» 45 / Câsiye  Suresi:

Kuran Sırası: 45
İniş Sırası: 65
Casiye Suresi = Diz Çökme/Çöküs Suresi
ismini 28. ayetinde geçen casiye kelimesinden alir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Kırık Meal (Arapça) Meali
|حم: Hâ Mîm | (45:1)
|تَنْزِيلُ: indirilmesi | الْكِتَابِ: Kitabın | مِنَ: (tarafın)dandır | اللَّهِ: Allah | الْعَزِيزِ: üstün | الْحَكِيمِ: hüküm ve hikmet sahibi | (45:2)
|إِنَّ: şüphesiz | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَالْأَرْضِ: ve yerde | لَايَاتٍ: ibretler vardır | لِلْمُؤْمِنِينَ: inananlar için | (45:3)
|وَفِي: ve | خَلْقِكُمْ: sizin yaratılışınızda | وَمَا: ve | يَبُثُّ: yaymakta olduğunda | مِنْ: -dan | دَابَّةٍ: canlılar- | ايَاتٌ: ibretler vardır | لِقَوْمٍ: kavimler için | يُوقِنُونَ: kesin olarak inanan | (45:4)
|وَاخْتِلَافِ: ve değişmesinde | اللَّيْلِ: gecenin | وَالنَّهَارِ: ve gündüzün | وَمَا: ve | أَنْزَلَ: indirmesinde | اللَّهُ: Allah'ın | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | مِنْ: (sebebi) | رِزْقٍ: rızık | فَأَحْيَا: ve diriltmesinde | بِهِ: onunla | الْأَرْضَ: yeri | بَعْدَ: sonra | مَوْتِهَا: ölümünden | وَتَصْرِيفِ: ve estirmesinde | الرِّيَاحِ: rüzgarları | ايَاتٌ: ibretler vardır | لِقَوْمٍ: bir toplum için | يَعْقِلُونَ: düşünen | (45:5)
|تِلْكَ: işte şunlar | ايَاتُ: ayetleridir | اللَّهِ: Allah'ın | نَتْلُوهَا: onları okuyoruz | عَلَيْكَ: sana | بِالْحَقِّ: gerçek ile | فَبِأَيِّ: hangi | حَدِيثٍ: söze | بَعْدَ: sonra | اللَّهِ: Allah'tan | وَايَاتِهِ: ve O'nun ayetlerinden | يُؤْمِنُونَ: inanacaklar | (45:6)
|وَيْلٌ: yuh olsun | لِكُلِّ: her | أَفَّاكٍ: yalancı | أَثِيمٍ: günah yüklü kimseye | (45:7)
|يَسْمَعُ: o işitir | ايَاتِ: ayetlerinin | اللَّهِ: Allah'ın | تُتْلَىٰ: okunduğunu | عَلَيْهِ: kendisine | ثُمَّ: sonra | يُصِرُّ: direnir | مُسْتَكْبِرًا: büyüklük taslar | كَأَنْ: sanki | لَمْ: | يَسْمَعْهَا: hiç onları işitmemiş | فَبَشِّرْهُ: onu müjdele | بِعَذَابٍ: bir azab ile | أَلِيمٍ: acı | (45:8)
|وَإِذَا: zaman | عَلِمَ: öğrendiği | مِنْ: -den | ايَاتِنَا: bizim ayetlerimiz- | شَيْئًا: bir şey | اتَّخَذَهَا: onu edinir | هُزُوًا: alay konusu | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمْ: öyleleri için vardır | عَذَابٌ: bir azab | مُهِينٌ: alçaltıcı | (45:9)
|مِنْ: | وَرَائِهِمْ: ötelerinden de | جَهَنَّمُ: cehennem | وَلَا: ve | يُغْنِي: bir yarar sağlamaz | عَنْهُمْ: kendilerine | مَا: | كَسَبُوا: kazandıkları | شَيْئًا: şeyler | وَلَا: ve (sağlamaz) | مَا: şeyler | اتَّخَذُوا: edindikleri | مِنْ: | دُونِ: başka | اللَّهِ: Allah'tan | أَوْلِيَاءَ: veliler | وَلَهُمْ: ve Onların | عَذَابٌ: bir azab | عَظِيمٌ: büyük | (45:10)
|هَٰذَا: işte budur | هُدًى: yol gösterici | وَالَّذِينَ: ve kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | بِايَاتِ: ayetlerini | رَبِّهِمْ: Rablerinin | لَهُمْ: onlar için vardır | عَذَابٌ: bir azab | مِنْ: | رِجْزٍ: çok çetin | أَلِيمٌ: incitici | (45:11)
