» 65 / Talâk  1:

Kuran Sırası: 65
İniş Sırası: 99
Talak Suresi = Bosanma Suresi
surenin ilk ayetlerinde bosanma islemi anlatildigindan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. النَّبِيُّ (ELNBY) = n-nebiyyu : peygamber
4. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
5. طَلَّقْتُمُ (ŦLGTM) = Talleḳtumu : boşa(mak iste)diğiniz
6. النِّسَاءَ (ELNSEÙ) = n-nisā'e : kadınları
7. فَطَلِّقُوهُنَّ (FŦLGWHN) = feTalliḳūhunne : onları boşayın
8. لِعِدَّتِهِنَّ (LAD̃THN) = liǐddetihinne : iddetleri içinde
9. وَأَحْصُوا (WÊḪṦWE) = ve eHSū : ve sayın
10. الْعِدَّةَ (ELAD̃T) = l-ǐddete : iddeti
11. وَاتَّقُوا (WETGWE) = vetteḳū : ve korkun
12. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'tan
13. رَبَّكُمْ (RBKM) = rabbekum : Rabbiniz
14. لَا (LE) = lā :
15. تُخْرِجُوهُنَّ (TḢRCWHN) = tuḣricūhunne : onları çıkarmayın
16. مِنْ (MN) = min : -nden
17. بُيُوتِهِنَّ (BYWTHN) = buyūtihinne : evleri-
18. وَلَا (WLE) = ve lā : ve
19. يَخْرُجْنَ (YḢRCN) = yeḣrucne : kendileri de çıkmasınlar
20. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak başkadır
21. أَنْ (ÊN) = en :
22. يَأْتِينَ (YÊTYN) = ye'tīne : gelmeleri
23. بِفَاحِشَةٍ (BFEḪŞT) = bifāHişetin : bir edepsizlikle
24. مُبَيِّنَةٍ (MBYNT) = mubeyyinetin : apaçık
25. وَتِلْكَ (WTLK) = ve tilke : bunlar
26. حُدُودُ (ḪD̃WD̃) = Hudūdu : sınırlarıdır
27. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
28. وَمَنْ (WMN) = ve men : ve kim
29. يَتَعَدَّ (YTAD̃) = yeteǎdde : geçerse
30. حُدُودَ (ḪD̃WD̃) = Hudūde : sınırlarını
31. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
32. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : gerçekten
33. ظَلَمَ (ƵLM) = Zeleme : yazık etmiştir
34. نَفْسَهُ (NFSH) = nefsehu : kendisine
35. لَا (LE) = lā :
36. تَدْرِي (TD̃RY) = tedrī : bilmezsin
37. لَعَلَّ (LAL) = leǎlle : belki
38. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
39. يُحْدِثُ (YḪD̃S̃) = yuHdiṧu : ortaya çıkarır
40. بَعْدَ (BAD̃) = beǎ'de : sonra
41. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : bundan
42. أَمْرًا (ÊMRE) = emran : yeni bir iş
EY/HEY/AH | SİZ! | peygamber | zaman | boşa(mak iste)diğiniz | kadınları | onları boşayın | iddetleri içinde | ve sayın | iddeti | ve korkun | Allah'tan | Rabbiniz | | onları çıkarmayın | -nden | evleri- | ve | kendileri de çıkmasınlar | ancak başkadır | | gelmeleri | bir edepsizlikle | apaçık | bunlar | sınırlarıdır | Allah'ın | ve kim | geçerse | sınırlarını | Allah'ın | gerçekten | yazık etmiştir | kendisine | | bilmezsin | belki | Allah | ortaya çıkarır | sonra | bundan | yeni bir iş |

[Y] [EYH] [NBE] [] [ŦLG] [NSW] [ŦLG] [AD̃D̃] [ḪṦY] [AD̃D̃] [WGY] [] [RBB] [] [ḢRC] [] [BYT] [] [ḢRC] [] [] [ETY] [FḪŞ] [BYN] [] [ḪD̃D̃] [] [] [AD̃W] [ḪD̃D̃] [] [] [ƵLM] [NFS] [] [D̃RY] [] [] [ḪD̃S̃] [BAD̃] [] [EMR]
