» 2 / Bakara  229:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. الطَّلَاقُ (ELŦLEG) = ET-Talāḳu : boşama
2. مَرَّتَانِ (MRTEN) = merratāni : iki defadır
3. فَإِمْسَاكٌ (FÎMSEK) = feimsākun : ya tutmak (lazım)dır
4. بِمَعْرُوفٍ (BMARWF) = bimeǎ'rūfin : iyilikle
5. أَوْ (ÊW) = ev : ya da
6. تَسْرِيحٌ (TSRYḪ) = tesrīHun : salıvermek
7. بِإِحْسَانٍ (BÎḪSEN) = biiHsānin : güzelce
8. وَلَا (WLE) = ve lā :
9. يَحِلُّ (YḪL) = yeHillu : helal değildir
10. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
11. أَنْ (ÊN) = en :
12. تَأْخُذُوا (TÊḢZ̃WE) = te'ḣuƶū : geri almanız
13. مِمَّا (MME) = mimmā : şeylerden
14. اتَيْتُمُوهُنَّ ( ËTYTMWHN) = āteytumūhunne : onlara verdiğiniz
15. شَيْئًا (ŞYÙE) = şey'en : bir şey
16. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka
17. أَنْ (ÊN) = en : eğer
18. يَخَافَا (YḢEFE) = yeḣāfā : korkarlarsa
19. أَلَّا (ÊLE) = ellā :
20. يُقِيمَا (YGYME) = yuḳīmā : koruyamamaktan
21. حُدُودَ (ḪD̃WD̃) = Hudūde : sınırlarını
22. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
23. فَإِنْ (FÎN) = fein : eğer
24. خِفْتُمْ (ḢFTM) = ḣiftum : korkarsanız
25. أَلَّا (ÊLE) = ellā :
26. يُقِيمَا (YGYME) = yuḳīmā : koruyamamaktan
27. حُدُودَ (ḪD̃WD̃) = Hudūde : sınırlarını
28. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
29. فَلَا (FLE) = felā : yoktur
30. جُنَاحَ (CNEḪ) = cunāHa : bir günah
31. عَلَيْهِمَا (ALYHME) = ǎleyhimā : ikisine de
32. فِيمَا (FYME) = fīmā : (kadının ayrılmak için verdiği)
33. افْتَدَتْ (EFTD̃T) = ftedet : fidye
34. بِهِ (BH) = bihi : hakkında
35. تِلْكَ (TLK) = tilke : işte bunlar
36. حُدُودُ (ḪD̃WD̃) = Hudūdu : sınırlarıdır
37. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
38. فَلَا (FLE) = felā :
39. تَعْتَدُوهَا (TATD̃WHE) = teǎ'tedūhā : sakın bunları aşmayın
40. وَمَنْ (WMN) = ve men : ve kim(ler)
41. يَتَعَدَّ (YTAD̃) = yeteǎdde : aşarsa
42. حُدُودَ (ḪD̃WD̃) = Hudūde : sınırlarını
43. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
44. فَأُولَٰئِكَ (FÊWLÙK) = feulāike : işte
45. هُمُ (HM) = humu : onlar
46. الظَّالِمُونَ (ELƵELMWN) = Z-Zālimūne : zalimlerdir
boşama | iki defadır | ya tutmak (lazım)dır | iyilikle | ya da | salıvermek | güzelce | | helal değildir | size | | geri almanız | şeylerden | onlara verdiğiniz | bir şey | başka | eğer | korkarlarsa | | koruyamamaktan | sınırlarını | Allah'ın | eğer | korkarsanız | | koruyamamaktan | sınırlarını | Allah'ın | yoktur | bir günah | ikisine de | (kadının ayrılmak için verdiği) | fidye | hakkında | işte bunlar | sınırlarıdır | Allah'ın | | sakın bunları aşmayın | ve kim(ler) | aşarsa | sınırlarını | Allah'ın | işte | onlar | zalimlerdir |

[ŦLG] [MRR] [MSK] [ARF] [] [SRḪ] [ḪSN] [] [ḪLL] [] [] [EḢZ̃] [] [ETY] [ŞYE] [] [] [ḢWF] [] [GWM] [ḪD̃D̃] [] [] [ḢWF] [] [GWM] [ḪD̃D̃] [] [] [CNḪ] [] [] [FD̃Y] [] [] [ḪD̃D̃] [] [] [AD̃W] [] [AD̃W] [ḪD̃D̃] [] [] [] [ƵLM]
ELŦLEG MRTEN FÎMSEK BMARWF ÊW TSRYḪ BÎḪSEN WLE YḪL LKM ÊN TÊḢZ̃WE MME ËTYTMWHN ŞYÙE ÎLE ÊN YḢEFE ÊLE YGYME ḪD̃WD̃ ELLH FÎN ḢFTM ÊLE YGYME ḪD̃WD̃ ELLH FLE CNEḪ ALYHME FYME EFTD̃T BH TLK ḪD̃WD̃ ELLH FLE TATD̃WHE WMN YTAD̃ ḪD̃WD̃ ELLH FÊWLÙK HM ELƵELMWN

ET-Talāḳu merratāni feimsākun bimeǎ'rūfin ev tesrīHun biiHsānin ve lā yeHillu lekum en te'ḣuƶū mimmā āteytumūhunne şey'en illā en yeḣāfā ellā yuḳīmā Hudūde llahi fein ḣiftum ellā yuḳīmā Hudūde llahi felā cunāHa ǎleyhimā fīmā ftedet bihi tilke Hudūdu llahi felā teǎ'tedūhā ve men yeteǎdde Hudūde llahi feulāike humu Z-Zālimūne
الطلاق مرتان فإمساك بمعروف أو تسريح بإحسان ولا يحل لكم أن تأخذوا مما آتيتموهن شيئا إلا أن يخافا ألا يقيما حدود الله فإن خفتم ألا يقيما حدود الله فلا جناح عليهما فيما افتدت به تلك حدود الله فلا تعتدوها ومن يتعد حدود الله فأولئك هم الظالمون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الطلاق ط ل ق | ŦLG ELŦLEG ET-Talāḳu boşama The divorce
مرتان م ر ر | MRR MRTEN merratāni iki defadır (is) twice.
