» 5 / Mâide  Suresi:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
Maide Suresi = Sofra suresi
112. ve 114. ayetlerinde Hz. Isa’nin Allah’tan istedigi sofradan söz edildiginden bu adi almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | evfū: yerine getirin | bil-ǔḳūdi: akitleri(zi) | uHillet: helal kılındı | lekum: sizin için | behīmetu: dört ayaklı | l-en'ǎāmi: hayvanlar | illā: dışındaki | : | yutlā: oku(nup açıkla)nacak olanların | ǎleykum: size | ğayra: | muHillī: helal saymamak şartiyle | S-Saydi: avlanmayı | veentum: siz | Hurumun: ihramda iken | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yeHkumu: hükmünü verir | : ne | yurīdu: istediği | (5:1)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tuHillū: saygısızlık etmeyin | şeǎāira: işaretlerine | llahi: Allah'ın | ve lā: ve | ş-şehra: aya | l-Harāme: haram | ve lā: ve | l-hedye: kurbana | ve lā: ve | l-ḳalāide: gerdanlık(lı kurban)lara | ve lā: ve yok | āmmīne: -gelenlere | l-beyte: Yapıya | l-Harāme: Yasak/Haram(yok) | yebteğūne: arayarak | feDlen: lutfunu | min: | rabbihim: Rablerinin | ve riDvānen: ve rızasını | ve iƶā: ve zaman | Haleltum: serbestleştiği | feSTādū: avlanabilirsiniz | ve lā: | yecrimennekum: sizi itmesin | şenānu: beslediğiniz kin | ḳavmin: bir topluma karşı | en: dolayı | Saddūkum: sizi çevirdiklerinden | ǎni: | l-mescidi: Mescid-i | l-Harāmi: Haram'dan | en: | teǎ'tedū: suç işlemeğe | ve teǎāve nū: ve yardımlaşın | ǎlā: üzerinde | l-birri: iyilik | ve tteḳvā: ve takva | velā: | teǎāvenū: yardımlaşmayın | ǎlā: üzerinde | l-iṧmi: günah | vel'ǔdvāni: ve düşmanlık | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah'ın | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: azabı | (5:2)
|Hurrimet: haram kılındı | ǎleykumu: size | l-meytetu: leş | ve ddemu: ve kan | veleHmu: ve eti | l-ḣinzīri: domuz | ve mā: ve şeyler | uhille: boğazlanan | liğayri: başkası adına | llahi: Allah'tan | bihi: O'na | velmunḣaniḳatu: ve boğulmuş | velmevḳūƶetu: ve vurulmuş | velmuteraddiyetu: ve yukarıdan düşmüş | ve nneTīHatu: ve boynuzlanmış | ve mā: ve şeyler (havyanlar) | ekele: yediği | s-sebuǔ: canavarın | illā: hariç | : | ƶekkeytum: sizin kestikleriniz | ve mā: ve şeyler | ƶubiHa: boğazlanan | ǎlā: üzerine | n-nuSubi: dikili taşlar | ve en: | testeḳsimū: ve kısmet (şans) aramanız | bil-ezlāmi: fal oklariyle | ƶālikum: bunlar | fisḳun: fısktır | l-yevme: bugün artık | yeise: umudu kesmişlerdir | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | min: | dīnikum: sizin dininizden | felā: | teḣşevhum: onlardan korkmayın | veḣşevni: benden korkun | l-yevme: bugün | ekmeltu: olgunlaştırdım | lekum: sizin için | dīnekum: dininizi | ve etmemtu: ve tamamladım | ǎleykum: size | niǎ'metī: ni'metimi | ve raDītu: ve razı oldum | lekumu: sizin için | l-islāme: İslam'a | dīnen: din olarak | femeni: kim | DTurra: daralırsa | : -ta | meḣmeSatin: yoksunluk- | ğayra: | mutecānifin: istekle yönelmeden | liiṧmin: günaha | feinne: doğrusu | llahe: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (5:3)
|yeselūneke: sana soruyarlar | māƶā: neyin | uHille: helal kılındığını | lehum: kendilerine | ḳul: de ki | uHille: helal kılındı | lekumu: size | T-Tayyibātu: iyi ve temiz şeyler | ve mā: | ǎllemtum: yetiştirdiğiniz | mine: | l-cevāriHi: hayvanların | mukellibīne: avcı | tuǎllimūnehunne: öğreterek | mimmā: | ǎllemekumu: size öğrettiğinden | llahu: Allah'ın | fekulū: yeyin | mimmā: şeylerden | emsekne: tuttukları | ǎleykum: sizin için | veƶkurū: ve anın | isme: adını | llahi: Allah'ın | ǎleyhi: üzerine | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | serīǔ: çabuk görendir | l-Hisābi: hesabı | (5:4)
|El-yevme: bugün | uHille: helal kılındı | lekumu: size | T-Tayyibātu: iyi ve temiz şeyler | ve Taǎāmu: ve yemeği | elleƶīne: kendilerine | ūtū: verilenlerin | l-kitābe: Kitap | Hillun: helal | lekum: size | ve Taǎāmukum: sizin yemeğiniz de | Hillun: helaldir | lehum: onlara | velmuHSanātu: ve namuslu kadınlar | mine: -dan | l-mu'mināti: inanan kadınlar- | velmuHSanātu: ve namuslu kadınlar | mine: | elleƶīne: kendilerine | ūtū: verilenlerden | l-kitābe: Kitap | min: | ḳablikum: sizden önce | iƶā: zaman | āteytumūhunne: verdiğiniz | ucūrahunne: mehirlerini | muHSinīne: iffetli kişiler olarak | ğayra: | musāfiHīne: zinadan kaçınan | ve lā: | mutteḣiƶī: ve tutmayan | eḣdānin: gizli dost | ve men: ve kim | yekfur: inkar ederse | bil-īmāni: imânı | feḳad: muhakkak | HabiTa: boşa çıkmıştır | ǎmeluhu: onun ameli | ve huve: ve o | : | l-āḣirati: ahirette | mine: | l-ḣāsirīne: kaybedenlerdendir | (5:5)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: -kimseler | āmenū: doğrulayan/emin- | iƶā: -zaman | ḳumtum: doğrulduğunuz- | ilā: | S-Salāti: SaLâTe / Desteğe | feğsilū: yıkayın | vucūhekum: yüzlerinizi | ve eydiyekum: ve ellerizi | ilā: kadar | l-merāfiḳi: dirseklere | vemseHū: ve meshedin | biru'ūsikum: başlarınızı | ve erculekum: ve ayaklarınızı | ilā: kadar | l-keǎ'beyni: topuklara | vein: ve eğer | kuntum: iseniz | cunuben: cünüp | feTTahherū: tam temizlenin | vein: eğer | kuntum: iseniz | merDā: hasta | ev: yahut | ǎlā: üzerinde | seferin: seyahat | ev: yahut | cā'e: gelmişse | eHadun: biriniz | minkum: sizden | mine: | l-ğāiTi: tuvaletten | ev: ya da | lāmestumu: dokunmuşsa | n-nisā'e: kadınlara | fe lem: ve | tecidū: bulamamışsanız | māen: su | feteyemmemū: teyemmüm edin | Saǐyden: toprağa | Tayyiben: temiz | femseHū: ve sürün | bivucūhikum: yüzlerinize | ve eydīkum: ve ellerinize | minhu: ondan | : | yurīdu: istemiyor | llahu: Allah | liyec'ǎle: çıkarmak | ǎleykum: size | min: hiçbir | Haracin: güçlük | velākin: fakat | yurīdu: istiyor | liyuTahhirakum: sizi temizlemek | veliyutimme: ve tamamlamak | niǎ'metehu: ni'metini | ǎleykum: size olan | leǎllekum: umulur ki | teşkurūne: şükredersiniz | (5:6)
|veƶkurū: ve hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | ve mīṧāḳahu: ve sözünü | lleƶī: öyle ki | veṧeḳakum: verdiniz | bihi: O'na | : hani | ḳultum: demiştiniz | semiǎ'nā: işittik | ve eTaǎ'nā: ve ita'at ettik | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (5:7)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | kūnū: olun | ḳavvāmīne: (hakkı) ayakta tutan | lillahi: Allah için | şuhedā'e: şahidlik edenler | bil-ḳisTi: adaletle | ve lā: | yecrimennekum: sizi saptırmasın | şenānu: duyduğunuz kin | ḳavmin: bir topluluğa | ǎlā: karşı | ellā: | teǎ'dilū: adaletten | ǎ'dilū: adil davranın | huve: bu | eḳrabu: daha yakındır | litteḳvā: takvaya | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | inne: kuşkusuz | llahe: Allah | ḣabīrun: haber almaktadır | bimā: şeyleri | teǎ'melūne: yaptıklarınız | (5:8)
|veǎde: va'detmiştir | llahu: Allah | elleƶīne: kimselere | āmenū: inanan(lara) | ve ǎmilū: ve yapanlara | S-SāliHāti: iyi işler | lehum: onlarındır | meğfiratun: bağışlama | ve ecrun: ve mükafat | ǎZīmun: büyük | (5:9)
|velleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ve keƶƶebū: ve yalanlayanlar ise | biāyātinā: ayetlerimizi | ulāike: onlar | eSHābu: halkıdır | l-ceHīmi: cehennemin | (5:10)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ƶkurū: hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | : hani | hemme: yeltenmişti | ḳavmun: bir topluluk | en: | yebsuTū: uzatmağa (saldırmaya) | ileykum: size | eydiyehum: ellerini | fekeffe: (Allah) çekmişti | eydiyehum: onların ellerini | ǎnkum: sizden | vetteḳū: korkun | llahe: Alah'tan | ve ǎlā: ve | llahi: Allah'a | felyetevekkeli: dayansınlar | l-mu'minūne: Mü'minler | (5:11)