YE ÊYHE ELNBY ÎZ̃E ŦLGTM ELNSEÙ FŦLGWHN LAD̃THN WÊḪṦWE ELAD̃T WETGWE ELLH RBKM LE TḢRCWHN MN BYWTHN WLE YḢRCN ÎLE ÊN YÊTYN BFEḪŞT MBYNT WTLK ḪD̃WD̃ ELLH WMN YTAD̃ ḪD̃WD̃ ELLH FGD̃ ƵLM NFSH LE TD̃RY LAL ELLH YḪD̃S̃ BAD̃ Z̃LK ÊMRE

eyyuhā n-nebiyyu iƶā Talleḳtumu n-nisā'e feTalliḳūhunne liǐddetihinne ve eHSū l-ǐddete vetteḳū llahe rabbekum tuḣricūhunne min buyūtihinne ve lā yeḣrucne illā en ye'tīne bifāHişetin mubeyyinetin ve tilke Hudūdu llahi ve men yeteǎdde Hudūde llahi feḳad Zeleme nefsehu tedrī leǎlle llahe yuHdiṧu beǎ'de ƶālike emran
يا أيها النبي إذا طلقتم النساء فطلقوهن لعدتهن وأحصوا العدة واتقوا الله ربكم لا تخرجوهن من بيوتهن ولا يخرجن إلا أن يأتين بفاحشة مبينة وتلك حدود الله ومن يتعد حدود الله فقد ظلم نفسه لا تدري لعل الله يحدث بعد ذلك أمرا

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamber Prophet!
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman When
طلقتم ط ل ق | ŦLG ŦLGTM Talleḳtumu boşa(mak iste)diğiniz you divorce
النساء ن س و | NSW ELNSEÙ n-nisā'e kadınları [the] women,
فطلقوهن ط ل ق | ŦLG FŦLGWHN feTalliḳūhunne onları boşayın then divorce them
لعدتهن ع د د | AD̃D̃ LAD̃THN liǐddetihinne iddetleri içinde for their waiting period,
وأحصوا ح ص ي | ḪṦY WÊḪṦWE ve eHSū ve sayın and keep count
العدة ع د د | AD̃D̃ ELAD̃T l-ǐddete iddeti (of) the waiting period,
واتقوا و ق ي | WGY WETGWE vetteḳū ve korkun and fear
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah,
ربكم ر ب ب | RBB RBKM rabbekum Rabbiniz your Lord.
لا | LE (Do) not
تخرجوهن خ ر ج | ḢRC TḢRCWHN tuḣricūhunne onları çıkarmayın expel them
من | MN min -nden from
بيوتهن ب ي ت | BYT BYWTHN buyūtihinne evleri- their houses,
ولا | WLE ve lā ve and not
يخرجن خ ر ج | ḢRC YḢRCN yeḣrucne kendileri de çıkmasınlar they should leave
إلا | ÎLE illā ancak başkadır except
أن | ÊN en that
يأتين ا ت ي | ETY YÊTYN ye'tīne gelmeleri they commit
بفاحشة ف ح ش | FḪŞ BFEḪŞT bifāHişetin bir edepsizlikle an immorality
مبينة ب ي ن | BYN MBYNT mubeyyinetin apaçık clear.
وتلك | WTLK ve tilke bunlar And these
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūdu sınırlarıdır (are the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
ومن | WMN ve men ve kim And whoever
يتعد ع د و | AD̃W YTAD̃ yeteǎdde geçerse transgresses
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
فقد | FGD̃ feḳad gerçekten then certainly
ظلم ظ ل م | ƵLM ƵLM Zeleme yazık etmiştir he has wronged
نفسه ن ف س | NFS NFSH nefsehu kendisine himself.
لا | LE Not
تدري د ر ي | D̃RY TD̃RY tedrī bilmezsin "you know;"
لعل | LAL leǎlle belki Perhaps
الله | ELLH llahe Allah Allah
يحدث ح د ث | ḪD̃S̃ YḪD̃S̃ yuHdiṧu ortaya çıkarır will bring about,
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
ذلك | Z̃LK ƶālike bundan that,
أمرا ا م ر | EMR ÊMRE emran yeni bir iş a matter.

