Hakkı Yılmaz Meali | |
(38,39) Her benliğini bulmuş kimse –sağın yaranı hariç– kazancının karşılığında bir rehindir. (74:38) | |
(40,41) Sağın yaranı, bahçelerdedirler. Suçlulardan soruşur dururlar: (74:40) | |
“Sizi Sekar'a sürükleyen nedir?” (74:42) | |
"Suçlular, “Biz, salâtçılardan [mâli yönden ve zihinsel açıdan destek verenlerden; toplumu aydınlatmaya çalışanlardan] değildik, "(74:43) | |
"miskini de yiyeceklendirmiyorduk; işsiz güçsüze de kendi ekmeğini kazanacak fırsat ve imkân vermiyorduk. "(74:44) | |
Ve biz boşa uğraşanlarla beraber boşa uğraşırdık. (74:45) | |
(46, 47) Ve de biz, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz olan ölüm, kıyâmet bize gelene kadar Din Günü'nü yalanlıyorduk” dediler. (74:46) | |
Artık onlara yardımcıların, kayırıcıların yardımı, kayırması yarar sağlamaz. (74:48) | |
Peki, ne oluyor onlara da öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar? (74:49) | |
(50,51) "Onlar, sanki sağa-sola kaçışan; aslandan ürkmüş yaban eşekleri gibidirler. "(74:50) | |
İşin aslında içlerinden her kişi, kendisine açılıp saçılmış sayfalar verilsin istiyor. (74:52) | |
Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Aslında onlar, âhiretten korkmuyorlar. (74:53) | |
Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! O, bir öğüt verici/düşündürücüdür. (74:54) | |
(55,56) Öyleyse dileyen onu düşünür, öğüt alır. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. O, korumaya, sakındırmaya ehildir ve affetmeye ehildir. (74:55) |