» 25 / Furkân  50:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
Furkan Suresi = Furkan Suresi
ismini 1. ayetinde geçen hakki batildan ayiran manasindaki Furkan kelimesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَلَقَدْ (WLGD̃) = veleḳad : ve andolsun
2. صَرَّفْنَاهُ (ṦRFNEH) = Sarrafnāhu : etraflıca anlattık
3. بَيْنَهُمْ (BYNHM) = beynehum : onların aralarında
4. لِيَذَّكَّرُوا (LYZ̃KRWE) = liyeƶƶekkerū : öğüt alsınlar diye
5. فَأَبَىٰ (FÊB) = feebā : ama direnmektedir
6. أَكْثَرُ (ÊKS̃R) = ekṧeru : çoğu
7. النَّاسِ (ELNES) = n-nāsi : insanların
8. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak
9. كُفُورًا (KFWRE) = kufūran : inkarda
ve andolsun | etraflıca anlattık | onların aralarında | öğüt alsınlar diye | ama direnmektedir | çoğu | insanların | ancak | inkarda |

[] [ṦRF] [BYN] [Z̃KR] [EBY] [KS̃R] [NWS] [] [KFR]
WLGD̃ ṦRFNEH BYNHM LYZ̃KRWE FÊB ÊKS̃R ELNES ÎLE KFWRE

veleḳad Sarrafnāhu beynehum liyeƶƶekkerū feebā ekṧeru n-nāsi illā kufūran
ولقد صرفناه بينهم ليذكروا فأبى أكثر الناس إلا كفورا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
صرفناه ص ر ف | ṦRF ṦRFNEH Sarrafnāhu etraflıca anlattık We have distributed it
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum onların aralarında among them
ليذكروا ذ ك ر | Z̃KR LYZ̃KRWE liyeƶƶekkerū öğüt alsınlar diye that they may remember,
فأبى ا ب ي | EBY FÊB feebā ama direnmektedir but refuse
أكثر ك ث ر | KS̃R ÊKS̃R ekṧeru çoğu most
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāsi insanların (of) the people
إلا | ÎLE illā ancak except
كفورا ك ف ر | KFR KFWRE kufūran inkarda disbelief.

25:50 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve andolsun | etraflıca anlattık | onların aralarında | öğüt alsınlar diye | ama direnmektedir | çoğu | insanların | ancak | inkarda |

[] [ṦRF] [BYN] [Z̃KR] [EBY] [KS̃R] [NWS] [] [KFR]
WLGD̃ ṦRFNEH BYNHM LYZ̃KRWE FÊB ÊKS̃R ELNES ÎLE KFWRE

veleḳad Sarrafnāhu beynehum liyeƶƶekkerū feebā ekṧeru n-nāsi illā kufūran
ولقد صرفناه بينهم ليذكروا فأبى أكثر الناس إلا كفورا

