Ümit Şimşek Meali |
|
Elif lâm râ. Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura çıkarman ve kudreti herşeye üstün ve her türlü hamde lâyık olan Allah'ın yoluna ulaştırman için sana indirdiğimiz kitaptır.(14:1) | |
O Allah ki, göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Çarpılacakları şiddetli azap yüzünden yazıklar olsun o kâfirlere!(14:2) | |
Onlar, dünya hayatını âhirete tercih eden, halkı Allah'ın yolundan alıkoyan ve o yolu eğri göstermeye çalışanlardır. İşte onlar pek derin bir sapıklık içindedirler.(14:3) | |
Biz herbir peygamberi, onlara dinlerini açıklasın diye, kendi milletinin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir.(14:4) | |
Biz Musa'yı da 'Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat' diye, âyetlerimizle birlikte gönderdik. Çok sabreden ve çok şükreden herkes için bunda ibretler vardır.(14:5) | |
O zaman Musa kavmine 'Allah'ın size olan nimetlerini hatırlayın,' demişti. 'Hani sizi Firavun'dan kurtarmıştı ki, o size azabın en kötüsünü reva görüyor, kız çocuklarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyordu. Bunda da size Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.(14:6) | |
'Hani Rabbiniz size şunu da bildirmişti: Şükrederseniz size daha çok veririm. Nankörlük ederseniz, o zaman da azabım çok çetindir.'(14:7) | |
Musa şunu da söyledi: 'Siz ve dünyada daha başka kim varsa hepiniz birden inkâr edecek olsanız da, Allah kimseye muhtaç değildir; bütün âlemlerin şükür ve övgüleri de Ona aittir.'(14:8) | |
Sizden önce geçen Nuh kavminin, Âd ve Semud'un ve daha sonra gelenlerin-ki bunların hepsini birden ancak Allah bilir-haberi size ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık deliller getirmiş, onlar ise öfkelerinden ellerini dişleyerek 'Sizinle gönderileni biz inkâr ediyoruz; bizi davet ettiğiniz şey hakkında da derin bir kuşku içindeyiz' demişlerdi.(14:9) | |
Peygamberleri onlara dedi ki: 'Gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah hakkında kuşku mu olur? O sizi, günahlarınızı bağışlamak ve ecelinizi belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakmak için çağırıyor.' Onlar ise 'Siz de bizim gibi birer beşersiniz,' dediler. 'Atalarımızın taptıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin.'(14:10) | |
Peygamberleri onlara dedi ki: 'Biz de sizin gibi birer beşeriz; fakat Allah dilediği kuluna lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan biz size bir delil getiremeyiz. Mü'min olanlar ancak Allah'a tevekkül etsinler.(14:11) | |
'O bize yollarımızı göstermişken Biz niçin Ona tevekkül etmeyelim ki? Sizin bize vereceğiniz eziyete biz sabredeceğiz. Tevekkül edecek olanlar da ancak Allah'a tevekkül etsinler.'(14:12) | |
İnkâr edenler ise, peygamberlerine, 'Ya bizim dinimize girersiniz, ya da sizi yurdumuzdan çıkarırız' dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: Biz zalimleri helâk edeceğiz.(14:13) | |
Onların ardından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, Benim huzurumda hesap vermekten ve tehdidimden korkan kimse içindir.(14:14) | |
Ve peygamberler fetih istedi. Ve herbir inatçı zorba hüsrana düştü.(14:15) | |
Bu hüsranın ardından bir de Cehennem var ki orada ona kanlı ve irinli bir sudan içirilir.(14:16) | |
Onu yudumlar, fakat yutamaz. Her taraftan onu ölüm kuşatır; fakat ölü de değildir. Bunun arkasından da ağır bir azap vardır.(14:17) | |
Rablerini inkâr edenlerin hali, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. En büyük aldanış işte budur.(14:18) | |
Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.(14:19) | |
Bu da Allah'a zor gelmez.(14:20) | |
Derken onların hepsi Allah'ın huzuruna çıkarlar. Güçsüz olanları, büyüklük taslayanlara derler ki: 'Biz size uymuştuk. Şimdi bizi Allah'ın azabından biraz olsun kurtarabiliyor musunuz?' Onlar ise 'Allah bize hidayet verseydi biz de size yol gösterirdik,' derler. 'Artık ister feryad edelim, ister sabredelim, bizim için birdir. Sığınacak hiçbir yer yok!'(14:21) | |
Hüküm verildiğinde Şeytan der ki: 'Allah size gerçek bir vaadde bulundu. Ben de size bir vaadde bulundum ve yalancı çıktım. Ama sizin üzerinizde benim bir gücüm yoktu. Sizi çağırdım, siz de kabul ettiniz. Onun için beni değil, kendinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne siz beni kurtarabilirsiniz. Sizin beni Allah'a ortak koşmanızı ben zaten kabul etmiyordum ki!' Zalimlerin hakkı işte böyle acı bir azaptır.(14:22) | |
