Mustafa İslamoğlu Meali |
|
O (kibirli adam) surat astı ve sırtını dönüp uzaklaştı,(80:1) | |
yanına âmâ geldi diye...(80:2) | |
"Ve (sana gelince ey Nebi!) Sen nereden bileceksin o (müşrikin) arınacağına dair bir ihtimal bulunduğuna;(80:3) | |
veya alacağı öğütün kendisine yarar sağlayacağını?(80:4) | |
Fakat, kendi kendine yettiğini sanan kimseye gelince:(80:5) | |
Sen bütün ilgini ona yönelttin;(80:6) | |
oysa ki, onun arınmamasının sorumlusu sen değilsin;(80:7) | |
fakat sana büyük iştiyakla gelen var ya:(80:8) | |
-ki o Allah'a saygıda kusur etmez-(80:9) | |
işte sen onu ihmal ediyorsun.(80:10) | |
Elbet bu hitap bir öğüt ve uyarıdan ibarettir.(80:11) | |
gönüllü olan herkes ondan öğüt alabilir,(80:12) | |
kutsal ve seçkin kayıtlar altında korunmuştur;(80:13) | |
yüce ve şaibesiz(80:14) | |
elçilerin elleriyle (taşınan);(80:15) | |
türünün en iyisi ve hata yapmayan (elçilerin).(80:16) | |
Hakkını vermediği hayattan mahrum kalası insanoğlu, nankörlükte ne kadar da sınır tanımazdır?(80:17) | |
O, insanı neden yarattı?(80:18) | |
(Elbette) basit bir hayat tohumundan. Önce yarattı, ardında ona takdir yeteneği bahşetti;(80:19) | |
sonra ona yolu kolaylaştırdı;(80:20) | |
en sonunda onun için ölümü takdir etti ve kabre koydurdu;(80:21) | |
nihayet dilediğinde onu tekrar diriltecektir.(80:22) | |
Evet, (hiçbir insan) O'nun emirlerini asla kusursuz olarak yerine getirememiştir.(80:23) | |
İnsanoğlu yediklerine bir baksın:(80:24) | |
Elbet suyu tarifsiz bir cömertlikle Biz indirmekteyiz;(80:25) | |
sonra toprağı tarifsiz bir incelikle yarmaktayız;(80:26) | |
derken orada tohumu yetiştirmekteyiz...(80:27) | |
Mesela üzüm bağları, sebze bahçeleri,(80:28) | |
zeytinlik ve hurmalıklar,(80:29) | |
balta girmemiş sulak ormanlar,(80:30) | |
meyveli ve meyvesiz bitkiler;(80:31) | |
sizin ve hayvanlarınızın (beslenmesi) için...(80:32) | |
Ve nihayet kulakları sağır eden o (mahşer) çığlığı koptuğunda;(80:33) | |
o gün kişi kardeşinden kaçacak;(80:34) | |
annesinden ve babasından;(80:35) | |
hanımından ve çocuklarından...(80:36) | |
o gün herkesin birbirinden kaçmak için yeterli meşguliyeti olacak.(80:37) | |
Bazı yüzler vardır: o gün ışıl ışıl, ağardıkça ağaracak;(80:38) | |
şen-şakrak...(80:39) | |
Bazı yüzler de vardır: o gün bütünüyle top-toprak;(80:40) | |
karardıkça kararacak...(80:41) | |
İşte bunlar, inkarın dibini boylayan ve yoldan sapan sorumsuz kimseler olacak.(80:42) | |