» 46 / Ahkâf  34:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
Ahkaf Suresi = Kum Tepeleri Suresi
ismini 21. ayetinde geçen yer adindan almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَيَوْمَ (WYWM) = ve yevme : ve gün
2. يُعْرَضُ (YARŽ) = yuǎ'raDu : sunulacakları
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. كَفَرُوا (KFRWE) = keferū : inkar eden(ler)
5. عَلَى (AL) = ǎlā : karşı
6. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateşe
7. أَلَيْسَ (ÊLYS) = eleyse : değil miymiş?
8. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
9. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : gerçek
10. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : derler
11. بَلَىٰ (BL) = belā : evet
12. وَرَبِّنَا (WRBNE) = verabbinā : Rabbimiz hakkı için
13. قَالَ (GEL) = ḳāle : der
14. فَذُوقُوا (FZ̃WGWE) = feƶūḳū : öyleyse tadın
15. الْعَذَابَ (ELAZ̃EB) = l-ǎƶābe : azabı
16. بِمَا (BME) = bimā : dolayı
17. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : olmanızdan
18. تَكْفُرُونَ (TKFRWN) = tekfurūne : inkar ediyor(lar)
ve gün | sunulacakları | kimseler | inkar eden(ler) | karşı | ateşe | değil miymiş? | bu | gerçek | derler | evet | Rabbimiz hakkı için | der | öyleyse tadın | azabı | dolayı | olmanızdan | inkar ediyor(lar) |

[YWM] [ARŽ] [] [KFR] [] [NWR] [LYS] [] [ḪGG] [GWL] [] [RBB] [GWL] [Z̃WG] [AZ̃B] [] [KWN] [KFR]
WYWM YARŽ ELZ̃YN KFRWE AL ELNER ÊLYS HZ̃E BELḪG GELWE BL WRBNE GEL FZ̃WGWE ELAZ̃EB BME KNTM TKFRWN

ve yevme yuǎ'raDu elleƶīne keferū ǎlā n-nāri eleyse hāƶā bil-Haḳḳi ḳālū belā verabbinā ḳāle feƶūḳū l-ǎƶābe bimā kuntum tekfurūne
ويوم يعرض الذين كفروا على النار أليس هذا بالحق قالوا بلى وربنا قال فذوقوا العذاب بما كنتم تكفرون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويوم ي و م | YWM WYWM ve yevme ve gün And (the) Day,
يعرض ع ر ض | ARŽ YARŽ yuǎ'raDu sunulacakları are exposed
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
على | AL ǎlā karşı to
النار ن و ر | NWR ELNER n-nāri ateşe the Fire,
أليس ل ي س | LYS ÊLYS eleyse değil miymiş? """Is not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçek "the truth?"""
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū derler They will say,
بلى | BL belā evet """Yes"
وربنا ر ب ب | RBB WRBNE verabbinā Rabbimiz hakkı için "by our Lord."""
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle der He will say,
فذوقوا ذ و ق | Z̃WG FZ̃WGWE feƶūḳū öyleyse tadın """Then taste"
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
بما | BME bimā dolayı because
كنتم ك و ن | KWN KNTM kuntum olmanızdan you used to
تكفرون ك ف ر | KFR TKFRWN tekfurūne inkar ediyor(lar) "disbelieve."""

46:34 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve gün | sunulacakları | kimseler | inkar eden(ler) | karşı | ateşe | değil miymiş? | bu | gerçek | derler | evet | Rabbimiz hakkı için | der | öyleyse tadın | azabı | dolayı | olmanızdan | inkar ediyor(lar) |

[YWM] [ARŽ] [] [KFR] [] [NWR] [LYS] [] [ḪGG] [GWL] [] [RBB] [GWL] [Z̃WG] [AZ̃B] [] [KWN] [KFR]
WYWM YARŽ ELZ̃YN KFRWE AL ELNER ÊLYS HZ̃E BELḪG GELWE BL WRBNE GEL FZ̃WGWE ELAZ̃EB BME KNTM TKFRWN

ve yevme yuǎ'raDu elleƶīne keferū ǎlā n-nāri eleyse hāƶā bil-Haḳḳi ḳālū belā verabbinā ḳāle feƶūḳū l-ǎƶābe bimā kuntum tekfurūne
ويوم يعرض الذين كفروا على النار أليس هذا بالحق قالوا بلى وربنا قال فذوقوا العذاب بما كنتم تكفرون

[ي و م] [ع ر ض] [] [ك ف ر] [] [ن و ر] [ل ي س] [] [ح ق ق] [ق و ل] [] [ر ب ب] [ق و ل] [ذ و ق] [ع ذ ب] [] [ك و ن] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ويوم ي و م | YWM WYWM ve yevme ve gün And (the) Day,
Vav,Ye,Vav,Mim,
6,10,6,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
يعرض ع ر ض | ARŽ YARŽ yuǎ'raDu sunulacakları are exposed
Ye,Ayn,Re,Dad,
10,70,200,800,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
على | AL ǎlā karşı to
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
النار ن و ر | NWR ELNER n-nāri ateşe the Fire,
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
أليس ل ي س | LYS ÊLYS eleyse değil miymiş? """Is not"
,Lam,Ye,Sin,
,30,10,60,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض من اخوات «كان»
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçek "the truth?"""
