Hakkı Yılmaz Meali | |
(19,20) Artık o zorlu bir haykırıştan ibarettir. Bir de bakmışsın ki, onlar karşıda duruverirler. Ve “Eyvah bizlere! İşte bu, Din Günü'dür!” derler. –“(37:19) | |
İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz Ayırma Günü'dür!”– (37:21) | |
(22,23) "Toplayın o şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları, eşlerini ve Allah'ın astlarından tapmış oldukları şeyleri. Sonra da onları cehennemin yoluna kılavuzlayın. "(37:22) | |
(24,25) Ve durdurun onları, şüphesiz onlar sorguya çekilecekler: “Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?” (37:24) | |
Aksine, bugün onlar teslim olmuşlardır. (37:26) | |
Ve onların bazısı bazısına dönmüş/ yüzyüze gelmiş, soruşuyorlar/ birbirlerini sorumlu tutuyorlar. (37:27) | |
Onlar: “Şüphesiz siz bize sağ elden/hak yoldan/iyi konumdan/güçten-kuvvetten gelir dururdunuz” derler. (37:28) | |
(29-32) Diğerleri derler ki: “Tam tersine, siz mü’minler olmamıştınız. Bizim size karşı bir gücümüz de yoktu. Tam tersi siz azmış bir toplumdunuz. Onun için üzerimize Rabbimizin Söz'ü hak oldu. Şüphesiz biz tadıcılarız. Sonra biz, sizi kışkırttık. Çünkü biz kışkırtıcılar idik.” (37:29) | |
Şu hâlde şüphesiz onlar, o gün azapta ortaktırlar. (37:33) | |
Şüphesiz Biz, günahkârlara böyle yaparız. (37:34) | |
(35,36) Şüphesiz onlar, kendilerine: “Allah'tan başka ilâh diye bir şey yoktur” denildiği zaman büyüklük taslıyorlar ve “Şüphesiz biz, gizli güçlerce desteklenen/ deli bir şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?” diyorlar. (37:35) | |
Tam tersi o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri doğruladı. *** (37:37) | |
(38,39) Şüphesiz siz, o acı azabı tadacaksınız ve sadece yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız. (37:38) | |
Allah'ın arıtılmış kulları bunun dışındadır. (37:40) | |
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. (37:41) | |
Sonra da bazısı bazısına dönüp birbirlerine sorarlar. (37:50) | |
(51-53) Onlardan bir sözcü der ki: “Şüphesiz benim ‘Sen gerçekten, kesinlikle doğrulayanlardan mısın? Öldüğümüz ve toprak, kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten mi biz karşılık göreceğiz?’ diyen bir yaşıtım/yakın arkadaşım vardı.” (37:51) | |
Dedi ki: “Siz onu tanıyan, bilen biri misiniz?” (37:54) | |
Derken kendisi onu tanıdı da onu cehennemin ta ortasında gördü. (37:55) | |
(56-59) "Dedi ki: “Allah'a yemin ederim ki doğrusu sen az daha beni değişime/yıkıma uğratacaktın. Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de bu hazır bulundurulanlardan olacaktım. Peki, nasılmış bak! Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz; bir daha diriltilmeyecekmiş miyiz? Biz, azaba uğratılmayacak mıymışız?” "(37:56) | |
Şüphesiz işte bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir. (37:60) | |
Artık çalışanlar, sadece büyük kurtuluş gibisi için çalışsınlar. (37:61) |