|veleḳad: andolsun | eḣaƶe: almıştı | llahu: Allah | mīṧāḳa: söz | benī: oğullarından | isrāīle: İsrail | ve beǎṧnā: ve göndermiştik | minhumu: içlerinden | ṧney: iki (on iki) | ǎşera: on (on iki) | neḳīben: başkan | ve ḳāle: demişti ki | llahu: Allah | innī: şüphesiz ben | meǎkum: sizinle beraberim | lein: eğer | eḳamtumu: -doğrulur | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve āteytumu: ve -verirseniz | z-zekāte: zekatı- | ve āmentum: ve doğrularsanız/inanırsanız | birusulī: elçilerimle | ve ǎzzertumūhum: ve onlara yardım ederseniz | ve eḳraDtumu: ve borç verirseniz | llahe: Allah'a | ḳarDan: bir borç | Hasenen: güzel | leukeffiranne: elbette örterim | ǎnkum: sizin | seyyiātikum: günahlarınızı | veleudḣilennekum: ve sizi sokarım | cennātin: cennetlere | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | femen: kim | kefera: inkar ederse | beǎ'de: sonra | ƶālike: bundan | minkum: sizden | feḳad: muhakkak | Delle: sapmış olur | sevā'e: düz | s-sebīli: yoldan | (5:12)
|febimā: sebebiyle | neḳDihim: bozmaları | mīṧāḳahum: sözlerini | leǎnnāhum: onları la'netledik | ve ceǎlnā: ve yaptık | ḳulūbehum: kalblerini | ḳāsiyeten: kaskatı | yuHarrifūne: kaydırıyorlar | l-kelime: kelimeleri | ǎn: | mevāDiǐhi: yerlerinden | ve nesū: ve unuttular | HaZZen: pay almayı | mimmā: şeyden | ƶukkirū: öğütlenen | bihi: kendilerine | ve lā: asla | tezālu: daima | teTTaliǔ: muttali olursun | ǎlā: üzerinde (olduklarına) | ḣāinetin: hainlik | minhum: onlardan | illā: hariç | ḳalīlen: pek azı | minhum: içlerinden | feǎ'fu: yine de affet | ǎnhum: onları | veSfeH: ve aldırma | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yuHibbu: sever | l-muHsinīne: güzel davrananları | (5:13)
|ve mine: ve | elleƶīne: kimselerin | ḳālū: diyen(lerin) | innā: biz | neSārā: hıristiyanız | eḣaƶnā: almıştık | mīṧāḳahum: sözünü | fenesū: ama unuttular | HaZZen: pay almayı | mimmā: şeyden | ƶukkirū: öğütlenen | bihi: kendilerine | feeğraynā: bu yüzden saldık | beynehumu: aralarına | l-ǎdāvete: düşmanlık | velbeğDā'e: ve kin | ilā: kadar | yevmi: gününe | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve sevfe: ve yakında | yunebbiuhumu: onlara haber verecektir | llahu: Allah | bimā: şeyleri | kānū: oldukları | yeSneǔne: yapmakta | (5:14)
|: EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | ḳad: muhakkak | cā'ekum: size geldi | rasūlunā: elçimiz | yubeyyinu: açıklıyor | lekum: size | keṧīran: çoğunu | mimmā: şeylerin | kuntum: olduğunuz | tuḣfūne: gizlemiş | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | ve yeǎ'fū: vaz geçiyor | ǎn: -ndan | keṧīrin: çoğu- | ḳad: gerçekten | cā'ekum: size gelmiştir | mine: -tan | llahi: Allah- | nūrun: bir nur | ve kitābun: ve bir Kitap | mubīnun: açık | (5:15)
|yehdī: iletir | bihi: onunla | llahu: Allah | meni: kimseleri | ttebeǎ: uyan | riDvānehu: rızasına | subule: yollarına | s-selāmi: esenlik | ve yuḣricuhum: ve onları çıkarır | mine: -dan | Z-Zulumāti: karanlıklar- | ilā: | n-nūri: aydınlığa | biiƶnihi: kendi izniyle | ve yehdīhim: ve iletir | ilā: | SirāTin: bir yola | musteḳīmin: dosdoğru | (5:16)
|leḳad: andolsun | kefera: küfre gitmişlerdir | elleƶīne: kimseler | ḳālū: diyen(ler) | inne: şüphesiz | llahe: Allah | huve: o | l-mesīHu: Mesih'tir | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | ḳul: de ki | femen: öyle ise kim | yemliku: sahipse | mine: karşı | llahi: Allah'a | şey'en: bir şeye | in: eğer | erāde: isterse | en: | yuhlike: helak etmek | l-mesīHa: Mesih'i | bne: oğlu | meryeme: Meryem | ve ummehu: ve annesini | ve men: ve kimseleri | : | l-erDi: yeryüzündeki | cemīǎn: hepsini | velillahi: Allah'ındır | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | ve mā: ve bulunanların | beynehumā: ikisinin arasında | yeḣluḳu: yaratır | : | yeşā'u: dilediğini | vallahu: Allah | ǎlā: | kulli: he | şey'in: şeyi | ḳadīrun: yapabilendir | (5:17)
|ve ḳāleti: ve dediler | l-yehūdu: Yahudiler | ve nneSārā: ve hıristiyanlar | neHnu: biz | ebnā'u: oğullarıyız | llahi: Allah'ın | ve eHibbā'uhu: ve sevgilileriyiz | ḳul: de ki | felime: o halde niçin | yuǎƶƶibukum: size azabediyor | biƶunūbikum: günahlarınızdan ötürü | bel: hayır | entum: siz de | beşerun: birer insansınız | mimmen: | ḣaleḳa: O'nun yaratıklarından | yeğfiru: bağışlar | limen: kimseyi | yeşā'u: dilediği | ve yuǎƶƶibu: ve azabeder | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | velillahi: Allah'ındır | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | ve mā: bulunan herşeyin | beynehumā: ve ikisi arasında | ve ileyhi: O'nadır | l-meSīru: dönüş de | (5:18)
|: EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | ḳad: muhakkak | cā'ekum: size geldi | rasūlunā: Elçimiz | yubeyyinu: gerçekleri açıklıyan | lekum: size | ǎlā: | fetratin: arasının kesildiği sırada | mine: | r-rusuli: elçilerin | en: | teḳūlū: demeyesiniz | : | cā'enā: bize gelmedi | min: | beşīrin: bir müjdeleyici | ve lā: ve ne de | neƶīrin: bir uyarıcı | feḳad: işte | cā'ekum: size geldi | beşīrun: müjdeleyici | ve neƶīrun: ve uyarıcı | vallahu: Allah | ǎlā: | kulli: her | şey'in: şeye | ḳadīrun: kadirdir | (5:19)
|ve iƶ: ve hani | ḳāle: demişti | mūsā: Musa | liḳavmihi: kavmine | : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | ƶkurū: hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | : zira (O) | ceǎle: var etti | fīkum: aranızda | enbiyā'e: peygamberler | ve ceǎlekum: ve sizi yaptı | mulūken: krallar | ve ātākum: ve size verdi | : şeyleri | lem: | yu'ti: vermediği | eHaden: hiç kimseye | mine: | l-ǎālemīne: dünyalarda | (5:20)
|: EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | dḣulū: girin | l-erDe: toprağa | l-muḳaddesete: Kutsal | lletī: ki | ketebe: yaz(ıp nasibet)diği | llahu: Allah'ın | lekum: size | ve lā: | terteddū: dönmeyin | ǎlā: | edbārikum: arkanıza | fetenḳalibū: yoksa dönersiniz | ḣāsirīne: kaybedenlere | (5:21)
|ḳālū: dediler ki | : EY/HEY/AH | mūsā: Musa | inne: şüphesiz | fīhā: orada vardır | ḳavmen: bir millet | cebbārīne: zorba | ve innā: ve şüphesiz biz | len: | nedḣulehā: oraya girmeyiz | Hattā: kadar | yeḣrucū: onlar çıkıncaya | minhā: oradan | fe in: eğer | yeḣrucū: çıkarlarsa | minhā: oradan | feinnā: o zaman biz | dāḣilūne: gireriz | (5:22)
|ḳāle: dedi ki | raculāni: iki adam | mine: -den | elleƶīne: kimseler- | yeḣāfūne: korkanlar(dan) | en'ǎme: ni'met verdiği | llahu: Allah'ın | ǎleyhimā: kendilerine | dḣulū: girin | ǎleyhimu: onların üzerine | l-bābe: kapıdan | feiƶā: eğer | deḣaltumūhu: girerseniz | feinnekum: muhakkak ki siz | ğālibūne: galib gelirsiniz | ve ǎlā: ve | llahi: Allah'a | fetevekkelū: dayanın | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanıyor | (5:23)
|ḳālū: dediler ki | : EY/HEY/AH | mūsā: Musa | innā: şüphesiz biz | len: | nedḣulehā: oraya girmeyiz | ebeden: asla | : | dāmū: onlar olduğu sürece | fīhā: orada | feƶheb: gidin | ente: sen | ve rabbuke: ve Rabbin | fe ḳātilā: savaşın | innā: şüphesiz biz | hāhunā: burada | ḳāǐdūne: oturuyoruz | (5:24)
