» 60 / Mümtehine  10:

Kuran Sırası: 60
İniş Sırası: 91
Mümtehine Suresi = Sorgulanan Kadin Suresi
Mümtehine sinav veren kadin anlamina gelir ve ismini 10. ayette müsriklerden kaçip inananlara gelen kadinlarin imtihan edilmesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. يَا (YE) = yā : EY/HEY/AH
2. أَيُّهَا (ÊYHE) = eyyuhā : SİZ!
3. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
4. امَنُوا ( ËMNWE) = āmenū : inanan(lar)
5. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : zaman
6. جَاءَكُمُ (CEÙKM) = cā'ekumu : size geldiği
7. الْمُؤْمِنَاتُ (ELMÙMNET) = l-mu'minātu : mü'min kadınlar
8. مُهَاجِرَاتٍ (MHECRET) = muhācirātin : göç ederek
9. فَامْتَحِنُوهُنَّ (FEMTḪNWHN) = femteHinūhunne : onları imtihan edin
10. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
11. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : daha iyi bilir
12. بِإِيمَانِهِنَّ (BÎYMENHN) = biīmānihinne : onların imanlarını
13. فَإِنْ (FÎN) = fe in : eğer
14. عَلِمْتُمُوهُنَّ (ALMTMWHN) = ǎlimtumūhunne : anlarsanız
15. مُؤْمِنَاتٍ (MÙMNET) = mu'minātin : inanmış olduklarını
16. فَلَا (FLE) = felā :
17. تَرْجِعُوهُنَّ (TRCAWHN) = terciǔhunne : onları geri döndürmeyin
18. إِلَى (ÎL) = ilā :
19. الْكُفَّارِ (ELKFER) = l-kuffāri : kafirlere
20. لَا (LE) = lā : değildir
21. هُنَّ (HN) = hunne : bunlar (kadınlar)
22. حِلٌّ (ḪL) = Hillun : helal
23. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlara
24. وَلَا (WLE) = ve lā : ve değildir
25. هُمْ (HM) = hum : onlar
26. يَحِلُّونَ (YḪLWN) = yeHillūne : helal
27. لَهُنَّ (LHN) = lehunne : bunlara
28. وَاتُوهُمْ (W ËTWHM) = ve ātūhum : ve onlara verin
29. مَا (ME) = mā : şey(leri)
30. أَنْفَقُوا (ÊNFGWE) = enfeḳū : onların harcadıkları
31. وَلَا (WLE) = ve lā : ve yoktur
32. جُنَاحَ (CNEḪ) = cunāHa : bir günah
33. عَلَيْكُمْ (ALYKM) = ǎleykum : sizin için
34. أَنْ (ÊN) = en :
35. تَنْكِحُوهُنَّ (TNKḪWHN) = tenkiHūhunne : bunlarla evlenmenizde
36. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : takdirde
37. اتَيْتُمُوهُنَّ ( ËTYTMWHN) = āteytumūhunne : kendilerine verdiğiniz
38. أُجُورَهُنَّ (ÊCWRHN) = ucūrahunne : ücretlerini
39. وَلَا (WLE) = ve lā : ve
40. تُمْسِكُوا (TMSKWE) = tumsikū : tutmayın
41. بِعِصَمِ (BAṦM) = biǐSami : ismetlerini
42. الْكَوَافِرِ (ELKWEFR) = l-kevāfiri : kafir kadınların
43. وَاسْأَلُوا (WESÊLWE) = veselū : isteyin
44. مَا (ME) = mā : şeyi (mehri)
45. أَنْفَقْتُمْ (ÊNFGTM) = enfeḳtum : harcadığınız
46. وَلْيَسْأَلُوا (WLYSÊLWE) = velyeselū : ve onlar da istesinler
47. مَا (ME) = mā : şeyi
48. أَنْفَقُوا (ÊNFGWE) = enfeḳū : harcadıkları
49. ذَٰلِكُمْ (Z̃LKM) = ƶālikum : bu size
50. حُكْمُ (ḪKM) = Hukmu : hükmüdür
51. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
52. يَحْكُمُ (YḪKM) = yeHkumu : (böyle) hükmediyor
53. بَيْنَكُمْ (BYNKM) = beynekum : aranızda
54. وَاللَّهُ (WELLH) = vallahu : ve Allah
55. عَلِيمٌ (ALYM) = ǎlīmun : bilendir
56. حَكِيمٌ (ḪKYM) = Hakīmun : hüküm ve hikmet sahibidir
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | zaman | size geldiği | mü'min kadınlar | göç ederek | onları imtihan edin | Allah | daha iyi bilir | onların imanlarını | eğer | anlarsanız | inanmış olduklarını | | onları geri döndürmeyin | | kafirlere | değildir | bunlar (kadınlar) | helal | onlara | ve değildir | onlar | helal | bunlara | ve onlara verin | şey(leri) | onların harcadıkları | ve yoktur | bir günah | sizin için | | bunlarla evlenmenizde | takdirde | kendilerine verdiğiniz | ücretlerini | ve | tutmayın | ismetlerini | kafir kadınların | isteyin | şeyi (mehri) | harcadığınız | ve onlar da istesinler | şeyi | harcadıkları | bu size | hükmüdür | Allah'ın | (böyle) hükmediyor | aranızda | ve Allah | bilendir | hüküm ve hikmet sahibidir |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [CYE] [EMN] [HCR] [MḪN] [] [ALM] [EMN] [] [ALM] [EMN] [] [RCA] [] [KFR] [] [] [ḪLL] [] [] [] [ḪLL] [] [ETY] [] [NFG] [] [CNḪ] [] [] [NKḪ] [] [ETY] [ECR] [] [MSK] [AṦM] [KFR] [SEL] [] [NFG] [SEL] [] [NFG] [] [ḪKM] [] [ḪKM] [BYN] [] [ALM] [ḪKM]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNWE ÎZ̃E CEÙKM ELMÙMNET MHECRET FEMTḪNWHN ELLH ÊALM BÎYMENHN FÎN ALMTMWHN MÙMNET FLE TRCAWHN ÎL ELKFER LE HN ḪL LHM WLE HM YḪLWN LHN W ËTWHM ME ÊNFGWE WLE CNEḪ ALYKM ÊN TNKḪWHN ÎZ̃E ËTYTMWHN ÊCWRHN WLE TMSKWE BAṦM ELKWEFR WESÊLWE ME ÊNFGTM WLYSÊLWE ME ÊNFGWE Z̃LKM ḪKM ELLH YḪKM BYNKM WELLH ALYM ḪKYM

eyyuhā elleƶīne āmenū iƶā cā'ekumu l-mu'minātu muhācirātin femteHinūhunne llahu eǎ'lemu biīmānihinne fe in ǎlimtumūhunne mu'minātin felā terciǔhunne ilā l-kuffāri hunne Hillun lehum ve lā hum yeHillūne lehunne ve ātūhum enfeḳū ve lā cunāHa ǎleykum en tenkiHūhunne iƶā āteytumūhunne ucūrahunne ve lā tumsikū biǐSami l-kevāfiri veselū enfeḳtum velyeselū enfeḳū ƶālikum Hukmu llahi yeHkumu beynekum vallahu ǎlīmun Hakīmun
يا أيها الذين آمنوا إذا جاءكم المؤمنات مهاجرات فامتحنوهن الله أعلم بإيمانهن فإن علمتموهن مؤمنات فلا ترجعوهن إلى الكفار لا هن حل لهم ولا هم يحلون لهن وآتوهم ما أنفقوا ولا جناح عليكم أن تنكحوهن إذا آتيتموهن أجورهن ولا تمسكوا بعصم الكوافر واسألوا ما أنفقتم وليسألوا ما أنفقوا ذلكم حكم الله يحكم بينكم والله عليم حكيم

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū inanan(lar) believe!
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman When
جاءكم ج ي ا | CYE CEÙKM cā'ekumu size geldiği come to you
المؤمنات ا م ن | EMN ELMÙMNET l-mu'minātu mü'min kadınlar the believing women
مهاجرات ه ج ر | HCR MHECRET muhācirātin göç ederek (as) emigrants,
فامتحنوهن م ح ن | MḪN FEMTḪNWHN femteHinūhunne onları imtihan edin then examine them.
الله | ELLH llahu Allah Allah
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi bilir (is) most knowing
بإيمانهن ا م ن | EMN BÎYMENHN biīmānihinne onların imanlarını of their faith.
فإن | FÎN fe in eğer And if
علمتموهن ع ل م | ALM ALMTMWHN ǎlimtumūhunne anlarsanız you know them
مؤمنات ا م ن | EMN MÙMNET mu'minātin inanmış olduklarını (to be) believers,
فلا | FLE felā then (do) not
ترجعوهن ر ج ع | RCA TRCAWHN terciǔhunne onları geri döndürmeyin return them
إلى | ÎL ilā to
الكفار ك ف ر | KFR ELKFER l-kuffāri kafirlere the disbelievers.
لا | LE değildir Not
هن | HN hunne bunlar (kadınlar) they
حل ح ل ل | ḪLL ḪL Hillun helal (are) lawful
لهم | LHM lehum onlara for them
ولا | WLE ve lā ve değildir and not
هم | HM hum onlar they
يحلون ح ل ل | ḪLL YḪLWN yeHillūne helal are lawful
لهن | LHN lehunne bunlara for them.
وآتوهم ا ت ي | ETY W ËTWHM ve ātūhum ve onlara verin But give them
ما | ME şey(leri) what
أنفقوا ن ف ق | NFG ÊNFGWE enfeḳū onların harcadıkları they have spent.
ولا | WLE ve lā ve yoktur And not
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa bir günah any blame
عليكم | ALYKM ǎleykum sizin için upon you
أن | ÊN en if
تنكحوهن ن ك ح | NKḪ TNKḪWHN tenkiHūhunne bunlarla evlenmenizde you marry them
إذا | ÎZ̃E iƶā takdirde when
آتيتموهن ا ت ي | ETY ËTYTMWHN āteytumūhunne kendilerine verdiğiniz you have given them
أجورهن ا ج ر | ECR ÊCWRHN ucūrahunne ücretlerini their (bridal) dues.
ولا | WLE ve lā ve And (do) not
تمسكوا م س ك | MSK TMSKWE tumsikū tutmayın hold
بعصم ع ص م | AṦM BAṦM biǐSami ismetlerini to marriage bonds
الكوافر ك ف ر | KFR ELKWEFR l-kevāfiri kafir kadınların (with) disbelieving women,
واسألوا س ا ل | SEL WESÊLWE veselū isteyin but ask (for)
ما | ME şeyi (mehri) what
أنفقتم ن ف ق | NFG ÊNFGTM enfeḳtum harcadığınız you have spent,
وليسألوا س ا ل | SEL WLYSÊLWE velyeselū ve onlar da istesinler and let them ask
ما | ME şeyi what
أنفقوا ن ف ق | NFG ÊNFGWE enfeḳū harcadıkları they have spent.
