İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Saat yaklaştı ve Kamer (Ay) yarıldı.(54:1) | |
Ve onlar, bir mucize görseler, yüz çevirirler. Ve bu “Sürekli bir sihirdir.” derler.(54:2) | |
Ve yalanladılar ve de kendi hevalarına tâbî oldular. Ve bütün işler kararlaştırılmıştır.(54:3) | |
Ve andolsun ki onlara, içinde caydırıcı şeyler bulunan haberlerden geldi.(54:4) | |
(Bu haberler), son derece baliğ (açık) hikmetlerdir. Buna rağmen uyarıların bir faydası olmadı.(54:5) | |
Artık onlardan yüz çevir. O gün davetçi, (onları) korkunç dehşetli bir şeye çağıracak.(54:6) | |
Kabirlerden, gözleri dehşete düşmüş olarak çıkarlar. Sanki onlar, etrafa yayılan çekirgeler gibidir.(54:7) | |
Davetçiye doğru koşan kâfirler: “Bu, çok zor bir gün.” diyecekler.(54:8) | |
Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanladı. Böylece kulumuzu (Hz. Nuh'u) yalanladılar. “O, mecnundur.” dediler. Ve cefa edilerek (tebliğden) men edildi.(54:9) | |
Sonunda, Rabbine dua etti: “Muhakkak ki ben, mağlûp olanım. Öyleyse intikam al.”(54:10) | |
Bunun üzerine, semanın kapılarını gürül gürül akan suya açtık.(54:11) | |
Ve yeryüzünü pınarlar halinde fışkırttık. Böylece sular, taktir edilmiş olan emir üzerine birleşti.(54:12) | |
Ve onu, perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi) üzerinde taşıdık.(54:13) | |
(Gemi) gözlerimizin önünde yüzerek akıp gidiyordu, inkâr edilmiş olana (Hz. Nuh'a) bir mükâfat olarak.(54:14) | |
Ve andolsun ki Biz, onu (o gemiyi) bir âyet (ibret) olarak bıraktık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?(54:15) | |
Öyleyse inzarım (uyarılarım) ve azabım nasıl oldu?(54:16) | |
Ve andolsun ki Biz, Kur'ân'ı, zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?(54:17) | |
Ad (kavmi) de yalanladı. Öyleyse inzarım (uyarılarım) ve azabım nasıl oldu?(54:18) | |
Muhakkak ki Biz, onların üzerine uğursuzluğu (felâketleri), gün boyu devam eden sarsaran rüzgârı (çok şiddetli, uğultulu ve çok soğuk bir kasırga) gönderdik.(54:19) | |
(Öyle bir rüzgâr ki) insanları, sanki kökünden koparılmış hurma kütükleri gibi (havaya fırlatıp) atar.(54:20) | |
Ve andolsun ki Biz, Kur'ân'ı zikir için kolaylaştırdık. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?(54:22) | |
Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.(54:23) | |
O zaman şöyle dediler: “Bizden biri olan bir beşere mi? Biz, ona mı tâbî olacağız? O taktirde muhakkak ki biz, gerçekten dalâlet ve çılgınlık içinde oluruz.”(54:24) | |
Zikir, aramızdan ona mı ilka edildi (ulaştırıldı)? Hayır o, haddini aşan bir yalancıdır.(54:25) | |
Haddini aşan yalancı kimdir, yarın bilecekler.(54:26) | |
Muhakkak ki, onlara fitne (imtihan) olsun diye o dişi deveyi gönderen Biziz. Artık onları gözle (akıbetlerini bekle) ve sabret.(54:27) | |
(Beldedeki) suyun, (deve ile) onlar arasında taksim edildiğini (nöbetleşe içileceğini) onlara haber ver. İçecek olanların hepsi, sırası gelince hazır olur.(54:28) | |
Bir süre sonra arkadaşlarını çağırdılar (deveyi öldürmesini istediler). Bunun üzerine o, ileri atıldı sonra da (onu) kesti.(54:29) | |
Muhakkak ki Biz, onların üzerine tek bir sayha (korkunç ses dalgası) gönderdik. Böylece onlar, ufalanmış kuru ot gibi oldular.(54:31) | |
Lut (A.S)'ın kavmi de uyarıları yalanladı.(54:33) | |
Muhakkak ki Biz, onların üzerine helâk edici bir kasırga gönderdik. Seher vaktinde Lut (A.S)'ın ailesi hariç, onları kurtardık.(54:34) | |
Katımızdan bir ni'met olarak, şükreden kimseyi işte Biz, böyle mükâfatlandırırız.(54:35) | |
Ve andolsun ki, Lut (A.S), onları “şiddetli azabımızla yakalamamız” konusunda uyardı. Fakat onlar, bu uyarılardan şüphe ettiler.(54:36) | |
Ve andolsun ki, kötü amelleri için ondan misafirlerini ısrarla istediler. Bunun üzerine onların gözlerini silip yok ettik. Öyleyse inzarımı (uyarılarımı) ve azabımı tadın!(54:37) | |
Ve andolsun ki, onları sabahleyin daimî bir azap yakaladı.(54:38) | |
Öyleyse inzarımı (uyarılarımı) ve azabımı tadın!(54:39) | |
Ve andolsun ki, firavun ailesine de uyarılar geldi.(54:41) | |
Âyetlerimizin hepsini yalanladılar. Bu sebeple onları üstün kudret sahibinin yakalayışı ile yakalayıp aldık (helâk ettik).(54:42) | |
(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz, onlardan (yalanlayan kavimlerden) daha mı hayırlı, yoksa sizin için semavî kitaplarda beraat mı var?(54:43) | |
Yoksa: “Biz, hepimiz yardımlaşan (yenilmeyen) bir toplumuz.” mu diyorlar?(54:44) | |
Yakında hepsi hezimete uğratılacak ve arkalarına dönecekler (kaçacaklar).(54:45) | |
Hayır, onlara vaadedilen (azap), o saattir (kıyâmet vaktidir). Ve o saat, daha korkunç ve daha dehşetlidir.(54:46) | |
Muhakkak ki mücrimler (suçlular), dalâlet ve çılgınlık içindedir.(54:47) | |
O gün yüz üstü (sürünerek) ateşe sürüklenirler. “Sekarın (alevli ateşin) dokunuşunu tadın!” (denir).(54:48) | |
Muhakkak ki Biz, herşeyi, bir kaderle (takdir edilmiş olarak) yarattık.(54:49) | |
Ve Bizim emrimiz, tek bir emirden başka bir şey değildir, gözün bir anlık bakışı gibidir.(54:50) | |
Ve andolsun ki, sizin gibi olanları helâk ettik. Buna rağmen tezekkür eden (ibret alan) var mı?(54:51) | |
Ve onların yaptıkları herşey (semavî) kitaplarda vardır.(54:52) | |
Ve küçük büyük herşey yazılmıştır.(54:53) | |
Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve nehir kenarlarındadır.(54:54) | |
Kudret Sahibi Melik'in huzurunda, sadıklar makamındadır.(54:55) | |