فإمساك م س ك | MSK FÎMSEK feimsākun ya tutmak (lazım)dır Then to retain
بمعروف ع ر ف | ARF BMARWF bimeǎ'rūfin iyilikle in a reasonable manner
أو | ÊW ev ya da or
تسريح س ر ح | SRḪ TSRYḪ tesrīHun salıvermek to release (her)
بإحسان ح س ن | ḪSN BÎḪSEN biiHsānin güzelce with kindness.
ولا | WLE ve lā And (it is) not
يحل ح ل ل | ḪLL YḪL yeHillu helal değildir lawful
لكم | LKM lekum size for you
أن | ÊN en that
تأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ TÊḢZ̃WE te'ḣuƶū geri almanız you take (back)
مما | MME mimmā şeylerden whatever
آتيتموهن ا ت ي | ETY ËTYTMWHN āteytumūhunne onlara verdiğiniz you have given them
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir şey anything,
إلا | ÎLE illā başka except
أن | ÊN en eğer if
يخافا خ و ف | ḢWF YḢEFE yeḣāfā korkarlarsa both fear
ألا | ÊLE ellā that not
يقيما ق و م | GWM YGYME yuḳīmā koruyamamaktan they both (can) keep
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
فإن | FÎN fein eğer But if
خفتم خ و ف | ḢWF ḢFTM ḣiftum korkarsanız you fear
ألا | ÊLE ellā that not
يقيما ق و م | GWM YGYME yuḳīmā koruyamamaktan they both (can) keep
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
فلا | FLE felā yoktur then (there is) no
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa bir günah sin
عليهما | ALYHME ǎleyhimā ikisine de on both of them
فيما | FYME fīmā (kadının ayrılmak için verdiği) in what
افتدت ف د ي | FD̃Y EFTD̃T ftedet fidye she ransoms
به | BH bihi hakkında concerning it.
تلك | TLK tilke işte bunlar These
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūdu sınırlarıdır (are the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
فلا | FLE felā so (do) not
تعتدوها ع د و | AD̃W TATD̃WHE teǎ'tedūhā sakın bunları aşmayın transgress them.
ومن | WMN ve men ve kim(ler) And whoever
يتعد ع د و | AD̃W YTAD̃ yeteǎdde aşarsa transgresses
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
فأولئك | FÊWLÙK feulāike işte then those -
هم | HM humu onlar they
الظالمون ظ ل م | ƵLM ELƵELMWN Z-Zālimūne zalimlerdir (are) the wrongdoers.

