» 98 / Beyyine  4:

Kuran Sırası: 98
İniş Sırası: 100
Beyyine Suresi = Kanit Suresi
ismini 1. ayetinde yer alan beyyine kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (WME) = ve mā : ve
2. تَفَرَّقَ (TFRG) = teferraḳa : ayrılığa düşmediler
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : olanlar
4. أُوتُوا (ÊWTWE) = ūtū : verilmiş
5. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitap
6. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak (düştüler)
7. مِنْ (MN) = min :
8. بَعْدِ (BAD̃) = beǎ'di : (ondan) sonra
9. مَا (ME) = mā : ne ki
10. جَاءَتْهُمُ (CEÙTHM) = cā'ethumu : kendilerine geldi
11. الْبَيِّنَةُ (ELBYNT) = l-beyyinetu : açık kanıt
ve | ayrılığa düşmediler | olanlar | verilmiş | Kitap | ancak (düştüler) | | (ondan) sonra | ne ki | kendilerine geldi | açık kanıt |

[] [FRG] [] [ETY] [KTB] [] [] [BAD̃] [] [CYE] [BYN]
WME TFRG ELZ̃YN ÊWTWE ELKTEB ÎLE MN BAD̃ ME CEÙTHM ELBYNT

ve mā teferraḳa elleƶīne ūtū l-kitābe illā min beǎ'di cā'ethumu l-beyyinetu
وما تفرق الذين أوتوا الكتاب إلا من بعد ما جاءتهم البينة

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME ve mā ve And not
تفرق ف ر ق | FRG TFRG teferraḳa ayrılığa düşmediler became divided
الذين | ELZ̃YN elleƶīne olanlar those who
أوتوا ا ت ي | ETY ÊWTWE ūtū verilmiş were given
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitap the Book,
إلا | ÎLE illā ancak (düştüler) until
من | MN min from
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di (ondan) sonra after
ما | ME ne ki what
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethumu kendilerine geldi came (to) them
البينة ب ي ن | BYN ELBYNT l-beyyinetu açık kanıt (of) the clear evidence.

98:4 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve | ayrılığa düşmediler | olanlar | verilmiş | Kitap | ancak (düştüler) | | (ondan) sonra | ne ki | kendilerine geldi | açık kanıt |

[] [FRG] [] [ETY] [KTB] [] [] [BAD̃] [] [CYE] [BYN]
WME TFRG ELZ̃YN ÊWTWE ELKTEB ÎLE MN BAD̃ ME CEÙTHM ELBYNT

ve mā teferraḳa elleƶīne ūtū l-kitābe illā min beǎ'di cā'ethumu l-beyyinetu
وما تفرق الذين أوتوا الكتاب إلا من بعد ما جاءتهم البينة

