» 27 / Neml  16:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
Neml Suresi = Karinca Suresi
ismini 18. ayetinde Hz. Süleyman’in ordusunu görünce yoldan çekilen karincalardan almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَوَرِثَ (WWRS̃) = ve veriṧe : ve mirasçı oldu
2. سُلَيْمَانُ (SLYMEN) = suleymānu : Süleyman
3. دَاوُودَ (D̃EWWD̃) = dāvūde : Davud'a
4. وَقَالَ (WGEL) = ve ḳāle : ve dedi ki
5. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
6. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
7. النَّاسُ (ELNES) = n-nāsu : insanlar
8. عُلِّمْنَا (ALMNE) = ǔllimnā : bize öğretildi
9. مَنْطِقَ (MNŦG) = menTiḳa : dili
10. الطَّيْرِ (ELŦYR) = T-Tayri : kuşların
11. وَأُوتِينَا (WÊWTYNE) = ve ūtīnā : ve bize verildi
12. مِنْ (MN) = min : (bir pay)
13. كُلِّ (KL) = kulli : her
14. شَيْءٍ (ŞYÙ) = şey'in : şeyden
15. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
16. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
17. لَهُوَ (LHW) = lehuve : elbette o
18. الْفَضْلُ (ELFŽL) = l-feDlu : bir lutuftur
19. الْمُبِينُ (ELMBYN) = l-mubīnu : açık
ve mirasçı oldu | Süleyman | Davud'a | ve dedi ki | EY/HEY/AH | SİZ! | insanlar | bize öğretildi | dili | kuşların | ve bize verildi | (bir pay) | her | şeyden | şüphesiz | bu | elbette o | bir lutuftur | açık |

[WRS̃] [] [] [GWL] [Y] [EYH] [NWS] [ALM] [NŦG] [ŦYR] [ETY] [] [KLL] [ŞYE] [] [] [] [FŽL] [BYN]
WWRS̃ SLYMEN D̃EWWD̃ WGEL YE ÊYHE ELNES ALMNE MNŦG ELŦYR WÊWTYNE MN KL ŞYÙ ÎN HZ̃E LHW ELFŽL ELMBYN

ve veriṧe suleymānu dāvūde ve ḳāle eyyuhā n-nāsu ǔllimnā menTiḳa T-Tayri ve ūtīnā min kulli şey'in inne hāƶā lehuve l-feDlu l-mubīnu
وورث سليمان داوود وقال يا أيها الناس علمنا منطق الطير وأوتينا من كل شيء إن هذا لهو الفضل المبين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وورث و ر ث | WRS̃ WWRS̃ ve veriṧe ve mirasçı oldu And inherited
سليمان | SLYMEN suleymānu Süleyman Sulaiman
داوود | D̃EWWD̃ dāvūde Davud'a Dawood.
وقال ق و ل | GWL WGEL ve ḳāle ve dedi ki And he said,
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāsu insanlar people!
علمنا ع ل م | ALM ALMNE ǔllimnā bize öğretildi We have been taught
منطق ن ط ق | NŦG MNŦG menTiḳa dili (the) language
الطير ط ي ر | ŦYR ELŦYR T-Tayri kuşların (of) the birds,
وأوتينا ا ت ي | ETY WÊWTYNE ve ūtīnā ve bize verildi and we have been given
من | MN min (bir pay) from
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyden thing.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
لهو | LHW lehuve elbette o surely, it
الفضل ف ض ل | FŽL ELFŽL l-feDlu bir lutuftur (is) the favor
المبين ب ي ن | BYN ELMBYN l-mubīnu açık "evident."""