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu size That
حكم ح ك م | ḪKM ḪKM Hukmu hükmüdür (is the) Judgment
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
يحكم ح ك م | ḪKM YḪKM yeHkumu (böyle) hükmediyor He judges
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda between you.
والله | WELLH vallahu ve Allah And Allah
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir (is) All-Knowing,
حكيم ح ك م | ḪKM ḪKYM Hakīmun hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.

60:10 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | inanan(lar) | zaman | size geldiği | mü'min kadınlar | göç ederek | onları imtihan edin | Allah | daha iyi bilir | onların imanlarını | eğer | anlarsanız | inanmış olduklarını | | onları geri döndürmeyin | | kafirlere | değildir | bunlar (kadınlar) | helal | onlara | ve değildir | onlar | helal | bunlara | ve onlara verin | şey(leri) | onların harcadıkları | ve yoktur | bir günah | sizin için | | bunlarla evlenmenizde | takdirde | kendilerine verdiğiniz | ücretlerini | ve | tutmayın | ismetlerini | kafir kadınların | isteyin | şeyi (mehri) | harcadığınız | ve onlar da istesinler | şeyi | harcadıkları | bu size | hükmüdür | Allah'ın | (böyle) hükmediyor | aranızda | ve Allah | bilendir | hüküm ve hikmet sahibidir |

[Y] [EYH] [] [EMN] [] [CYE] [EMN] [HCR] [MḪN] [] [ALM] [EMN] [] [ALM] [EMN] [] [RCA] [] [KFR] [] [] [ḪLL] [] [] [] [ḪLL] [] [ETY] [] [NFG] [] [CNḪ] [] [] [NKḪ] [] [ETY] [ECR] [] [MSK] [AṦM] [KFR] [SEL] [] [NFG] [SEL] [] [NFG] [] [ḪKM] [] [ḪKM] [BYN] [] [ALM] [ḪKM]
YE ÊYHE ELZ̃YN ËMNWE ÎZ̃E CEÙKM ELMÙMNET MHECRET FEMTḪNWHN ELLH ÊALM BÎYMENHN FÎN ALMTMWHN MÙMNET FLE TRCAWHN ÎL ELKFER LE HN ḪL LHM WLE HM YḪLWN LHN W ËTWHM ME ÊNFGWE WLE CNEḪ ALYKM ÊN TNKḪWHN ÎZ̃E ËTYTMWHN ÊCWRHN WLE TMSKWE BAṦM ELKWEFR WESÊLWE ME ÊNFGTM WLYSÊLWE ME ÊNFGWE Z̃LKM ḪKM ELLH YḪKM BYNKM WELLH ALYM ḪKYM

eyyuhā elleƶīne āmenū iƶā cā'ekumu l-mu'minātu muhācirātin femteHinūhunne llahu eǎ'lemu biīmānihinne fe in ǎlimtumūhunne mu'minātin felā terciǔhunne ilā l-kuffāri hunne Hillun lehum ve lā hum yeHillūne lehunne ve ātūhum enfeḳū ve lā cunāHa ǎleykum en tenkiHūhunne iƶā āteytumūhunne ucūrahunne ve lā tumsikū biǐSami l-kevāfiri veselū enfeḳtum velyeselū enfeḳū ƶālikum Hukmu llahi yeHkumu beynekum vallahu ǎlīmun Hakīmun
يا أيها الذين آمنوا إذا جاءكم المؤمنات مهاجرات فامتحنوهن الله أعلم بإيمانهن فإن علمتموهن مؤمنات فلا ترجعوهن إلى الكفار لا هن حل لهم ولا هم يحلون لهن وآتوهم ما أنفقوا ولا جناح عليكم أن تنكحوهن إذا آتيتموهن أجورهن ولا تمسكوا بعصم الكوافر واسألوا ما أنفقتم وليسألوا ما أنفقوا ذلكم حكم الله يحكم بينكم والله عليم حكيم

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [ج ي ا] [ا م ن] [ه ج ر] [م ح ن] [] [ع ل م] [ا م ن] [] [ع ل م] [ا م ن] [] [ر ج ع] [] [ك ف ر] [] [] [ح ل ل] [] [] [] [ح ل ل] [] [ا ت ي] [] [ن ف ق] [] [ج ن ح] [] [] [ن ك ح] [] [ا ت ي] [ا ج ر] [] [م س ك] [ع ص م] [ك ف ر] [س ا ل] [] [ن ف ق] [س ا ل] [] [ن ف ق] [] [ح ك م] [] [ح ك م] [ب ي ن] [] [ع ل م] [ح ك م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y YE EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ÊYHE eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū inanan(lar) believe!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذا | ÎZ̃E iƶā zaman When
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
جاءكم ج ي ا | CYE CEÙKM cā'ekumu size geldiği come to you
Cim,Elif,,Kef,Mim,
3,1,,20,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
المؤمنات ا م ن | EMN ELMÙMNET l-mu'minātu mü'min kadınlar the believing women
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Elif,Te,
1,30,40,,40,50,1,400,
N – nominative feminine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
مهاجرات ه ج ر | HCR MHECRET muhācirātin göç ederek (as) emigrants,
Mim,He,Elif,Cim,Re,Elif,Te,
40,5,1,3,200,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
فامتحنوهن م ح ن | MḪN FEMTḪNWHN femteHinūhunne onları imtihan edin then examine them.