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū derler They will say,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بلى | BL belā evet """Yes"
Be,Lam,,
2,30,,
ANS – answer particle
حرف جواب
وربنا ر ب ب | RBB WRBNE verabbinā Rabbimiz hakkı için "by our Lord."""
Vav,Re,Be,Nun,Elif,
6,200,2,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قال ق و ل | GWL GEL ḳāle der He will say,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
فذوقوا ذ و ق | Z̃WG FZ̃WGWE feƶūḳū öyleyse tadın """Then taste"
Fe,Zel,Vav,Gaf,Vav,Elif,
80,700,6,100,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ELAZ̃EB l-ǎƶābe azabı the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
بما | BME bimā dolayı because
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كنتم ك و ن | KWN KNTM kuntum olmanızdan you used to
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
تكفرون ك ف ر | KFR TKFRWN tekfurūne inkar ediyor(lar) "disbelieve."""
Te,Kef,Fe,Re,Vav,Nun,
400,20,80,200,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَيَوْمَ: ve gün | يُعْرَضُ: sunulacakları | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | عَلَى: karşı | النَّارِ: ateşe | أَلَيْسَ: değil miymiş? | هَٰذَا: bu | بِالْحَقِّ: gerçek | قَالُوا: derler | بَلَىٰ: evet | وَرَبِّنَا: Rabbimiz hakkı için | قَالَ: der | فَذُوقُوا: öyleyse tadın | الْعَذَابَ: azabı | بِمَا: dolayı | كُنْتُمْ: olmanızdan | تَكْفُرُونَ: inkar ediyor(lar) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويوم WYWM ve gün | يعرض YARŽ sunulacakları | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | على AL karşı | النار ELNER ateşe | أليس ÊLYS değil miymiş? | هذا HZ̃E bu | بالحق BELḪG gerçek | قالوا GELWE derler | بلى BL evet | وربنا WRBNE Rabbimiz hakkı için | قال GEL der | فذوقوا FZ̃WGWE öyleyse tadın | العذاب ELAZ̃EB azabı | بما BME dolayı | كنتم KNTM olmanızdan | تكفرون TKFRWN inkar ediyor(lar) |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yevme: ve gün | yuǎ'raDu: sunulacakları | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ǎlā: karşı | n-nāri: ateşe | eleyse: değil miymiş? | hāƶā: bu | bil-Haḳḳi: gerçek | ḳālū: derler | belā: evet | verabbinā: Rabbimiz hakkı için | ḳāle: der | feƶūḳū: öyleyse tadın | l-ǎƶābe: azabı | bimā: dolayı | kuntum: olmanızdan | tekfurūne: inkar ediyor(lar) |
Kırık Meal (Transcript) : |WYWM: ve gün | YARŽ: sunulacakları | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | AL: karşı | ELNER: ateşe | ÊLYS: değil miymiş? | HZ̃E: bu | BELḪG: gerçek | GELWE: derler | BL: evet | WRBNE: Rabbimiz hakkı için | GEL: der | FZ̃WGWE: öyleyse tadın | ELAZ̃EB: azabı | BME: dolayı | KNTM: olmanızdan | TKFRWN: inkar ediyor(lar) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve o gün, kâfir olanlar, ateşe arz edilirler de bu gerçek değil mi denir, evet derler, andolsun Rabbimize; der ki: İnkâr ettiğinizden dolayı artık tadın azâbı.
Adem Uğur : İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der.
Ahmed Hulusi : Hakikat bilgisini inkâr edenlerin Nâr'a arz olunacakları süreçte: "Bu Hak değil miymiş?" denir. Dediler ki: "Rabbimize yemin olsun ki evet!". . . "O hâlde hakikat bilgisini inkâr etmeniz yüzünden (hadi) tadın azabı!" dedi.
