» 62 / Cum’a  2:

Kuran Sırası: 62
İniş Sırası: 110
Cuma Suresi = Cuma/Toplanma Suresi
9. ayetinde Cuma günü çagri yapildiginda toplu halde namaza gidilmesi emredildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. هُوَ (HW) = huve : O
2. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
3. بَعَثَ (BAS̃) = beǎṧe : gönderendir
4. فِي (FY) = fī : içinde
5. الْأُمِّيِّينَ (ELÊMYYN) = l-ummiyyīne : ümmiler
6. رَسُولًا (RSWLE) = rasūlen : bir elçi
7. مِنْهُمْ (MNHM) = minhum : kendilerinden olan
8. يَتْلُو (YTLW) = yetlū : okuyan
9. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onlara
10. ايَاتِهِ ( ËYETH) = āyātihi : O'nun ayetlerini
11. وَيُزَكِّيهِمْ (WYZKYHM) = ve yuzekkīhim : ve onları yücelten
12. وَيُعَلِّمُهُمُ (WYALMHM) = ve yuǎllimuhumu : ve onlara öğreten
13. الْكِتَابَ (ELKTEB) = l-kitābe : Kitabı
14. وَالْحِكْمَةَ (WELḪKMT) = velHikmete : ve hikmeti
15. وَإِنْ (WÎN) = vein : oysa
16. كَانُوا (KENWE) = kānū : onlar idiler
17. مِنْ (MN) = min :
18. قَبْلُ (GBL) = ḳablu : önceden
19. لَفِي (LFY) = lefī : içinde
20. ضَلَالٍ (ŽLEL) = Delālin : bir sapıklık
21. مُبِينٍ (MBYN) = mubīnin : açık
O | | gönderendir | içinde | ümmiler | bir elçi | kendilerinden olan | okuyan | onlara | O'nun ayetlerini | ve onları yücelten | ve onlara öğreten | Kitabı | ve hikmeti | oysa | onlar idiler | | önceden | içinde | bir sapıklık | açık |

[] [] [BAS̃] [] [EMM] [RSL] [] [TLW] [] [EYY] [ZKW] [ALM] [KTB] [ḪKM] [] [KWN] [] [GBL] [] [ŽLL] [BYN]
HW ELZ̃Y BAS̃ FY ELÊMYYN RSWLE MNHM YTLW ALYHM ËYETH WYZKYHM WYALMHM ELKTEB WELḪKMT WÎN KENWE MN GBL LFY ŽLEL MBYN

huve lleƶī beǎṧe l-ummiyyīne rasūlen minhum yetlū ǎleyhim āyātihi ve yuzekkīhim ve yuǎllimuhumu l-kitābe velHikmete vein kānū min ḳablu lefī Delālin mubīnin
هو الذي بعث في الأميين رسولا منهم يتلو عليهم آياته ويزكيهم ويعلمهم الكتاب والحكمة وإن كانوا من قبل لفي ضلال مبين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
هو | HW huve O He
الذي | ELZ̃Y lleƶī (is) the One Who
بعث ب ع ث | BAS̃ BAS̃ beǎṧe gönderendir sent
في | FY içinde among
الأميين ا م م | EMM ELÊMYYN l-ummiyyīne ümmiler the unlettered
رسولا ر س ل | RSL RSWLE rasūlen bir elçi a Messenger
منهم | MNHM minhum kendilerinden olan from themselves
يتلو ت ل و | TLW YTLW yetlū okuyan reciting
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara to them
آياته ا ي ي | EYY ËYETH āyātihi O'nun ayetlerini His Verses,
ويزكيهم ز ك و | ZKW WYZKYHM ve yuzekkīhim ve onları yücelten and purifying them
ويعلمهم ع ل م | ALM WYALMHM ve yuǎllimuhumu ve onlara öğreten and teaching them
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
والحكمة ح ك م | ḪKM WELḪKMT velHikmete ve hikmeti and the wisdom
وإن | WÎN vein oysa although
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū onlar idiler they were
من | MN min from
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu önceden before
لفي | LFY lefī içinde surely in
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin bir sapıklık an error
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnin açık clear.

