olacak | WFY: ve | ËZ̃ENHM: kulaklarına | WGRE: bir ağırlık | WÎZ̃E: ve zaman | Z̃KRT: andığın | RBK: Rabbini | FY: | ELGR ËN: Kur'an'da | WḪD̃H: birliğini | WLWE: dönüp | AL: | ÊD̃BERHM: arkalarına | NFWRE: kaçarlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Anlamamaları için gönüllerine perdeler gerer, kulaklarına ağırlık veririz ve sen, Kur'ân'da, Rabbini, bir olarak andın mı yüz çevirirler, uzaklaşırlar senden.
Adem Uğur : Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.
Ahmed Hulusi : Kablerine -onu anlamalarına engel olacak- kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'ân'da yalnız Rabbini andığın zaman (tek Tanrı inancından hoşlanmadıkları için) arkalarına dönüp kaçarlar.
Ahmet Tekin : Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini «bir ve tek» (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.
Ahmet Varol : Onu anlayamamaları için kalplerine örtüler, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'an'da Rabbini tek olarak andığın zaman nefretle arkalarını dönüverirler.
Ali Bulaç : Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini "bir ve tek" (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.
Ali Fikri Yavuz : Ve kalblerinin üzerine, Kur’ân’ı anlamalarına engel perdeler geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık veririz. Rabbini, Kur’ân’da tek (eşsiz) olarak andığın zaman da, ürkerek arkalarını döner giderler.
Bekir Sadak : Kuran'i anlarlar diye kalblerine ortuler ve kulaklarina da agirlik koyduk. Kuran'da Rabbini bir tek, olarak andigin zaman, onlar urkerek ardlarina donerler.
Celal Yıldırım : Kalbleri üzerine O'nu anlamalarına engel kılıflar geçiririz (perdeler örteriz); kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'ân'da Rabbini, «Bir» olarak andığın zaman nefretle arkalarını dönüp giderler.
Diyanet İşleri : Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
Diyanet İşleri (eski) : Kuran'ı anlarlar diye kalblerine örtüler ve kulaklarına da ağırlık koyduk. Kuran'da Rabbini bir tek olarak andığın zaman, onlar ürkerek ardlarına dönerler.
Diyanet Vakfi : Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.
Edip Yüksel : Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kuran'da andığın zaman nefretle geriye dönerler
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve kalplerinin üzerine onu iyi anlamalarına engel kabuklar geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kuran'da tek olarak andığın vakit te ürkerek arkalarını döner giderler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve kalblerinin üzerine onu iyi anlamalarına mani' kabuklar geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbını Kur'anda vâhid olarak andığın vakıt da ürkerek arkalarına döner giderler
Fizilal-il Kuran : Kur'an'ı kavramasınlar diye kalplerini bir kılıfla kaplarız ve kulaklarının işitme yeteneğini zayıflatırız. Allah'ın ortaksız birliğini dile getiren Kur'an ayetlerini okuduğun zaman arkalarını dönüp kaçarlar.
Gültekin Onan : Ve onların kalpleri üzerine, onu kavramalarını (yefkahuhü) engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kuran'da sadece rabbini 'bir ve tek' (tanrı olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.
Hakkı Yılmaz : Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık yaptık. Ve sen Kur’ân'da sadece Rabbini ‘bir ve tek’ olarak andığın zaman, ‘nefretle kaçar vaziyette’ gerisin geriye giderler.
Hasan Basri Çantay : (Evet) onların kalbleri üzerine, onu (Kur'ânı) iyice anlamalarına (engel), perdeler gerer, kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen Kur'anda Rabbini bir tek olarak andığın vakit onlar ürkek ürkek arkalarını çevirirler.
Hayrat Neşriyat : Ve kalblerinin üzerine (kendilerinin de istediği gibi) onu iyice anlamasınlar diye perdeler çekeriz, kulaklarına da bir ağırlık (koyarız)! Çünki Kur’ân’da Rabbini bir olarak zikrettiğin vakit, (onlar) nefret ederek arkalarını dönüp giderler.
İbni Kesir : Onu anlarlar diye kalblerine örtüler koyduk. Kulaklarına da ağırlık. Kur'an'da Rabbını tek olarak zikrettiğin zaman da onlar nefret ederek arkalarına döner giderler.
İskender Evrenosoğlu : O'nu (Kur'ân'ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur'ân'da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.
Muhammed Esed : ve kalplerine, onu kavramalarına engel olan bir örtü koyarız ve kulaklarına bir tıkaç. Ve bu yüzden, Kuran okurken ne zaman Rabbinden tek tanrı olarak söz etsen nefretle sırtlarını dönüp giderler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onların kalpleri üzerine, onu iyice anlayamamaları için perdeler ve kulakları içine de bir ağırlık kıldık ve Kur'an'da rabbini bir olarak andığın zaman nefret ederek arkalarını dönüp giderler.
Ömer Öngüt : Ayrıca onu anlamamaları için kalplerinin üzerine perdeler çekeriz, kulaklarına da ağırlık koyarız. Sen Kur'an'da Rabbini tek olarak zikrettiğin zaman da, onlar nefret ederek arkalarını döner giderler.
Şaban Piriş : Onu anlarlar diye kalplerine örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Kur’an’da Rabbini tek olarak andığın zaman nefretle ardlarına dönerler.
Suat Yıldırım : Ve kalplerinin üzerine onu iyi anlamalarına mani kılıflar geçirir, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. Sen Kur’ân’da Rabbini tek olarak andığın zaman, nefretle arkalarını dönüp giderler.
Süleyman Ateş : Kablerine -onu anlamalarına engel olacak- kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Kur'ân'da yalnız Rabbini andığın zaman (tek Tanrı inancından hoşlanmadıkları için) arkalarına dönüp kaçarlar.
Tefhim-ul Kuran : Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur'an'da sadece Rabbini «bir ve tek» (ilah olarak) andığın zaman, 'nefretle kaçar vaziyette' gerisin geriye giderler.
Ümit Şimşek : Kalplerine, onu anlamalarını önleyen bir örtü geçirir, kulaklarına da bir ağırlık veririz. Sen Kur'ân'da Rabbini tek olarak andığın zaman da onlar arkalarını döner, nefretle kaçar giderler.
Yaşar Nuri Öztürk : Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}