Ahmet Tekin : Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ateşe atılacakları gün, onlara: 'Dünyada hakka ve sorumluluklara riayetsizliğin şu icrası kesinleşmiş cezalarla sonuçlanacağı doğru ve gerçek değil miymiş?' denir. Onlar da: 'Evet, Rabbimiz hakkı için doğruymuş, gerçekmiş.' derler. Allah da: 'O halde, inkârınız, küfrünüz sebebiyle azâbı tadın.' buyurur.
Ahmet Varol : İnkar edenlerin ateşe sunuldukları gün (onlara): 'Nasıl, bu gerçek değil miymiş?' (denir). 'Evet, Rabbimize yemin olsun ki (gerçekmiş)' derler. (Allah da): 'Öyleyse inkar etmenize karşılık azabı tadın' der.
Ali Bulaç : İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Bu gerçek değil miymiş?" Onlar: "Rabbimize andolsun, evet (öyledir)" derler. (Allah da:) "Öyleyse inkâr ettiklerinizden dolayı azabı tadın" dedi.
Ali Fikri Yavuz : (Kur’an’ı ve Peygamberi) inkâr edenler, ateşe arz olunacağı gün, (kendilerine şöyle denilir): “- Nasıl, bu azab gerçek değil mi imiş?” Onlar: “- Evet, Rabbimize yemin ederiz (azab hakdır).” diyecekler. (Allah onlara şöyle) buyuracak: “- Öyle ise, ettiğiniz inkâra karşılık tadın azabı bakalım...”
Bekir Sadak : Inkar edenler, atese sunulduklari gun onlara: «Bu, gercek degil miydi?» denir, onlar: «Rabbimize and olsun ki evet gercekti» derler. Allah: «Inkar etmenizden oturu azabi tadin» der.
Celal Yıldırım : İnkarcılara, ateşe sunulacakları gün, «bu hakk değil miydi ?» diye sorulur. Onlar; «Evet, Rabbimiz hakkı için (öyledir)» diye cevap verirler. Allah da : «inkâr edip durmanıza karşılık azabı tadın !» buyurur.
Diyanet İşleri : İnkâr edenlere ateşe sunuldukları gün, “Bu gerçek değil miymiş?” denir. Onlar, “Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş” derler. Allah, “Öyle ise inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı azabı tadın!” der.
Diyanet İşleri (eski) : İnkar edenler, ateşe sunuldukları gün onlara: 'Bu, gerçek değil miydi?' denir, onlar: 'Rabbimize and olsun ki evet gerçekti' derler. Allah: 'İnkar etmenizden ötürü azabı tadın' der.
Diyanet Vakfi : İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der.
Edip Yüksel : İnkarcılar ateşe sunuldukları gün: 'Bu gerçek değil mi?' Derler ki, 'Evet, Rabbimize andolsun.' O da, 'İnkar etmiş olduğunuz için azabı tadın,' der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnkâr edenler ateşe arz olunacakları gün onlara: «Bu gerçek değil miymiş?» denir. Onlar da: «Rabbimiz Hakk'ı için gerçekmiş!» derler. Allah onlara: «O halde inkâr ettiğinizden dolayı şimdi tadın azabı!» der.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve O küfredenler ateşe sunulacakları gün onlara: «Nasıl bu gerçek değil miymiş?» denilir. Onlar: «Evet, Rabbimiz hakkı için!» diyecekler. Allah ise: «Öyleyse küfredegeldiğiniz için haydi tadın azabı!» buyuracaktır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o küfredenler ateşe arzolunacağı gün: nasıl bu hak değil mi imiş! diye, evet, rabbımız hakkı için diyecekler, buyuracak: «öyle ise haydin tadın azâbı, küfrede geldiğiniz için.»
Fizilal-il Kuran : İnkar edenler ateşe sunulacakları gün Allah onlara: «Nasıl bu gerçek değil miymiş?» der. «Evet. Rabb'imizin hakkı için gerçekmiş!» derler. «Öyleyse inkar etmenizden dolayı azabı tadın!» der.
Gültekin Onan : Küfredenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Bu gerçek değil miymiş?" Onlar: "Rabbimize andolsun, evet (öyledir)" derler. (Tanrı da:) "Öyleyse küfrettiklerinizden dolayı / küfrettiğiniz için (tekfürun) azabı tadın" dedi.
