» 98 / Beyyine  5:

Kuran Sırası: 98
İniş Sırası: 100
Beyyine Suresi = Kanit Suresi
ismini 1. ayetinde yer alan beyyine kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (WME) = ve mā : oysa
2. أُمِرُوا (ÊMRWE) = umirū : emredilmedi
3. إِلَّا (ÎLE) = illā : dışında (bir şey)
4. لِيَعْبُدُوا (LYABD̃WE) = liyeǎ'budū : kulluk etmeleri
5. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
6. مُخْلِصِينَ (MḢLṦYN) = muḣliSīne : halis kılarak
7. لَهُ (LH) = lehu : kendilerine
8. الدِّينَ (ELD̃YN) = d-dīne : dini
9. حُنَفَاءَ (ḪNFEÙ) = Hunefā'e : birleyerek
10. وَيُقِيمُوا (WYGYMWE) = ve yuḳīmū : ve -doğrulmaları
11. الصَّلَاةَ (ELṦLET) = S-Salāte : SaLâTe/Desteğe
12. وَيُؤْتُوا (WYÙTWE) = ve yu'tū : ve vermeleri
13. الزَّكَاةَ (ELZKET) = z-zekāte : zekatı
14. وَذَٰلِكَ (WZ̃LK) = ve ƶālike : ve budur
15. دِينُ (D̃YN) = dīnu : -yargı/din
16. الْقَيِّمَةِ (ELGYMT) = l-ḳayyimeti : doğrulacağın-
oysa | emredilmedi | dışında (bir şey) | kulluk etmeleri | Allah'a | halis kılarak | kendilerine | dini | birleyerek | ve -doğrulmaları | SaLâTe/Desteğe | ve vermeleri | zekatı | ve budur | -yargı/din | doğrulacağın- |

[] [EMR] [] [ABD̃] [] [ḢLṦ] [] [D̃YN] [ḪNF] [GWM] [ṦLW] [ETY] [ZKW] [] [D̃YN] [GWM]
WME ÊMRWE ÎLE LYABD̃WE ELLH MḢLṦYN LH ELD̃YN ḪNFEÙ WYGYMWE ELṦLET WYÙTWE ELZKET WZ̃LK D̃YN ELGYMT

ve mā umirū illā liyeǎ'budū llahe muḣliSīne lehu d-dīne Hunefā'e ve yuḳīmū S-Salāte ve yu'tū z-zekāte ve ƶālike dīnu l-ḳayyimeti
وما أمروا إلا ليعبدوا الله مخلصين له الدين حنفاء ويقيموا الصلاة ويؤتوا الزكاة وذلك دين القيمة

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME ve mā oysa And not
أمروا ا م ر | EMR ÊMRWE umirū emredilmedi they were commanded
إلا | ÎLE illā dışında (bir şey) except
ليعبدوا ع ب د | ABD̃ LYABD̃WE liyeǎ'budū kulluk etmeleri to worship
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
مخلصين خ ل ص | ḢLṦ MḢLṦYN muḣliSīne halis kılarak (being) sincere
له | LH lehu kendilerine to Him
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīne dini (in) the religion,
حنفاء ح ن ف | ḪNF ḪNFEÙ Hunefā'e birleyerek upright,
ويقيموا ق و م | GWM WYGYMWE ve yuḳīmū ve -doğrulmaları and to establish
الصلاة ص ل و | ṦLW ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
ويؤتوا ا ت ي | ETY WYÙTWE ve yu'tū ve vermeleri and to give
الزكاة ز ك و | ZKW ELZKET z-zekāte zekatı the zakah
وذلك | WZ̃LK ve ƶālike ve budur And that
دين د ي ن | D̃YN D̃YN dīnu -yargı/din (is the) religion
القيمة ق و م | GWM ELGYMT l-ḳayyimeti doğrulacağın- the correct.