Fe,Elif,Mim,Te,Ha,Nun,Vav,He,Nun,
80,1,40,400,8,50,6,5,50,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ELLH llahu Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi bilir (is) most knowing
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
بإيمانهن ا م ن | EMN BÎYMENHN biīmānihinne onların imanlarını of their faith.
Be,,Ye,Mim,Elif,Nun,He,Nun,
2,,10,40,1,50,5,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine (form IV) verbal noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
جار ومجرور و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فإن | FÎN fe in eğer And if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
علمتموهن ع ل م | ALM ALMTMWHN ǎlimtumūhunne anlarsanız you know them
Ayn,Lam,Mim,Te,Mim,Vav,He,Nun,
70,30,40,400,40,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
مؤمنات ا م ن | EMN MÙMNET mu'minātin inanmış olduklarını (to be) believers,
Mim,,Mim,Nun,Elif,Te,
40,,40,50,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite (form IV) active participle
اسم منصوب
فلا | FLE felā then (do) not
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
RSLT – prefixed result particle
PRO – prohibition particle
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نهي
ترجعوهن ر ج ع | RCA TRCAWHN terciǔhunne onları geri döndürmeyin return them
Te,Re,Cim,Ayn,Vav,He,Nun,
400,200,3,70,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
الكفار ك ف ر | KFR ELKFER l-kuffāri kafirlere the disbelievers.
Elif,Lam,Kef,Fe,Elif,Re,
1,30,20,80,1,200,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
لا | LE değildir Not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هن | HN hunne bunlar (kadınlar) they
He,Nun,
5,50,
PRON – 3rd person feminine plural personal pronoun
ضمير منفصل
حل ح ل ل | ḪLL ḪL Hillun helal (are) lawful
Ha,Lam,
8,30,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
لهم | LHM lehum onlara for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ولا | WLE ve lā ve değildir and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
يحلون ح ل ل | ḪLL YḪLWN yeHillūne helal are lawful
Ye,Ha,Lam,Vav,Nun,
10,8,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهن | LHN lehunne bunlara for them.
Lam,He,Nun,
30,5,50,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person feminine plural personal pronoun
جار ومجرور
وآتوهم ا ت ي | ETY W ËTWHM ve ātūhum ve onlara verin But give them
Vav,,Te,Vav,He,Mim,
6,,400,6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ما | ME şey(leri) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أنفقوا ن ف ق | NFG ÊNFGWE enfeḳū onların harcadıkları they have spent.
,Nun,Fe,Gaf,Vav,Elif,
,50,80,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولا | WLE ve lā ve yoktur And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
نافية تعمل عمل «أن»
جناح ج ن ح | CNḪ CNEḪ cunāHa bir günah any blame
Cim,Nun,Elif,Ha,
3,50,1,8,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
عليكم | ALYKM ǎleykum sizin için upon you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أن | ÊN en if
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تنكحوهن ن ك ح | NKḪ TNKḪWHN tenkiHūhunne bunlarla evlenmenizde you marry them
Te,Nun,Kef,Ha,Vav,He,Nun,
400,50,20,8,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إذا | ÎZ̃E iƶā takdirde when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
آتيتموهن ا ت ي | ETY ËTYTMWHN āteytumūhunne kendilerine verdiğiniz you have given them
,Te,Ye,Te,Mim,Vav,He,Nun,
,400,10,400,40,6,5,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هن» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أجورهن ا ج ر | ECR ÊCWRHN ucūrahunne ücretlerini their (bridal) dues.
,Cim,Vav,Re,He,Nun,
,3,6,200,5,50,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person feminine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هن» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | WLE ve lā ve And (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تمسكوا م س ك | MSK TMSKWE tumsikū tutmayın hold
Te,Mim,Sin,Kef,Vav,Elif,
400,40,60,20,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بعصم ع ص م | AṦM BAṦM biǐSami ismetlerini to marriage bonds
Be,Ayn,Sad,Mim,
2,70,90,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
الكوافر ك ف ر | KFR ELKWEFR l-kevāfiri kafir kadınların (with) disbelieving women,
Elif,Lam,Kef,Vav,Elif,Fe,Re,
1,30,20,6,1,80,200,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
واسألوا س ا ل | SEL WESÊLWE veselū isteyin but ask (for)
Vav,Elif,Sin,,Lam,Vav,Elif,
6,1,60,,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi (mehri) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أنفقتم ن ف ق | NFG ÊNFGTM enfeḳtum harcadığınız you have spent,
,Nun,Fe,Gaf,Te,Mim,
,50,80,100,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
وليسألوا س ا ل | SEL WLYSÊLWE velyeselū ve onlar da istesinler and let them ask
Vav,Lam,Ye,Sin,,Lam,Vav,Elif,
6,30,10,60,,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
أنفقوا ن ف ق | NFG ÊNFGWE enfeḳū harcadıkları they have spent.
,Nun,Fe,Gaf,Vav,Elif,
,50,80,100,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu size That
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
حكم ح ك م | ḪKM ḪKM Hukmu hükmüdür (is the) Judgment
Ha,Kef,Mim,
8,20,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
يحكم ح ك م | ḪKM YḪKM yeHkumu (böyle) hükmediyor He judges
Ye,Ha,Kef,Mim,
10,8,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda between you.
Be,Ye,Nun,Kef,Mim,
2,10,50,20,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والله | WELLH vallahu ve Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو عاطفة
لفظ الجلالة مرفوع
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir (is) All-Knowing,
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
حكيم ح ك م | ḪKM ḪKYM Hakīmun hüküm ve hikmet sahibidir All-Wise.