2:229 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

boşama | iki defadır | ya tutmak (lazım)dır | iyilikle | ya da | salıvermek | güzelce | | helal değildir | size | | geri almanız | şeylerden | onlara verdiğiniz | bir şey | başka | eğer | korkarlarsa | | koruyamamaktan | sınırlarını | Allah'ın | eğer | korkarsanız | | koruyamamaktan | sınırlarını | Allah'ın | yoktur | bir günah | ikisine de | (kadının ayrılmak için verdiği) | fidye | hakkında | işte bunlar | sınırlarıdır | Allah'ın | | sakın bunları aşmayın | ve kim(ler) | aşarsa | sınırlarını | Allah'ın | işte | onlar | zalimlerdir |

[ŦLG] [MRR] [MSK] [ARF] [] [SRḪ] [ḪSN] [] [ḪLL] [] [] [EḢZ̃] [] [ETY] [ŞYE] [] [] [ḢWF] [] [GWM] [ḪD̃D̃] [] [] [ḢWF] [] [GWM] [ḪD̃D̃] [] [] [CNḪ] [] [] [FD̃Y] [] [] [ḪD̃D̃] [] [] [AD̃W] [] [AD̃W] [ḪD̃D̃] [] [] [] [ƵLM]
ELŦLEG MRTEN FÎMSEK BMARWF ÊW TSRYḪ BÎḪSEN WLE YḪL LKM ÊN TÊḢZ̃WE MME ËTYTMWHN ŞYÙE ÎLE ÊN YḢEFE ÊLE YGYME ḪD̃WD̃ ELLH FÎN ḢFTM ÊLE YGYME ḪD̃WD̃ ELLH FLE CNEḪ ALYHME FYME EFTD̃T BH TLK ḪD̃WD̃ ELLH FLE TATD̃WHE WMN YTAD̃ ḪD̃WD̃ ELLH FÊWLÙK HM ELƵELMWN

ET-Talāḳu merratāni feimsākun bimeǎ'rūfin ev tesrīHun biiHsānin ve lā yeHillu lekum en te'ḣuƶū mimmā āteytumūhunne şey'en illā en yeḣāfā ellā yuḳīmā Hudūde llahi fein ḣiftum ellā yuḳīmā Hudūde llahi felā cunāHa ǎleyhimā fīmā ftedet bihi tilke Hudūdu llahi felā teǎ'tedūhā ve men yeteǎdde Hudūde llahi feulāike humu Z-Zālimūne
الطلاق مرتان فإمساك بمعروف أو تسريح بإحسان ولا يحل لكم أن تأخذوا مما آتيتموهن شيئا إلا أن يخافا ألا يقيما حدود الله فإن خفتم ألا يقيما حدود الله فلا جناح عليهما فيما افتدت به تلك حدود الله فلا تعتدوها ومن يتعد حدود الله فأولئك هم الظالمون

[ط ل ق] [م ر ر] [م س ك] [ع ر ف] [] [س ر ح] [ح س ن] [] [ح ل ل] [] [] [ا خ ذ ] [] [ا ت ي] [ش ي ا] [] [] [خ و ف] [] [ق و م] [ح د د] [] [] [خ و ف] [] [ق و م] [ح د د] [] [] [ج ن ح] [] [] [ف د ي] [] [] [ح د د] [] [] [ع د و] [] [ع د و] [ح د د] [] [] [] [ظ ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الطلاق ط ل ق | ŦLG ELŦLEG ET-Talāḳu boşama The divorce
Elif,Lam,Tı,Lam,Elif,Gaf,
1,30,9,30,1,100,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
مرتان م ر ر | MRR MRTEN merratāni iki defadır (is) twice.
Mim,Re,Te,Elif,Nun,
40,200,400,1,50,
N – nominative masculine dual noun
اسم مرفوع
فإمساك م س ك | MSK FÎMSEK feimsākun ya tutmak (lazım)dır Then to retain
Fe,,Mim,Sin,Elif,Kef,
80,,40,60,1,20,
REM – prefixed resumption particle
N – nominative masculine indefinite (form IV) verbal noun
الفاء استئنافية
اسم مرفوع
بمعروف ع ر ف | ARF BMARWF bimeǎ'rūfin iyilikle in a reasonable manner
Be,Mim,Ayn,Re,Vav,Fe,
2,40,70,200,6,80,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite passive participle
جار ومجرور
أو | ÊW ev ya da or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
تسريح س ر ح | SRḪ TSRYḪ tesrīHun salıvermek to release (her)
Te,Sin,Re,Ye,Ha,
400,60,200,10,8,
N – nominative masculine indefinite (form II) verbal noun
اسم مرفوع
بإحسان ح س ن | ḪSN BÎḪSEN biiHsānin güzelce with kindness.
Be,,Ha,Sin,Elif,Nun,
2,,8,60,1,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite (form IV) verbal noun
جار ومجرور
ولا | WLE ve lā And (it is) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
يحل ح ل ل | ḪLL YḪL yeHillu helal değildir lawful
Ye,Ha,Lam,
10,8,30,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
لكم | LKM lekum size for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تأخذوا ا خ ذ | EḢZ̃ TÊḢZ̃WE te'ḣuƶū geri almanız you take (back)
Te,,Hı,Zel,Vav,Elif,
400,,600,700,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مما | MME mimmā şeylerden whatever
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
آتيتموهن ا ت ي | ETY ËTYTMWHN āteytumūhunne onlara verdiğiniz you have given them
,Te,Ye,Te,Mim,Vav,He,Nun,
,400,10,400,40,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
شيئا ش ي ا | ŞYE ŞYÙE şey'en bir şey anything,
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā başka except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
أن | ÊN en eğer if
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يخافا خ و ف | ḢWF YḢEFE yeḣāfā korkarlarsa both fear
Ye,Hı,Elif,Fe,Elif,
10,600,1,80,1,
V – 3rd person masculine dual imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
ألا | ÊLE ellā that not
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
يقيما ق و م | GWM YGYME yuḳīmā koruyamamaktan they both (can) keep
Ye,Gaf,Ye,Mim,Elif,
10,100,10,40,1,
V – 3rd person masculine dual (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فإن | FÎN fein eğer But if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
خفتم خ و ف | ḢWF ḢFTM ḣiftum korkarsanız you fear
Hı,Fe,Te,Mim,
600,80,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ألا | ÊLE ellā that not
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
يقيما ق و م | GWM YGYME yuḳīmā koruyamamaktan they both (can) keep
Ye,Gaf,Ye,Mim,Elif,
10,100,10,40,1,
V – 3rd person masculine dual (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والألف ضمير متصل في محل رفع فاعل
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فلا | FLE felā yoktur then (there is) no
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
RSLT – prefixed result particle
NEG – negative particle
الفاء واقعة في جواب الشرط
نافية تعمل عمل «أن»
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa bir günah sin
Cim,Nun,Elif,Ha,
3,50,1,8,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
عليهما | ALYHME ǎleyhimā ikisine de on both of them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,Elif,
70,30,10,5,40,1,
P – preposition
PRON – 3rd person dual object pronoun
جار ومجرور
فيما | FYME fīmā (kadının ayrılmak için verdiği) in what
Fe,Ye,Mim,Elif,
80,10,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
افتدت ف د ي | FD̃Y EFTD̃T ftedet fidye she ransoms
Elif,Fe,Te,Dal,Te,
1,80,400,4,400,
V – 3rd person feminine singular (form VIII) perfect verb
فعل ماض
به | BH bihi hakkında concerning it.