62:2 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

O | | gönderendir | içinde | ümmiler | bir elçi | kendilerinden olan | okuyan | onlara | O'nun ayetlerini | ve onları yücelten | ve onlara öğreten | Kitabı | ve hikmeti | oysa | onlar idiler | | önceden | içinde | bir sapıklık | açık |

[] [] [BAS̃] [] [EMM] [RSL] [] [TLW] [] [EYY] [ZKW] [ALM] [KTB] [ḪKM] [] [KWN] [] [GBL] [] [ŽLL] [BYN]
HW ELZ̃Y BAS̃ FY ELÊMYYN RSWLE MNHM YTLW ALYHM ËYETH WYZKYHM WYALMHM ELKTEB WELḪKMT WÎN KENWE MN GBL LFY ŽLEL MBYN

huve lleƶī beǎṧe l-ummiyyīne rasūlen minhum yetlū ǎleyhim āyātihi ve yuzekkīhim ve yuǎllimuhumu l-kitābe velHikmete vein kānū min ḳablu lefī Delālin mubīnin
هو الذي بعث في الأميين رسولا منهم يتلو عليهم آياته ويزكيهم ويعلمهم الكتاب والحكمة وإن كانوا من قبل لفي ضلال مبين

[] [] [ب ع ث] [] [ا م م] [ر س ل] [] [ت ل و] [] [ا ي ي] [ز ك و] [ع ل م] [ك ت ب] [ح ك م] [] [ك و ن] [] [ق ب ل] [] [ض ل ل] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
هو | HW huve O He
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الذي | ELZ̃Y lleƶī (is) the One Who
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
بعث ب ع ث | BAS̃ BAS̃ beǎṧe gönderendir sent
Be,Ayn,Se,
2,70,500,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
في | FY içinde among
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
الأميين ا م م | EMM ELÊMYYN l-ummiyyīne ümmiler the unlettered
Elif,Lam,,Mim,Ye,Ye,Nun,
1,30,,40,10,10,50,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
رسولا ر س ل | RSL RSWLE rasūlen bir elçi a Messenger
Re,Sin,Vav,Lam,Elif,
200,60,6,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
منهم | MNHM minhum kendilerinden olan from themselves
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
يتلو ت ل و | TLW YTLW yetlū okuyan reciting
Ye,Te,Lam,Vav,
10,400,30,6,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara to them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
آياته ا ي ي | EYY ËYETH āyātihi O'nun ayetlerini His Verses,
,Ye,Elif,Te,He,
,10,1,400,5,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ويزكيهم ز ك و | ZKW WYZKYHM ve yuzekkīhim ve onları yücelten and purifying them
Vav,Ye,Ze,Kef,Ye,He,Mim,
6,10,7,20,10,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ويعلمهم ع ل م | ALM WYALMHM ve yuǎllimuhumu ve onlara öğreten and teaching them
Vav,Ye,Ayn,Lam,Mim,He,Mim,
6,10,70,30,40,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الكتاب ك ت ب | KTB ELKTEB l-kitābe Kitabı the Book
Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
1,30,20,400,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
والحكمة ح ك م | ḪKM WELḪKMT velHikmete ve hikmeti and the wisdom
Vav,Elif,Lam,Ha,Kef,Mim,Te merbuta,
6,1,30,8,20,40,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وإن | WÎN vein oysa although
Vav,,Nun,
6,,50,
CIRC – prefixed circumstantial particle
COND – conditional particle
الواو حالية
حرف شرط
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū onlar idiler they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبل ق ب ل | GBL GBL ḳablu önceden before
Gaf,Be,Lam,
100,2,30,
N – genitive noun
اسم مجرور
لفي | LFY lefī içinde surely in
Lam,Fe,Ye,
30,80,10,
EMPH – emphatic prefix lām
P – preposition
اللام لام التوكيد
حرف جر
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLEL Delālin bir sapıklık an error
Dad,Lam,Elif,Lam,
800,30,1,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnin açık clear.
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
ADJ – genitive masculine indefinite (form IV) active participle
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |هُوَ: O | الَّذِي: | بَعَثَ: gönderendir | فِي: içinde | الْأُمِّيِّينَ: ümmiler | رَسُولًا: bir elçi | مِنْهُمْ: kendilerinden olan | يَتْلُو: okuyan | عَلَيْهِمْ: onlara | ايَاتِهِ: O'nun ayetlerini | وَيُزَكِّيهِمْ: ve onları yücelten | وَيُعَلِّمُهُمُ: ve onlara öğreten | الْكِتَابَ: Kitabı | وَالْحِكْمَةَ: ve hikmeti | وَإِنْ: oysa | كَانُوا: onlar idiler | مِنْ: | قَبْلُ: önceden | لَفِي: içinde | ضَلَالٍ: bir sapıklık | مُبِينٍ: açık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |هو HW O | الذي ELZ̃Y | بعث BAS̃ gönderendir | في FY içinde | الأميين ELÊMYYN ümmiler | رسولا RSWLE bir elçi | منهم MNHM kendilerinden olan | يتلو YTLW okuyan | عليهم ALYHM onlara | آياته ËYETH O'nun ayetlerini | ويزكيهم WYZKYHM ve onları yücelten | ويعلمهم WYALMHM ve onlara öğreten | الكتاب ELKTEB Kitabı | والحكمة WELḪKMT ve hikmeti | وإن WÎN oysa | كانوا KENWE onlar idiler | من MN | قبل GBL önceden | لفي LFY içinde | ضلال ŽLEL bir sapıklık | مبين MBYN açık |