Ha,Kef,Ye,Mim,
8,20,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | الَّذِينَ: kimseler | امَنُوا: inanan(lar) | إِذَا: zaman | جَاءَكُمُ: size geldiği | الْمُؤْمِنَاتُ: mü'min kadınlar | مُهَاجِرَاتٍ: göç ederek | فَامْتَحِنُوهُنَّ: onları imtihan edin | اللَّهُ: Allah | أَعْلَمُ: daha iyi bilir | بِإِيمَانِهِنَّ: onların imanlarını | فَإِنْ: eğer | عَلِمْتُمُوهُنَّ: anlarsanız | مُؤْمِنَاتٍ: inanmış olduklarını | فَلَا: | تَرْجِعُوهُنَّ: onları geri döndürmeyin | إِلَى: | الْكُفَّارِ: kafirlere | لَا: değildir | هُنَّ: bunlar (kadınlar) | حِلٌّ: helal | لَهُمْ: onlara | وَلَا: ve değildir | هُمْ: onlar | يَحِلُّونَ: helal | لَهُنَّ: bunlara | وَاتُوهُمْ: ve onlara verin | مَا: şey(leri) | أَنْفَقُوا: onların harcadıkları | وَلَا: ve yoktur | جُنَاحَ: bir günah | عَلَيْكُمْ: sizin için | أَنْ: | تَنْكِحُوهُنَّ: bunlarla evlenmenizde | إِذَا: takdirde | اتَيْتُمُوهُنَّ: kendilerine verdiğiniz | أُجُورَهُنَّ: ücretlerini | وَلَا: ve | تُمْسِكُوا: tutmayın | بِعِصَمِ: ismetlerini | الْكَوَافِرِ: kafir kadınların | وَاسْأَلُوا: isteyin | مَا: şeyi (mehri) | أَنْفَقْتُمْ: harcadığınız | وَلْيَسْأَلُوا: ve onlar da istesinler | مَا: şeyi | أَنْفَقُوا: harcadıkları | ذَٰلِكُمْ: bu size | حُكْمُ: hükmüdür | اللَّهِ: Allah'ın | يَحْكُمُ: (böyle) hükmediyor | بَيْنَكُمْ: aranızda | وَاللَّهُ: ve Allah | عَلِيمٌ: bilendir | حَكِيمٌ: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |يا YE EY/HEY/AH | أيها ÊYHE SİZ! | الذين ELZ̃YN kimseler | آمنوا ËMNWE inanan(lar) | إذا ÎZ̃E zaman | جاءكم CEÙKM size geldiği | المؤمنات ELMÙMNET mü'min kadınlar | مهاجرات MHECRET göç ederek | فامتحنوهن FEMTḪNWHN onları imtihan edin | الله ELLH Allah | أعلم ÊALM daha iyi bilir | بإيمانهن BÎYMENHN onların imanlarını | فإن FÎN eğer | علمتموهن ALMTMWHN anlarsanız | مؤمنات MÙMNET inanmış olduklarını | فلا FLE | ترجعوهن TRCAWHN onları geri döndürmeyin | إلى ÎL | الكفار ELKFER kafirlere | لا LE değildir | هن HN bunlar (kadınlar) | حل ḪL helal | لهم LHM onlara | ولا WLE ve değildir | هم HM onlar | يحلون YḪLWN helal | لهن LHN bunlara | وآتوهم W ËTWHM ve onlara verin | ما ME şey(leri) | أنفقوا ÊNFGWE onların harcadıkları | ولا WLE ve yoktur | جناح CNEḪ bir günah | عليكم ALYKM sizin için | أن ÊN | تنكحوهن TNKḪWHN bunlarla evlenmenizde | إذا ÎZ̃E takdirde | آتيتموهن ËTYTMWHN kendilerine verdiğiniz | أجورهن ÊCWRHN ücretlerini | ولا WLE ve | تمسكوا TMSKWE tutmayın | بعصم BAṦM ismetlerini | الكوافر ELKWEFR kafir kadınların | واسألوا WESÊLWE isteyin | ما ME şeyi (mehri) | أنفقتم ÊNFGTM harcadığınız | وليسألوا WLYSÊLWE ve onlar da istesinler | ما ME şeyi | أنفقوا ÊNFGWE harcadıkları | ذلكم Z̃LKM bu size | حكم ḪKM hükmüdür | الله ELLH Allah'ın | يحكم YḪKM (böyle) hükmediyor | بينكم BYNKM aranızda | والله WELLH ve Allah | عليم ALYM bilendir | حكيم ḪKYM hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Okunuş) : |: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | elleƶīne: kimseler | āmenū: inanan(lar) | iƶā: zaman | cā'ekumu: size geldiği | l-mu'minātu: mü'min kadınlar | muhācirātin: göç ederek | femteHinūhunne: onları imtihan edin | llahu: Allah | eǎ'lemu: daha iyi bilir | biīmānihinne: onların imanlarını | fe in: eğer | ǎlimtumūhunne: anlarsanız | mu'minātin: inanmış olduklarını | felā: | terciǔhunne: onları geri döndürmeyin | ilā: | l-kuffāri: kafirlere | : değildir | hunne: bunlar (kadınlar) | Hillun: helal | lehum: onlara | ve lā: ve değildir | hum: onlar | yeHillūne: helal | lehunne: bunlara | ve ātūhum: ve onlara verin | : şey(leri) | enfeḳū: onların harcadıkları | ve lā: ve yoktur | cunāHa: bir günah | ǎleykum: sizin için | en: | tenkiHūhunne: bunlarla evlenmenizde | iƶā: takdirde | āteytumūhunne: kendilerine verdiğiniz | ucūrahunne: ücretlerini | ve lā: ve | tumsikū: tutmayın | biǐSami: ismetlerini | l-kevāfiri: kafir kadınların | veselū: isteyin | : şeyi (mehri) | enfeḳtum: harcadığınız | velyeselū: ve onlar da istesinler | : şeyi | enfeḳū: harcadıkları | ƶālikum: bu size | Hukmu: hükmüdür | llahi: Allah'ın | yeHkumu: (böyle) hükmediyor | beynekum: aranızda | vallahu: ve Allah | ǎlīmun: bilendir | Hakīmun: hüküm ve hikmet sahibidir |