|اللَّهُ: Allah'tır | الَّذِي: O ki | سَخَّرَ: boyun eğdirdi | لَكُمُ: size | الْبَحْرَ: denizi | لِتَجْرِيَ: akıp gitsin diye | الْفُلْكُ: gemiler | فِيهِ: onun içinde | بِأَمْرِهِ: buyruğuyla | وَلِتَبْتَغُوا: ve payınızı arayasınız diye | مِنْ: -ndan | فَضْلِهِ: O'nun lutfu- | وَلَعَلَّكُمْ: ve umulur ki | تَشْكُرُونَ: şükredersiniz | (45:12)
|وَسَخَّرَ: ve boyun eğdirdi | لَكُمْ: size | مَا: bulunan şeyleri | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve bulunan şeyleri | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | جَمِيعًا: hepsini | مِنْهُ: kendisinden | إِنَّ: elbette | فِي: vardır | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَاتٍ: ibretler | لِقَوْمٍ: bir toplum için | يَتَفَكَّرُونَ: düşünen | (45:13)
|قُلْ: söyle | لِلَّذِينَ: kimselere | امَنُوا: inanan(lara) | يَغْفِرُوا: affetsinler | لِلَّذِينَ: kimseleri | لَا: | يَرْجُونَ: ummayan(ları) | أَيَّامَ: günlerini | اللَّهِ: Allah'ın | لِيَجْزِيَ: cezalandırması için | قَوْمًا: bir toplumu | بِمَا: sebebiyle | كَانُوا: oldukları | يَكْسِبُونَ: yapıyorlar | (45:14)
|مَنْ: kim | عَمِلَ: yaparsa | صَالِحًا: iyi bir iş | فَلِنَفْسِهِ: yararı kendisinedir | وَمَنْ: ve kim | أَسَاءَ: kötülük yaparsa | فَعَلَيْهَا: zararı kendisinedir | ثُمَّ: sonunda | إِلَىٰ: | رَبِّكُمْ: Rabbinize | تُرْجَعُونَ: döndürüleceksiniz | (45:15)
|وَلَقَدْ: ve andolsun | اتَيْنَا: biz verdik | بَنِي: oğullarına | إِسْرَائِيلَ: İsrail | الْكِتَابَ: Kitap | وَالْحُكْمَ: ve hüküm | وَالنُّبُوَّةَ: ve peygamberlik | وَرَزَقْنَاهُمْ: ve onları besledik | مِنَ: | الطَّيِّبَاتِ: güzel rızıklarla | وَفَضَّلْنَاهُمْ: ve onları üstün kıldık | عَلَى: üzerine | الْعَالَمِينَ: alemler | (45:16)
|وَاتَيْنَاهُمْ: ve onlara verdik | بَيِّنَاتٍ: açık deliller | مِنَ: | الْأَمْرِ: bu işde | فَمَا: | اخْتَلَفُوا: onlar ayrılığa düşmediler | إِلَّا: sadece (yüzünden) | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | مَا: | جَاءَهُمُ: kendilerine geldikten | الْعِلْمُ: bilgi | بَغْيًا: çekememezlik | بَيْنَهُمْ: aralarındaki | إِنَّ: şüphesiz | رَبَّكَ: Rabbin | يَقْضِي: hüküm verecektir | بَيْنَهُمْ: onlar arasında | يَوْمَ: günü | الْقِيَامَةِ: kıyamet | فِيمَا: şeylerde | كَانُوا: oldukları | فِيهِ: onda | يَخْتَلِفُونَ: ayrılığa düşüyor(lar) | (45:17)
|ثُمَّ: sonra | جَعَلْنَاكَ: seni koyduk | عَلَىٰ: üzerine | شَرِيعَةٍ: bir şeriat | مِنَ: -den | الْأَمْرِ: emrimiz- | فَاتَّبِعْهَا: sen ona uy | وَلَا: ve | تَتَّبِعْ: uyma | أَهْوَاءَ: keyiflerine | الَّذِينَ: kimselerin | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmeyen(lerin) | (45:18)
|إِنَّهُمْ: çünkü onlar | لَنْ: asla | يُغْنُوا: savamazlar | عَنْكَ: senden | مِنَ: -tan | اللَّهِ: Allah- | شَيْئًا: hiçbir şeyi | وَإِنَّ: ve şüphesiz | الظَّالِمِينَ: zalimler | بَعْضُهُمْ: bir kısmı | أَوْلِيَاءُ: velisidirler | بَعْضٍ: diğerinin | وَاللَّهُ: Allah ise | وَلِيُّ: velisidir | الْمُتَّقِينَ: muttakilerin | (45:19)
