REM – prefixed resumption particle V – 3rd person masculine singular perfect verb الفاء استئنافية فعل ماض
غير
غ ي ر | ĞYR
ĞYR
ğayra
not
Ğayn,Ye,Re, 1000,10,200,
N – accusative masculine noun اسم منصوب
بعيد
ب ع د | BAD̃
BAYD̃
beǐydin
çok geçmeden
long,
Be,Ayn,Ye,Dal, 2,70,10,4,
N – genitive masculine singular indefinite noun اسم مجرور
فقال
ق و ل | GWL
FGEL
fe ḳāle
ve dedi
and he said,
Fe,Gaf,Elif,Lam, 80,100,1,30,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb الفاء عاطفة فعل ماض
أحطت
ح و ط | ḪWŦ
ÊḪŦT
eHaTtu
ben gördüm
"""I have encompassed"
,Ha,Tı,Te, ,8,9,400,
V – 1st person singular (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
بما
|
BME
bimā
bir şey
that which
Be,Mim,Elif, 2,40,1,
P – prefixed preposition bi REL – relative pronoun جار ومجرور
لم
|
LM
lem
not
Lam,Mim, 30,40,
NEG – negative particle حرف نفي
تحط
ح و ط | ḪWŦ
TḪŦ
tuHiT
senin görmediğin
you have encompassed
Te,Ha,Tı, 400,8,9,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
به
|
BH
bihi
onda
it,
Be,He, 2,5,
P – prefixed preposition bi PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
وجئتك
ج ي ا | CYE
WCÙTK
ve ci'tuke
ve sana getirdim
and I have come to you
Vav,Cim,,Te,Kef, 6,3,,400,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 1st person singular perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 2nd person masculine singular object pronoun الواو عاطفة فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَمَكَثَ: geldi | غَيْرَ: | بَعِيدٍ: çok geçmeden | فَقَالَ: ve dedi | أَحَطْتُ: ben gördüm | بِمَا: bir şey | لَمْ: | تُحِطْ: senin görmediğin | بِهِ: onda | وَجِئْتُكَ: ve sana getirdim | مِنْ: -dan | سَبَإٍ: Seba- | بِنَبَإٍ: bir haber | يَقِينٍ: gerçek |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فمكث FMKS̃geldi | غير ĞYR | بعيد BAYD̃çok geçmeden | فقال FGELve dedi | أحطت ÊḪŦTben gördüm | بما BMEbir şey | لم LM | تحط TḪŦsenin görmediğin | به BHonda | وجئتك WCÙTKve sana getirdim | من MN-dan | سبإ SBÎSeba- | بنبإ BNBÎbir haber | يقين YGYNgerçek |
Kırık Meal (Okunuş) : |femekeṧe: geldi | ğayra: | beǐydin: çok geçmeden | fe ḳāle: ve dedi | eHaTtu: ben gördüm | bimā: bir şey | lem: | tuHiT: senin görmediğin | bihi: onda | ve ci'tuke: ve sana getirdim | min: -dan | sebein: Seba- | binebein: bir haber | yeḳīnin: gerçek |
Kırık Meal (Transcript) : |FMKS̃: geldi | ĞYR: | BAYD̃: çok geçmeden | FGEL: ve dedi | ÊḪŦT: ben gördüm | BME: bir şey | LM: | TḪŦ: senin görmediğin | BH: onda | WCÙTK: ve sana getirdim | MN: -dan | SBÎ: Seba- | BNBÎ: bir haber | YGYN: gerçek |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken hüthüt, çok geçmeden geldi de dedi ki: Senin henüz bilmediğin birşeyi öğrendim ve sana doğru bir haberle Sebe'den geliyorum.
Adem Uğur : Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.
Ahmed Hulusi : Çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve dedi ki: "Senin bilgin dışındaki bir şeyi gördüm ve sana Saba'dan kesin bir haber ile geldim. "
Ahmet Tekin : Çok geçmeden İbibik geldi.
'Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe’den sana doğru ve önemli bir haber getirdim.' dedi.
Ahmet Varol : (Hüdhüt) çok geçmeden geldi ve dedi ki: 'Senin öğrenemediğin bir şeyi ben öğrendim ve Sebe'den sana kesin doğru bir haber getirdim.
Ali Bulaç : Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim."
