Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّا : doğrusu biz | سَنُلْقِي : bırakacağız | عَلَيْكَ : senin üzerine | قَوْلًا : bir söz | ثَقِيلًا : ağır | Kırık Meal (Harekesiz) : |إنا ÎNE doğrusu biz | سنلقي SNLGY bırakacağız | عليك ALYK senin üzerine | قولا GWLE bir söz | ثقيلا S̃GYLE ağır | Kırık Meal (Okunuş) : |innā : doğrusu biz | senulḳī : bırakacağız | ǎleyke : senin üzerine | ḳavlen : bir söz | ṧeḳīlen : ağır | Kırık Meal (Transcript) : |ÎNE : doğrusu biz | SNLGY : bırakacağız | ALYK : senin üzerine | GWLE : bir söz | S̃GYLE : ağır | Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçekten de sana ağır bir şey vahyedeceğiz. Adem Uğur : Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz. Ahmed Hulusi : Muhakkak ki biz sana ağır bir söz ilka edeceğiz (şuurunda yaşatacağız)! Ahmet Tekin : Sana, vahyi sıkıntılı, sorumluluğu ağır, değeri yüce bir kelâmı Kur’ân’ı vahyedip, onu senin kalbine, hafızana yerleştireceğiz. Ahmet Varol : Doğrusu biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. Ali Bulaç : Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız. Ali Fikri Yavuz : Çünkü biz, sana, (sorumluluğu) ağır bir söz (Kur’an) vahy edeceğiz. Bekir Sadak : Dogrusu Biz, sana, tasimasi agir bir soz vahyedecegiz. Celal Yıldırım : Şüphesiz ki biz, sana (kaldırılması) ağır bir söz vahyedeceğiz. Diyanet İşleri : Şüphesiz biz sana (sorumluluğu) ağır bir söz vahyedeceğiz. Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz. Diyanet Vakfi : Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz. Edip Yüksel : Biz sana ağır bir söz bırakacağız. Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz). Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Çünkü Biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz; Elmalılı Hamdi Yazır : Çünkü biz senin üzerine ağır bir söz ilka edeceğiz Fizilal-il Kuran : Çünkü biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz. Gültekin Onan : Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız. Hakkı Yılmaz : Şüphesiz Biz, senin üzerine çok ağır bir söz/Kur’ân'ı bırakacağız. Hasan Basri Çantay : Hakıykat biz sana ağır bir söz vahyediyoruz. Hayrat Neşriyat : Çünki biz, senin üzerine (kıymeti pek) ağır bir söz (Kur’ân) bırakacağız(vahyedeceğiz)! İbni Kesir : Muhakkak ki Biz; sana, ağır bir söz vahyedeceğiz. İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki Biz, sana yakında ağır bir söz ilka edeceğiz (ulaştıracağız). Muhammed Esed : Biz sana (sorumluluğu) ağır bir mesaj tevdi edeceğiz; Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki Biz sana ağır bir kelâm vahyedeceğiz. Ömer Öngüt : Doğrusu biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz. Şaban Piriş : Çünkü biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz. Suat Yıldırım : Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz. Süleyman Ateş : Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. Tefhim-ul Kuran : Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır' bir söz (vahy) bırakacağız. Ümit Şimşek : Biz sana sorumluluğu ağır bir söz vahyedeceğiz. Yaşar Nuri Öztürk : Doğrusu, biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.