|هَٰذَا: bu (Kur'an) | بَصَائِرُ: kanıtlar(sunmakta)dır | لِلنَّاسِ: insanlara | وَهُدًى: ve yol göstericidir | وَرَحْمَةٌ: ve rahmettir | لِقَوْمٍ: kavimler için | يُوقِنُونَ: kesin olarak inanan | (45:20)
|أَمْ: yoksa | حَسِبَ: sandılar (mı ki?) | الَّذِينَ: kimseler | اجْتَرَحُوا: işleyen | السَّيِّئَاتِ: kötülükleri | أَنْ: | نَجْعَلَهُمْ: onları yapacağımızı | كَالَّذِينَ: kimseler gibi | امَنُوا: inanan | وَعَمِلُوا: ve yapan | الصَّالِحَاتِ: iyi ameller | سَوَاءً: bir olacak (öyle mi?) | مَحْيَاهُمْ: yaşamaları | وَمَمَاتُهُمْ: ve ölümleri | سَاءَ: ne kötü | مَا: | يَحْكُمُونَ: hüküm veriyorlar | (45:21)
|وَخَلَقَ: ve yaratmıştır | اللَّهُ: Allah | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | بِالْحَقِّ: gerçek olarak | وَلِتُجْزَىٰ: cezalandırılsın diye | كُلُّ: her | نَفْسٍ: can | بِمَا: şey ile | كَسَبَتْ: kazandığı | وَهُمْ: ve olnara | لَا: asla | يُظْلَمُونَ: haksızlık edilmesin | (45:22)
|أَفَرَأَيْتَ: gördün mü? | مَنِ: kimseyi | اتَّخَذَ: edinen | إِلَٰهَهُ: tanrı | هَوَاهُ: keyfini | وَأَضَلَّهُ: ve saptırdığı | اللَّهُ: Allah'ın | عَلَىٰ: -ye göre | عِلْمٍ: bir bilgi- | وَخَتَمَ: ve mühürlediği | عَلَىٰ: üzerini | سَمْعِهِ: kulağının | وَقَلْبِهِ: ve kalbini | وَجَعَلَ: ve çektiği | عَلَىٰ: üstüne | بَصَرِهِ: gözünün | غِشَاوَةً: perde | فَمَنْ: şimdi kim? | يَهْدِيهِ: ona doğru yolu gösterecek | مِنْ: | بَعْدِ: sonra | اللَّهِ: Allah'tan | أَفَلَا: | تَذَكَّرُونَ: düşünmüyor musunuz? | (45:23)
|وَقَالُوا: ve dediler ki | مَا: yoktur | هِيَ: | إِلَّا: başka bir şey | حَيَاتُنَا: hayatımızdan | الدُّنْيَا: dünya | نَمُوتُ: ölürüz | وَنَحْيَا: ve yaşarız | وَمَا: ve | يُهْلِكُنَا: bizi helak etmiyor | إِلَّا: başkası | الدَّهْرُ: zamandan | وَمَا: fakat yoktur | لَهُمْ: onların | بِذَٰلِكَ: bu hususta | مِنْ: hiçbir | عِلْمٍ: bilgileri | إِنْ: (hayır) | هُمْ: onlar | إِلَّا: sadece | يَظُنُّونَ: zannediyorlar | (45:24)
|وَإِذَا: ve zaman | تُتْلَىٰ: okunduğu | عَلَيْهِمْ: onlara | ايَاتُنَا: ayetlerimiz | بَيِّنَاتٍ: açık açık | مَا: | كَانَ: olmamıştır | حُجَّتَهُمْ: bir delilleri | إِلَّا: başka | أَنْ: | قَالُوا: demelerinden | ائْتُوا: getirin | بِابَائِنَا: babalarımızı | إِنْ: eğer | كُنْتُمْ: iseniz | صَادِقِينَ: doğrular(dan) | (45:25)
|قُلِ: de ki | اللَّهُ: Allah | يُحْيِيكُمْ: sizi yaşatıyor | ثُمَّ: sonra | يُمِيتُكُمْ: sizi öldürüyor | ثُمَّ: sonra | يَجْمَعُكُمْ: sizi toplayıp getirecektir | إِلَىٰ: | يَوْمِ: gününe | الْقِيَامَةِ: kıyamet | لَا: asla | رَيْبَ: şüphe yoktur | فِيهِ: bunda | وَلَٰكِنَّ: ama | أَكْثَرَ: çoğu | النَّاسِ: insanların | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmezler | (45:26)
|وَلِلَّهِ: Allah'ındır | مُلْكُ: mülkü | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَالْأَرْضِ: ve yerin | وَيَوْمَ: ve gün | تَقُومُ: başladığı | السَّاعَةُ: sa'at | يَوْمَئِذٍ: işte o gün | يَخْسَرُ: hüsrana uğrayacaktır | الْمُبْطِلُونَ: iptalciler | (45:27)