[] [ص ر ف] [ب ي ن] [ذ ك ر] [ا ب ي] [ك ث ر] [ن و س] [] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
صرفناه ص ر ف | ṦRF ṦRFNEH Sarrafnāhu etraflıca anlattık We have distributed it
Sad,Re,Fe,Nun,Elif,He,
90,200,80,50,1,5,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum onların aralarında among them
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليذكروا ذ ك ر | Z̃KR LYZ̃KRWE liyeƶƶekkerū öğüt alsınlar diye that they may remember,
Lam,Ye,Zel,Kef,Re,Vav,Elif,
30,10,700,20,200,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فأبى ا ب ي | EBY FÊB feebā ama direnmektedir but refuse
Fe,,Be,,
80,,2,,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
أكثر ك ث ر | KS̃R ÊKS̃R ekṧeru çoğu most
,Kef,Se,Re,
,20,500,200,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāsi insanların (of) the people
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
إلا | ÎLE illā ancak except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
كفورا ك ف ر | KFR KFWRE kufūran inkarda disbelief.
Kef,Fe,Vav,Re,Elif,
20,80,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَلَقَدْ: ve andolsun | صَرَّفْنَاهُ: etraflıca anlattık | بَيْنَهُمْ: onların aralarında | لِيَذَّكَّرُوا: öğüt alsınlar diye | فَأَبَىٰ: ama direnmektedir | أَكْثَرُ: çoğu | النَّاسِ: insanların | إِلَّا: ancak | كُفُورًا: inkarda |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولقد WLGD̃ ve andolsun | صرفناه ṦRFNEH etraflıca anlattık | بينهم BYNHM onların aralarında | ليذكروا LYZ̃KRWE öğüt alsınlar diye | فأبى FÊB ama direnmektedir | أكثر ÊKS̃R çoğu | الناس ELNES insanların | إلا ÎLE ancak | كفورا KFWRE inkarda |
Kırık Meal (Okunuş) : |veleḳad: ve andolsun | Sarrafnāhu: etraflıca anlattık | beynehum: onların aralarında | liyeƶƶekkerū: öğüt alsınlar diye | feebā: ama direnmektedir | ekṧeru: çoğu | n-nāsi: insanların | illā: ancak | kufūran: inkarda |
Kırık Meal (Transcript) : |WLGD̃: ve andolsun | ṦRFNEH: etraflıca anlattık | BYNHM: onların aralarında | LYZ̃KRWE: öğüt alsınlar diye | FÊB: ama direnmektedir | ÊKS̃R: çoğu | ELNES: insanların | ÎLE: ancak | KFWRE: inkarda |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki biz onu, bulundukları yerlere akıttık düşünüp ibret alsınlar diye, fakat insanların çoğu, ibret almaya yanaşmadı, nankör olup gitti.
Adem Uğur : Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki O'nu (Kurân'ı) onların arasında, tezekkür (hatırlayıp düşünmeleri) için açıkladık da açıkladık. . . İnsanların çoğunluğu ise hakikati inkâr ettiler.
Ahmet Tekin : Andolsun, yağmuru, ibret almaları, şükretmeleri için, insanlar arasında, yeryüzünün değişik bölgelerinde bölüştürdük. Ama, insanların çoğu ille de nankörlük edip diretmiştir.
Ahmet Varol : Andolsun ki öğüt alsınlar diye onu aralarında dağıttık. [6] Ancak insanların çoğu nankörlükten başka bir şeye yanaşmadılar.
Ali Bulaç : Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.
Ali Fikri Yavuz : Doğrusu, yağmuru, memleketler arasında taksim ettik ki, ibret alsınlar (şükretsinler). Yine de insanların çoğu yüz çevirdiler, ancak nimeti inkâr ettiler.
Bekir Sadak : And olsun ki ogut almalari icin ulkeler arasinda yer yer turlu turlu yagmur yagdirmisizdir. Buna ragmen insanlarin cogu nankorlukte direnmistir.
Celal Yıldırım : And olsun ki, bu (tabiat olayını) öğüt alsınlar diye insanlar arasında çevirip dururuz. Bununla beraber insanların çoğu inad edip dayattılar da nankörlükten vazgeçmediler.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki öğüt almaları için ülkeler arasında yer yer türlü türlü yağmur yağdırmışızdır. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmiştir.
Diyanet Vakfi : Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.
Edip Yüksel : Öğüt almaları için onu aralarında dağıtıp çevirdik. Ne var ki insanların çoğunluğu nankörlükte diretmektedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşit çeşit şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki onu aralarında, düşünsünler ve ibret alsınlar diye evirip çevirmekteyiz. Yine de insanların çoğu dayatmakta ve nankörlükten başkasına yanaşmamaktadır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlım hakkı için onu aranızda evirip çevirmekteyiz düşünsünler ıbret alsınlar diye yine de nâsın ekserîsi dayatmakta nankörlükten başkasına yanaşmamakta
Fizilal-il Kuran : İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye biz bu gerçeği onlara çeşitli şekillerde anlattık. Fakat onların çoğu ısrarla nankörlüklerini sürdürdüler.
Gültekin Onan : Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu küfredip ayak direttiler.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun Biz, öğüt almaları için her şeyi, çeşit çeşit şekillerde anlattık, ama insanların çoğu sadece iyilikbilmezlikte dayattılar.
Hasan Basri Çantay : Andolsun bunu, (insanların) ibret almaları için, aralarında çeşid çeşid suretlerde anlatmışızdır (yahud bu suyu evirib çevirmişizdir). Fakat insanların çoğu, ille nankörlük olmak üzere, dayardılar (inâdlarından dönmediler).
Hayrat Neşriyat : Celâlim hakkı için, ibret alsınlar diye bunu aralarında çeşitli şekillerde açıkladık;fakat insanların çoğu nankörlükten başka bir şeye yanaşmamaktadır.
İbni Kesir : Andolsun ki; düşünüp ibret alsınlar diye onu aralarında evirip çevirmekteyiz. Buna rağmen insanların çoğu nankörlükte direnmişlerdir.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki tezekkür etmeleri için onu (suyu, rahmet, fazl ve salâvâtı), onların aralarında paylaştırdık (açıkladık). Fakat insanların çoğu sadece inkâr ederek, direndiler.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, Biz bütün bunları insanların gözü önüne hep seregelmişizdir ki, belki ders alıp akıllarında tutarlar; ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Zât-ı akdesim hakkı için onu (o yağmur nîmetini) tefekkür etsinler için aralarında türlü türlü sûretlerde bulundurmaktayız. Halbuki nâsın ekserisi ancak nankörlükte bulunmuştur.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz bunu, insanların ibret almaları için aralarında çeşit çeşit şekillerde anlatmışızdır. Fakat insanların çoğu nankörlük edip diretmektedir.
Şaban Piriş : Düşünsünler, öğüt alsınlar diye, onu aralarında evirip çevirdik. Yine de insanların çoğu nankörlükten vazgeçmez.
Suat Yıldırım : Bu gerçeği, insanların iyice düşünmeleri için Biz, farklı üsluplarla anlatsak da onların çoğu nankörlükten başka bir şey yapmıyorlar.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, bu sözü onların aralarında çevirip çevirip anlattık ki öğüt alsınlar. Ama insanların çoğu, nankörlükte direnmektedir.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.
Ümit Şimşek : Doğrusu, öğüt alsınlar diye Biz onu aralarında çeşitli şekillere çevirip durmaktayız. Yine de insanların birçoğu nankörlükten geri durmuyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}