98:5 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

oysa | emredilmedi | dışında (bir şey) | kulluk etmeleri | Allah'a | halis kılarak | kendilerine | dini | birleyerek | ve -doğrulmaları | SaLâTe/Desteğe | ve vermeleri | zekatı | ve budur | -yargı/din | doğrulacağın- |

[] [EMR] [] [ABD̃] [] [ḢLṦ] [] [D̃YN] [ḪNF] [GWM] [ṦLW] [ETY] [ZKW] [] [D̃YN] [GWM]
WME ÊMRWE ÎLE LYABD̃WE ELLH MḢLṦYN LH ELD̃YN ḪNFEÙ WYGYMWE ELṦLET WYÙTWE ELZKET WZ̃LK D̃YN ELGYMT

ve mā umirū illā liyeǎ'budū llahe muḣliSīne lehu d-dīne Hunefā'e ve yuḳīmū S-Salāte ve yu'tū z-zekāte ve ƶālike dīnu l-ḳayyimeti
وما أمروا إلا ليعبدوا الله مخلصين له الدين حنفاء ويقيموا الصلاة ويؤتوا الزكاة وذلك دين القيمة

[] [ا م ر] [] [ع ب د] [] [خ ل ص] [] [د ي ن] [ح ن ف] [ق و م] [ص ل و] [ا ت ي] [ز ك و] [] [د ي ن] [ق و م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WME ve mā oysa And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أمروا ا م ر | EMR ÊMRWE umirū emredilmedi they were commanded
,Mim,Re,Vav,Elif,
,40,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
إلا | ÎLE illā dışında (bir şey) except
,Lam,Elif,
,30,1,
CERT – particle of certainty
حرف تحقيق
ليعبدوا ع ب د | ABD̃ LYABD̃WE liyeǎ'budū kulluk etmeleri to worship
Lam,Ye,Ayn,Be,Dal,Vav,Elif,
30,10,70,2,4,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
مخلصين خ ل ص | ḢLṦ MḢLṦYN muḣliSīne halis kılarak (being) sincere
Mim,Hı,Lam,Sad,Ye,Nun,
40,600,30,90,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
له | LH lehu kendilerine to Him
Lam,He,
30,5,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
الدين د ي ن | D̃YN ELD̃YN d-dīne dini (in) the religion,
Elif,Lam,Dal,Ye,Nun,
1,30,4,10,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
حنفاء ح ن ف | ḪNF ḪNFEÙ Hunefā'e birleyerek upright,
Ha,Nun,Fe,Elif,,
8,50,80,1,,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
ويقيموا ق و م | GWM WYGYMWE ve yuḳīmū ve -doğrulmaları and to establish
Vav,Ye,Gaf,Ye,Mim,Vav,Elif,
6,10,100,10,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الصلاة ص ل و | ṦLW ELṦLET S-Salāte SaLâTe/Desteğe the prayer,
Elif,Lam,Sad,Lam,Elif,Te merbuta,
1,30,90,30,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
ويؤتوا ا ت ي | ETY WYÙTWE ve yu'tū ve vermeleri and to give
Vav,Ye,,Te,Vav,Elif,
6,10,,400,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الزكاة ز ك و | ZKW ELZKET z-zekāte zekatı the zakah
Elif,Lam,Ze,Kef,Elif,Te merbuta,
1,30,7,20,1,400,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
وذلك | WZ̃LK ve ƶālike ve budur And that
Vav,Zel,Lam,Kef,
6,700,30,20,
REM – prefixed resumption particle
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو استئنافية
اسم اشارة
دين د ي ن | D̃YN D̃YN dīnu -yargı/din (is the) religion
Dal,Ye,Nun,
4,10,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
القيمة ق و م | GWM ELGYMT l-ḳayyimeti doğrulacağın- the correct.
Elif,Lam,Gaf,Ye,Mim,Te merbuta,
1,30,100,10,40,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: oysa | أُمِرُوا: emredilmedi | إِلَّا: dışında (bir şey) | لِيَعْبُدُوا: kulluk etmeleri | اللَّهَ: Allah'a | مُخْلِصِينَ: halis kılarak | لَهُ: kendilerine | الدِّينَ: dini | حُنَفَاءَ: birleyerek | وَيُقِيمُوا: ve -doğrulmaları | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | وَيُؤْتُوا: ve vermeleri | الزَّكَاةَ: zekatı | وَذَٰلِكَ: ve budur | دِينُ: -yargı/din | الْقَيِّمَةِ: doğrulacağın- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME oysa | أمروا ÊMRWE emredilmedi | إلا ÎLE dışında (bir şey) | ليعبدوا LYABD̃WE kulluk