|وَتَرَىٰ: ve görürsün | كُلَّ: her | أُمَّةٍ: ümmeti | جَاثِيَةً: toplanmış | كُلُّ: her | أُمَّةٍ: ümmet | تُدْعَىٰ: çağırılır | إِلَىٰ: | كِتَابِهَا: kendi Kitabına | الْيَوْمَ: bugün | تُجْزَوْنَ: cezalandırılacaksınız | مَا: şeylerle | كُنْتُمْ: olduğunuz | تَعْمَلُونَ: yapıyor(lar) | (45:28)
|هَٰذَا: işte | كِتَابُنَا: Kitabımız | يَنْطِقُ: söylüyor | عَلَيْكُمْ: aleyhinize | بِالْحَقِّ: gerçeği | إِنَّا: çünkü biz | كُنَّا: idik | نَسْتَنْسِخُ: yazıyor | مَا: şeyleri | كُنْتُمْ: olduğunuz | تَعْمَلُونَ: yapıyor(lar) | (45:29)
|فَأَمَّا: gelince | الَّذِينَ: kimselere | امَنُوا: inanan(lara) | وَعَمِلُوا: ve yapanlara | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | فَيُدْخِلُهُمْ: onları sokar | رَبُّهُمْ: Rableri | فِي: | رَحْمَتِهِ: rahmetine | ذَٰلِكَ: işte | هُوَ: budur | الْفَوْزُ: başarı | الْمُبِينُ: apaçık | (45:30)
|وَأَمَّا: ama gelince | الَّذِينَ: kimselere | كَفَرُوا: inkar eden(lere) | أَفَلَمْ: | تَكُنْ: değil mi? | ايَاتِي: ayetlerim | تُتْلَىٰ: okunurdu | عَلَيْكُمْ: size | فَاسْتَكْبَرْتُمْ: fakat siz büyüklük tasladınız | وَكُنْتُمْ: ve oldunuz | قَوْمًا: bir toplum | مُجْرِمِينَ: suçlulardan | (45:31)
|وَإِذَا: ve zaman | قِيلَ: dendiği | إِنَّ: şüphesiz | وَعْدَ: va'di | اللَّهِ: Allah'ın | حَقٌّ: gerçektir | وَالسَّاعَةُ: ve sa'atte | لَا: yoktur | رَيْبَ: şüphe | فِيهَا: onda | قُلْتُمْ: demiştiniz | مَا: | نَدْرِي: bilmiyoruz | مَا: nedir | السَّاعَةُ: Sa'at | إِنْ: (hayır) | نَظُنُّ: sanıyoruz ki | إِلَّا: sadece | ظَنًّا: bir kuruntudur | وَمَا: ve değiliz | نَحْنُ: biz | بِمُسْتَيْقِنِينَ: inananlardan | (45:32)
|وَبَدَا: ve göründü | لَهُمْ: onlara | سَيِّئَاتُ: kötülükleri | مَا: şeylerin | عَمِلُوا: yaptıkları | وَحَاقَ: ve kuşattı | بِهِمْ: onları | مَا: şey | كَانُوا: oldukları | بِهِ: onunla | يَسْتَهْزِئُونَ: alay ediyor(lar) | (45:33)
|وَقِيلَ: ve denildi | الْيَوْمَ: bugün | نَنْسَاكُمْ: sizi unuttuk | كَمَا: gibi | نَسِيتُمْ: unuttuğunuz | لِقَاءَ: karşılaşmayı | يَوْمِكُمْ: gününüzle | هَٰذَا: bu | وَمَأْوَاكُمُ: ve yeriniz | النَّارُ: ateştir | وَمَا: ve yoktur | لَكُمْ: sizin için | مِنْ: hiçbir | نَاصِرِينَ: yardımcınız | (45:34)
|ذَٰلِكُمْ: böyledir | بِأَنَّكُمُ: çünkü siz | اتَّخَذْتُمْ: edindiniz | ايَاتِ: ayetlerini | اللَّهِ: Allah'ın | هُزُوًا: eğlence | وَغَرَّتْكُمُ: ve sizi aldattı | الْحَيَاةُ: hayatı | الدُّنْيَا: dünya | فَالْيَوْمَ: artık bugün | لَا: | يُخْرَجُونَ: onlar çıkarılmazlar | مِنْهَا: ondan (ateşten) | وَلَا: ve olmaz | هُمْ: onlar | يُسْتَعْتَبُونَ: mazeret istenenlerden | (45:35)
|فَلِلَّهِ: Allah'a mahsustur | الْحَمْدُ: hamd | رَبِّ: Rabbi | السَّمَاوَاتِ: göklerin | وَرَبِّ: ve Rabbi | الْأَرْضِ: yerin | رَبِّ: Rabbi | الْعَالَمِينَ: bütün alemlerin | (45:36)
|وَلَهُ: ve onlar | الْكِبْرِيَاءُ: ululuk | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَالْأَرْضِ: ve yerde | وَهُوَ: ve O | الْعَزِيزُ: azizdir | الْحَكِيمُ: hakimdir | (45:37)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}