27:16 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve mirasçı oldu | Süleyman | Davud'a | ve dedi ki | EY/HEY/AH | SİZ! | insanlar | bize öğretildi | dili | kuşların | ve bize verildi | (bir pay) | her | şeyden | şüphesiz | bu | elbette o | bir lutuftur | açık |

[WRS̃] [] [] [GWL] [Y] [EYH] [NWS] [ALM] [NŦG] [ŦYR] [ETY] [] [KLL] [ŞYE] [] [] [] [FŽL] [BYN]
WWRS̃ SLYMEN D̃EWWD̃ WGEL YE ÊYHE ELNES ALMNE MNŦG ELŦYR WÊWTYNE MN KL ŞYÙ ÎN HZ̃E LHW ELFŽL ELMBYN

ve veriṧe suleymānu dāvūde ve ḳāle eyyuhā n-nāsu ǔllimnā menTiḳa T-Tayri ve ūtīnā min kulli şey'in inne hāƶā lehuve l-feDlu l-mubīnu
وورث سليمان داوود وقال يا أيها الناس علمنا منطق الطير وأوتينا من كل شيء إن هذا لهو الفضل المبين

[و ر ث] [] [] [ق و ل] [ي] [أ ي ه] [ن و س] [ع ل م] [ن ط ق] [ط ي ر] [ا ت ي] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [] [] [] [ف ض ل] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وورث و ر ث | WRS̃ WWRS̃ ve veriṧe ve mirasçı oldu And inherited
Vav,Vav,Re,Se,
6,6,200,500,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
سليمان | SLYMEN suleymānu Süleyman Sulaiman
Sin,Lam,Ye,Mim,Elif,Nun,
60,30,10,40,1,50,
"PN – nominative proper noun → Solomon"
اسم علم مرفوع
داوود | D̃EWWD̃ dāvūde Davud'a Dawood.
Dal,Elif,Vav,Vav,Dal,
4,1,6,6,4,
"PN – accusative proper noun → David"
اسم علم منصوب
وقال ق و ل | GWL WGEL ve ḳāle ve dedi ki And he said,
Vav,Gaf,Elif,Lam,
6,100,1,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāsu insanlar people!
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
علمنا ع ل م | ALM ALMNE ǔllimnā bize öğretildi We have been taught
Ayn,Lam,Mim,Nun,Elif,
70,30,40,50,1,
V – 1st person plural (form II) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
منطق ن ط ق | NŦG MNŦG menTiḳa dili (the) language
Mim,Nun,Tı,Gaf,
40,50,9,100,
"N – accusative masculine noun → Language"
اسم منصوب
الطير ط ي ر | ŦYR ELŦYR T-Tayri kuşların (of) the birds,
Elif,Lam,Tı,Ye,Re,
1,30,9,10,200,
"N – genitive masculine noun → Bird"
اسم مجرور
وأوتينا ا ت ي | ETY WÊWTYNE ve ūtīnā ve bize verildi and we have been given
Vav,,Vav,Te,Ye,Nun,Elif,
6,,6,400,10,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
من | MN min (bir pay) from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
كل ك ل ل | KLL KL kulli her every
Kef,Lam,
20,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
شيء ش ي ا | ŞYE ŞYÙ şey'in şeyden thing.
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
لهو | LHW lehuve elbette o surely, it
Lam,He,Vav,
30,5,6,
EMPH – emphatic prefix lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
اللام لام التوكيد
ضمير منفصل
الفضل ف ض ل | FŽL ELFŽL l-feDlu bir lutuftur (is) the favor
Elif,Lam,Fe,Dad,Lam,
1,30,80,800,30,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
المبين ب ي ن | BYN ELMBYN l-mubīnu açık "evident."""