Kırık Meal (Transcript) : |YE: EY/HEY/AH | ÊYHE: SİZ! | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: inanan(lar) | ÎZ̃E: zaman | CEÙKM: size geldiği | ELMÙMNET: mü'min kadınlar | MHECRET: göç ederek | FEMTḪNWHN: onları imtihan edin | ELLH: Allah | ÊALM: daha iyi bilir | BÎYMENHN: onların imanlarını | FÎN: eğer | ALMTMWHN: anlarsanız | MÙMNET: inanmış olduklarını | FLE: | TRCAWHN: onları geri döndürmeyin | ÎL: | ELKFER: kafirlere | LE: değildir | HN: bunlar (kadınlar) | ḪL: helal | LHM: onlara | WLE: ve değildir | HM: onlar | YḪLWN: helal | LHN: bunlara | W ËTWHM: ve onlara verin | ME: şey(leri) | ÊNFGWE: onların harcadıkları | WLE: ve yoktur | CNEḪ: bir günah | ALYKM: sizin için | ÊN: | TNKḪWHN: bunlarla evlenmenizde | ÎZ̃E: takdirde | ËTYTMWHN: kendilerine verdiğiniz | ÊCWRHN: ücretlerini | WLE: ve | TMSKWE: tutmayın | BAṦM: ismetlerini | ELKWEFR: kafir kadınların | WESÊLWE: isteyin | ME: şeyi (mehri) | ÊNFGTM: harcadığınız | WLYSÊLWE: ve onlar da istesinler | ME: şeyi | ÊNFGWE: harcadıkları | Z̃LKM: bu size | ḪKM: hükmüdür | ELLH: Allah'ın | YḪKM: (böyle) hükmediyor | BYNKM: aranızda | WELLH: ve Allah | ALYM: bilendir | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibidir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, size yurtlarından göçmüş olan îman sâhibi kadınlar geldi mi onları sınayın artık, Allah, onların inançlarını daha iyi bilir; siz de onların inanmış olduklarını bilince onları gerisin geriye kâfirlere göndermeyin; ne onlar, kâfirlere helâldir, ne kâfirler, onlara helâl ve onlara, kocalarının vereceği nikâh parasını verin ve nikâh paralarını verdikten sonra onları, kendinize nikâhlamanızda da bir vebal yoktur size; kâfir kadınlarıysa nikâhlamayın, nikâhınızın altında tutmayın onları ve sarfettiklerinizi isteyin ve kâfirler de, size gelen inanmış kadınlara sarfettiklerini istesinler; işte budur size Allah'ın hükmü, o hükmeder aranızda ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler. . . İman eden kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları sorgulayın. Allâh onların imanlarını iyi bilir! Eğer onları iman etmiş kadınlar görürseniz, onları hakikat bilgisini inkâr edenlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara (küffara) helaldir, ne de onlar bunlara helal olurlar! Onlara (küffara) infak ettiklerini (mehrlerini) verin. Onların (bu kadınların) mehrlerini kendilerine verdiğiniz vakit, onları nikâhlamanızda sizin üzerinize bir vebal yoktur. Hakikat bilgisini inkâr eden kadınların nikâhlarını tutmayın. . . Harcadıklarınızı geri isteyin; onlar da harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh'ın hükmüdür. . . Aranızda hükmediyor. Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, mü’min kadınlar özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret ederek size geldiği zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını iyi bilir. Eğer siz de onların mü’min kadınlar olduklarını öğrenirseniz, onları kâfirlere geri göndermeyin. Mü’min kadınların kâfirlerle, ehl-i kitap ve müşriklerle evlenmeleri helâl ve meşrû değildir. Kâfirlerin mü’min kadınlarla evliliklerini devam etttirmeleri, evlenmeleri de meşrû değildir. Onların kocalarının sarfettikleri mehirleri geri verin. Mehirlerini geri verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınlarla fiilen biten evlilik ilişkilerinizi hukuken devam ettirmeyin. Kâfirlere gitmeyi tercih eden kadınlar için harcadıklarınızı onlardan isteyin. Onlar da size gelen mü’min kadınlar için harcadıklarını geri istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda Allah hüküm verir. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Mü'min kadınlar size hicret ederek geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların gerçekten mü'min kadınlar olduklarını bilirseniz artık onları kâfirlere geri çevirmeyin. Ne bunlar onlara helâldirler, ne de onlar bunlara helâl olurlar. (Kâfir eşlerinin mehir olarak) sarfettiklerini kendilerine verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde sizin o kadınları nikâhlamanızda bir sakınca yoktur. İnkârcı kadınları da nikâhınız altında tutmayın. Siz (mehir olarak) sarfettiklerinizi isteyin, onlar (hanımları iman edip mü'minlerin tarafına geçen kâfirler) da (mehir olarak) sarfettiklerini istesinler. İşte bu Allah'ın hükmüdür. Aranızda hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Ali Bulaç : Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler! Size, mümin kadınlar muhacir olarak geldikleri vakit, kendilerini imtihan edin; imanlarını Allah (sizden) daha iyi bilir. (Yaptığınız) imtihan üzerine, onları mümin hanımlar bilirseniz, artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin. Mümin hanımlar, kâfirlere helâl değildir; kâfirler de mümin hanımlara helâl olmazlar. Bununla beraber (kâfirlerin, İslâmı kabul eden karılarına) sarf etmiş oldukları mehri, o kâfirlere verin. Sizin o mümin hanımları nikâh etmenizde de, mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur. (İslâm dininden çıkan) kâfir zevcelerinizi nikâhınızda tutmayın; (onlara) harcadığınız mehri, (varmış oldukları kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen karılarına) sarf etmiş oldukları mehri (sizden) istesinler. Bunlar, size Allah’ın hükmüdür. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm’dir= her şeyi bilir. Hakîm’dir= hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Ey inananlar! Inanmis kadinlar hicret ederek size gelirlerse onlari deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onlarin imanlarini cok iyi bilir. Onlarin mumin kadinlar olduklarini ogrenirseniz, inkarcilara geri cevirmeyin. Bu kadinlar, o inkarcilara helal degildirl Onlar da bunlara helal olmazlar. inkarcilarin bu kadinlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadinlarin mehirlerini kendilerine verdiginiz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. inkarci kadinlari nikahinizda tutmayin; onlara verdiginiz mehri isteyin; inkarci erkekler de hicret eden mumin kadinlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'in hukmu budur; aranizda O hukmeder. Allah bilendir, Hakim'dir.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Mü'min kadınlar muhacir olarak size gelirlerse, onları imtihan edin, —Allah onların imânını daha iyi bilir— onların imân ettiklerini bilip anlarsanız, artık kendilerini o kâfirlere geri çevirmeyin ; ne bunlar onlara, ne de onlar bunlara helâldir. (O kâfir kocaların) bunlara harcadıkları mehirleri kendilerine verin. Artık bu kadınların mehirlerini verdiğiniz takdirde kendileriyle evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfire kadınları nikâhınız altında tutmayın; onlara harcadığınız mehri isteyin; o kâfir kocalar da (hicret eden mü'mine) eşlerinden harcadıkları mehirleri istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür ki aranrzda hükmeder. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! İnanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz, inkarcılara geri çevirmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir Onlar da bunlara helal olmazlar. İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur. İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin; inkarcı erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Allah bilendir, Hakim'dir.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Edip Yüksel : Ey inananlar, inanan göçmen kadınlar size sığındığında onları sorgulayın. ALLAH onların inançlarını çok iyi bilir. İnançlı olduklarını anlarsanız, onları kafirlere geri göndermeyin. Ne bunlar o inkarcılara helaldir, ne de onlar bunlara helaldir. İnkarcıların harcadığı mehirlerini onlara geri verin. Mehirlerini ödediğiniz taktirde bunlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. İnkarcı kadınları sorumluluğunuzda tutmayın. Onlara harcadığınız mehirlerinizi isteyebilirsiniz, onlar da verdikleri mehirlerini isteyebilirler. Bu, ALLAH'ın hükmüdür. O, aranızda yargıda bulunur. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde kendilerini imtihan edin! İmanlarını Allah bilir. Eğer siz onların inanan kadınlar olduklarını öğrenirseniz, artık onları kafirlere iade etmeyin! İnanan kadınlar, kafirlere helal değildir, kafirler de mümin kadınlara helal olmazlar. Ancak kafirlerin harcadıkları mehri onlara (geri) verin! Kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o inanan kadınlarla evlenmenizde de size bir günah yoktur. Kafir kadınların da ismetlerine yapışmayın (onları nikahınızda tutmayın) ve harcadığınızı isteyin; kafirler de harcadıklarını istesinler. Bunlar, size Allah'ın hükmüdür. Aranızda O hükmediyor. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iyman edenler! Size mü'mine kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman kendilerini imtihan edin, iymanlarını Allah bilir, imtihan üzerine onları mü'mine bilirseniz artık kendilerini kâfirlere geri çevirmeyin, mü'mineler kâfirlere halâl değil, kâfirler de mü'minelere halâl olmazlar. Maamafih sarfettikleri mehri o kâfirlere verin, sizin o mü'mineleri nikâh etmenizde de, kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde üzerinize bir günah yoktur, kâfirlerin ise ısmetlerine yapışmayın ve sarfettiğinizi isteyin, kâfirler de sarfettiklerini istesinler, bunlar, size Allahın hukmüdür, aranızda hukmediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Fizilal-il Kuran : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size gelirse, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların gerçekten inanmış olduklarını anlarsanız onları kafirlere geri döndürmeyin. Bu kadınlar, o inkarcılara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların kocalarının sarfettiğini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine geri verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kafir kadınları nikahınızda tutmayın, harcadığınızı isteyin. Onlarda harcadığını istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.