|ḳāle: dedi | rabbi: Ya Rabbi | innī: elbette ben | : | emliku: malik değilim | illā: başkasına | nefsī: kendimden | ve eḣī: ve kardeşimden | fefruḳ: ayır | beynenā: aramızı | ve beyne: ve arasını | l-ḳavmi: toplumun | l-fāsiḳīne: yoldan çıkmış | (5:25)
|ḳāle: (Allah) buyurdu ki | feinnehā: şüphesiz orası | muHarrametun: yasaklandı | ǎleyhim: onlara | erbeǐyne: kırk | seneten: yıl | yetīhūne: şaşkın şaşkın dolaşacaklar | : | l-erDi: o yerde | felā: | te'se: sen üzülme | ǎlā: üzerine | l-ḳavmi: toplum | l-fāsiḳīne: yoldan çıkmış | (5:26)
|vetlu: oku | ǎleyhim: onlara | nebee: haberini | bney: iki oğlunun | ādeme: Adem | bil-Haḳḳi: gerçek olarak | : hani | ḳarrabā: sunmuşlardı | ḳurbānen: birer kurban | fe tuḳubbile: kabul edilmiş | min: | eHadihimā: birinden | velem: | yuteḳabbel: kabul edilmemişti | mine: | l-āḣari: ötekinden | ḳāle: demişti | leeḳtulenneke: seni öldüreceğim | ḳāle: dedi | innemā: sadece | yeteḳabbelu: kabul eder | llahu: Allah | mine: | l-mutteḳīne: korunanlardan | (5:27)
|lein: andolsun eğer | beseTte: sen uzatırsan | ileyye: bana | yedeke: elini | liteḳtulenī: beni öldürmek için | : | enā: ben | bibāsiTin: uzatmam | yediye: elimi | ileyke: sana | lieḳtuleke: seni öldürmek için | innī: çünkü ben | eḣāfu: korkarım | llahe: Allah'tan | rabbe: Rabbi | l-ǎālemīne: alemlerin | (5:28)
|innī: ben | urīdu: isterim ki | en: | tebū'e: sen yüklenip | biiṧmī: benim günahımı | ve iṧmike: ve kendi günahını | fetekūne: olasın | min: | eSHābi: halkından | n-nāri: ateş | ve ƶālike: ve budur | cezā'u: cezası | Z-Zālimīne: zalimlerin | (5:29)
|feTavveǎt: çağırdı | lehu: onu | nefsuhu: nefsi | ḳatle: öldürmeye | eḣīhi: kardeşini | feḳatelehu: ve onu öldürdü | fe eSbeHa: böylece oldu | mine: -dan | l-ḣāsirīne: ziyana uğrayanlar- | (5:30)
|febeǎṧe: derken gönderdi | llahu: Allah | ğurāben: bir karga | yebHaṧu: eşeleyen | : | l-erDi: yeri | liyuriyehu: ona göstermek için | keyfe: nasıl | yuvārī: gömeceğini | sev'ete: cesedini | eḣīhi: kardeşinin | ḳāle: dedi | : EY/HEY/AH | veyletā: yazık | eǎceztu: aciz miyim | en: | ekūne: ben olmaya | miṧle: gibi | hāƶā: şu | l-ğurābi: karga | fe uvāriye: gömmekten | sev'ete: cesedini | eḣī: kardeşimin | feeSbeHa: ve oldu | mine: -dan | n-nādimīne: pişman olanlar- | (5:31)
|min: | ecli: sebeple | ƶālike: işte bu | ketebnā: yazdık | ǎlā: üzerine | benī: oğullarına | isrāīle: İsrail | ennehu: şüphesiz | men: kim | ḳatele: öldürürse | nefsen: bir canı | biğayri: olmaksızın | nefsin: bir cana karşılık | ev: ya da | fesādin: bozgunculuğa karşı | : | l-erDi: yeryüzünde | fekeennemā: sanki gibidir | ḳatele: öldürmüş | n-nāse: insanları | cemīǎn: bütün | ve men: ve kim de | eHyāhā: onu yaşatırsa | fekeennemā: gibi olur | eHyā: yaşatmış | n-nāse: insanları | cemīǎn: bütün | veleḳad: ve andolsun | cā'ethum: onlara getirdiler | rusulunā: elçilerimiz | bil-beyyināti: açık deliller | ṧumme: ama | inne: muhakkak | keṧīran: çoğu | minhum: onlardan | beǎ'de: sonra da | ƶālike: bundan | : | l-erDi: yeryüzünde | lemusrifūne: israf etmektedirler | (5:32)
|innemā: şüphesiz | cezā'u: cezası | elleƶīne: kimselerin | yuHāribūne: savaşanların | llahe: Allah | ve rasūlehu: ve elçisiyle | ve yes'ǎvne: ve çalışanların | : | l-erDi: yeryüzünde | fesāden: bozgunculuk yapmağa | en: | yuḳattelū: öldürülmeleri | ev: veya | yuSallebū: asılmaları | ev: yada | tuḳaTTaǎ: kesilmesi | eydīhim: ellerinin | ve erculuhum: ve ayaklarının | min: | ḣilāfin: çapraz | ev: veya | yunfev: sürülmeleridir | mine: | l-erDi: bulundukları yerden | ƶālike: bu | lehum: onlar için | ḣizyun: bir rezilliktir | : | d-dunyā: dünyada | ve lehum: ve Onların | : | l-āḣirati: Âhirette ise | ǎƶābun: bir azab | ǎZīmun: büyük | (5:33)
|illā: hariç | elleƶīne: kimseler | tābū: tevbe eden(ler) | min: | ḳabli: önce | en: | teḳdirū: ele geçirmenizden | ǎleyhim: onları | feǎ'lemū: bilin ki | enne: muhakkak | llahe: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (5:34)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | tteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | vebteğū: ve arayın | ileyhi: O'na | l-vesīlete: yol | ve cāhidū: ve cihadedin | : | sebīlihi: O'nun yolunda | leǎllekum: umulur ki | tufliHūne: kurtuluşa erersiniz | (5:35)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lev: eğer | enne: şüphesiz | lehum: kendilerinin olsa | : olanların | : | l-erDi: yeryüzünde | cemīǎn: hepsi | ve miṧlehu: ve onun bir katı daha | meǎhu: onunla beraber | liyeftedū: fidye verseler | bihi: onu | min: | ǎƶābi: azabına karşılık | yevmi: gününün | l-ḳiyāmeti: kıyamet | : | tuḳubbile: kabul edilmez | minhum: kendilerinden | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (5:36)
|yurīdūne: isterler | en: | yeḣrucū: çıkmak | mine: -ten | n-nāri: ateş- | vemā: ve değillerdir | hum: onlar | biḣāricīne: çıkacak | minhā: oradan | ve lehum: ve Onların | ǎƶābun: bir azab | muḳīmun: sürekli | (5:37)
|ve ssāriḳu: ve hırsızlık eden erkeğin | ve ssāriḳatu: ve hırsızlık eden kadının | feḳTaǔ: kesin | eydiyehumā: ellerini | cezā'en: bir ceza olarak | bimā: karşılık | kesebā: yaptıklarına | nekālen: ibret verici | mine: -tan | llahi: Allah- | vallahu: ve Allah | ǎzīzun: daima üstündür | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir | (5:38)
|femen: kim | tābe: tevbe eder | min: | beǎ'di: sonra | Zulmihi: yaptığı haksızlıktan | ve eSleHa: ve uslanırsa | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | yetūbu: tevbesini kabul eder | ǎleyhi: onun | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: bağışlayan | raHīmun: acıyandır | (5:39)
|elem: | teǎ'lem: bilmez misin ki | enne: şüphesiz | llahe: Allah'a | lehu: aittir | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | yuǎƶƶibu: azabeder | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve yeğfiru: ve bağışlar | limen: kimseyi | yeşā'u: dilediği | vallahu: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir | (5:40)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | r-rasūlu: Elçi | : | yeHzunke: seni üzmesin | elleƶīne: kimseler | yusāriǔne: yarış eden(ler) | : | l-kufri: küfürde | mine: | elleƶīne: onlar ki | ḳālū: derler | āmennā: inandık | biefvāhihim: ağızlariyle | velem: | tu'min: inanmamış iken | ḳulūbuhum: kalbleri | ve mine: ve arasında | elleƶīne: olanlar | hādū: yahudi(ler) | semmāǔne: kulak verirler | lilkeƶibi: yalana | semmāǔne: kulak verirler | liḳavmin: bir kavme | āḣarīne: başka | lem: | ye'tūke: sana gelmemiş olan | yuHarrifūne: onlar kaydırırlar | l-kelime: kelimeleri | min: | beǎ'di: bazısının | mevāDiǐhi: yerlerinden | yeḳūlūne: derler | in: eğer | ūtītum: size verilirse | hāƶā: bu | feḣuƶūhu: alın | vein: ve eğer | lem: | tu'tevhu: verilmezse | feHƶerū: sakının | ve men: ve birini | yuridi: isterse | llahu: Allah | fitnetehu: şaşırtmak | felen: | temlike: sen yapamazsın | lehu: onun için | mine: karşı | llahi: Allah'a | şey'en: hiçbir şey | ulāike: işte onlar | elleƶīne: o kimseler ki | lem: | yuridi: istememiştir | llahu: Allah | en: | yuTahhira: temizlemesini | ḳulūbehum: kalblerini | lehum: onlar için vardır | : | d-dunyā: dünyada | ḣizyun: rezillik | ve lehum: ve Onların | : | l-āḣirati: ahirette de | ǎƶābun: bir azab | ǎZīmun: büyük | (5:41)