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
تلك | TLK tilke işte bunlar These
Te,Lam,Kef,
400,30,20,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūdu sınırlarıdır (are the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فلا | FLE felā so (do) not
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
PRO – prohibition particle
الفاء استئنافية
حرف نهي
تعتدوها ع د و | AD̃W TATD̃WHE teǎ'tedūhā sakın bunları aşmayın transgress them.
Te,Ayn,Te,Dal,Vav,He,Elif,
400,70,400,4,6,5,1,
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ومن | WMN ve men ve kim(ler) And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
يتعد ع د و | AD̃W YTAD̃ yeteǎdde aşarsa transgresses
Ye,Te,Ayn,Dal,
10,400,70,4,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فأولئك | FÊWLÙK feulāike işte then those -
Fe,,Vav,Lam,,Kef,
80,,6,30,,20,
RSLT – prefixed result particle
DEM – plural demonstrative pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
اسم اشارة
هم | HM humu onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
الظالمون ظ ل م | ƵLM ELƵELMWN Z-Zālimūne zalimlerdir (are) the wrongdoers.
Elif,Lam,Zı,Elif,Lam,Mim,Vav,Nun,
1,30,900,1,30,40,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |الطَّلَاقُ: boşama | مَرَّتَانِ: iki defadır | فَإِمْسَاكٌ: ya tutmak (lazım)dır | بِمَعْرُوفٍ: iyilikle | أَوْ: ya da | تَسْرِيحٌ: salıvermek | بِإِحْسَانٍ: güzelce | وَلَا: | يَحِلُّ: helal değildir | لَكُمْ: size | أَنْ: | تَأْخُذُوا: geri almanız | مِمَّا: şeylerden | اتَيْتُمُوهُنَّ: onlara verdiğiniz | شَيْئًا: bir şey | إِلَّا: başka | أَنْ: eğer | يَخَافَا: korkarlarsa | أَلَّا: | يُقِيمَا: koruyamamaktan | حُدُودَ: sınırlarını | اللَّهِ: Allah'ın | فَإِنْ: eğer | خِفْتُمْ: korkarsanız | أَلَّا: | يُقِيمَا: koruyamamaktan | حُدُودَ: sınırlarını | اللَّهِ: Allah'ın | فَلَا: yoktur | جُنَاحَ: bir günah | عَلَيْهِمَا: ikisine de | فِيمَا: (kadının ayrılmak için verdiği) | افْتَدَتْ: fidye | بِهِ: hakkında | تِلْكَ: işte bunlar | حُدُودُ: sınırlarıdır | اللَّهِ: Allah'ın | فَلَا: | تَعْتَدُوهَا: sakın bunları aşmayın | وَمَنْ: ve kim(ler) | يَتَعَدَّ: aşarsa | حُدُودَ: sınırlarını | اللَّهِ: Allah'ın | فَأُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: onlar | الظَّالِمُونَ: zalimlerdir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الطلاق ELŦLEG boşama | مرتان MRTEN iki defadır | فإمساك FÎMSEK ya tutmak (lazım)dır | بمعروف BMARWF iyilikle | أو ÊW ya da | تسريح TSRYḪ salıvermek | بإحسان BÎḪSEN güzelce | ولا WLE | يحل YḪL helal değildir | لكم LKM size | أن ÊN | تأخذوا TÊḢZ̃WE geri almanız | مما MME şeylerden | آتيتموهن ËTYTMWHN onlara verdiğiniz | شيئا ŞYÙE bir şey | إلا ÎLE başka | أن ÊN eğer | يخافا YḢEFE korkarlarsa | ألا ÊLE | يقيما YGYME koruyamamaktan | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarını | الله ELLH Allah'ın | فإن FÎN eğer | خفتم ḢFTM korkarsanız | ألا ÊLE | يقيما YGYME koruyamamaktan | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarını | الله ELLH Allah'ın | فلا FLE yoktur | جناح CNEḪ bir günah | عليهما ALYHME ikisine de | فيما FYME (kadının ayrılmak için verdiği) | افتدت EFTD̃T fidye | به BH hakkında | تلك TLK işte bunlar | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarıdır | الله ELLH Allah'ın | فلا FLE | تعتدوها TATD̃WHE sakın bunları aşmayın | ومن WMN ve kim(ler) | يتعد YTAD̃ aşarsa | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarını | الله ELLH Allah'ın | فأولئك FÊWLÙK işte | هم HM onlar | الظالمون ELƵELMWN zalimlerdir |