[] [ف ر ق] [] [ا ت ي] [ك ت ب] [] [] [ب ع د] [] [ج ي ا] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تفرق ف ر ق | FRG TFRG teferraḳa ayrılığa düşmediler became divided
Te,Fe,Re,Gaf,
400,80,200,100,
V – 3rd person masculine singular (form V) perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne olanlar those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
أوتوا ا ت ي | ETY ÊWTWE ūtū verilmiş were given
,Vav,Te,Vav,Elif,
,6,400,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitap the Book,
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
إلا | ÎLE illā ancak (düştüler) until
,Lam,Elif,
,30,1,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
بعد ب ع د | BAD̃ BAD̃ beǎ'di (ondan) sonra after
Be,Ayn,Dal,
2,70,4,
N – genitive noun
اسم مجرور
ما | ME ne ki what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethumu kendilerine geldi came (to) them
Cim,Elif,,Te,He,Mim,
3,1,,400,5,40,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
البينة ب ي ن | BYN ELBYNT l-beyyinetu açık kanıt (of) the clear evidence.
Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Te merbuta,
1,30,2,10,50,400,
N – nominative feminine singular noun
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve | تَفَرَّقَ: ayrılığa düşmediler | الَّذِينَ: olanlar | أُوتُوا: verilmiş | الْكِتَابَ: Kitap | إِلَّا: ancak (düştüler) | مِنْ: | بَعْدِ: (ondan) sonra | مَا: ne ki | جَاءَتْهُمُ: kendilerine geldi | الْبَيِّنَةُ: açık kanıt |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve | تفرق TFRG ayrılığa düşmediler | الذين ELZ̃YN olanlar | أوتوا ÊWTWE verilmiş | الكتاب ELKTEB Kitap | إلا ÎLE ancak (düştüler) | من MN | بعد BAD̃ (ondan) sonra | ما ME ne ki | جاءتهم CEÙTHM kendilerine geldi | البينة ELBYNT açık kanıt |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve | teferraḳa: ayrılığa düşmediler | elleƶīne: olanlar | ūtū: verilmiş | l-kitābe: Kitap | illā: ancak (düştüler) | min: | beǎ'di: (ondan) sonra | : ne ki | cā'ethumu: kendilerine geldi | l-beyyinetu: açık kanıt |
Kırık Meal (Transcript) : |WME: ve | TFRG: ayrılığa düşmediler | ELZ̃YN: olanlar | ÊWTWE: verilmiş | ELKTEB: Kitap | ÎLE: ancak (düştüler) | MN: | BAD̃: (ondan) sonra | ME: ne ki | CEÙTHM: kendilerine geldi | ELBYNT: açık kanıt |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ancak kendilerine apaçık kesin bir delil geldikten sonradır ki aykırılığa düştüler, kendilerine kitap verilmiş olanlar.
Adem Uğur : Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Ahmed Hulusi : Kitap verilmiş olanlar, ancak kendilerine o beyyine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Ahmet Tekin : İşte bundan sonra, müjdelenen peygamberin, kendi içlerinden görevlendirilmeyip, âdil önder Muhammed’in hak delil Kuran ile tebliğe başlamasından sonra, kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar ihtilâf çıkardılar, ayrı baş çektiler, düşman oldular.
Ahmet Varol : Kendilerine kitap verilenler, ancak onlara apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Ali Bulaç : Kitap ehlinden olanlar, ancak kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra fırkalara ayrıldılar.
Ali Fikri Yavuz : Böyle iken, kendilerine kitab verilenler, ancak kendilerine o hüccet (Peygamber, yahud Kur’an) geldikten sonra tefrikaya düştüler. (Kimi peygambere iman etti, kimi inkâr etti, kimi de şübhe içinde bocaladı durdu.)
Bekir Sadak : Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apacik belge geldikten sonra ayriliga dustuler.
Celal Yıldırım : Kitap (Tevrat ve İncil) verilenler ise, kendilerine ancak bu açık kesin delil geldikten sonra bölünüp ayrıldılar.
Diyanet İşleri : Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Diyanet İşleri (eski) : Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Diyanet Vakfi : Kendilerine kitap verilenler ancak o açık delil (Peygamber) kendilerine geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Edip Yüksel : Gerçek şu ki, kendilerine kitap verilmiş olanlar, ancak onlara açık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Böyle iken o kitap verilmiş olanlar ancak, kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Böyle iken o kitab verilmiş olanlar ancak geldikten sonra ayrıldılar kendilerine o beyyine
Fizilal-il Kuran : Ama, kendilerine kitab verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Gültekin Onan : Kitap ehlinden olanlar, ancak kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra fırkalara ayrıldılar.
Hakkı Yılmaz : Ve o, Kitap verilen kişiler, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Hasan Basri Çantay : Böyle iken kitab verilmiş olan bunlar, ayrılmadı (lar, ayrılmadılar) da ancak kendilerine o apâşikâr hüccet geldikden sonra (ayrıldılar).
Hayrat Neşriyat : Böyleyken o kitab verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştü.
İbni Kesir : Ama kitab verilmiş olanlar, kendilerine apaçık huccetler geldikten sonra ayrılığa düştüler.
İskender Evrenosoğlu : Ve kitap ehli olanlar, (onlara beyyine gelmesinden önce) tefrikaya düşmediler (fırkalara ayrılmadılar). Ancak kendilerine beyyineler geldikten sonra (tefrikaya düştüler).
Muhammed Esed : Ama kendilerine daha önce vahiy verilenler, hakikatin böyle bir kanıtı geldikten sonra (inanç) birlikteliklerini bozdular.
Ömer Nasuhi Bilmen : Halbuki, kitap verilmiş olanlar; ayrılmış olmadılar, kendilerine o hüccet geldikten sonra tefrikaya düştüler.
Ömer Öngüt : Kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Şaban Piriş : Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Suat Yıldırım : Ehl-i kitap mensupları, o kesin delil gelinceye kadar bu konuda ihtilaf etmemişlerdi.
Süleyman Ateş : Kitap verilmiş olanlar, ancak kendilerine açık kanıt geldikten sonra ayrılığa düştüler.
Tefhim-ul Kuran : Kitap ehlinden olanlar, ancak kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra fırkalara ayrıldılar.
Ümit Şimşek : Ama kendilerine kitap verilenler, onlara delil geldikten sonra anlaşmazlığa düştüler.
Yaşar Nuri Öztürk : Kitap verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}