» 18 / Kehf  90:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
Kehf Suresi = Magara Suresi
9-27. ayetlerinde putperest kavimlerinden kaçip magaraya gizlenen bir grup gencin hikayesi anlatildigindan dolayi bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. حَتَّىٰ (ḪT) = Hattā : nihayet
2. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : ne zaman ki
3. بَلَغَ (BLĞ) = beleğa : ulaştı
4. مَطْلِعَ (MŦLA) = meTliǎ : doğduğu yere
5. الشَّمْسِ (ELŞMS) = ş-şemsi : güneşin
6. وَجَدَهَا (WCD̃HE) = ve cedehā : ve onu buldu
7. تَطْلُعُ (TŦLA) = teTluǔ : doğarken
8. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üzerine
9. قَوْمٍ (GWM) = ḳavmin : bir kavmin
10. لَمْ (LM) = lem :
11. نَجْعَلْ (NCAL) = nec'ǎl : yapmadığımız
12. لَهُمْ (LHM) = lehum : kendilerine
13. مِنْ (MN) = min :
14. دُونِهَا (D̃WNHE) = dūnihā : ona (güneşe) karşı
15. سِتْرًا (STRE) = sitran : bir siper
nihayet | ne zaman ki | ulaştı | doğduğu yere | güneşin | ve onu buldu | doğarken | üzerine | bir kavmin | | yapmadığımız | kendilerine | | ona (güneşe) karşı | bir siper |

[] [] [BLĞ] [ŦLA] [ŞMS] [WCD̃] [ŦLA] [] [GWM] [] [CAL] [] [] [D̃WN] [STR]
ḪT ÎZ̃E BLĞ MŦLA ELŞMS WCD̃HE TŦLA AL GWM LM NCAL LHM MN D̃WNHE STRE

Hattā iƶā beleğa meTliǎ ş-şemsi ve cedehā teTluǔ ǎlā ḳavmin lem nec'ǎl lehum min dūnihā sitran
حتى إذا بلغ مطلع الشمس وجدها تطلع على قوم لم نجعل لهم من دونها سترا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until,
إذا | ÎZ̃E iƶā ne zaman ki when
بلغ ب ل غ | BLĞ BLĞ beleğa ulaştı he reached
مطلع ط ل ع | ŦLA MŦLA meTliǎ doğduğu yere (the) rising place
الشمس ش م س | ŞMS ELŞMS ş-şemsi güneşin (of) the sun,
وجدها و ج د | WCD̃ WCD̃HE ve cedehā ve onu buldu and he found it
تطلع ط ل ع | ŦLA TŦLA teTluǔ doğarken rising
على | AL ǎlā üzerine on
قوم ق و م | GWM GWM ḳavmin bir kavmin a community
لم | LM lem not
نجعل ج ع ل | CAL NCAL nec'ǎl yapmadığımız We made
لهم | LHM lehum kendilerine for them
من | MN min against it
دونها د و ن | D̃WN D̃WNHE dūnihā ona (güneşe) karşı against it
سترا س ت ر | STR STRE sitran bir siper any shelter.

18:90 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

nihayet | ne zaman ki | ulaştı | doğduğu yere | güneşin | ve onu buldu | doğarken | üzerine | bir kavmin | | yapmadığımız | kendilerine | | ona (güneşe) karşı | bir siper |

[] [] [BLĞ] [ŦLA] [ŞMS] [WCD̃] [ŦLA] [] [GWM] [] [CAL] [] [] [D̃WN] [STR]
ḪT ÎZ̃E BLĞ MŦLA ELŞMS WCD̃HE TŦLA AL GWM LM NCAL LHM MN D̃WNHE STRE

Hattā iƶā beleğa meTliǎ ş-şemsi ve cedehā teTluǔ ǎlā ḳavmin lem nec'ǎl lehum min dūnihā sitran
حتى إذا بلغ مطلع الشمس وجدها تطلع على قوم لم نجعل لهم من دونها سترا