Kırık Meal (Okunuş) : |ET-Talāḳu: boşama | merratāni: iki defadır | feimsākun: ya tutmak (lazım)dır | bimeǎ'rūfin: iyilikle | ev: ya da | tesrīHun: salıvermek | biiHsānin: güzelce | ve lā: | yeHillu: helal değildir | lekum: size | en: | te'ḣuƶū: geri almanız | mimmā: şeylerden | āteytumūhunne: onlara verdiğiniz | şey'en: bir şey | illā: başka | en: eğer | yeḣāfā: korkarlarsa | ellā: | yuḳīmā: koruyamamaktan | Hudūde: sınırlarını | llahi: Allah'ın | fein: eğer | ḣiftum: korkarsanız | ellā: | yuḳīmā: koruyamamaktan | Hudūde: sınırlarını | llahi: Allah'ın | felā: yoktur | cunāHa: bir günah | ǎleyhimā: ikisine de | fīmā: (kadının ayrılmak için verdiği) | ftedet: fidye | bihi: hakkında | tilke: işte bunlar | Hudūdu: sınırlarıdır | llahi: Allah'ın | felā: | teǎ'tedūhā: sakın bunları aşmayın | ve men: ve kim(ler) | yeteǎdde: aşarsa | Hudūde: sınırlarını | llahi: Allah'ın | feulāike: işte | humu: onlar | Z-Zālimūne: zalimlerdir |
Kırık Meal (Transcript) : |ELŦLEG: boşama | MRTEN: iki defadır | FÎMSEK: ya tutmak (lazım)dır | BMARWF: iyilikle | ÊW: ya da | TSRYḪ: salıvermek | BÎḪSEN: güzelce | WLE: | YḪL: helal değildir | LKM: size | ÊN: | TÊḢZ̃WE: geri almanız | MME: şeylerden | ËTYTMWHN: onlara verdiğiniz | ŞYÙE: bir şey | ÎLE: başka | ÊN: eğer | YḢEFE: korkarlarsa | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÎN: eğer | ḢFTM: korkarsanız | ÊLE: | YGYME: koruyamamaktan | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FLE: yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYHME: ikisine de | FYME: (kadının ayrılmak için verdiği) | EFTD̃T: fidye | BH: hakkında | TLK: işte bunlar | ḪD̃WD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | FLE: | TATD̃WHE: sakın bunları aşmayın | WMN: ve kim(ler) | YTAD̃: aşarsa | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FÊWLÙK: işte | HM: onlar | ELƵELMWN: zalimlerdir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Boşamak, iki defa olur. Ondan sonra ya güzellikle kadını tutmak gerek, ya hoşlukla bırakmak. Onlara verdiğinizden bir şey almak da helâl değildir. Fakat erkek ve kadın, Allah sınırlarını koruyamayacaklarından korkarlarsa o başka. Siz de onların Allah sınırlarını muhafaza edemeyeceklerinden korkarsanız kadının, hakkından vazgeçmesinde ikisi için de günah yok. Bunlar, Allah'ın tâyin ettiği sınırlardır, bunları aşmayın sakın. Kim Tanrı sınırlarını aşarsa o ve o çeşit adamlar, zâlimin ta kendisi olurlar.
Adem Uğur : Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.
Ahmed Hulusi : Boşanma iki defadır. Ondan sonrası ya devamdır ya da geri dönmesiz serbest bırakmadır. Karılarınıza verdiklerinizden bir şeyi (boşanma yüzünden) geri almanız helal değildir. Eğer karı ve koca Allâh hudutları içinde yaşamakta zorlanırlarsa, kadının erkekten aldıklarını iade ederek boşanma isteme hakkı vardır ve bundan dolayı suçlu olmaz. İşte bunlar Allâh'ın size koyduğu sınırlardır ki sakın aşmayın. Kim sınırları aşarsa nefsine zulmedenlerden olur.