Elif,Lam,Mim,Be,Ye,Nun,
1,30,40,2,10,50,
ADJ – nominative masculine (form IV) active participle
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَوَرِثَ: ve mirasçı oldu | سُلَيْمَانُ: Süleyman | دَاوُودَ: Davud'a | وَقَالَ: ve dedi ki | يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | النَّاسُ: insanlar | عُلِّمْنَا: bize öğretildi | مَنْطِقَ: dili | الطَّيْرِ: kuşların | وَأُوتِينَا: ve bize verildi | مِنْ: (bir pay) | كُلِّ: her | شَيْءٍ: şeyden | إِنَّ: şüphesiz | هَٰذَا: bu | لَهُوَ: elbette o | الْفَضْلُ: bir lutuftur | الْمُبِينُ: açık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وورث WWRS̃ ve mirasçı oldu | سليمان SLYMEN Süleyman | داوود D̃EWWD̃ Davud'a | وقال WGEL ve dedi ki | يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | الناس ELNES insanlar | علمنا ALMNE bize öğretildi | منطق MNŦG dili | الطير ELŦYR kuşların | وأوتينا WÊWTYNE ve bize verildi | من MN (bir pay) | كل KL her | شيء ŞYÙ şeyden | إن ÎN şüphesiz | هذا HZ̃E bu | لهو LHW elbette o | الفضل ELFŽL bir lutuftur | المبين ELMBYN açık |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve veriṧe: ve mirasçı oldu | suleymānu: Süleyman | dāvūde: Davud'a | ve ḳāle: ve dedi ki | : EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nāsu: insanlar | ǔllimnā: bize öğretildi | menTiḳa: dili | T-Tayri: kuşların | ve ūtīnā: ve bize verildi | min: (bir pay) | kulli: her | şey'in: şeyden | inne: şüphesiz | hāƶā: bu | lehuve: elbette o | l-feDlu: bir lutuftur | l-mubīnu: açık |
Kırık Meal (Transcript) : |WWRS̃: ve mirasçı oldu | SLYMEN: Süleyman | D̃EWWD̃: Davud'a | WGEL: ve dedi ki | YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNES: insanlar | ALMNE: bize öğretildi | MNŦG: dili | ELŦYR: kuşların | WÊWTYNE: ve bize verildi | MN: (bir pay) | KL: her | ŞYÙ: şeyden | ÎN: şüphesiz | HZ̃E: bu | LHW: elbette o | ELFŽL: bir lutuftur | ELMBYN: açık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve Süleyman, Dâvûd'un mîrasçısı oldu ve ey insanlar dedi, bize kuşdili öğretildi ve her şeye âit bilgi verildi bize; şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir lütuf ve ihsândır.
Adem Uğur : Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.
Ahmed Hulusi : Süleyman, Davud'a vâris oldu ve dedi ki: "Ey insanlar. . . Bize Mantık-at Tayr (kuşdili - insan dışındaki canlılarla iletişim özelliği) öğretildi; (böylece) bize her şeyden (bilgi alma nasibi) verildi. . . Muhakkak ki bu, apaçık lütuftur!"
Ahmet Tekin : Süleyman Dâvûd’a varis olup, onun yerine geçti. Süleyman: 'Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi. Bize her şeyden nasip verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.' dedi.
Ahmet Varol : Süleyman Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: 'Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden (bolca) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.'
Ali Bulaç : Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."
Ali Fikri Yavuz : Süleyman, (babası) Davûd’a vâris oldu (onun nübüvvet ve ilmi kendisine geçti) de dedi ki: “- Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi; hem de bize her şeyden (bütün nimetlerden) verildi. Şüphesiz ki bu, açık bir üstünlüktür.”
Bekir Sadak : Suleyman Davud'a varis oldu: «Ey insanlar! Bize kus dili ogretildi ve bize herseyden bolca verildi. Dogrusu bu apacik bir lutuftur» dedi.
Celal Yıldırım : Ve Süleyman (babası) Davud'a (hem peygamberlik, hem hükümdarlıkta) vâris oldu da ; «Ey insanlar !» dedi, «bize kuş dili öğretildi ve bize (insanları idare edip yönetme hususunda) her şey verildi. Şüphesiz ki bu apaçık ortada (gözle görülebilen) bir üstünlüktür..»
