Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Yemin olsun o burçlarla dolu göğe,(85:1) | |
O vaat olunan güne,(85:2) | |
Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,(85:3) | |
Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,(85:4) | |
O tutuşturulan ateşin adamları,(85:5) | |
Onlar onun başında oturmuşlardı.(85:6) | |
Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.(85:7) | |
Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öç alıyorlardı.(85:8) | |
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.(85:9) | |
Şu bir gerçek ki, inanan erkeklerle inanan kadınlara işkence edip sonra da tövbe etmemiş olanlar için, cehennem azabı vardır. Onlar için yangın azabı da vardır.(85:10) | |
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Büyük başarı işte budur.(85:11) | |
Hiç kuşkusuz, Rabbinin yakalayışı/çarpışı çok şiddetlidir.(85:12) | |
İlk yaratan da O'dur, tekrar yaratan da O'dur!!(85:13) | |
Gafûr O'dur, Vedûd O!(85:14) | |
Arşın sahibidir; Mecîd'dir, şanı yüce olandır!(85:15) | |
İstediğini hemen yapandır.(85:16) | |
Geldi mi sana orduların haberi?(85:17) | |
Yani Firavun ve Semûd'un?(85:18) | |
Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.(85:19) | |
Allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.(85:20) | |
İş onların iddialarının aksinedir! O, çok yüce bir Kur'an'dır.(85:21) | |
Korunmuş bir levhada/Levh-i Mahfûz'dadır.(85:22) | |