|semmāǔne: kulak verirler | lilkeƶibi: yalana | ekkālūne: yerler | lissuHti: haram | fein: eğer | cā'ūke: sana gelirlerse | feHkum: hüküm ver | beynehum: aralarında | ev: yada | eǎ'riD: yüz çevir | ǎnhum: onlardan | ve in: eğer | tuǎ'riD: yüz çevirirsen | ǎnhum: onlardan | felen: asla | yeDurrūke: sana zarar veremezler | şey'en: hiçbir | ve in: ve eğer | Hakemte: hüküm verirsen | feHkum: hüküm ver | beynehum: aralarında | bil-ḳisTi: adaletle | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yuHibbu: sever | l-muḳsiTīne: adalet yapanları | (5:42)
|vekeyfe: ve nasıl | yuHakkimūneke: seni hakem yapıyorlar | veǐndehumu: yanlarında dururken | t-tevrātu: Tevrat | fīhā: içinde bulunan | Hukmu: hükmü | llahi: Allah'ın | ṧumme: sonra | yetevellevne: dönüyorlar | min: | beǎ'di: sonra da | ƶālike: ondan | ve mā: değillerdir | ulāike: onlar | bil-mu'minīne: inanıyor | (5:43)
|innā: gerçekten | enzelnā: biz indirdik | t-tevrāte: Tevrat'ı | fīhā: onda vardır | huden: yol gösterme | ve nūrun: ve nur | yeHkumu: hüküm verirlerdi | bihā: onunla | n-nebiyyūne: peygamberler | elleƶīne: öyle ki | eslemū: İslam olmuş | lilleƶīne: kimselere | hādū: yahudi(lere) | ve rrabbāniyyūne: ve Rabbanilere | vel'eHbāru: ve alimlere | bimā: dolayı | stuHfiZū: korumakla görevlendirildiklerinden | min: | kitābi: Kitabını | llahi: Allah'ın | ve kānū: idiler | ǎleyhi: onun üzerine | şuhedā'e: şahitler | felā: | teḣşevu: korkmayın | n-nāse: insanlardan | veḣşevni: benden korkun | ve lā: | teşterū: ve satmayın | biāyātī: benim ayetlerimi | ṧemenen: bir paraya | ḳalīlen: azıcık | ve men: ve kim | lem: | yeHkum: hükmetmezse | bimā: ile | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | feulāike: işte | humu: onlar | l-kāfirūne: kafirlerdir | (5:44)
|ve ketebnā: ve yazdık | ǎleyhim: onlara | fīhā: onda | enne: mukakkak | n-nefse: cana | bin-nefsi: can | vel'ǎyne: ve göze | bil-ǎyni: göz | vel'enfe: ve buruna | bil-enfi: burun | vel'uƶune: ve kulağa | bil-uƶuni: kulak | ve ssinne: ve dişe | bis-sinni: diş | velcurūHa: ve yaralara | ḳiSāSun: kısas | femen: kim | teSaddeḳa: bağışlarsa | bihi: bunu | fehuve: o | keffāratun: keffaret olur | lehu: kendisi için | ve men: ve kim | lem: | yeHkum: hükmetmezse | bimā: ile | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | feulāike: işte | humu: onlar | Z-Zālimūne: zalimlerdir | (5:45)
|ve ḳaffeynā: ve gönderdik | ǎlā: üzerine | āṧārihim: onların ardından | biǐysā: Îsa'yı | bni: oğlu | meryeme: Meryem | muSaddiḳan: doğrulayıcı olarak | limā: olan | beyne: | yedeyhi: ellerinde | mine: | t-tevrāti: Tevrat'ı | ve āteynāhu: ve ona verdik | l-incīle: İncil'i | fīhi: içinde bulunan | huden: yol gösterme | ve nūrun: ve nur | ve muSaddiḳan: ve doğrulayan | limā: olan | beyne: | yedeyhi: ellerinde | mine: | t-tevrāti: Tevrat'ı | ve huden: ve yol gösterici | ve mev'ǐZeten: ve öğüt | lilmutteḳīne: korunanlar için | (5:46)
|velyeHkum: hükmetsinler | ehlu: sahipleri | l-incīli: İncil | bimā: ile | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | fīhi: onda | ve men: ve kim | lem: | yeHkum: hükmetmezse | bimā: ilr | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | feulāike: işte | humu: onlar | l-fāsiḳūne: fasıklardır | (5:47)
|ve enzelnā: ve indirdik | ileyke: sana | l-kitābe: Kitabı | bil-Haḳḳi: gerçekle | muSaddiḳan: doğrulayıcı | limā: bulunan | beyne: | yedeyhi: ellerinde | mine: | l-kitābi: Kitabı | ve muheyminen: ve kollayıp koruyucu olarak | ǎleyhi: onu | feHkum: artık hükmet | beynehum: onların aralarında | bimā: ile | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | ve lā: | tettebiǎ': ve uyma | ehvā'ehum: onların keyiflerine | ǎmmā: | cā'eke: sana gelen | mine: | l-Haḳḳi: gerçek(ten ayrılıp) | likullin: her biriniz için | ceǎlnā: belirledik | minkum: sizden | şir'ǎten: bir şeri'at | ve minhācen: ve bir yol | velev: ve eğer | şā'e: isteseydi | llahu: Allah | leceǎlekum: hepinizi yapardı | ummeten: ümmet | vāHideten: bir tek | velākin: fakat | liyebluvekum: sizi sınamak istedi | : | : ile | ātākum: size verdiği | festebiḳū: öyleyse koşun | l-ḣayrāti: hayır işlerine | ilā: | llahi: Allah'adır | merciǔkum: dönüşü | cemīǎn: hepinizin | feyunebbiukum: O size haber verecektir | bimā: şeyleri | kuntum: olduğunuz | fīhi: onda | teḣtelifūne: ayrılığa düşmüş | (5:48)
|ve eni: ve | Hkum: hükmet | beynehum: aralarında | bimā: ile | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | ve lā: | tettebiǎ': uyma | ehvā'ehum: onların keyiflerine | veHƶerhum: ve onlardan sakın | en: | yeftinūke: seni şaşırtmalarından | ǎn: -ndan | beǎ'Di: bir kısmı- | : şeylerin | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | ileyke: sana | fe in: eğer | tevellev: dönerlerse | feǎ'lem: bil ki | ennemā: şüphesiz | yurīdu: istiyor | llahu: Allah | en: | yuSībehum: onları felakete uğratmak | bibeǎ'Di: bazı | ƶunūbihim: günahları yüzünden | ve inne: ve şüphesiz | keṧīran: çoğu | mine: -dan | n-nāsi: insanlar- | lefāsiḳūne: yoldan çıkmışlardır | (5:49)
|efeHukme: hükmünü mü? | l-cāhiliyyeti: cahiliyye | yebğūne: arıyorlar | ve men: kim olabilir? | eHsenu: daha güzel | mine: -tan | llahi: Allah- | Hukmen: hüküm veren | liḳavmin: bir toplum için | yūḳinūne: iyi bilen | (5:50)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tetteḣiƶū: edinmeyin | l-yehūde: yahudileri | ve nneSārā: ve hıristiyanları | evliyā'e: veliler | beǎ'Duhum: onların bır kısmı | evliyā'u: velileridir | beǎ'Din: bir kısmının | ve men: ve kim | yetevellehum: onları kendine veli yaparsa | minkum: sizden | feinnehu: mukakkak o | minhum: onlardandır | inne: şüphesiz | llahe: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | l-ḳavme: toplumu | Z-Zālimīne: zalim | (5:51)
|fe terā: görürsün | elleƶīne: | : bulunanların | ḳulūbihim: kalblerinde | meraDun: hastalık | yusāriǔne: koştuklarını | fīhim: onların arasına | yeḳūlūne: diyerek | neḣşā: korkuyoruz | en: | tuSībenā: bize gelmesinden | dāiratun: bir felaket | feǎsā: belki | llahu: Allah | en: | ye'tiye: getirir de | bil-fetHi: fetih | ev: ya da | emrin: bir iş | min: | ǐndihi: kendi katından | feyuSbiHū: onlar olurlar | ǎlā: üzerine | : şeyler | eserrū: gizledikleri | : içinde | enfusihim: nefisleri | nādimīne: pişmanlık | (5:52)
|ve yeḳūlu: ve derler | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ehā'ulā'i: bunlar mı o | elleƶīne: kimseler | eḳsemū: yemin edenler | billahi: Allah'a | cehde: güçlü | eymānihim: yeminleriyle | innehum: kesinlikle | lemeǎkum: sizinle beraber olduklarına | HabiTat: boşa çıkmıştır | eǎ'māluhum: bütün çabaları | fe eSbeHū: olmuşlardır | ḣāsirīne: kaybedenlerden | (5:53)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | men: kim | yertedde: dönerse | minkum: sizden | ǎn: -nden | dīnihi: dini- | fesevfe: yakında | ye'tī: getirecektir | llahu: Allah | biḳavmin: bir toplumu | yuHibbuhum: onları seven | ve yuHibbūnehu: onlar da O'nu severler | eƶilletin: alçak gönüllüdürler | ǎlā: karşı | l-mu'minīne: Mü'minlere | eǐzzetin: onurlu ve şiddetlidirler | ǎlā: karşı | l-kāfirīne: kafirlere | yucāhidūne: cihad ederler | : | sebīli: yolunda | llahi: Allah | ve lā: | yeḣāfūne: korkmazlar | levmete: kınamasından | lāimin: hiçbir kınayıcının | ƶālike: bu | feDlu: bir lutfudur | llahi: Allah'ın | yu'tīhi: onu verir | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | vallahu: Allah'(ın) | vāsiǔn: (lutfu) geniştir | ǎlīmun: bilendir | (5:54)