Diyanet İşleri : Süleyman, Dâvûd’a varis oldu ve, “Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur” dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Süleyman Davud'a varis oldu: 'Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur' dedi.
Diyanet Vakfi : Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.
Edip Yüksel : Süleyman Davud'a varis oldu. Dedi ki, 'Ey halk, bize kuşların dilini anlamak öğretildi ve bize her şeyden verildi. Bu apaçık bir lütuftur.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: «Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve Süleyman Davud'un yerine geçip dedi ki: «Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden verildi. Şüphesiz ki bu apaçık bir lütufdur.»
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve Süleyman Davûda varis olup ey nâs, didi: bize mantıkuttayr (kuş dili) ta'lim buyuruldu, hem bize her şeyden verildi, şübhesiz ki bu her halde o fazlı mübîn
Fizilal-il Kuran : Süleyman, Davud'un yerine geçince dedi ki: «Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve her şey bol bol verildi, kuşku yok ki, bu apaçık bir lütuftur.»
Gültekin Onan : Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."
Hakkı Yılmaz : Ve Süleymân Dâvûd'a vâris oldu. Ve Süleymân: “Ey insanlar! Bize kuşların mantığı [seslerinden, davranışlarından anlam çıkarma] öğretildi ve bize her şeyden verildi” dedi. –Doğrusu bu apaçık bir armağandır.–
Hasan Basri Çantay : Süleyman Dâvuda mîrascı oldu. Dedi ki: «Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Bize her şeyden (behre) verildi. Şübhesiz ki bu, apaçık bir üstünlüğün ta kendisidir».
Hayrat Neşriyat : Süleymân da, Dâvûd’a vâris oldu ve dedi ki: 'Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden verildi. Doğrusu bu, gerçekten apaçık lütuftur.'
İbni Kesir : Süleyman da Davud'a varis oldu ve dedi ki: Ey insanlar; bize, kuş dili öğretildi. Ve bize, her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu; apaçık bir lutuftur.
İskender Evrenosoğlu : Ve Süleyman (a.s), Dâvud (a.s)'a varis oldu. Ve: "Ey insanlar! Kuş dili bize öğretildi. Bize herşeyden verildi. Muhakkak ki bu, apaçık bir fazldır." dedi.
Muhammed Esed : Ve (bu bakımdan) Süleyman Davud'un (gerçek) varisi idi; öyle ki, o şöyle derdi: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi; (güzel ve iyi) şeylerin hepsinden (cömertçe) bahşedildi; bu (bize Allah'ın) apaçık bir lütfudur!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Süleyman Dâvud'a vâris oldu ve dedi ki: «Ey Nâs! Bize her kuşun dili öğretildi ve bize her şeyden verildi. Şüphe yok ki bu, elbette bu, apaçık bir inayettir.»
Ömer Öngüt : Süleyman Davut'a vâris oldu ve dedi ki: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur. ”
Şaban Piriş : Süleyman, Davud’a mirasçı olmuş ve: -Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize her şey verildi, demişti. İşte bu apaçık bir lütuftur.
Suat Yıldırım : Süleyman Davud’a vâris oldu ve "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve daha her şeyden bolca nasip verildi. Gerçekten bunlar âşikâr lütuflardır." dedi.
Süleyman Ateş : Süleymân, Dâvûd'a mirâsçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Ve bize her şeyden (bolca) bir pay verildi. İşte bu, açık bir lutuftur."
Tefhim-ul Kuran : Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: «Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Hiç şüphesiz bu, apaçık olan bir üstünlüktür.»
Ümit Şimşek : Davud'a vâris olduğunda, Süleyman 'Ey insanlar,' dedi. 'Bize kuş dili öğretildi ve herşeyden bir nasip verildi. Bu ise apaçık bir lütuftur.'
Yaşar Nuri Öztürk : Süleyman, Davûd'a mirasçı oldu ve şöyle dedi: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden biraz verildi. Kuşkusuz bu, apaçık lütfun ta kendisidir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}