[] [] [ب ل غ] [ط ل ع] [ش م س] [و ج د] [ط ل ع] [] [ق و م] [] [ج ع ل] [] [] [د و ن] [س ت ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
حتى | ḪT Hattā nihayet Until,
Ha,Te,,
8,400,,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إذا | ÎZ̃E iƶā ne zaman ki when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
بلغ ب ل غ | BLĞ BLĞ beleğa ulaştı he reached
Be,Lam,Ğayn,
2,30,1000,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
مطلع ط ل ع | ŦLA MŦLA meTliǎ doğduğu yere (the) rising place
Mim,Tı,Lam,Ayn,
40,9,30,70,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الشمس ش م س | ŞMS ELŞMS ş-şemsi güneşin (of) the sun,
Elif,Lam,Şın,Mim,Sin,
1,30,300,40,60,
"N – genitive feminine noun → Sun"
اسم مجرور
وجدها و ج د | WCD̃ WCD̃HE ve cedehā ve onu buldu and he found it
Vav,Cim,Dal,He,Elif,
6,3,4,5,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
تطلع ط ل ع | ŦLA TŦLA teTluǔ doğarken rising
Te,Tı,Lam,Ayn,
400,9,30,70,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
فعل مضارع
على | AL ǎlā üzerine on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
قوم ق و م | GWM GWM ḳavmin bir kavmin a community
Gaf,Vav,Mim,
100,6,40,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
نجعل ج ع ل | CAL NCAL nec'ǎl yapmadığımız We made
Nun,Cim,Ayn,Lam,
50,3,70,30,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
لهم | LHM lehum kendilerine for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
من | MN min against it
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
دونها د و ن | D̃WN D̃WNHE dūnihā ona (güneşe) karşı against it
Dal,Vav,Nun,He,Elif,
4,6,50,5,1,
N – genitive noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
سترا س ت ر | STR STRE sitran bir siper any shelter.
Sin,Te,Re,Elif,
60,400,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |حَتَّىٰ: nihayet | إِذَا: ne zaman ki | بَلَغَ: ulaştı | مَطْلِعَ: doğduğu yere | الشَّمْسِ: güneşin | وَجَدَهَا: ve onu buldu | تَطْلُعُ: doğarken | عَلَىٰ: üzerine | قَوْمٍ: bir kavmin | لَمْ: | نَجْعَلْ: yapmadığımız | لَهُمْ: kendilerine | مِنْ: | دُونِهَا: ona (güneşe) karşı | سِتْرًا: bir siper |
Kırık Meal (Harekesiz) : |حتى ḪT nihayet | إذا ÎZ̃E ne zaman ki | بلغ BLĞ ulaştı | مطلع MŦLA doğduğu yere | الشمس ELŞMS güneşin | وجدها WCD̃HE ve onu buldu | تطلع TŦLA doğarken | على AL üzerine | قوم GWM bir kavmin | لم LM | نجعل NCAL yapmadığımız | لهم LHM kendilerine | من MN | دونها D̃WNHE ona (güneşe) karşı | سترا STRE bir siper |
Kırık Meal (Okunuş) : |Hattā: nihayet | iƶā: ne zaman ki | beleğa: ulaştı | meTliǎ: doğduğu yere | ş-şemsi: güneşin | ve cedehā: ve onu buldu | teTluǔ: doğarken | ǎlā: üzerine | ḳavmin: bir kavmin | lem: | nec'ǎl: yapmadığımız | lehum: kendilerine | min: | dūnihā: ona (güneşe) karşı | sitran: bir siper |
Kırık Meal (Transcript) : |ḪT: nihayet | ÎZ̃E: ne zaman ki | BLĞ: ulaştı | MŦLA: doğduğu yere | ELŞMS: güneşin | WCD̃HE: ve onu buldu | TŦLA: doğarken | AL: üzerine | GWM: bir kavmin | LM: | NCAL: yapmadığımız | LHM: kendilerine | MN: | D̃WNHE: ona (güneşe) karşı | STRE: bir siper |
Abdulbaki Gölpınarlı : Da gide gide güneşin doğduğu yere vardı, orada öyle bir topluluk buldu ki onların güneşten başka hiçbir elbisesi yoktu, öyle bir topluluğa doğmadaydı güneş orada.
Adem Uğur : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.
Ahmed Hulusi : Tâ Güneş'in başlangıcının olduğu yere geldi (kuzeyde Güneş'in batmadan en alt noktadan tekrar yükseldiği bölge). Onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için ona (Güneş'e) karşı bir örtü oluşturmamıştık (Güneş hiç kaybolmuyordu).
Ahmet Tekin : Nihayet, güneşin doğup da batmadığı, gündüzün aralıksız uzun süre devam ettiği yere ulaştığında, o bölgede, güneşin, kendilerini koruyacak elbiseyi ve barınağı öğretmediğimiz çıplak, ilkel bir kavmin üzerine doğduğunu görmüştü.
Ahmet Varol : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, kendilerine güneşe karşı bir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğar gördü.