|innemā: ancak | veliyyukumu: sizin veliniz | llahu: Allah(tır) | ve rasūluhu: ve Elçisi(dir) | velleƶīne: ve -kimseler | āmenū: doğrulaşan- | elleƶīne: o kimseler | yuḳīmūne: doğrulurlar | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve yu'tūne: ve seçerler | z-zekāte: arındıranı | ve hum: ve onlar | rākiǔne: eğilirler | (5:55)
|ve men: ve kim | yetevelle: dost tutarsa | llahe: Allah'ı | ve rasūlehu: ve Elçisini | velleƶīne: ve kimseleri | āmenū: mü'minleri | feinne: yalnız | Hizbe: taraftarlarıdır | llahi: Allah'ın | humu: onlardır | l-ğālibūne: galib gelecek olanlar | (5:56)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tetteḣiƶū: edinmeyin | elleƶīne: kimseleri | tteḣaƶū: edinen(leri) | dīnekum: dininizi | huzuven: eğlence | veleǐben: ve oyun | mine: | elleƶīne: kimselerden | ūtū: verilenler(den) | l-kitābe: Kitap | min: | ḳablikum: sizden önce | velkuffāra: ve kafirlerden | evliyā'e: dost | vetteḳū: ve korkun | llahe: Allah'tan | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanıyor | (5:57)
|ve iƶā: ve -zaman | nādeytum: seslenildiğiniz- | ilā: | S-Salāti: SaLâTı/Desteği | tteḣaƶūhā: -edinmekteler | huzuven: eğlence- | veleǐben: ve oyun- | ƶālike: işte | biennehum: oluşlarıyla | ḳavmun: -bir topluluk | : | yeǎ'ḳilūne: düşüncesiz- | (5:58)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | hel: | tenḳimūne: hoşlanmıyorsunuz | minnā: bizden | illā: sadece | en: diye (mi?) | āmennā: iman ediyoruz | billahi: Allah'a | ve mā: | unzile: ve indirilene | ileynā: bize | ve mā: ve şeye | unzile: indirilen | min: | ḳablu: bizden önce | ve enne: oysa | ekṧerakum: sizin çoğunuz | fāsiḳūne: yoldan çıkmıştır | (5:59)
|ḳul: de ki | hel: | unebbiukum: size söyleyeyim mi? | bişerrin: daha kötüsünü | min: -ndan | ƶālike: bu- | meṧūbeten: cezası | ǐnde: katında | llahi: Allah | men: kim(ler)e | leǎnehu: la'net etmişse | llahu: Allah | ve ğaDibe: ve gazab etmişse | ǎleyhi: onlara | ve ceǎle: ve yapmışsa | minhumu: kimlerden | l-ḳiradete: maymunlar | velḣanāzīra: ve domuzlar | ve ǎbede: ve tapanlar | T-Tāğūte: Tâğût'a | ulāike: işte onların | şerrun: daha kötüdür | mekānen: yeri | ve eDellu: ve daha çok sapmışlardır | ǎn: | sevā'i: düz | s-sebīli: yoldan | (5:60)
|ve iƶā: ve zaman | cā'ūkum: size geldikleri | ḳālū: derler ki | āmennā: inandık | veḳad: oysa muhakkak | deḣalū: girmişlerdir | bil-kufri: küfürle | ve hum: yine onlar | ḳad: muhakkak | ḣaracū: çıkmışlardır | bihi: onunla | vallahu: Allah | eǎ'lemu: daha iyi bilir | bimā: şeyleri | kānū: oldukları | yektumūne: gizliyor | (5:61)
|ve terā: ve görürsün | keṧīran: çoğunun | minhum: onlardan | yusāriǔne: (birbirleriyle) yarıştıklarını | : | l-iṧmi: günahta | vel'ǔdvāni: ve düşmanlıkta | ve eklihimu: ve yemede | s-suHte: haram | lebi'se: ne kötüdür | : şey | kānū: oldukları | yeǎ'melūne: yapmakta | (5:62)
|levlā: gerekmez miydi? | yenhāhumu: menetmeleri | r-rabbāniyyūne: Rabbanilerin | vel'eHbāru: ve hahamların | ǎn: | ḳavlihimu: onlarıv sözlerini | l-iṧme: günah | ve eklihimu: ve yemelerini | s-suHte: haram | lebi'se: ne kötüdür | : şey | kānū: oldukları | yeSneǔne: yapmakta | (5:63)
|ve ḳāleti: ve dediler | l-yehūdu: yahudiler | yedu: eli | llahi: Allah'ın | meğlūletun: bağlıdır | ğullet: bağlandı | eydīhim: kendi elleri | veluǐnū: ve la'netlendiler | bimā: ötürü | ḳālū: söylediklerinden | bel: hayır | yedāhu: O'nun iki eli de | mebsūTatāni: açıktır | yunfiḳu: verir | keyfe: nasıl | yeşā'u: diliyorsa | veleyezīdenne: ve andolsun artıracaktır | keṧīran: çoğunun | minhum: onların | : şeye | unzile: indirilen | ileyke: sana | min: -den | rabbike: Rabbin- | Tuğyānen: azgınlığını | ve kufran: ve küfrünü | ve elḳaynā: biz atmışızdır | beynehumu: onların aralarına | l-ǎdāvete: düşmanlık | velbeğDā'e: ve kin | ilā: kadar | yevmi: gününe | l-ḳiyāmeti: kıyamet | kullemā: ne zaman | evḳadū: yakmışlarsa | nāran: bir ateş | lilHarbi: savaş için | eTfeehā: onu söndürmüştür | llahu: Allah | ve yes'ǎvne: ve koşarlar | : | l-erDi: yeryüzünde | fesāden: bozgunculuğa | vallahu: Allah da | : | yuHibbu: sevmez | l-mufsidīne: bozguncuları | (5:64)
|velev: eğer | enne: ki | ehle: ehli | l-kitābi: Kitap | āmenū: inansalardı | vetteḳav: ve korunsalardı | lekeffernā: örterdik | ǎnhum: onların | seyyiātihim: kötülüklerini | vel'eedḣalnāhum: ve onları sokardık | cennāti: cennetlere | n-neǐymi: ni'meti bol | (5:65)
|velev: ve eğer | ennehum: onlar | eḳāmū: doğrulur | t-tevrāte: Tevrat | vel'incīle: ve İncil'e | ve mā: ve -şeye | unzile: indirilen- | ileyhim: kendilerine- | min: -nden | rabbihim: Rableri- | leekelū: muhakkak ki yerlerdi | min: -nden | fevḳihim: üstleri- | ve min: ve | teHti: altından | erculihim: ayaklarının | minhum: içlerinde vardır | ummetun: bir ümmet | muḳteSidetun: tutumlu | vekeṧīrun: ama çoğu | minhum: onlardan | sā'e: ne kötü | : işler | yeǎ'melūne: yapıyorlar | (5:66)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | r-rasūlu: Elçi | belliğ: duyur | : şeyi | unzile: indirilen | ileyke: sana | min: -den | rabbike: Rabbin- | ve in: ve eğer | lem: | tef'ǎl: bunu yapmazsan | femā: | belleğte: duyurmamış olursun | risāletehu: O'nun mesajını | vallahu: Allah | yeǎ'Simuke: seni korur | mine: -dan | n-nāsi: insanlar- | inne: doğrusu | llahe: Allah | : | yehdī: yola iletmez | l-ḳavme: toplumunu | l-kāfirīne: kafirler | (5:67)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | lestum: siz değilsiniz | ǎlā: üzerinde | şey'in: bir şey (esas) | Hattā: kadar | tuḳīmū: uygulayıncaya | t-tevrāte: Tevrat'ı | vel'incīle: ve İncil'i | ve mā: ve şeyi | unzile: indirilen | ileykum: size | min: -den | rabbikum: Rabbi'niz- | veleyezīdenne: ve artıracaktır | keṧīran: çoğunun | minhum: onlardan | : şey | unzile: indirilen | ileyke: sana | min: -den | rabbike: Rabbin- | Tuğyānen: azgınlık | ve kufran: ve inkarını | felā: | te'se: sen üzülme | ǎlā: için | l-ḳavmi: toplumu | l-kāfirīne: o kafirler | (5:68)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | velleƶīne: ve kimseler | hādū: yahudiler(den) | ve SSābiūne: ve sabiiler(den) | ve nneSārā: ve hıristiyanlar(dan) | men: kimseler | āmene: inanan | billahi: Allah'a | velyevmi: ve gününe | l-āḣiri: ahiret | ve ǎmile: ve yapanlara | SāliHen: iyi işler | felā: yoktur | ḣavfun: korku | ǎleyhim: onlara | ve lā: ve yoktur | hum: onlara | yeHzenūne: üzüntü | (5:69)
|leḳad: andolsun | eḣaƶnā: biz almıştık | mīṧāḳa: söz | benī: oğullarından | isrāīle: İsrail | ve erselnā: ve göndermiştik | ileyhim: onlara | rusulen: elçiler | kullemā: ne zaman | cā'ehum: onlara getirdiyse | rasūlun: bir elçi | bimā: bir şey | : | tehvā: istemediği | enfusuhum: canlarının | ferīḳan: bir kısmını | keƶƶebū: yalanladılar | ve ferīḳan: ve bir kısmını da | yeḳtulūne: öldürüyorlardı | (5:70)
|ve Hasibū: ve sandılar | ellā: | tekūne: olmayacak | fitnetun: bir fitne | feǎmū: kör oldular | ve Sammū: ve sağır kesildiler | ṧumme: sonra | tābe: tevbesini kabul etti | llahu: Allah | ǎleyhim: onların | ṧumme: sonra yine | ǎmū: kör | ve Sammū: ve sağır kesildiler | keṧīrun: çokları | minhum: onlardan | vallahu: Allah | beSīrun: görüyor | bimā: ne ki | yeǎ'melūne: yapıyorlar | (5:71)