Ahmet Tekin : Bir evlilikte geri dönülebilir boşama iki defa mümkündür. Bundan sonra ya iyilikle, hakkaniyetle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun şekilde bir daha boşanmamak üzere bir koca eşini nikâhında tutar veya iyilik ve ihsanda bulunarak güzellikle onu salıverir. Boşanma esnasında kadınlara önceden verdiklerinizden bir şey almanız size helâl ve meşrû değildir. Ancak her ikisinin de Allah’ın koyduğu kuralları, yasakları uygulayamamaktan korkmaları hâli müstesnadır. Siz hâkimler, hakemler, idareciler, eğer onların, Allah’ın koyduğu kuralları uygulayamamalarından korkarsanız, kadının nikâh bağından kurtulmak için boşamasına karşılık kocasına, mehir olarak verdiği şeylerin bir kısmını iadesinde, verene de, alana da bir günah, bir vebal yoktur. İşte bu hükümler Allah’ın belirlediği kurallardır. Artık bu kuralları çiğnemeyin. Kimler Allah’ın koyduğu kuralları çiğnemeye kalkarsa, onlar, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.
Ahmet Varol : Boşama iki keredir. Artık bundan sonra ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak gerekir. Sizin onlara verdiklerinizden bir şeyi geri almanız helal olmaz. Ancak, Allah'ın sınırlarını gözetememekten korkmaları durumu bunun dışındadır. Eğer o ikisinin Allah'ın sınırlarını gözetemeyeceklerinden korkarsanız (bilin ki), kadının kendi hakkının bir kısmından vazgeçmesinde onlar için herhangi bir günah yoktur. [48] Bunlar Allah'ın sınırlarıdır, onları aşmayın. Kimler Allah'ın sınırlarını aşarlarsa işte onlar zalimlerdir.
Ali Bulaç : Boşanma iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Ali Fikri Yavuz : Ric’i talâk(1) ikidir. Ondan sonra ya kadınları iyilikle tutmak, ya güzellikle salmak vardır. Kadınlarınıza verdiğiniz mihirleri geri almanız size helâl olmaz. Meğer ki, ikisi de aralarındaki (lüzumlu hak ve güzel geçim hususunda) Allah’ın emirlerine riayet edememek korkusunda olsunlar. (Ey hâkimler, bu şekilde) siz de onların, Allah’ın hükümlerini hakkıyle yerine getiremiyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde, artık ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Onları çiğneyip aşmayın. Kim Allah’ın sınırlarını geçerse işte onlar hep zâlimlerdir.
Bekir Sadak : Bosanma iki defadir. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak birakmadir. Ikisi Allah'in yasalarini koruyamamakdan korkmadikca kadinlara verdiklerinizden bir sey almaniz size helal degildir. Eger Allah'in yasalarini ikisi koruyamiyacaklar diye korkarsaniz, o zaman kadinin fidye vermesinde ikisine de gunah yoktur. Bunlar Allah'in yasalaridir, onlari bozmayin. Allah'in yasalarini bozanlar ancak zalimlerdir.
Celal Yıldırım : Boşama iki keredir. (Ondan sonra kadını) ya örfe uygun tutmak, ya da kendisine iyilikte bulunarak salıvermektir. Onlara (örf ve âdete uygun) verdiğinizden bir şey (geri) almanız size helâl olmaz. Ancak karı koca Allah'ın (evlilik hakkında) çizdiği sınırları yerine getirip ayakta tutamıyacaklarından korkar ve siz de onların bu sınırları koruyup ayakta tutamıyacaklarmdan endişe ederseniz, (bu durumda) kadının ayrılmak için (örfe uygun) hakkından vazgeçmesinde ikisi için de bir vebal yoktur. İşte bunlar Allah'ın koyduğu sınırlar (yasalar)dır; onları haksızlık yaparak aşmayın. Kim artık Allah'ın sınırlarını aşarsa, onlar evet onlar zâlimlerin kendileridir..
Diyanet İşleri : (Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah’ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz. Eğer onlar Allah’ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah’ın koyduğu sınırları kim aşarsa, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Diyanet İşleri (eski) : Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır. İkisi Allah'ın yasalarını koruyamamaktan korkmadıkça kadınlara verdiklerinizden (mehirden) bir şey almanız size helal değildir. Eğer Allah'ın yasalarını ikisi koruyamıyacaklar diye korkarsanız, o zaman kadının fidye vermesinde (mehrinden vazgeçerse) ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın yasalarıdır, onları bozmayın. Allah'ın yasalarını bozanlar ancak zalimlerdir.
Diyanet Vakfi : Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.