Ali Bulaç : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet güneşin doğduğu yere (uzak şarka) vardığı zaman güneşi, öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara, güneşten kendilerini koruyacak bir siper (ev veya elbise gibi bir barınak) yapmamıştık.
Bekir Sadak : Sonunda gunesin dogdugu yere ulasinca, gunesi, kendilerini elbise, bina gibi seylerle ortmedigimiz bir millet uzerine doguyor buldu.
Celal Yıldırım : Tâ ki Güneş'in doğduğu yere (iyice doğu kesimine) ulaşınca, Güneş'i öyle bir millet üzerine doğuyor buldu ki, onlara Güneş'ten korunacak bir siper yapmamıştık.
Diyanet İşleri : Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.
Diyanet İşleri (eski) : Sonunda güneşin doğduğu yere ulaşınca, güneşi, kendilerini elbise, bina gibi şeylerle örtmediğimiz bir millet üzerine doğuyor buldu.
Diyanet Vakfi : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.
Edip Yüksel : Uzak doğuya varınca, güneşi, kendilerini güneşten koruyacak herhangi bir şeye sahip olmayan bir topluluk üzerine doğar buldu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nihayet güneşin doğduğu yere vardığında, güneşin kendilerini ondan koruyacak bir siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğmakta olduğunu gördü.
Elmalılı Hamdi Yazır : Tâ gün doğu cihetine vardığı vakıt onu bir kavm üzerine doğuyor buldu ki onlara güneşin önünden bir siper yapmamıştık
Fizilal-il Kuran : Sonunda güneşin doğduğu yere varınca güneşi, öyle bir toplumun üzerine doğarken buldu ki, bu adamlar ile güneşin ışınları arasında hiçbir engel, hiçbir sütre koymamıştık.
Gültekin Onan : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.
Hakkı Yılmaz : Sonunda, vahyin doğduğu yere vardı. Vahyi bir toplum üzerine doğuyor buldu. Öyle ki Biz onlar için, vahiy olmayan bilgilerle bir siper yapmıştık.
Hasan Basri Çantay : Nihayet üstüne güneşin (ilk önce) doğduğu yere ulaşdığı zaman onu öyle bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki biz onlar için buna karşı (korunacak) hiç bir siper yapmamışdık.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet güneşin doğduğu yere (doğu cihetindeki memleketlere) varınca, onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onun (o güneş ışıklarının) altında kendileri(ni korumak) için bir siper (dağlar ve ağaçlar) yapmamıştık.
İbni Kesir : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaştığında; onun, güneşe karşı hiç bir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü.
İskender Evrenosoğlu : Güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman onu (güneşi), ondan (güneşten) korunacak bir örtü yapmadığımız bir kavmin üzerine doğarken buldu.
Muhammed Esed : (Ve doğuya doğru yürüyerek) günün birinde güneşin doğduğu yere vardığında onu, kendilerini güneşe karşı bir örtüyle örtmediğimiz bir kavmin üzerine doğar buldu:
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki güneşin doğduğu bir cihete kavuştu, onu bir kavim üzerine tulû eder buldu ki, onlar için güneşe karşı bir siper yapmış değildik.
Ömer Öngüt : Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara güneşin önünde bir siper yapmamıştık.
Şaban Piriş : Sonunda, güneşin doğduğu yere vardığında onun, güneşe karşı hiçbir siper yapmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü.
Suat Yıldırım : Güneşin doğduğu yere varınca onun, kendilerini sıcaktan koruyacak bir siper nasib etmediğimiz bir halk üzerine doğduğunu gördü.
Süleyman Ateş : Nihâyet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, güneşe karşı kendilerine siper yapmadığımız bir kavim üzerine doğar buldu.
Tefhim-ul Kuran : Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için ona karşı bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.
Ümit Şimşek : Nihayet doğuya vardığında, güneşi, kendilerini ondan koruyacak bir siper vermediğimiz bir kavim üzerine doğarken gördü.
Yaşar Nuri Öztürk : Bir süre sonra, Güneş'in doğduğu yere varınca onu, ona karşı kendilerine bir siper yapmadığımız bir topluluğun üzerine doğar buldu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}