65:1 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | peygamber | zaman | boşa(mak iste)diğiniz | kadınları | onları boşayın | iddetleri içinde | ve sayın | iddeti | ve korkun | Allah'tan | Rabbiniz | | onları çıkarmayın | -nden | evleri- | ve | kendileri de çıkmasınlar | ancak başkadır | | gelmeleri | bir edepsizlikle | apaçık | bunlar | sınırlarıdır | Allah'ın | ve kim | geçerse | sınırlarını | Allah'ın | gerçekten | yazık etmiştir | kendisine | | bilmezsin | belki | Allah | ortaya çıkarır | sonra | bundan | yeni bir iş |

[Y] [EYH] [NBE] [] [ŦLG] [NSW] [ŦLG] [AD̃D̃] [ḪṦY] [AD̃D̃] [WGY] [] [RBB] [] [ḢRC] [] [BYT] [] [ḢRC] [] [] [ETY] [FḪŞ] [BYN] [] [ḪD̃D̃] [] [] [AD̃W] [ḪD̃D̃] [] [] [ƵLM] [NFS] [] [D̃RY] [] [] [ḪD̃S̃] [BAD̃] [] [EMR]
YE ÊYHE ELNBY ÎZ̃E ŦLGTM ELNSEÙ FŦLGWHN LAD̃THN WÊḪṦWE ELAD̃T WETGWE ELLH RBKM LE TḢRCWHN MN BYWTHN WLE YḢRCN ÎLE ÊN YÊTYN BFEḪŞT MBYNT WTLK ḪD̃WD̃ ELLH WMN YTAD̃ ḪD̃WD̃ ELLH FGD̃ ƵLM NFSH LE TD̃RY LAL ELLH YḪD̃S̃ BAD̃ Z̃LK ÊMRE

eyyuhā n-nebiyyu iƶā Talleḳtumu n-nisā'e feTalliḳūhunne liǐddetihinne ve eHSū l-ǐddete vetteḳū llahe rabbekum tuḣricūhunne min buyūtihinne ve lā yeḣrucne illā en ye'tīne bifāHişetin mubeyyinetin ve tilke Hudūdu llahi ve men yeteǎdde Hudūde llahi feḳad Zeleme nefsehu tedrī leǎlle llahe yuHdiṧu beǎ'de ƶālike emran
يا أيها النبي إذا طلقتم النساء فطلقوهن لعدتهن وأحصوا العدة واتقوا الله ربكم لا تخرجوهن من بيوتهن ولا يخرجن إلا أن يأتين بفاحشة مبينة وتلك حدود الله ومن يتعد حدود الله فقد ظلم نفسه لا تدري لعل الله يحدث بعد ذلك أمرا

[ي] [أ ي ه] [ن ب ا] [] [ط ل ق] [ن س و] [ط ل ق] [ع د د] [ح ص ي] [ع د د] [و ق ي] [] [ر ب ب] [] [خ ر ج] [] [ب ي ت] [] [خ ر ج] [] [] [ا ت ي] [ف ح ش] [ب ي ن] [] [ح د د] [] [] [ع د و] [ح د د] [] [] [ظ ل م] [ن ف س] [] [د ر ي] [] [] [ح د ث] [ب ع د] [] [ا م ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
النبي ن ب ا | NBE ELNBY n-nebiyyu peygamber Prophet!
Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
1,30,50,2,10,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman When
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
طلقتم ط ل ق | ŦLG ŦLGTM Talleḳtumu boşa(mak iste)diğiniz you divorce
Tı,Lam,Gaf,Te,Mim,
9,30,100,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
النساء ن س و | NSW ELNSEÙ n-nisā'e kadınları [the] women,
Elif,Lam,Nun,Sin,Elif,,
1,30,50,60,1,,
N – accusative feminine plural noun
اسم منصوب
فطلقوهن ط ل ق | ŦLG FŦLGWHN feTalliḳūhunne onları boşayın then divorce them
Fe,Tı,Lam,Gaf,Vav,He,Nun,
80,9,30,100,6,5,50,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine plural (form II) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لعدتهن ع د د | AD̃D̃ LAD̃THN liǐddetihinne iddetleri içinde for their waiting period,
Lam,Ayn,Dal,Te,He,Nun,
30,70,4,400,5,50,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأحصوا ح ص ي | ḪṦY WÊḪṦWE ve eHSū ve sayın and keep count
Vav,,Ha,Sad,Vav,Elif,
6,,8,90,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العدة ع د د | AD̃D̃ ELAD̃T l-ǐddete iddeti (of) the waiting period,
Elif,Lam,Ayn,Dal,Te merbuta,
1,30,70,4,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
واتقوا و ق ي | WGY WETGWE vetteḳū ve korkun and fear
Vav,Elif,Te,Gaf,Vav,Elif,
6,1,400,100,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'tan Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ربكم ر ب ب | RBB RBKM rabbekum Rabbiniz your Lord.