Kırık Meal (Okunuş) : |huve: O | lleƶī: | beǎṧe: gönderendir | : içinde | l-ummiyyīne: ümmiler | rasūlen: bir elçi | minhum: kendilerinden olan | yetlū: okuyan | ǎleyhim: onlara | āyātihi: O'nun ayetlerini | ve yuzekkīhim: ve onları yücelten | ve yuǎllimuhumu: ve onlara öğreten | l-kitābe: Kitabı | velHikmete: ve hikmeti | vein: oysa | kānū: onlar idiler | min: | ḳablu: önceden | lefī: içinde | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: açık |
Kırık Meal (Transcript) : |HW: O | ELZ̃Y: | BAS̃: gönderendir | FY: içinde | ELÊMYYN: ümmiler | RSWLE: bir elçi | MNHM: kendilerinden olan | YTLW: okuyan | ALYHM: onlara | ËYETH: O'nun ayetlerini | WYZKYHM: ve onları yücelten | WYALMHM: ve onlara öğreten | ELKTEB: Kitabı | WELḪKMT: ve hikmeti | WÎN: oysa | KENWE: onlar idiler | MN: | GBL: önceden | LFY: içinde | ŽLEL: bir sapıklık | MBYN: açık |
Abdulbaki Gölpınarlı : O, bir mâbuttur ki Mekkeliler içinden, kendi cinslerinden bir peygamber göndermiştir; onlara âyetlerini okumaktadır ve onları tertemiz bir hale getirmektedir ve onlara kitabı ve şerîatlerin hikmetlerini öğretmektedir ve bundan önce onlar, elbette apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Adem Uğur : Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Ahmed Hulusi : O ki, ümmîler içinde kendilerinden Rasûl bâ's etti ki; onlara O'nun işaretlerini okuyan, onları saflaştıran ve onlara Kitabı (hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsi) ve Hikmeti (oluşum sistemi bilgisi) öğretsin. Oysa onlar daha önce apaçık bir inanç sapıklığı içindeydiler.
Ahmet Tekin : O, içlerinden, ümmîler, Mekkeli bilinen kabileler arasında kendilerine Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ı okuyan, onları pislikten arındıran, vicdanlarını temizleyen, onlara okuma yazmayı, kitaba, Kur’ân’a vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini öğreten, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul seçerek görevlendirendir. Onlar önceden, tamamen başlarına buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeydiler.
Ahmet Varol : O, ümmiler [1] içinde kendilerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Ali Bulaç : O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
Ali Fikri Yavuz : (Çoğu okuma yazma bilmiyen) Arablar içinde, soylarından bir peygamber gönderen O’dur. (Bu Peygamber Muhammed Aleyhisselâm) üzerlerine O’nun ayetlerini okuyor, onları (şirk kirinden) temizliyor, kendilerine Kur’an ve şeriat (dinî hükümler) öğretiyor. Halbuki bundan önce (Peygamberin gelişinden evvel) açık bir sapıklık içinde idiler.
Bekir Sadak : Kitapsiz kimseler arasindan, kendilerine ayetlerini okuyan, onlari aritan, onlara Kitabi ve hikmeti ogreten bir peygamber gonderen O'dur. Onlar, daha once, suphesiz apacik bir sapiklik icinde idiler.
Celal Yıldırım : Ümmîlere (çoğu okur-yazar olmayan Araplara) kendilerinden bir peygamber gönderen O'dur. O Peygamber, onlara Allah'ın âyetlerini okur, onların (iç ve dışlarını) arındırıp temizler; onlara kitap ve hikmet öğretir; oysa ümmîler daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