etmeleri | الله ELLH Allah'a | مخلصين MḢLṦYN halis kılarak | له LH kendilerine | الدين ELD̃YN dini | حنفاء ḪNFEÙ birleyerek | ويقيموا WYGYMWE ve -doğrulmaları | الصلاة ELṦLET SaLâTe/Desteğe | ويؤتوا WYÙTWE ve vermeleri | الزكاة ELZKET zekatı | وذلك WZ̃LK ve budur | دين D̃YN -yargı/din | القيمة ELGYMT doğrulacağın- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: oysa | umirū: emredilmedi | illā: dışında (bir şey) | liyeǎ'budū: kulluk etmeleri | llahe: Allah'a | muḣliSīne: halis kılarak | lehu: kendilerine | d-dīne: dini | Hunefā'e: birleyerek | ve yuḳīmū: ve -doğrulmaları | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve yu'tū: ve vermeleri | z-zekāte: zekatı | ve ƶālike: ve budur | dīnu: -yargı/din | l-ḳayyimeti: doğrulacağın- |
Kırık Meal (Transcript) : |WME: oysa | ÊMRWE: emredilmedi | ÎLE: dışında (bir şey) | LYABD̃WE: kulluk etmeleri | ELLH: Allah'a | MḢLṦYN: halis kılarak | LH: kendilerine | ELD̃YN: dini | ḪNFEÙ: birleyerek | WYGYMWE: ve -doğrulmaları | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | WYÙTWE: ve vermeleri | ELZKET: zekatı | WZ̃LK: ve budur | D̃YN: -yargı/din | ELGYMT: doğrulacağın- |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ancak özleri hâlis olarak ve onun gerçek dînine uyarak Allah'a kulluk etmeleri emredildi onlara, doğru olmaları emredildi ve namaz kılmaları ve zekât vermeleri ve işte budur hükümleri sâbit doğru kitaplardaki din de.
Adem Uğur : Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
Ahmed Hulusi : Oysaki onlar, Hanîfler olarak Dini O'na (yalnız Allâh'a) hâlis kılarak; Allâh'a kulluk yapmalarından, salâtı ikame etmelerinden ve zekâtı vermelerinden başka bir şeyle emir olunmadılar. . . İşte budur Din-i Kayyim (geçerli hak din - sistem)!
Ahmet Tekin : Halbuki, onların da, yalnız Hakka ve tevhide yönelerek, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek samimiyetle toplumlarında uygulayıp, Allah’a kulluk ve ibâdet etmeleri, O’nun şeriatına bağlanmaları, O’na boyun eğmeleri, namazı âdâbına riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlıklı bir toplumun dini, insanlığı, insanî değerleri ayakta tutacak hak din, zamanla değişmeyen tabiî hukuk kurallarını içeren şeriat, düzen, medeniyet budur.
Ahmet Varol : Oysa onlar dini yalnız O'na halis kılan hanifler olarak Allah'a kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekten başka bir şeyle emrolunmamışlardı. İşte dosdoğru din de budur.
Ali Bulaç : Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.
Ali Fikri Yavuz : Halbuki onlar, ancak Allah’a, O’nun dininde ihlâs sahibleri olarak, diğer bâtıl dinlerden İslâm’a yönelerek ibadet etsinler, namazı gereği üzre kılsınlar ve zekâtı versinler diye emrolunmuşlardı. İşte bu emredildikleri şey, dosdoğru hak dindir.
Bekir Sadak : Oysa onlar, dogruya yonelerek, dini yalniz Allah'a has kilarak O'na kulluk etmek, namazi kilmak ve zekati vermekle emrolunmuslardi. Dosdogru olan din de budur.
Celal Yıldırım : Halbuki onlar ancak dini O'na (Allah'a) has kılmak, bâtıldan uzak, Hakk'a yönelerek Allah'a kulluk etmekle, namaz kılmakla, zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. İşte en âdil, en sağlam hükümler taşıyan din budur '
Diyanet İşleri : Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.
Diyanet İşleri (eski) : Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.
Diyanet Vakfi : Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur.