|leḳad: andolsun | kefera: kafir olmuşlardır | elleƶīne: kimseler | ḳālū: diyen(ler) | inne: ancak | llahe: Allah | huve: o | l-mesīHu: Mesih'tir | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | veḳāle: halbuki demişti ki | l-mesīHu: Mesih | : EY/HEY/AH | benī: Çocukları | isrāīle: İsrail | ǎ'budū: kulluk edin | llahe: Allah'a | rabbī: benim Rabbim | ve rabbekum: ve sizin Rabbiniz olan | innehu: zira | men: kim | yuşrik: ortak koşarsa | billahi: Allah'a | feḳad: muhakkak ki | Harrame: haram etmiştir | llahu: Allah | ǎleyhi: ona | l-cennete: cenneti | ve me'vāhu: ve onun varacağı yer | n-nāru: ateştir | ve mā: ve yoktur | liZZālimīne: zalimlerin | min: hiç | enSārin: yardımcıları | (5:72)
|leḳad: elbette | kefera: kafir olmuşlardır | elleƶīne: kimseler | ḳālū: diyen(ler) | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ṧāliṧu: üçüncüsüdür | ṧelāṧetin: üçün | ve mā: oysa yoktur | min: hiçbir | ilāhin: ilah | illā: başka | ilāhun: ilahtan | vāHidun: bir olan | ve in: eğer | lem: | yentehū: vazgeçmezlerse | ǎmmā: şeylerden | yeḳūlūne: dedikleri | leyemessenne: elbette dokunacaktır | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden(lere) | minhum: onlardan | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (5:73)
|efelā: | yetūbūne: hala tevbe etmiyorlar mı? | ilā: | llahi: Allah'a | ve yesteğfirūnehu: O'ndan af dilemiyorlar mı? | vallahu: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (5:74)
|: değildir | l-mesīHu: Mesih | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | illā: ancak | rasūlun: bir elçidir | ḳad: muhakkak | ḣalet: gelip geçmiştir | min: | ḳablihi: ondan önce de | r-rusulu: elçiler | ve ummuhu: ve annesi de | Siddīḳatun: dosdoğruydu | kānā: ikisi de | ye'kulāni: yerlerdi | T-Taǎāme: yemek | unZur: bak | keyfe: nasıl | nubeyyinu: açıklıyoruz | lehumu: onlara | l-āyāti: ayetleri | ṧumme: sonra | unZur: bak | ennā: nasıl | yu'fekūne: çevriliyorlar | (5:75)
|ḳul: de ki | eteǎ'budūne: mi tapıyorsunuz? | min: | dūni: bırakıp | llahi: Allah'ı | : şeylere | : | yemliku: gücü yetmeyen | lekum: size | Derran: zarar vermeye | ve lā: ve | nef'ǎn: fayda vermeğe | vallahu: Allah | huve: odur ki | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir | (5:76)
|ḳul: de ki | : EY/HEY/AH | ehle: halk | l-kitābi: Kitap | : | teğlū: aşırılığa dalmayın | : | dīnikum: dininizde | ğayra: | l-Haḳḳi: haksız yere | ve lā: | tettebiǔ: ve uymayın | ehvā'e: keyiflerine | ḳavmin: bir milletin | ḳad: kesin olarak | Dellū: sapmış | min: | ḳablu: önceden | ve eDellū: ve saptırmış | keṧīran: birçoğunu da | ve Dellū: ve şaşmış | ǎn: -ndan | sevā'i: doğrusu- | s-sebīli: yolun | (5:77)
|luǐne: la'net edilmiştir | elleƶīne: kimselere | keferū: inkar eden | min: -ndan | benī: oğulları- | isrāīle: İsrail | ǎlā: ile | lisāni: dili | dāvūde: Davud | ve ǐysā: ve Îsa | bni: oğlu | meryeme: Meryem | ƶālike: bu | bimā: sebebiyledir | ǎSav: isyan etmeleri | ve kānū: ve (sebebiyledir) | yeǎ'tedūne: saldırmaları | (5:78)
|kānū: idiler | : | yetenāhevne: vazgeçmiyorlar | ǎn: -ten | munkerin: kötülük- | feǎlūhu: yaptıkları | lebi'se: ne kötü | : işler | kānū: idiler | yef'ǎlūne: yapıyorlar | (5:79)
|terā: görürsün | keṧīran: çoğunun | minhum: onlardan | yetevellevne: dostluk ettiklerini | elleƶīne: kimselerle | keferū: inkar edenlerle | lebi'se: ne kötüdür | : | ḳaddemet: (yapıp) gönderdiği | lehum: kendileri için | enfusuhum: nefislerinin | en: | seḣiTa: gazabetmiştir | llahu: Allah | ǎleyhim: onlara | ve fī: ve içinde | l-ǎƶābi: azab | hum: onlar | ḣālidūne: sürekli kalacaklardır | (5:80)
|velev: eğer | kānū: olsalardı | yu'minūne: inanıyor | billahi: Allah'a | ve nnebiyyi: Peygambere | ve mā: ve şeye | unzile: indirilen | ileyhi: ona | : | tteḣaƶūhum: onları edinmezlerdi | evliyā'e: veli | velākinne: ama | keṧīran: çoğu | minhum: onlardan | fāsiḳūne: yoldan çıkmışlardır | (5:81)
|letecidenne: elbette bulursun | eşedde: en yaman | n-nāsi: insanlar içerisinde | ǎdāveten: düşman olarak | lilleƶīne: kimselere | āmenū: inanan(lara) | l-yehūde: yahudileri | velleƶīne: kimseleri | eşrakū: ve inkar eden(leri) | veletecidenne: ve bulursun | eḳrabehum: en yakınları da | meveddeten: sevgice | lilleƶīne: kimselere | āmenū: inanan(lara) | elleƶīne: kimseleri | ḳālū: diyenleri | innā: biz | neSārā: hıristiyanlarız | ƶālike: çünkü | bienne: şüphesiz | minhum: onların içlerinde vardır | ḳissīsīne: keşişler | ve ruhbānen: ve rahipler | ve ennehum: ve onlar | : | yestekbirūne: büyüklük taslamazlar | (5:82)
|ve iƶā: ve zaman | semiǔ: dinledikleri | : şeyi | unzile: indirilen | ilā: | r-rasūli: Elçi'ye | terā: görürsün | eǎ'yunehum: gözlerinin | tefīDu: dolup taştığını | mine: | d-dem'ǐ: yaşla | mimmā: dolayı | ǎrafū: tanımalarından | mine: | l-Haḳḳi: gerçekleri | yeḳūlūne: derler ki | rabbenā: Rabbimiz | āmennā: inandık | fektubnā: bizi yaz | meǎ: beraber | ş-şāhidīne: şahidlerle | (5:83)
|ve mā: ve neden? | lenā: biz | : | nu'minu: inanmayalım | billahi: Allah'a | ve mā: ve neden? | cā'enā: bize gelen | mine: | l-Haḳḳi: gerçeğe | ve neTmeǔ: umarken | en: | yudḣilenā: bizi katmasını | rabbunā: Rabbimizin | meǎ: arasına | l-ḳavmi: toplumlar | S-SāliHīne: iyi | (5:84)
|feeṧābehumu: onlara verdi | llahu: Allah | bimā: dolayı | ḳālū: sözlerinden | cennātin: cennetler | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: ebedi kalacakları | fīhā: içinde | ve ƶālike: işte budur | cezā'u: mükafatı | l-muHsinīne: güzel davrananların | (5:85)
|velleƶīne: ve kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ve keƶƶebū: ve yalanlayanlar | biāyātinā: ayetlerimizi | ulāike: işte onlar | eSHābu: halkıdır | l-ceHīmi: cehennem | (5:86)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | tuHarrimū: haram etmeyin | Tayyibāti: güzel ve temiz şeyleri | : ne ki | eHalle: helal kıldı | llahu: Allah | lekum: size | ve lā: ve | teǎ'tedū: sınırı aşmayın | inne: şüphesiz | llahe: Allah | : | yuHibbu: sevmez | l-muǎ'tedīne: sınırı aşanları | (5:87)
|ve kulū: ve yeyin | mimmā: | razeḳakumu: size verdiği rızıklardan | llahu: Allah'ın | Halālen: helal | Tayyiben: (ve) temiz olarak | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | lleƶī: o ki | entum: siz | bihi: kendisine | mu'minūne: inanıyorsunuz | (5:88)
|: | yu'āḣiƶukumu: sizi sorumlu tutmaz | llahu: Allah | bil-leğvi: lağvdan ötürü | : | eymānikum: yeminlerinizdeki | velākin: fakat | yu'āḣiƶukum: sizi sorumlu tutar | bimā: ötürü | ǎḳḳadtumu: bilerek yaptığınız | l-eymāne: yeminlerden | fekeffāratuhu: bunun keffareti | iT'ǎāmu: yedirmektir | ǎşerati: on | mesākīne: fakiri | min: | evseTi: orta derecesinden | : ne ki | tuT'ǐmūne: yediriyorsunuz | ehlīkum: ailenize | ev: yahut | kisvetuhum: onları giydirmektir | ev: ya da | teHrīru: hürriyete kavuşturmaktır | raḳabetin: bir köleyi | femen: kimse ise | lem: | yecid: bulamayan | feSiyāmu: oruç tutsun | ṧelāṧeti: üç | eyyāmin: gün | ƶālike: işte budur | keffāratu: keffareti | eymānikum: yeminlerinizin | iƶā: zaman | Haleftum: (yemini) bozduğunuz | veHfeZū: ve koruyun | eymānekum: yeminlerinizi | keƶālike: böylece | yubeyyinu: açıklıyor | llahu: Allah | lekum: size | āyātihi: ayetlerini | leǎllekum: umulur ki | teşkurūne: şükredersiniz | (5:89)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | innemā: şüphesiz | l-ḣamru: şarap | velmeysiru: ve kumar | vel'enSābu: ve dikili taşlar | vel'ezlāmu: ve şans okları | ricsun: (birer) pisliktir | min: | ǎmeli: işi | ş-şeyTāni: şeytan | fectenibūhu: bunlardan kaçının | leǎllekum: umulur ki | tufliHūne: kurtuluşa eresiniz | (5:90)