İman edip güzel işler yapanlar ise, Rablerinin izniyle ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirilirler. Orada onlar esenlik müjdesiyle karşılanırlar.(14:23) | |
Görmedin mi, Allah güzel sözü güzel bir ağaca benzetti ki, kökü sabit, dalları ise semâdadır.(14:24) | |
O ağaç, Rabbinin izniyle her an meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye, insanlara Allah böyle misaller veriyor.(14:25) | |
Kötü sözün hali ise, toprağın üstünden sökülmüş kötü bir ağaca benzer ki, onun kökü de yoktur.(14:26) | |
İman edenleri Allah dünya hayatında da, âhirette de sağlam söz üzere sabit kılar. Allah zalimleri de şaşkınlıkta bırakır. Böylece Allah dilediğini yapar.(14:27) | |
Allah'ın nimetini inkârla değiştirip de kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmüyor musun?(14:28) | |
Girecekleri o helâk yurdu Cehennemdir. Yerleşmek için ne kötü bir yerdir orası!(14:29) | |
Halkı Onun yolundan alıkoymak için, başkalarını Allah'a denk tuttular. De ki: Nasiplenedurun; sonunda varacağınız yer ateştir.(14:30) | |
İman eden kullarıma şunu söyle: Namazı dosdoğru kılsınlar; kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunsunlar-öyle bir gün gelmeden önce ki, onda ne bir alışveriş geçer, ne de bir dostluk.(14:31) | |
O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten bir su indirdi ve onunla size rızık olsun diye ürünler çıkardı. Onun koyduğu yasalarla denizde akıp gitsin diye gemileri de hizmetinize verdi. Nehirleri de sizin hizmetinize verdi.(14:32) | |
Bir düzen içinde hareket eden Güneş ile Ayı da sizin hizmetinize verdi. Geceyi ve gündüzü de sizin hizmetinize verdi.(14:33) | |
O, istediğiniz herşeyden size verdi. Onun nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz. Fakat insan çok zalim, çok nankördür.(14:34) | |
Hani vaktiyle İbrahim 'Yâ Rabbi,' demişti, 'bu beldeyi güvenli bir belde yap; beni ve evlâtlarımı putlara tapmaktan uzak tut.(14:35) | |
'Yâ Rabbi, onlar insanların birçoğunu saptırdı. Kim bana uyarsa, o bendendir. Kim bana karşı gelirse, şüphesiz ki Sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin.(14:36) | |
'Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını, Senin hürmetli beytinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim-namazı dosdoğru kılsınlar diye, ey Rabbimiz! İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir ve onları her türden ürünlerle rızıklandır ki onlar da Sana şükretsinler.(14:37) | |
'Rabbimiz! Sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Çünkü ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.(14:38) | |
'Hamd olsun Allah'a ki bu yaşlı halimde bana İsmail ile İshak'ı bağışladı. Hiç şüphe yok ki Rabbim duaları işitendir.(14:39) | |
'Yâ Rabbi, beni ve neslimden olanları namazda devamlı kıl. Rabbimiz, duamı kabul buyur.(14:40) | |
'Hesap görülen günde beni, anne ve babamı ve bütün mü'minleri bağışla, ey Rabbimiz!'(14:41) | |
Zalimlerin yaptıklarından Allah'ı habersiz sanma. Allah onların hesabını gözlerin donup kalacağı bir güne erteliyor.(14:42) | |
O gün onlar başlarını dikmiş, kendilerine bakacak halleri kalmamış, kalpleri havalanmış, koşuşup durmaktadırlar.(14:43) | |
İnsanları, başlarına azabın geleceği gün hakkında uyar ki, o günde zalimler 'Rabbimiz, ecelimizi yakın bir zamana ertele de Senin davetine cevap verip peygamberlere uyalım' derler. Hani, bundan önce hiç zeval bulmayacağınıza dair yemin edenler siz değil miydiniz?(14:44) | |
Oysa siz, kendilerine zulmetmiş olanların yurtlarında oturmuş ve onlara ne yaptığımızı görmüştünüz; ayrıca size ibret alınacak nice misaller vermiştik.(14:45) | |
Onlar tuzaklarını kurdular. Ancak tuzakları Allah katındadıristerse o tuzaklar dağları yerinden oynatacak olsun.(14:46) | |
Allah'ın peygamberlerine vaadinden cayacağını sanma. Hiç şüphesiz Allah herşeyin mutlak galibidir ve zalimlerden intikam alıcıdır.(14:47) | |
O gün yer başka bir yerle değişir; gökler de değişir; herkes, bir ve mutlak kudret sahibi Allah'ın huzuruna çıkar.(14:48) | |
O gün mücrimleri zincirlere vurulmuş görürsün.(14:49) | |
Gömlekleri katrandandır; yüzlerini ateş kaplar.(14:50) | |
Böylece Allah herkese yaptığı işin karşılığını verir. Şüphesiz Allah hesapları pek çabuk görür.(14:51) | |
Bu Kur'ân, insanlara bir tebliğdir-tâ ki onunla uyarılsınlar, Onun tek bir tanrı olduğunu bilsinler; aklıselim sahipleri de güzelce düşünüp ibret alsın.(14:52) | |