Re,Be,Kef,Mim,
200,2,20,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE (Do) not
Lam,Elif,
30,1,
PRO – prohibition particle
حرف نهي
تخرجوهن خ ر ج | ḢRC TḢRCWHN tuḣricūhunne onları çıkarmayın expel them
Te,Hı,Re,Cim,Vav,He,Nun,
400,600,200,3,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN min -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بيوتهن ب ي ت | BYT BYWTHN buyūtihinne evleri- their houses,
Be,Ye,Vav,Te,He,Nun,
2,10,6,400,5,50,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | WLE ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
يخرجن خ ر ج | ḢRC YḢRCN yeḣrucne kendileri de çıkmasınlar they should leave
Ye,Hı,Re,Cim,Nun,
10,600,200,3,50,
V – 3rd person feminine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLE illā ancak başkadır except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
أن | ÊN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يأتين ا ت ي | ETY YÊTYN ye'tīne gelmeleri they commit
Ye,,Te,Ye,Nun,
10,,400,10,50,
V – 3rd person feminine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والنون ضمير متصل في محل رفع فاعل
بفاحشة ف ح ش | FḪŞ BFEḪŞT bifāHişetin bir edepsizlikle an immorality
Be,Fe,Elif,Ha,Şın,Te merbuta,
2,80,1,8,300,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine indefinite noun
جار ومجرور
مبينة ب ي ن | BYN MBYNT mubeyyinetin apaçık clear.
Mim,Be,Ye,Nun,Te merbuta,
40,2,10,50,400,
ADJ – genitive feminine indefinite (form II) active participle
صفة مجرورة
وتلك | WTLK ve tilke bunlar And these
Vav,Te,Lam,Kef,
6,400,30,20,
REM – prefixed resumption particle
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
الواو استئنافية
اسم اشارة
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūdu sınırlarıdır (are the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ومن | WMN ve men ve kim And whoever
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional noun
الواو استئنافية
اسم شرط
يتعد ع د و | AD̃W YTAD̃ yeteǎdde geçerse transgresses
Ye,Te,Ayn,Dal,
10,400,70,4,
V – 3rd person masculine singular (form V) imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
حدود ح د د | ḪD̃D̃ ḪD̃WD̃ Hudūde sınırlarını (the) limits
Ha,Dal,Vav,Dal,
8,4,6,4,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
فقد | FGD̃ feḳad gerçekten then certainly
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
RSLT – prefixed result particle
CERT – particle of certainty
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف تحقيق
ظلم ظ ل م | ƵLM ƵLM Zeleme yazık etmiştir he has wronged
Zı,Lam,Mim,
900,30,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
نفسه ن ف س | NFS NFSH nefsehu kendisine himself.
Nun,Fe,Sin,He,
50,80,60,5,
N – accusative feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | LE Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تدري د ر ي | D̃RY TD̃RY tedrī bilmezsin "you know;"
Te,Dal,Re,Ye,
400,4,200,10,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
لعل | LAL leǎlle belki Perhaps
Lam,Ayn,Lam,
30,70,30,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
يحدث ح د ث | ḪD̃S̃ YḪD̃S̃ yuHdiṧu ortaya çıkarır will bring about,
Ye,Ha,Dal,Se,
10,8,4,500,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'de sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
T – accusative time adverb
ظرف زمان منصوب
ذلك | Z̃LK ƶālike bundan that,
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
أمرا ا م ر | EMR ÊMRE emran yeni bir iş a matter.
