REM – prefixed resumption particle V – 3rd person masculine plural (form III) perfect verb PRON – subject pronoun الفاء استئنافية فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
صاحبهم
ص ح ب | ṦḪB
ṦEḪBHM
SāHibehum
bir arkadaşlarını
their companion
Sad,Elif,Ha,Be,He,Mim, 90,1,8,2,5,40,
N – accusative noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فتعاطى
ع ط و | AŦW
FTAEŦ
fe teǎāTā
o da bıçağı çekti
and he took
Fe,Te,Ayn,Elif,Tı,, 80,400,70,1,9,,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb الفاء عاطفة فعل ماض
فعقر
ع ق ر | AGR
FAGR
fe ǎḳara
(deveyi) kesti
and hamstrung.
Fe,Ayn,Gaf,Re, 80,70,100,200,
CONJ – prefixed conjunction fa (and) V – 3rd person masculine singular perfect verb الفاء عاطفة فعل ماض
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَنَادَوْا: çağırdılar | صَاحِبَهُمْ: bir arkadaşlarını | فَتَعَاطَىٰ: o da bıçağı çekti | فَعَقَرَ: (deveyi) kesti |
Adem Uğur : Arkadaşlarını çağırdılar, o da (bundan cür'et alarak) kılıcını kaptı ve deveyi kesti.
Ahmed Hulusi : Arkadaşlarına seslenip çağırdılar. Onlar da payını aldı, deveyi de vahşi şekilde boğazladılar!
Ahmet Tekin : Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi.'
Ahmet Varol : Onlar arkadaşlarını çağırdılar; o da bıçağını çekip deveyi kesti.
Ali Bulaç : Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı.
Ali Fikri Yavuz : (Salih Peygamberin kavmi bir müddet nöbetleşe bu emre uyduktan sonra), nihayet (Kudar İbni Salif adındaki) arkadaşlarını çağırdılar. O da kılıca sarılarak deveyi kesti.
Bekir Sadak : Ama bir arkadaslarini cagirdilar, o da kilicini alarak deveyi kesti.
Celal Yıldırım : Bu uyarıya rağmen (bir azgın gözü dönmüşe) arkadaşları seslendiler ; o da silahını kullanarak deveyi düşürüp kesti!
Diyanet İşleri : Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
Diyanet İşleri (eski) : Ama bir arkadaşlarını çağırdılar, o da kılıcını alarak deveyi kesti.
Diyanet Vakfi : Arkadaşlarını çağırdılar, o da (bundan cür'et alarak) kılıcını kaptı ve deveyi kesti.
Edip Yüksel : Bir arkadaşlarını çağırdılar, o da çekip (deveyi) kesti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar, o da silaha sarıldı ve ayaklarını çırptı (biçti).
Elmalılı Hamdi Yazır : Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı
Fizilal-il Kuran : Ama onlar bir arkadaşlarını çağırdılar. O da kılıcını çekerek hayvanı cansız yere serdi.
Gültekin Onan : Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi'.
Hakkı Yılmaz : Bunun üzerine arkadaşlarına/ idarecilerine seslendiler. O da alacağını alıp sosyal kurumları ayakta tutan gelir kaynaklarını kurutarak sistemi çökertiverdi.
Hasan Basri Çantay : Binnetîce, arkadaşlarını çağırdılar. O da (kılıca) sarılarak (deveyi) kesdi.
Hayrat Neşriyat : Sonunda (buna dayanamayıp, deveyi öldürmeye karar verdiler ve) arkadaşlarını çağırdılar; bunun üzerine (o da, kılıcına) cür’etle sarıldı da (deveyi) kesti.
İbni Kesir : Arkadaşlarını çağırdılar, o da sarılarak onu kesti.
İskender Evrenosoğlu : Bir süre sonra arkadaşlarını çağırdılar (deveyi öldürmesini istediler). Bunun üzerine o, ileri atıldı sonra da (onu) kesti.
Muhammed Esed : Ama onlar (en yakın) adamlarını çağırdılar; o (gelir gelmez kötü bir işe) kalkıştı ve (hayvanı) vahşice boğazladı.
Ömer Nasuhi Bilmen : (28-29) Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü.
Ömer Öngüt : Bir arkadaşlarını çağırdılar. O da cüret edip bıçağını çekerek deveyi kesti.
Şaban Piriş : Arkadaşlarını çağırdılar, o da elini uzatıp deveyi vahşice boğazladı.
Suat Yıldırım : Onlar en yakın arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağı çıkarıp deveyi kesti.
Süleyman Ateş : Bir arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağı çekip (deveyi) kesti.
Tefhim-ul Kuran : Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi.'
Ümit Şimşek : Onlar arkadaşlarını çağırdılar; o da bıçağını çekip deveyi kesti.
Yaşar Nuri Öztürk : Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]