|innemā: şüphesiz | yurīdu: istiyor | ş-şeyTānu: şeytan | en: | yūḳiǎ: sokmak | beynekumu: aranıza | l-ǎdāvete: düşmanlık | velbeğDā'e: ve kin | : | l-ḣamri: şarap ile | velmeysiri: ve kumar ile | ve yeSuddekum: ve sizi alakoymak | ǎn: -tan | ƶikri: anmak- | llahi: Allah'ı | ve ǎni: | S-Salāti: ve SaLâT'ten/Destek'ten | fehel: artık değil mi? | entum: siz | muntehūne: vazgeçtiniz | (5:91)
|ve eTīǔ: ve ita'at edin | llahe: Allah'a | ve eTīǔ: ve ita'at edin | r-rasūle: Elçi'ye | veHƶerū: ve sakının | fe in: eğer | tevelleytum: dönerseniz | feǎ'lemū: bilin ki | ennemā: şüphesiz | ǎlā: düşen | rasūlinā: elçimize | l-belāğu: duyurmaktır | l-mubīnu: açıkça | (5:92)
|leyse: yoktur | ǎlā: üzerine | elleƶīne: kimseler | āmenū: inananlar | ve ǎmilū: ve yapanlara | S-SāliHāti: iyi işler | cunāHun: bir günah | fīmā: ötürü | Taǐmū: yediklerinden | iƶā: bundan böyle | : takdirde | tteḳav: korundukları | ve āmenū: ve inandıkları | ve ǎmilū: ve yaptıkları | S-SāliHāti: iyi işler | ṧumme: sonra (yine) | tteḳav: korundukları | ve āmenū: ve inandıkları | ṧumme: ve yine | tteḳav: korundukları | ve eHsenū: ve iyilik ettikleri | vallahu: Allah | yuHibbu: sever | l-muHsinīne: güzel davrananları | (5:93)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | leyebluvennekumu: sizi dener | llahu: Allah | bişey'in: bir kısım | mine: | S-Saydi: av'la | tenāluhu: erişeceği | eydīkum: ellerinizin | ve rimāHukum: ve mızraklarınızın | liyeǎ'leme: bilmek için | llahu: Allah | men: kimin | yeḣāfuhu: kendisiden korktuğunu | bil-ğaybi: gizlide | fe meni: kim ki | ǎ'tedā: saldırıda bulunursa | beǎ'de: sonra | ƶālike: bundan | fe lehu: Zira onlar/onlarsa | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (5:94)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | teḳtulū: öldürmeyin | S-Sayde: av | veentum: ve siz | Hurumun: ihramlı (iken) | ve men: ve kim | ḳatelehu: onu öldürürse | minkum: sizden | muteǎmmiden: kasden | fecezā'un: cezası vardır | miṧlu: dengi olan | : | ḳatele: öldürdüğü | mine: -dan | n-neǎmi: hayvan- | yeHkumu: karar vereceği | bihi: ona | ƶevā: iki kişinin | ǎdlin: adil | minkum: içinizden | hedyen: bir kurban | bāliğa: varacak | l-keǎ'beti: Ka'be'ye | ev: yahut | keffāratun: keffareti | Taǎāmu: yedirme | mesākīne: yoksullara | ev: ya da | ǎdlu: denk | ƶālike: buna | Siyāmen: oruçtur | liyeƶūḳa: tatması için | vebāle: vebalini | emrihi: yaptığı işin | ǎfā: affetmiştir | llahu: Allah | ǎmmā: olanı | selefe: geçmişte | vemen: ve kim | ǎāde: düşmanlık ederse | feyenteḳimu: öc alır | llahu: Allah | minhu: ondan | vallahu: Allah | ǎzīzun: daima galiptir | ƶū: sahibidir | ntiḳāmin: intikam | (5:95)
|uHille: helal kılındı | lekum: size | Saydu: avı | l-beHri: deniz | ve Taǎāmuhu: ve yiyeceği | metāǎn: geçimlik olarak | lekum: size | velisseyyārati: ve yolculara | ve Hurrime: ve yasaklandı | ǎleykum: size | Saydu: avı | l-berri: kara | : | dumtum: olduğunuz sürece | Hurumen: ihramlı | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | lleƶī: o ki | ileyhi: huzuruna | tuHşerūne: toplanacaksınız | (5:96)
|ceǎle: kıldı | llahu: Allah | l-keǎ'bete: Odak | l-beyte: -Yapıyı | l-Harāme: -Yasaklı/Haram | ḳiyāmen: doğrulunacak | linnāsi: insanlara/insanlar için | ve şşehra: ve ayı (kıldı) | l-Harāme: -Yasaklı/Haram | velhedye: ve hediyeledi | velḳalāide: ve tasmalı kurbanlıkları | ƶālike: böylece | liteǎ'lemū: anlayasınız diye | enne: şüphesiz | llahe: Allah'ın | yeǎ'lemu: bildiğini | : olanları | : | s-semāvāti: göklerde | ve mā: ve olanları | : | l-erDi: yerde | ve enne: ve şüphesiz | llahe: Allah'ın | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bildiğini | (5:97)
|Aǎ'lemū: iyi bilin ki | enne: şüphesiz | llahe: Allah'ın | şedīdu: çetindir | l-ǐḳābi: cezası | ve enne: ve şüphesiz | llahe: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | raHīmun: esirgeyendir | (5:98)
|: | ǎlā: üzerine düşen | r-rasūli: Elçi'nin | illā: sadece | l-belāğu: duyurmaktır | vallahu: Allah | yeǎ'lemu: bilir | : şeyleri | tubdūne: açığa vurduğunuz | ve mā: ve şeyleri | tektumūne: gizlediğiniz | (5:99)
|ḳul: de ki | : olmaz | yestevī: eşit | l-ḣabīṧu: murdar ile | ve TTayyibu: temiz | velev: ve şayet | eǎ'cebeke: hoşuna gitse de | keṧratu: çokluğu | l-ḣabīṧi: murdarın | fetteḳū: o halde korkun | llahe: Allah'tan | : EY/HEY/AH | ūlī: sahipleri | l-elbābi: akıl/anlayış | leǎllekum: umulur ki | tufliHūne: kurtuluşa erersiniz | (5:100)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | : | teselū: sormayın | ǎn: hakkında | eşyā'e: şeyler | in: eğer | tubde: açıklandığında | lekum: size | tesu'kum: hoşunuza gitmeyecek | ve in: ve eğer | teselū: sorarsanız | ǎnhā: onları | Hīne: vakit | yunezzelu: indirildiği | l-ḳurānu: Kur'an | tubde: açıklanır | lekum: size | ǎfā: affetmiştir | llahu: Allah | ǎnhā: onları | vallahu: Allah | ğafūrun: bağışlayandır | Halīmun: halimdir | (5:101)
|ḳad: muhakkak | seelehā: onları sormuştu | ḳavmun: bir toplum | min: | ḳablikum: sizden önce gelen | ṧumme: sonra | eSbeHū: olmuşlardı | bihā: onları | kāfirīne: inkar edenler | (5:102)
|: | ceǎle: yapmamıştır | llahu: Allah | min: ne | beHīratin: bahîre | ve lā: ve ne | sāibetin: sâibe | ve lā: ve ne | veSīletin: vasîle | ve lā: ve ne | Hāmin: ham | velākinne: fakat | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | yefterūne: uyduruyorlar | ǎlā: karşı | llahi: Allah'a | l-keƶibe: yalan | ve ekṧeruhum: ve çokları da | : | yeǎ'ḳilūne: akıl erdiremiyorlar | (5:103)
|ve iƶā: ve zaman | ḳīle: dendiği | lehum: onlara | teǎālev: gelin | ilā: | : şeye | enzele: indirdiği | llahu: Allah'ın | ve ilā: ve | r-rasūli: Elçi'ye | ḳālū: derler ki | Hasbunā: bize yeter | : şey | vecednā: bulduğumuz | ǎleyhi: üzerinde | ābā'enā: babalarımızı | evelev: olsa da mı? | kāne: | ābā'uhum: babaları | : | yeǎ'lemūne: bilmeyen | şey'en: hiçbir şey | ve lā: ve | yehtedūne: doğru yolu bulamayan | (5:104)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | ǎleykum: siz (bakın) | enfusekum: kendinize | : | yeDurrukum: size zarar vermez | men: kimse | Delle: sapan | iƶā: takdirde | htedeytum: siz doğru yolda olduğunuz | ilā: | llahi: Allah'adır | merciǔkum: dönüşünüz | cemīǎn: hepinizin | feyunebbiukum: O size haber verecektir | bimā: şeyi | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapmış | (5:105)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inananlar | şehādetu: şahidlik etsin | beynikum: aranızda | iƶā: zaman | HaDera: geldiği | eHadekumu: birinize | l-mevtu: ölüm | Hīne: sırasında | l-veSiyyeti: vasiyyet | ṧnāni: iki | ƶevā: kişi | ǎdlin: adil | minkum: içinizden | ev: ya da | āḣarāni: diğer iki kişi (şahidlik etsin) | min: | ğayrikum: sizden olmayan | in: eğer | entum: siz | Derabtum: yolculuk ederken | : | l-erDi: yeryüzünde | feeSābetkum: ve başınıza gelmişse | muSībetu: musibeti | l-mevti: ölüm | teHbisūnehumā: onları tutarsınız | min: | beǎ'di: -sonra | S-Salāti: SaLâT'den-/Destek'den- | fe yuḳsimāni: yemin etsinler | billahi: Allah'a | ini: eğer | rtebtum: kuşkulanırsanız | : | neşterī: satmayacağız | bihi: onu (yeminimizi) | ṧemenen: hiçbir paraya | velev: ve eğer | kāne: olsa | ƶā: | ḳurbā: akraba da | ve lā: ve | nektumu: gizlemeyeceğiz | şehādete: şahidliğini | llahi: Allah'ın | innā: yoksa biz elbette | iƶen: o zaman | lemine: kimselerden oluruz | l-āṧimīne: günahkar | (5:106)