,Mim,Re,Elif,
,40,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | النَّبِيُّ: peygamber | إِذَا: zaman | طَلَّقْتُمُ: boşa(mak iste)diğiniz | النِّسَاءَ: kadınları | فَطَلِّقُوهُنَّ: onları boşayın | لِعِدَّتِهِنَّ: iddetleri içinde | وَأَحْصُوا: ve sayın | الْعِدَّةَ: iddeti | وَاتَّقُوا: ve korkun | اللَّهَ: Allah'tan | رَبَّكُمْ: Rabbiniz | لَا: | تُخْرِجُوهُنَّ: onları çıkarmayın | مِنْ: -nden | بُيُوتِهِنَّ: evleri- | وَلَا: ve | يَخْرُجْنَ: kendileri de çıkmasınlar | إِلَّا: ancak başkadır | أَنْ: | يَأْتِينَ: gelmeleri | بِفَاحِشَةٍ: bir edepsizlikle | مُبَيِّنَةٍ: apaçık | وَتِلْكَ: bunlar | حُدُودُ: sınırlarıdır | اللَّهِ: Allah'ın | وَمَنْ: ve kim | يَتَعَدَّ: geçerse | حُدُودَ: sınırlarını | اللَّهِ: Allah'ın | فَقَدْ: gerçekten | ظَلَمَ: yazık etmiştir | نَفْسَهُ: kendisine | لَا: | تَدْرِي: bilmezsin | لَعَلَّ: belki | اللَّهَ: Allah | يُحْدِثُ: ortaya çıkarır | بَعْدَ: sonra | ذَٰلِكَ: bundan | أَمْرًا: yeni bir iş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | النبي ELNBY peygamber | إذا ÎZ̃E zaman | طلقتم ŦLGTM boşa(mak iste)diğiniz | النساء ELNSEÙ kadınları | فطلقوهن FŦLGWHN onları boşayın | لعدتهن LAD̃THN iddetleri içinde | وأحصوا WÊḪṦWE ve sayın | العدة ELAD̃T iddeti | واتقوا WETGWE ve korkun | الله ELLH Allah'tan | ربكم RBKM Rabbiniz | لا LE | تخرجوهن TḢRCWHN onları çıkarmayın | من MN -nden | بيوتهن BYWTHN evleri- | ولا WLE ve | يخرجن YḢRCN kendileri de çıkmasınlar | إلا ÎLE ancak başkadır | أن ÊN | يأتين YÊTYN gelmeleri | بفاحشة BFEḪŞT bir edepsizlikle | مبينة MBYNT apaçık | وتلك WTLK bunlar | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarıdır | الله ELLH Allah'ın | ومن WMN ve kim | يتعد YTAD̃ geçerse | حدود ḪD̃WD̃ sınırlarını | الله ELLH Allah'ın | فقد FGD̃ gerçekten | ظلم ƵLM yazık etmiştir | نفسه NFSH kendisine | لا LE | تدري TD̃RY bilmezsin | لعل LAL belki | الله ELLH Allah | يحدث YḪD̃S̃ ortaya çıkarır | بعد BAD̃ sonra | ذلك Z̃LK bundan | أمرا ÊMRE yeni bir iş |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nebiyyu: peygamber | iƶā: zaman | Talleḳtumu: boşa(mak iste)diğiniz | n-nisā'e: kadınları | feTalliḳūhunne: onları boşayın | liǐddetihinne: iddetleri içinde | ve eHSū: ve sayın | l-ǐddete: iddeti | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | rabbekum: Rabbiniz | : | tuḣricūhunne: onları çıkarmayın | min: -nden | buyūtihinne: evleri- | ve lā: ve | yeḣrucne: kendileri de çıkmasınlar | illā: ancak başkadır | en: | ye'tīne: gelmeleri | bifāHişetin: bir edepsizlikle | mubeyyinetin: apaçık | ve tilke: bunlar | Hudūdu: sınırlarıdır | llahi: Allah'ın | ve men: ve kim | yeteǎdde: geçerse | Hudūde: sınırlarını | llahi: Allah'ın | feḳad: gerçekten | Zeleme: yazık etmiştir | nefsehu: kendisine | : | tedrī: bilmezsin | leǎlle: belki | llahe: Allah | yuHdiṧu: ortaya çıkarır | beǎ'de: sonra | ƶālike: bundan | emran: yeni bir iş |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELNBY: peygamber | ÎZ̃E: zaman | ŦLGTM: boşa(mak iste)diğiniz | ELNSEÙ: kadınları | FŦLGWHN: onları boşayın | LAD̃THN: iddetleri içinde | WÊḪṦWE: ve sayın | ELAD̃T: iddeti | WETGWE: ve korkun | ELLH: Allah'tan | RBKM: Rabbiniz | LE: | TḢRCWHN: onları çıkarmayın | MN: -nden | BYWTHN: evleri- | WLE: ve | YḢRCN: kendileri de çıkmasınlar | ÎLE: ancak başkadır | ÊN: | YÊTYN: gelmeleri | BFEḪŞT: bir edepsizlikle | MBYNT: apaçık | WTLK: bunlar | ḪD̃WD̃: sınırlarıdır | ELLH: Allah'ın | WMN: ve kim | YTAD̃: geçerse | ḪD̃WD̃: sınırlarını | ELLH: Allah'ın | FGD̃: gerçekten | ƵLM: yazık etmiştir | NFSH: kendisine | LE: | TD̃RY: bilmezsin | LAL: belki | ELLH: Allah | YḪD̃S̃: ortaya çıkarır | BAD̃: sonra | Z̃LK: bundan | ÊMRE: yeni bir iş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey Peygamber, kadınları boşayacağınız zaman temiz oldukları vakit boşayın ve müddetlerini sayın ve çekinin Rabbiniz Allah'tan; çıkarmayın onları evlerinden ve onlar da çıkmasınlar, ancak apaçık bir çirkin harekette bulunurlarsa o başka ve işte bunlardır Allah'ın sınırları ve kim Allah'ın sınırlarını aşarsa gerçekten de kendisine zulmeder; bilmezsin, belki de Allah, bundan sonra bir iş çıkarıverir.
Adem Uğur : Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
Ahmed Hulusi : Ey Nebi! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde; iddetlerini dikkate alarak (ay hâllerinden temizlendikten sonra) onları boşayın ve iddeti (sürecini) sayın. . . Rabbiniz olan Allâh'tan korunun. Açık bir fuhuş yapmaları durumu müstesna, onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. . . İşte bu Allâh'ın koyduğu sınırdır! Kim hududullâhı tecavüz ederse, gerçekten nefsine zulmetmiştir. Bilemezsin, belki Allâh bundan sonra bir iş ihdas eder.
Ahmet Tekin : Ey peygamber, hanımları boşarken, hanımlarla ilgili boşanma kararı verirken, cinsel ilişki yasağına riayet ederek, iddetlerini, yeniden evlenmeleri için beklemeleri gereken süreyi göz önüne alarak boşayın, boşanma kararı verin, kararı tescil ve ilan edin. İddeti de belgeleyerek, yazarak sayın, hesap edin. Allah’a, Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. İddetleri içinde, onları evlerinden atmayın, onlar da çıkmasınlar. Ancak delille, şahitle ispatlanmış apaçık bir edepsizlik yapmaları, gayri meşrû ilişkilere girmeleri halinde çıkarabilirsiniz. Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır. Kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse, kendisine haksızlık etmiş, kendisine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki de Allah, bundan sonra yeni bir plan ortaya koyacaktır.
Ahmet Varol : Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda iddetleri içinde (temizlik dönemlerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah'tan sakının. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir hayasızlık yapmaları durumu müstesna. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa o kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarır. [1]
Ali Bulaç : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.
Ali Fikri Yavuz : Ey Peygamber (ve onun ümmeti olanlar)! Kadınları boşamak istediğiniz zaman, onları, (adet hallerinden) temizlenmeleri vaktinde boşayın ve iddeti, (üç hayızdan temizlenme müddetini) sayın. (Kendilerine zarar vermek hususunda) Rabbiniz olan Allah’dan korkun. Onları (boşandıkları) evlerinden çıkarmayın; (iddetleri bitinceye kadar) kendileri de çıkmasınlar; meğer ki, açık bir edebsizlik etmiş olsunlar. Bu hükümler, Allah’ın hududlarıdır. Kim Allah’ın hududunu aşarsa, nefsine zulüm etmiş olur. Bilmezsin, belki Allah, onun (bu bir veya iki defa boşamanın) arkasından bir iş (sevgi) çıkarır. (Böylece tekrar birleşmek ve anlaşmak hasıl olur).
Bekir Sadak : Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari, iddetlerini gozeterek bosayin ve iddeti sayin; Rabbiniz olan Allah'tan sakinin; onlari, apacik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana evlerinden cikarmayin, onlar da cikmasinlar. Bunlar, Allah'in sinirlaridir. Allah'in sinirlarini kim asarsa, suphesiz, kendine yazik etmis olur. Bilmezsin, olur ki, Allah bunun ardindan bir hal meydana getirir.