Ali Fikri Yavuz : Nihayet bekledi, çok geçmeden Hüdhüd gelip şöyle dedi: “-Ben senin bilmediğin bir şeyi bildim. Sana Sebe’den (Yemendeki bir kabile veya memleketten) çok sağlam ve iyi bir haber getirdim.
Bekir Sadak : (22-26) Cok gecmeden Hudhud gelip Suleyman'a: «Senin bilmedigin bir seyi ogrendim. Sana Sebe'den dogru bir haber getirdim. Ora halkina hukmeden, herseyden kendisine bolca verilen ve buyuk bir tahta sahip olan bir kadin buldum; onun ve milletinin Allah'i birakip gunese secde ettiklerini grdum. Gklerde ve yerde gizli olanlari ortaya koyan, gizlediginiz ve acikladiginiz seyleri bilen Allah'a secde etmemeleri icin seytan, kendilerine, yaptiklarini guzel gstermis, onlari dogru yoldan alikoymustur. Bunun icin, dogru yolu bulamazlar. O cok buyuk arsin sahibi olan Allah'tan baska tanri yoktur» dedi. SÙ
Celal Yıldırım : Derken çok beklemeden Hüd-hüd çıkageldi ve Süleyman'a dedi ki: «Senin (hükümdarlığınla bilip) kapsayamadığın bir şeyi kapsayıp öğrendim ; sana Sebe' (ülkesin)den kesin bir haberle geldim.
Diyanet İşleri : Derken Hüdhüd çok beklemedi, çıkageldi ve (Süleyman’a) şöyle dedi: “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.”
Diyanet İşleri (eski) : (22-26) Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur' dedi.
Diyanet Vakfi : Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.
Edip Yüksel : Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim,' dedi, 'Sana Sebe'den önemli bir haber getirdim.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: «Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken bekledi, çok geçmeden (Hüdhüd) geldi ve: «Ben senin etraflıca bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim.» dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim
Fizilal-il Kuran : Hüdhüd çok geçmeden çıkagelerek dedi ki: «Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim, sana Saba'dan çok önemli bir haber getirdim.»
Gültekin Onan : Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim."
Hakkı Yılmaz : (22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve önemli bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler/kulluk etmesinler diye kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için de onlar kılavuzlanan doğru yolu bulamıyorlar. –Allah, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayandır, büyük arşın sahibidir–” dedi.
Hasan Basri Çantay : Derken (hüdhüd) çok geçmeden geldi. «Ben, dedi, senin muttan olmadığın (bir Hakıykat) a vaakıf oldum Sebe den sana çok doğru (ve mühim) bir haber getirdim».
Hayrat Neşriyat : Derken çok geçmeden (Hüdhüd, Süleymân’a) gelip dedi ki: '(Ben) senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’ (şehrin)den doğru (ve mühim) bir haber getirdim.'
İbni Kesir : (22-26) Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman'a: 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur' dedi.
İskender Evrenosoğlu : Çok geçmeden geldi. Ve: "Senin ihata edemediğin bir şeyi, ben ihata ettim (öğrendim). Seba'dan sana yakîn (kesin) bir haber getirdim." dedi.
Muhammed Esed : Fakat hüthüt çok sürmeden çıkageldi ve: "Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe hakkında doğru bir haber getirdim" dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim,' dedi, 'Sana Sebe'den önemli bir haber getirdim.'
Ömer Öngüt : Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata eyledim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim
Şaban Piriş : Çok geçmeden hüdhüd geldi ve: -Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den gerçek bir haber getirdim, dedi.
Suat Yıldırım : Derken, çok geçmeden Hüdhüd geldi: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den önemli ve kesin bir haber getirdim."
Süleyman Ateş : Çok geçmeden (hüdhüd) geldi: "Ben, dedi, senin görmediğin bir şey gördüm ve Sebâ'dan sana gerçek bir haber getirdim.
Tefhim-ul Kuran : Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: «Senin (bilgi gücünle) kuşatıp öğrenemediğin şeyi, ben kuşatıp öğrendim ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim.»
Ümit Şimşek : Çok geçmeden hüdhüd çıkageldi ve dedi ki: 'Ben senin bilmediğin birşeyi öğrendim ve Sebe' kavminden gerçek bir haber getirdim.
Yaşar Nuri Öztürk : Az sonra Hüdhüd gelip şöyle dedi: "Senin fark edemeyeceğin bir şeyi fark ettim ve sana Sabâ'dan parlak bir haber getirdim."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]