Hakkı Yılmaz : "Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kimselerin ateş üzerine yayılacakları gün: “Bu, gerçek değil miymiş?” Onlar da: “Evet; gerçekmiş. Rabbimize andolsun!” dediler. Allah: “O hâlde bilerek reddedip durduğunuzdan/ inanmadığınızdan dolayı şimdi tadın azabı!” dedi. "
Hasan Basri Çantay : O kâfirler ateşin karşısına (getirilerek) gösterileceği gün (kendilerine denilecek ki:) «Bu (azâb) gerçek değil mi imiş»? Onlar «Evet, Rabbimize yemîn ederiz (ki gerçekdir)» dediler (diyecekler). (Allah da) «Küfredegeldiğinize mukaabil tadın azâbı» dedi (diyecek).
Hayrat Neşriyat : Artık inkâr edenler, ateşe arz olunacakları gün (kendilerine): '(Nasıl?) Bu gerçek değil miymiş?' (denilir). (Onlar:) 'Evet! Rabbimize yemîn olsun (ki, gerçekmiş)!' derler.(Rableri de:) 'Öyle ise inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı, tadın azâbı!' buyurur.
İbni Kesir : O küfredenler ateşe sunuldukları gün. Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Rabbımıza andolsunki, evet gerçekmiş, derler. O da: Şu halde küfrettiğinizden dolayı tadın azabı, der.
İskender Evrenosoğlu : Ve o gün kâfirler ateşe arz olunurlar. Bu gerçek değil mi? (denince): “Evet, Rabbimize andolsun (ki gerçek).” dediler. (Allah): “Öyleyse inkârlarınız sebebiyle azabı tadın.” dedi.
Muhammed Esed : Böylece, hakikati inkara şartlanmış olanlar, ateşin karşısına getirilecekleri ve "Bu, gerçek değil mi?" diye sorulacağı Gün "Rabbimize andolsun ki öyle!" diye cevaplayacaklar. (Bunun üzerine) Allah, "Öyleyse, hakikati inkar etmenizin karşılığı olan bu azabı tadın!" diyecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o gün ki, kâfir olanlar, ateş üzerine arzolunurlar. (Onlara) Denilir ki: «Nasıl, bu hak değil mi imiş?» Onlar da: «Evet. Ve Rabbimiz hakkı için (diyeceklerdir).» Cenâb-ı Hak da, «Artık siz inkar eder olduğunuz şey sebebiyle azabı tadınız,» diyecektir.
Ömer Öngüt : Kâfirlere ateşe sunuldukları gün: "Bu gerçek değil miymiş?" denir. Onlar da: "Rabbimiz hakkı için evet gerçekmiş!" derler. "O halde küfrünüz sebebiyle tadın azabı!" buyurur.
Şaban Piriş : Bunu inkar edenler, ateşe sunuldukları gün: -Bu, gerçek değil mi? -Rabbi’mize andolsun ki evet (gerçektir), dediler. -Nankörlük ettiğiniz için azabı tadın! der.
Suat Yıldırım : Gün gelecek, kâfirler cehennem ateşine karşı tutulacaklar. İşte o zaman, kendilerine: "Nasıl, bu ateş doğru değil miymiş?" diye sorulunca: "Evet, Rabbimize yemin ederiz ki haktır, gerçektir!" diyecekler. Yüce Allah da şöyle buyuracak: "İnkâr edip durduğunuz için haydi öyleyse tadın bakalım azabı!"
Süleyman Ateş : İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün (Allâh onlara): "(Nasıl), Bu gerçek değil miymiş?" (der); "Evet Rabbimiz hakkı için (gerçekmiş)" derler. "Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azâbı tadın" der.
Tefhim-ul Kuran : Küfredenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) «Bu gerçek değil miymiş?» Onlar: «Rabbimize and olsun, evet (öyledir)» derler. (Allah da:) «Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın!» dedi.
Ümit Şimşek : Ateşe sunuldukları gün, kâfirlere sorulur: 'Bu gerçek miymiş, değil miymiş?' 'Evet,' derler. 'Rabbimize and olsun ki gerçekmiş.' Allah buyurur ki: 'İnkâr edip durduğunuz için, şimdi tadın azabı!'
Yaşar Nuri Öztürk : Gün gelir, o inkâr edenler, ateşe arz edilir. "Bu gerçek değil miymiş?" diye sorulur. "Elbette! Rabbimize yemin ederiz, gerçekmiş!" derler. Allah buyurur: "O halde, inkâr ettiğinizden ötürü tadın azabı!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}