Celal Yıldırım : Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız vakit, iddetlerini (ay hallerini ve bekleme sürelerini) dikkate alarak boşayın ve iddeti sayın. Rabbına Allah'tan korkun ; kadınları evlerinden çıkarmayın; kendileri de çıkmasınlar. Ancak açık bir hayasızlıkta bulunanları müstesna. Bunlar Allah'ın belirlediği sınırlardır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, gerçekten o kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin bunun ardından Allah'ın, (barışıp anlaşma gibi) bir durum meydana getirmesi umulur.
Diyanet İşleri : Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.
Diyanet İşleri (eski) : Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları, iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti sayın; Rabbiniz olan Allah'tan sakının; onları, apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını kim aşarsa, şüphesiz, kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki, Allah bunun ardından bir hal meydana getirir.
Diyanet Vakfi : Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
Edip Yüksel : Ey peygamber, kadınları boşadığınız zaman boşama sürelerini gözetin ve bu süreyi iyice hesaplayın. Rabbiniz olan ALLAH'ı dinleyin. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar (kötü davranarak onları buna zorlamayın). Ancak kanıtlanmış bir zina işlemeleri bunun dışındadır. ALLAH'ın yasası budur. Kim ALLAH'ın yasasını çiğnerse kendisine zulmetmiş olur. Bilmezsin, belki ALLAH bundan sonra (olumlu) bir iş ortaya çıkarır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey peygamber, kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetlerine doğru boşayın ve iddeti de sayın; Rabbiniz Allah'tan korkun; açık bir terbiyesizlik yapmaları durumu dışında onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar! Bunlar Allah'ın belirlediği sınırlardır. Her kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kendisine zulmetmiş olur. Bilmezsin, belki Allah, onun arkasından bir iş çıkarır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o Peygamber! Kadınları boşadığınız vakıt ıddetlerine doğru boşayın ve ıddeti sayın ve Rabbınız Allahdan korkun, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar meğer ki açık bir terbiyesizlik etmiş olalar, bunlar Allahın ta'yin ettiği hududdur ve her kim Allahın hududuna tecavüz ederse nefsine zulmetmiş olur, bilmezsin belki Allah onun arkasından bir iş çıkarır
Fizilal-il Kuran : Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırını aşarsa, şüphesiz kendisine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki, Allah bunun ardından (gönlünüzde sevgi gibi) bir hal meydana getirir.
Gültekin Onan : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Tanrı'dan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Tanrı'nın sınırlarıdır. Kim Tanrı'nın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Tanrı, bunun arkasından bir buyruk oluşturur/çıkarır.
Hakkı Yılmaz : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri için boşayın ve iddeti sayın. Ve Rabbiniz Allah'ın koruması altına girin. Apaçık bir aşırılık, iffetsizlik yapmaları hâli dışında, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Artık kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kesinlikle kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir iş ortaya çıkarıverir.
Hasan Basri Çantay : Ey peygamber, kadınları boşayacağınız vakit iddetlerine doğru boşayın. O iddeti de sayın. Rabbiniz olan Allahdan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkarmasınlar. Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar. Bunlar Allahın hudududur. Kim Allahın hududunu (çiğneyip) aşarsa muhakkak ki kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir.
Hayrat Neşriyat : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınızda, artık onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) talâk edin (boşayın) ve iddeti sayın! Rabbiniz olan Allah’dan sakının! Onları evlerinden (zorla) çıkarmayın; (kendileri de) çıkmasınlar (çekip gitmesinler); ancak apaçık bir hayâsızlık getirmeleri (yapmaları) müstesnâdır.Bunlar Allah’ın hudûdudur. O hâlde kim Allah’ın hudûdunu aşarsa, artık şübhesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, umulur ki Allah, bundan sonra bir iş (pişmanlık) ortaya çıkarır!
İbni Kesir : Ey Peygamber; kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın. İddeti de sayın. Rabbınız olan Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın hudududur. Kim, Allah'ın hududunu aşarsa; şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin belki Allah, bunun ardından bir durum peyda ediverir.