Diyanet İşleri : O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Hâlbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Diyanet İşleri (eski) : Kitapsız (okuma-yazma bilmeyen) kimseler arasından, kendilerine ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O'dur. Onlar, daha önce, şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Diyanet Vakfi : Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Edip Yüksel : O ki, ümmilerin arasından, kendilerinden olan bir elçi göndermiştir ki onlara O'nun ayetlerini okuyor, onları temizliyor ve onlara kitabı ve bilgeliği öğretiyor. Bundan önce onlar apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O'dur, ümmiler içinde kendilerinden olup onlara ayetlerini okuyan, onları temize çıkarıp parlatan, onlara kitap ve hikmet öğreten bir peygamber gönderen. Oysa bundan önce açık bir sapıklık içindeydiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Odur ki: ümmîler içinde kendilerinden bir Resul gönderdi, üzerlerine onun âyetlerini okuyor ve onları temize çıkarıp parlatıyor, kendilerine kitab ve hikmet öğretiyor, halbuki bundan evvel açık bir dalâl içinde idiler.
Fizilal-il Kuran : Ümmiler arasından kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen Allah'tır. Halbuki onlar daha önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.
Gültekin Onan : O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
Hakkı Yılmaz : (2,3) O, Anakentliler/Mekkeliler içinde, kendilerinden olan ve Anakentlilere ve henüz onlara katılmamış olan onlardan başkalarına Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri öğreten bir elçi gönderendir. –Onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde olsalar da.– Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
Hasan Basri Çantay : O, ümmîler içinde kendilerinden (kendilerine) bir peygamber gönderendir ki (bu), onlara âyetlerini okur, onları temizler, onlara kitabı, hikmeti öğretir. Halbuki onlar daha evvel hakıykaten apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Hayrat Neşriyat : O (Allah), ümmîler (Arablar) içinde, kendilerinden bir peygamber gönderendir; (o peygamber) onlara O’nun âyetlerini okuyor, onları (günahlardan) temizliyor ve onlara kitâbı ve hikmeti öğretiyor. Hâlbuki (onlar) daha önce gerçekten apaçık bir dalâlet içinde idiler.
İbni Kesir : Ümmiler arasından, kendilerine O'nun ayetlerini okuyan, onları temizleyen ve onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Halbuki onlar; daha önceleri gerçekten apaçık bir sapıklık içindeydiler.
İskender Evrenosoğlu : Ümmîler arasında, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O'dur. Onlara, O'nun (Allah'ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab'ı (Kur'ân-ı Kerim'i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler.
Muhammed Esed : O, Kitap ile ilgisiz bir topluma, kendi içlerinden kendilerine Allah'ın mesajlarını aktaran, onları arındıran, ilahi kelamı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir ki, o'ndan önce, açık bir sapıklık içindeydiler;
Ömer Nasuhi Bilmen : O, o (Mabûd-i Kerîm)dir ki, ümmîler arasında kendilerinden bir peygamber gönderdi, onlara karşı âyetlerini okur ve onları temizler ve onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki onlar evvelce pek açık bir sapıklık içinde idiler.
Ömer Öngüt : O Allah ki okuma yazma bilmeyen ümmî bir kavmin içinden, onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermiştir. Halbuki onlar daha önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Şaban Piriş : Ümmiler içinde, onlara ayetleri okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten, kendilerinden birini elçi gönderen O’dur. Onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Suat Yıldırım : O, ümmîler arasından, kendilerinden olan bir elçi gönderdi. Bu elçi onlara Allah’ın âyetlerini okur, onları arındırır, onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki daha önce belli ve kesin bir sapıklık içinde idiler.
Süleyman Ateş : O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allâh'ın âyetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar, önceden, açık bir sapıklık içinde idiler.
Tefhim-ul Kuran : O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
Ümit Şimşek : O Allah ki, kitap ehli olmayanlar içinde, onlara âyetlerini okuyan, onları arındıran ve onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermiştir. Yoksa onlar daha önce apaçık bir şaşkınlıkta idiler.
Yaşar Nuri Öztürk : O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}