Edip Yüksel : Oysa onlardan, dini sadece ALLAH'a ait kılan tektanrıcılar (monoteist) olarak O'na kulluk etmeleri, namazı gözetmeleri ve zekatı vermeleri istenmişti. İşte dosdoğru din budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Oysa onlar, hakka tapan, Allah'ı birleyiciler olarak dini yalnızca Allah'a tahsis edip Allah'a ibadet etsinler, namazı dosdoğru kılsınlar ve zekatı versinler diye emrolunmuşlardı ancak. İşte odur dosdoğru din!
Elmalılı Hamdi Yazır : Halbuki onlar ancak şununla emr olunmuşlardı: hakperest müvahhid (hanîfler) olarak dîni Allah için halis kılarak yalnız Allaha ıbadet etsinler ve namazı dürüst kılsınlar ve zekâtı versinler ve odur «dîni kayyime»
Fizilal-il Kuran : Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.
Gültekin Onan : Oysa onlara, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler olarak sadece Tanrı'ya kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkası buyrulmadı. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.
Hakkı Yılmaz : "Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir. "
Hasan Basri Çantay : Halbuki onlar Allaha, Onun dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı ve muvahhidler olarak, ibâdet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyle emr olunmamışlardı. En doğru dîn de bu idi.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (onlara) ancak, dinde ihlâslı (samîmî) kimseler, hakka yönelmişler olarak O’nun (rızâsı) için yalnız Allah’a kulluk etmeleri, namazı hakkıyla edâ etmeleri ve zekât vermeleri emrolunmuştu. İşte bu ise, doğru dindir!
İbni Kesir : Halbuki onlar; doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. En doğru din de işte budur.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar, Allah için hanifler olarak dînde halis kullar olmaktan (nefslerini halis kılmaktan) ve namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte kayyum dîn (kıyâmete kadar devam edecek dîn) budur.
Muhammed Esed : Oysa kendilerine yalnızca Allah'a ibadet etmeleri, bütün içtenlikleriyle yalnız O'na iman ederek batıl olan her şeyden uzak durmaları; namazlarında dikkatli ve devamlı olmaları; ve karşılıksız harcamada bulunmaları emrolunmuştu çünkü bu, doğruluğu kesin ve açık olan bir ahlaki değerler sistemidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Halbuki, onlar emrolunmadılar, ancak dinde ihlas sahipleri, muvahhidler olarak ibadet etsinler ve namazı dosdoğru kılsınlar ve zekâtı versinler (diye emrolunmuşlardır). Ve işte en doğru din de budur.
Ömer Öngüt : Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a has kılıp O'nu birleyerek Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları, zekât vermeleri emredilmişti. Bu dimdik ayakta duran bir dindir.
Şaban Piriş : Onlar, sadece dini/otoriteyi Allah’a has kılan hanifler olarak ona kulluk etmek, namazı kılmak, zekatı vermek ile emrolunmuşlardı. İşte dosdoğru din budur.
Suat Yıldırım : Halbuki onlara, şirkten uzak olarak yalnız Allah’a ibadet etmeleri, namazı hakkıyla ifâ etmeleri, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlam, dosdoğru din budur.
Süleyman Ateş : Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a hâlis kılıp O'nu birleyerek Allah'a kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din oydu.
Tefhim-ul Kuran : Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam olan) din budur.
Ümit Şimşek : Oysa onlar sadece bâtıl dinlerden uzaklaşarak saf bir inançla Allah'a kulluk etmek, namaz kılmak ve zekât vermekle emrolunmuşlardı ki, dosdoğru din de zaten budur.
Yaşar Nuri Öztürk : Oysa ki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}