İskender Evrenosoğlu : Ey nebî! Kadınları boşadığınız zaman, o taktirde onların iddetlerini sayarak iddetlerinde boşayın. Ve Rabbiniz Allah'a karşı takva sahibi olun. Onları evlerinden siz çıkartmayın. Size açıkça bir fahişelikle gelmedikçe onlar da (evlerinden) çıkmasınlar. Ve bunlar, Allah'ın hudutlarıdır (sınırlarıdır). Ve kim Allah'ın hudutlarını aşarsa, o taktirde kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra bir iş (yeni bir durum) husule getirir (başka bir kapı açar).
Muhammed Esed : Ey Peygamber! Kadınları boşa(maya niyetlen)diğinizde, onlar için belirlenmiş iddeti gözetecek şekilde boşayın ve süreyi (dikkatlice) hesaplayın ve Allah'a, Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Onları evlerinizden kovmayın ve açıkça hayasız davranışlarda bulunmadıkça onlar ayrılma(k zorunda bırakılma)sın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır; ve kim Allah tarafından konulan sınırları aşarsa, aslında kendisine karşı haksızlık etmiş olur, (çünkü, ey insan!) Sen onu bilmezsin, (ama), o (ilk ihlal)den sonra Allah, yeniden bazı şeylerin meydana gelmesini sağlayabilir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız vakit hemen iddetlerinden sayılacak bir zamanda boşayın ve iddeti sayın ve Rabbiniz olan Allah'tan korkun ve onları evlerinden çıkarmayın ve kendileri de çıkmasınlar. Meğer ki, apaçık bir kötülük, (meydana) getirmiş olsunlar ve işte bunlar, Allah'ın tayin ettiği huduttur. Ve her kim Allah'ın hududuna tecavüz ederse, mutlaka kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olabilir ki Allah, ondan sonra bir iş vücuda getirir.
Ömer Öngüt : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz olan Allah'tan korkun. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları hali müstesnâ, onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Bu hükümler Allah'ın hudududur. Kim Allah'ın hududunu aşarsa, kendisine yazık etmiş olur. Sen bilmezsin, belki de Allah bunun ardından bir durum peyda ediverir.
Şaban Piriş : -Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, onları bekleme süresi içinde boşayın ve bekleme sürelerini sayın. Rabbiniz olan Allah’tan korkun. Açık bir ahlaksızlık yapmadıkça onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. İşte bu, Allah’ın kanunudur. Kim Allah’ın kanunlarını çiğnerse kendisine zulmetmiş olur. Bilmezsin ki Allah, belki bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.
Suat Yıldırım : Ey Peygamber! Eşlerinizi boşayacağınız vakit onların iddetlerini dikkate alarak boşayın ve iddeti dikkatle sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten, özellikle eşlerinizin hukukuna zarar vermekten sakının. Onlar zina gibi açık bir hayasızlık irtikâb etmedikçe siz onları evlerinizden çıkarmayın. Kendileri de çıkıp gitmesinler. İşte Allah’ın hudutları! Kim Allah’ın hudutlarını çiğnerse hakikaten kendine zulmetmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir.
Süleyman Ateş : Ey peygamber! Kadınları boşa(mak iste)diğiniz zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın ve iddeti sayın (üç defa âdet görüp temizlenmelerini hesabedin). Rabbiniz Allah'tan korkun (bekleme süresi içinde) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yapmaları durumu, bu hükmün dışındadır (o zaman evden çıkarabilirsiniz). Bunlar Allâh'ın sınırlarıdır. Kim Allâh'ın sınırlarını geçerse, kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allâh, bundan sonra (iddet süresi içinde) yeni bir iş ortaya çıkarır (gönülleri uzlaştırıp birleşme ortamı yaratır).
Tefhim-ul Kuran : Ey peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddeti süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah'tan korkup sakının. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayasızlık' göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmiş demektir. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturabilir.
Ümit Şimşek : Ey Peygamber! Hanımlarınızı boşayacağınız zaman, iddetlerini gözeterek boşayın; iddetlerini de sayın. Rabbiniz olan Allah'tan korkun. Apaçık bir fuhuş işlemedikçe onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın çizdiği sınırlardır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, kendisine yazık etmiş olur. Bilemezsin, belki de Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi sayın! Rabbiniz olan Allah'tan korkun! Onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah'ın sınırlarını çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş/oluş ortaya çıkarır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}