» Elçi sadece vahye uyar


"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Hakkı Yılmaz Meali
Ve eğer Allah, insanlara, onların hayrı çarçabuk istedikleri gibi, kötülüğü alelacele verseydi, onlara, kesinlikle kendi sürelerinin sonunu gerçekleştirirdi. Fakat Biz, Bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalayanlar olarak terk ederiz. (10:11)
Ve insana sıkıntı dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken, dikilirken Bize kesinlikle yalvarır. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi de sanki kendisine dokunan o sıkıntı için Bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçip gider. Sınırı aşanlara yaptıkları şeyler işte böyle süslenmiştir. (10:12)
Ve andolsun ki sizden önceki kuşakları, şirk koşarak, küfrederek yanlış yaptıkları zaman değişime/ yıkıma uğrattık. Ve onların elçileri açık belgeler ile gelmişlerdi. Zaten onlar inanacak değillerdi. İşte günahkârlar topluluğunu Biz böyle cezalandırırız. (10:13)
Sonra nasıl amel edeceğinize bakalım diye onların sonrasından sizi yeryüzünde onların yerine getirdik. (10:14)
Ve âyetlerimiz onlara açıkça okunduğunda, Bize kavuşmayı ummayanlar: “Bundan başka bir Kur’ân getir yahut bunu değiştir!” dediler. De ki: “Onu kendimin öngörmesiyle değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben, sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, kesinlikle büyük bir günün azabından korkarım.” (10:15)
De ki: “Allah dileseydi, ben Kur’ân'ı size okumazdım ve Allah, Kur’ân'ı size bildirmemiş olurdu. Ben de Kur’ân'dan önce kesinlikle içinizde bir ömür kalmıştım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (10:16)
"Öyleyse Allah'ın aleyhine bir yalanı uyduran veya O'nun âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini yalanlayan kişiden daha yanlış; kendi zararlarına iş yapan kim olabilir? Hiç şüphesiz bu günahkârlar kurtuluşa eremezler. "(10:17)
Onlar, Allah'ın astlarından, kendilerine zarar vermeyen ve kendilerine yarar sağlamayan şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim yardımcılarımız/ destekçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde Kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden arınıktır ve çok yücedir. (10:18)
Ve insanlar, sadece bir tek ümmet idiler, sonra ihtilâfa düştüler ve eğer Rabbinden bir Söz geçmemiş olsa idi, ihtilâf edip durdukları şeyler hakkında aralarında hüküm kesinlikle gerçekleştirilmişti. (10:19)
Ve onlar, “Ona Rabbinden bir alâmet/ gösterge indirilseydi ya!” diyorlar. “Görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilmek kesinlikle Allah'a aittir. Hadi bekleyin. Şüphesiz ben sizinle birlikte bekleyenlerdenim” deyiver! (10:20)
Ve insanlara dokunan bir sıkıntıdan sonra kendilerine bir rahmet tattırdığımız zaman, âyetlerimiz/ alâmetlerimiz/ göstergelerimiz hakkında onların bir plânı vardır. De ki: “Plân bakımından Allah daha çabuktur.” Şüphesiz ki elçilerimiz plânladığınız şeyleri yazıp duruyorlar. (10:21)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{Konu-Meali.php}