Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Yüzünü ekşitti ve öteye döndü;(80:1) | |
Yanına kör adam geldi diye.(80:2) | |
Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek.(80:3) | |
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.(80:4) | |
O, kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görene gelince,(80:5) | |
Ki sen ona yöneliyorsun;(80:6) | |
Sana ne onun arınmasından!(80:7) | |
O, koşarak sana gelen var ya;(80:8) | |
Odur içine ürperti düşen.(80:9) | |
Sen ona aldırmazlık ediyorsun.(80:10) | |
Hayır, hiç de öyle değil! O, bir düşündürücüdür.(80:11) | |
Dileyen onu düşünüp öğüt alır.(80:12) | |
Kutsanan bereketli sayfalardadır o.(80:13) | |
Yüceltilen, tertemiz sayfalarda,(80:14) | |
Yazıcıların ellerinde;(80:15) | |
Ak pak, mübarek yazıcıların.(80:16) | |
Kahrolası insan, ne kadar da nankördür!(80:17) | |
Hangi şeyden yarattı onu?(80:18) | |
Bir spermden! Yarattı onu, ölçülendirip biçimlendirdi onu.(80:19) | |
Sonra, yolu kolaylaştırdı ona,(80:20) | |
Sonra öldürdü onu, kabre koydurdu onu.(80:21) | |
Sonra dilediği zaman diriltip ortaya çıkardı onu.(80:22) | |
Hayır, hayır! O, O'nun kendisine emrettiğini hiç yerine getirmedi.(80:23) | |
Hadi, bakıversin insan, kendi yiyeceğine!(80:24) | |
Biz suyu döktük de döktük.(80:25) | |
Sonra yeryüzünü yardık da yardık.(80:26) | |
Ardından orada dâneler bitirdik.(80:27) | |
Üzümler, yoncalar,(80:28) | |
Zeytinlikler, hurmalıklar,(80:29) | |
Gür çimenli, bol ağaçlı bahçeler,(80:30) | |
Meyve, otlak/sebze.(80:31) | |
Sizin ve hayvanlarınızın yararına.(80:32) | |
Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde,(80:33) | |
Bir gün ki o, kişi öz kardeşinden kaçar,(80:34) | |
Öz annesinden, öz babasından,(80:35) | |
Eşinden, oğullarından,(80:36) | |
O gün onlardan her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır.(80:37) | |
Yüzler vardır o gün, pırıl pırıl,(80:38) | |
Gülen, müjdelerle parıldayan.(80:39) | |
Ve yüzler vardır o gün toza toprağa bulanmış.(80:40) | |
Tozu toprağı da bir is bürümüştür.(80:41) | |
İşte bunlardır küfre sapanlar, kötülüğe batanlar.(80:42) | |