Edip Yüksel : Boşama iki defadır. Boşanmış kadınları ya iyilikle barındırmak ya da iyilikle bırakmak gerekir. Onlara vermiş bulunduğunuz şeyleri geri almanız size helal olmaz; eşler ALLAH'ın sınrını gözetememekten korkarlarsa başka. ALLAH'ın sınırlarını gözetememekten korkarsanız, o zaman kadının isteyerek geri verdiği şeylerden dolayı günaha girmezler. Bunlar ALLAH'ın sınırlarıdır; onları çiğnemeyin. ALLAH'ın sınırlarını kimler çiğnerse işte zalimler onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O boşama iki keredir. Ondan sonrası, ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helal olmaz. Erkek ve kadın Allah'ın yükümlü kıldığı görevleri yerine getiremeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer siz de bunların Allah'ın verdiği yükümlülükleri doğru dürüst yerine getiremeyeceklerinden korkarsanız, kadının ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. Bunlar, işte Allah'ın belirlediği sınırlardır. Sakın bunları aşmayın! Her kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
Elmalılı Hamdi Yazır : O talâk iki def'adır, ondan sonrası ya eyilikle tutmak ya güzellikle salmaktır, onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizlere halâl olmaz, meğer ki erkekle kadın Allahın çizdiği hudutta duramıyacaklarından korksunlar, eğer siz de bunların hududı ilâhiyeyi dürüst tutamıyacaklarından korkarsanız kadının ayrılmak için hakkından vaz geçmesinde artık ikisine de günah yoktur, bunlar işte Allahın tayin ettiği hududdur, sakın bunları aşmayın, her kim Allahın hududunu aşarsa işte onlar hep zalimlerdir
Fizilal-il Kuran : Boşamak iki defa olur. Bundan sonra kadını ya meşru biçimde tutmak ya da iyilikle bırakmak gerekir. Kadınlara evliyken verdiklerinizden birşey geri almak helâl değildir. Ama eğer erkek ve kadın, Allah'ın koyduğu sınırları gözetemeyeceklerinden korkarlarsa o başka. Eğer kadın ile kocanın, Allah'ın koyduğu sınırları gözetemeyeceklerinden korkarsanız kadının boşanmak için kocasına fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır, onları aşmayın. Kimler Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
Gültekin Onan : Boşama iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz birşeyi geri almanız size helal değildir. Ancak ikisinin Tanrı'nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Tanrı'nın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar Tanrı'nın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Tanrı'nın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Hakkı Yılmaz : Boşamak iki defadır. Bundan sonrası ya örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekil ile tutmak veya iyileştirmekle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizin için helâl olmaz. Ancak ikisinin de Allah'ın sınırlarını yapamamaktan korkmaları başkadır. Artık eğer siz kamu görevlileri, bunların, Allah'ın sınırlarını yapamayacaklarından korkarsanız, kadının fidye/ayrılma bedeli vermesinde ikisine de vebal yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık bunları aşmayın. Her kim de Allah'ın sınırlarını aşarsa, artık işte onlar, kendi benliklerine haksızlık edenlerin ta kendisidir.
Hasan Basri Çantay : Boşama iki defadır. (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak, ya güzellikle salmakdır. (Ey zevçler) onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şey'i (mehrî geri) almanız size halâl olmaz. Meğer ki erkekle kadın Allahın sınırlarını (evlilik haklarını) ayakda tutamayacaklarından korkmuş (ümidlerini kesmiş) olsunlar. Eğer bu suretle siz de onların (zevç ve zevcenin), Allahın sınırlarını hakkıyle muhaafaza ve îfâ edemeyeceklerinden korkarsanız o halde (kadının serbest boşanması îçin) fidye vermesinde (hakkından vaz geçmesinde) ikisi üzerinde de vebal yokdur. Bunlar Allahın sınırlarıdır. Onları (çiğneyib) geçmeyin. Kim Allahın sınırlarını aşarsa, işte onlar zaalimlerin ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat : (Ric'î, dönüşü mümkün) boşama iki def'adır; bundan sonra ya iyilikle tutmak veya güzellikle salıvermek vardır. Fakat onlara (mehir olarak) verdiklerinizden bir şey almanız size helâl olmaz; ancak (her iki taraf da) Allah’ın hudûduna (karı ile koca arasındaki haklara)riâyet edemeyeceklerinden korkarlarsa, müstesnâ! Bu yüzden (siz de bu ikisinin) Allah’ın hudûduna riâyet edemeyeceklerinden korkarsanız, (kadının boşanmak için kocasına) fidye verdiği o şeyde (mehrini veya daha farklı bir bedeli kocasına vermesinde) ikisine de bir günah yoktur. Bunlar Allah’ın hudûdudur; sakın onları aşmayın! Kim de Allah’ın hudûdunu aşarsa, işte zâlimler ancak onlardır.
İbni Kesir : Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutmak, ya da güzellikle salmaktır. Onlara verdiğinizden birşeyi geri almanız sizlere helal değildir. Meğer erkekle kadın Allah'ın hududunu ikame edemeyeceklerinden korkmuş olalar. Eğer siz de, onların Allah'ın hududunu ikame edemeyeceklerinden korkarsanız, o halde fidye vermelerinde bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın hudududur. Onları aşmyın. Kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerin kendileridir.
İskender Evrenosoğlu : Boşanma iki keredir. Bundan sonra (kadın) ya ma'rufla (örf ve adete uygun olarak) iyilikle tutulur veya ihsanla serbest bırakılır. Kadınlarınıza verdiklerinizden bir şey (geri) almanız sizin için helâl olmaz. Ancak ikisi de, Allah'ın (evlilik hakkındaki) hududunu gereği üzere yerine getiremeyeceklerinden (ayakta tutamayacaklarından) korkmaları hariç. O zaman siz de eğer, Allah'ın bu hududunu ikame edemeyeceklerinden (gereği üzere yerine getirimeyeceklerinden) korkarsanız, bu durumda kadının (ayrılmak için) verdiği fidye konusunda her ikisinin üzerine de günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın hudutlarıdır.Artık onları (Allah'ın hudutlarını) aşmayın. Kim Allah'ın hudutlarını aşarsa işte onlar, onlar zâlimlerdir.