|fein: eğer | ǔṧira: anlaşılırsa | ǎlā: | ennehumā: onların | steHaḳḳā: işledikleri | iṧmen: bir günah | fe āḣarāni: başka iki kişi | yeḳūmāni: geçer | meḳāmehumā: onların yerine | mine: | elleƶīne: kendisine | steHaḳḳa: haksızlık edilenlerden | ǎleyhimu: onların üzerine | l-evleyāni: daha layık | fe yuḳsimāni: yemin ederler | billahi: Allah'a | leşehādetunā: mutlaka bizim şahidliğimiz | eHaḳḳu: daha doğrudur | min: | şehādetihimā: onların şahidliğinden | ve mā: | ǎ'tedeynā: biz (hakka) tecavüz etmedik | innā: yoksa biz elbette | iƶen: o zaman | lemine: oluruz | Z-Zālimīne: zalimlerden | (5:107)
|ƶālike: budur | ednā: en uygun olan | en: | ye'tū: yapmalarına | biş-şehādeti: şahidliği | ǎlā: üzerine | vechihā: gereği | ev: yahut | yeḣāfū: korkmalarına | en: | turadde: reddedilmesinden | eymānun: yeminlerin | beǎ'de: sonra | eymānihim: yeminlerinden | vetteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | vesmeǔ: ve iyi dinleyin | vallahu: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | l-ḳavme: topluluğu | l-fāsiḳīne: yoldan çıkan | (5:108)
|yevme: gün | yecmeǔ: toplayacağı | llahu: Allah | r-rusule: Elçileri | fe yeḳūlu: derler | māƶā: ne? | ucibtum: size cevap verildi | ḳālū: derler | : | ǐlme: bilgimiz yok | lenā: bizim | inneke: yalnız sensin | ente: sen | ǎllāmu: bilen | l-ğuyūbi: gizlileri | (5:109)
|: hani | ḳāle: demişti ki | llahu: Allah | : EY/HEY/AH | ǐysā: Îsa | bne: oğlu | meryeme: Meryem | ƶkur: hatırla | niǎ'metī: ni'metimi | ǎleyke: sana olan | ve ǎlā: ve olan | velidetike: annene | : hani | eyyedtuke: seni desteklemiştim | birūHi: Ruh ile | l-ḳudusi: l-Kudüs | tukellimu: konuşuyordun | n-nāse: insanlarla | : | l-mehdi: beşikte iken | ve kehlen: ve yetişkin iken | ve iƶ: hani | ǎllemtuke: sana öğrettim | l-kitābe: Kitabı | velHikmete: ve hikmeti | ve ttevrāte: ve Tevrat'ı | vel'incīle: ve İncil'i | ve iƶ: hani | teḣluḳu: yaratıyor | mine: -dan | T-Tīni: çamur- | kehey'eti: şeklinde bir şey | T-Tayri: kuş | biiƶnī: benim iznimle | fetenfuḣu: üflüyordun | fīhā: içine | fe tekūnu: oluyordu | Tayran: kuş | biiƶnī: benim iznimle | ve tubriu: ve iyileştiriyordun | l-ekmehe: anadan doğma körü | vel'ebraSa: ve alacalıyı | biiƶnī: benim iznimle | ve iƶ: ve hani | tuḣricu: çıkarıyordun | l-mevtā: ölüleri | biiƶnī: benim iznimle | ve iƶ: ve hani | kefeftu: savmıştım | benī: oğullarını | isrāīle: İsrail | ǎnke: senden | : zaman | ci'tehum: sen onlara getirdiğin | bil-beyyināti: açık deliller | feḳāle: demişti | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | minhum: içlerinden | in: | hāƶā: bu | illā: başka bir şey değil | siHrun: bir büyüden | mubīnun: apaçık | (5:110)
|ve iƶ: ve hani | evHaytu: vahyetmiştim | ilā: | l-Havāriyyīne: Havarilere | en: | āminū: inanmalarını | : bana | ve birasūlī: ve elçime | ḳālū: demişlerdi | āmennā: inandık | veşhed: şahid ol | biennenā: bizim | muslimūne: müslümanlar olduğumuza | (5:111)
|: hani | ḳāle: demişlerdi ki | l-Havāriyyūne: Havariler | : EY/HEY/AH | ǐysā: Îsa | bne: oğlu | meryeme: Meryem | hel: -mi? | yesteTīǔ: gücü yeter- | rabbuke: Rabbinin | en: | yunezzile: indirmeye | ǎleynā: bize | māideten: bir sofra | mine: -ten | s-semāi: gök- | ḳāle: (Îsa) dedi | tteḳū: korkun | llahe: Allah'tan | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inanıyor | (5:112)
|ḳālū: dediler | nurīdu: istiyoruz | en: | ne'kule: yemeyi | minhā: ondan | ve teTmeinne: ve iyice yatışmasını | ḳulūbunā: kalblerimizin | ve neǎ'leme: ve bilmeyi | en: | ḳad: kesinlikle | Sadeḳtenā: bize doğru söylediğini | ve nekūne: ve olmayı | ǎleyhā: buna | mine: | ş-şāhidīne: bizzat şahit | (5:113)
|ḳāle: dedi | ǐysā: Îsa | bnu: oğlu | meryeme: Meryem | llahumme: Allah'ım | rabbenā: Rabbimiz | enzil: indir | ǎleynā: bizim üzerimize | māideten: bir sofra | mine: -ten | s-semāi: gök- | tekūnu: olsun | lenā: bizim için | ǐyden: bir bayram | lievvelinā: öncemiz için | ve āḣirinā: ve sonramız için | ve āyeten: ve bir mu'cize (olsun) | minke: Senden | verzuḳnā: bizi rızıklandır | ve ente: ve sen | ḣayru: en hayırlısısın | r-rāziḳīne: rızık verenlerin | (5:114)
|ḳāle: buyurdu ki | llahu: Allah | innī: ben | munezziluhā: onu indireceğim | ǎleykum: sizin üzerinize | femen: ama kim | yekfur: inkar ederse | beǎ'du: ondan sonra | minkum: sizden | feinnī: ben | uǎƶƶibuhu: ona azab ederim | ǎƶāben: bir azapla | : | uǎƶƶibuhu: azab etmediğim | eHaden: hiç kimseye | mine: | l-ǎālemīne: dünyalarda | (5:115)
|ve iƶ: ve yine | ḳāle: demişti ki | llahu: Allah | : EY/HEY/AH | ǐysā: Îsa | bne: oğlu | meryeme: Meryem | eente: sen mi? | ḳulte: dedin | linnāsi: insanlara | tteḣiƶūnī: beni edinin | ve ummiye: ve annemi | ilāheyni: iki tanrı | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | ḳāle: dedi ki | subHāneke: sen yücesin | : | yekūnu: değildir | : benim (haddime) | en: | eḳūle: söylemek | : bir şeyi | leyse: olmayan | : benim için | biHaḳḳin: gerçek | in: eğer | kuntu: olsaydım | ḳultuhu: demiş | feḳad: muhakkak | ǎlimtehu: sen bunu bilirdin | teǎ'lemu: sen bilirsin | : olanı | : | nefsī: benim nefsimde | ve lā: ve | eǎ'lemu: ben bilmem | : olanı | : | nefsike: senin nefsinde | inneke: şüphesiz sen | ente: sensin | ǎllāmu: bilen | l-ğuyūbi: gizlileri | (5:116)
|: | ḳultu: ben söylemedim | lehum: onlara | illā: başka | : şeyden | emertenī: bana emrettiğin | bihi: onu | eni: | ǎ'budū: kulluk edin | llahe: Allah'a | rabbī: benim Rabbim | ve rabbekum: ve sizin Rabbiniz olan | ve kuntu: idim | ǎleyhim: onlar üzerine | şehīden: şahid | : | dumtu: olduğum sürece | fīhim: onların içinde | felemmā: fakat | teveffeytenī: sen beni vefat ettirince | kunte: sen oldun | ente: sen | r-raḳībe: gözetleyen | ǎleyhim: onları | ve ente: ve sen | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | şehīdun: şahitsin | (5:117)
|in: eğer | tuǎƶƶibhum: onlara azabedersen | feinnehum: şüphesiz onlar | ǐbāduke: senin kullarındır | ve in: ve eğer | teğfir: bağışlarsan | lehum: onları | feinneke: şüphesiz sen | ente: yalnız sen | l-ǎzīzu: daima üstünsün | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibisin | (5:118)
|ḳāle: buyurdu | llahu: Allah | hāƶā: bu | yevmu: gündür | yenfeǔ: fayda sağlayacağı | S-Sādiḳīne: sadıklara | Sidḳuhum: doğruluklarının | lehum: onlar için vardır | cennātun: cennetler | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: kalacakları | fīhā: içinde | ebeden: ebediyyen | raDiye: razı olmuştur | llahu: Allah | ǎnhum: onlardan | ve raDū: onlar da razı olmuşlardır | ǎnhu: O'ndan | ƶālike: işte budur | l-fevzu: başarı | l-ǎZīmu: büyük | (5:119)
|lillahi: Allah'ındır | mulku: mülkü | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | ve mā: ve ne varsa | fīhinne: bunlarda bulunan | ve huve: ve O | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir | (5:120)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}