Muhammed Esed : Bir boşanma iki defa (geri alınabilir), ki bu durumda evlilik ya iyilikle devam eder veya güzel bir şekilde sona erdirilir. Ve kadınlarınıza verdiklerinizden her hangi bir şeyi geri almanız, her iki (taraf)ın da Allah'ın koyduğu sınırları koruyamamaktan korkmaları hali dışında, sizin için helal değildir: O halde, ikisinin de Allah'ın koyduğu sınırları koruyamayacaklarından korkuyorsanız, kadının serbestliğine kavuşması için (kocasına) bazı şeyler bırakmasında her iki taraf için de bir günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır; onları ihlal etmeyiniz: Zira kim Allah'ın koyduğu sınırları ihlal ederse, işte onlar zalimlerdir!
Ömer Nasuhi Bilmen : Talak iki kerredir. Artık ya iyilik ile tutmaktır veya güzellikle salıvermektir. Ve onlara verdiklerinizden bir şey almanız sizlere helâl olmaz, meğer ki zevc ve zevce hudud-u ilâhîyyeyi ikame edemiyeceklerinden korksunlar. Eğer siz de onların hudud-u İlâhîyyeyi ikâme edemiyeceklerinden korkarsanız o halde zevcenin fidye olarak vereceği şeyde onların üzerine bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın hudududur. Bunlara tecavüz etmeyiniz. Ve her kim hudud-u ilâhîyyeye tecavüz ederse işte zalim olan onlardır.
Ömer Öngüt : Boşanma iki defadır. Bundan sonra kadını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek lâzımdır. Kadınlara (mehir olarak) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helâl olmaz. Şayet erkek ve kadın Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer siz de karı ile kocanın Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, kadının fidye vermesinde her ikisine de bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları çiğnemeyin. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir.
Şaban Piriş : Boşanma iki defadır, sonra ya iyilikle tutmak ya da güzelce salıvermek gerekir. Kadınlara verdiklerinizden bir şeyi -kadın ve erkek Allah’ın çizdiği hududu ihlal etmekten korkmadıkça- geri almanız size helal değildir. Fakat onların, Allah’ın çizdiği hududu ihlal etmelerinden korkarsanız, o zaman kadının kocasına fidye vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar, Allah’ın yasalarıdır. Onları bozmayın. Allah’ın yasalarını bozanlar ancak zalimlerdir.
Suat Yıldırım : Boşama hakkı iki defadır. Bundan sonra yapılması gereken ya meşrû tarzda güzelce birlikte yaşama yahut eşini güzellikle salıvermedir. Ey kocalar, boşama sırasında eşinize daha önce vermiş olduğunuz mehirden herhangi bir miktar geri almanız size asla helâl olmaz; Fakat Allah’ın koyduğu hudutlarda durmayacaklarından endişe etmeleri hali bunun dışındadır. Şayet siz de onlar gibi, onların Allah’ın koyduğu hudutlarda duramayacaklarından (evlilik hukukuna riayet edemeyeceklerinden) endişe ederseniz, bu durumda kadının, ayrılmak için meşrû çerçevede hakkından bir şey vermesinde, her ikisi için de bir vebal yoktur. İşte bunlar Allah’ın tayin ettiği sınırlardır ki sakın onları aşmayasınız, Her kim Allah’ın hudutlarını aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
Süleyman Ateş : Boşama iki defadır. (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak, ya da güzelce salıvermek (lâzım)dır. Onlara verdiklerinizden bir şey geri almanız, size helâl değildir. Şâyet erkek ve kadın, Allâh'ın sınırlarında duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer erkek ve kadının, Allâh'ın sınırlarında duramayacaklarından korkarsanız, o zaman kadının (ayrılmak için) verdiği fidye(hakkından vazgeçmesin)de ikisine de bir günâh yoktur. İşte bunlar Allâh'ın sınırlarıdır, sakın bunları aşmayın. Kim(ler) Allâh'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zâlimlerdir.
Tefhim-ul Kuran : Boşanma iki defadır. (Sonra ise) Ya iyilikle tutmak ya da güzellikle bırakmadır. Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız sizin için helal olmaz: Ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutmayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka) . Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamıyacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Ümit Şimşek : Boşama iki defa olur; ondan sonrası ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. Kadınlara vermiş olduğunuz şeyden hiçbirini geri almak size helâl olmaz. Ancak iki taraf da Allah'ın belirlediği sınırlara riayet etmemekten endişe ederse, bu müstesnadır. Eğer siz de, Allah'ın belirlediği sınırlara riayet edemeyeceklerinden korkarsanız, kadının, boşanmak için kendi hakkından birşeyler vermesi iki taraf için de günah olmaz. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır; sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın çizdiği sınırları aşarsa, işte onlar zalimlerin tâ kendisidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}