Gültekin Onan : Ey inananlar, inançlı (kadın)lar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Tanrı, onların inançlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) inançlı (kadın)lar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mümin kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mümin kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Tanrı'nın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hakkı Yılmaz : "Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınlar göçmenler olarak size geldiği zaman, hemen onları sorgulayın. –Allah onların imanlarını daha iyi bilir.– Artık, eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz, artık onları kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere geri döndürmeyin. Göç eden mü’min kadınlar, onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. İnanmamış eski kocalarına sarfettiklerini verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi/ ödediğiniz mehiri geri isteyin. Onlar da sarfettiklerini/ size harcadıklarını geri istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Ki aranızda O hükmeder, Allah, çok bilendir, çok iyi yasa koyandır. "
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, (kendi ifâdelerince) mü'min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihaan edin. Allah onların îmanlarını daha iyi bilendir ya. Fakat siz de mü'min kadınlar olduklarına bilgi edinirseniz onları kâfirlere döndürmeyin. Bunlar onlara halâl değildir. Onlar da bunlara halâl olmazlar. (Kâfir zevcelerinin bu kadınlara) sarfetdikleri (mehri) onlara (kâfirlere) verin. Sizin onları nikâhla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdîrde, üzerinize bir günâh yokdur. Kâfir zevcelerinizi (nikâhınız altında) tutmayın. Sarfetdiğiniz (mehir) i isteyin. (Kâfirler de size hicret eden mü'min kadınlara) harcadıkları (mehri) istesinler. Bu, Allahın hükmüdür. Aranızda O hükmeder. Allah hakkıyle bilendir, tam hukûm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Mü’min kadınlar, hicret etmiş kimseler olarak size geldikleri zaman, artık (îmanları husûsunda) onları imtihân edin! Allah, onların (o mümtehıne olan, imtihâna tâbi' tutulan kadınların) îmanlarını daha iyi bilendir. Böylece onların mü’min kadınlar olduklarını bilir (de kanâat eder)seniz, artık onları kâfirlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara helâldir, ne de onlar bunlara helâl olurlar. (O müşrik kocaların) sarf ettiklerini(bu kadınlara verdikleri mehirleri) de, kendilerine (geri) verin! Bununla birlikte kendilerine (anlaşarak, ayrıca) mehirlerini verdiğiniz takdirde onlarla evlenmenizde, size bir günah yoktur. Hem kâfir kadınların ismetlerini (nikâh akidlerini)tutmayın; sarf ettiğinizi (verdiğiniz mehri) de (geri) isteyin; ve (o kâfirler de hicret eden mü’min kadınlara) sarf ettiklerini (geri) istesinler!Size Allah’ın hükmü budur; aranızda (böyle) hüküm veriyor. Çünki Allah, Alîm (herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Ey iman edenler; inanan kadınlar hicret ederek size gelirlerse, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Fakat siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz; artık onları kafirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helal değildir, onlar da bunlara helal olmazlar. Onların sarfettiklerini kendilerine geri verin. Mehirlerini verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde bir vebal yoktur. Kafir kadınları nikahınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Ve Allah; Alim' dir, Hakim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar! Hicret etmiş olan mü'min kadınlar size geldikleri zaman onları imtihan edin (hicret sebeplerini sorun). Allah, onların îmânını çok iyi biliyor. Artık onların mü'min hanımlar olduğunu bilirseniz (mü'min olduklarından emin olursanız), bundan sonra onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Onlar (mü'min hanımlar), diğerlerine (kâfir erkeklere) helâl değildir. Diğerleri de (kâfir erkekler de), onlar için (mü'min hanımlar için) helâl değildir. Onlara (kâfir erkeklere), infâk etmiş oldukları şeyi (mü'min olarak size gelen kadınlara daha önce vermiş oldukları mehirlerini) geri verin. Ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz taktirde, onlara nikâh yapmanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve kâfir kadınları nikâh ile tutmayın. Ve siz ne infâk ettiyseniz (mehir olarak ne verdiyseniz) geri isteyiniz. Ve onlar da infâk ettiklerini istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Aranızda hüküm vermektedir. Ve Allah; Alîm'dir (en iyi bilendir), Hâkim'dir (hüküm sahibidir).
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! Mümin kadınlar her ne zaman zulüm ve kötülük diyarını terk ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları sınayın; eğer mümin olduklarına tam emin olursanız, onları inkarcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değiller). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin. Ve (ey müminler,) siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten sonra evlenirseniz bir günah işlemiş olmazsınız. Diğer taraftan, hakikati inkar (etmeye devam) eden kadınlarla evlilik bağınızı sürdürmeyin ve onlara (mehir olarak) ne verdiyseniz (iade etmelerini) isteyin, aynı şekilde ötekiler, (hanımları size gelmiş olanlar da,) harcadıkları her şeyi(n iadesini) talep etme hakkına sahiptirler. Bu, Allah'ın hükmüdür. O, sizin aranızda (adaletle) hükmeder çünkü Allah, her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey imân etmiş olanlar! Size imân etmiş kadınlar, hicret etmiş olarak geldikleri vakit onları imtihan edin. Allah, onların imânlarına bihakkın âlimdir. İmdi siz onları mü'mineler bildiğiniz takdirde artık onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Ne bunlar onlar için helâldir ve ne de onlar bunlar için helâl olurlar. Ve onlara infak etmiş oldukları şeyi verin ve kendilerine mehirlerini verdiğiniz takdirde o kadınlar ile evlenmekten dolayı sizin için bir günah yoktur. Ve kâfirlerin ismetlerine yapışmayın ve ne infak ettiniz ise isteyin, onlar da ne infak etmişler ise istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Aranızda hükmeder ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların bu kadınlara verdikleri mehirleri iâde edin. Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara verdiğiniz mehiri isteyin. Kâfir erkekler de hicret eden mümin kadınlara verdikleri mehirleri istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hükmünde hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler! Mümin kadınlar, hicret edip size gelirlerse, onları imtihan edin. Allah, onların imanını daha iyi bilir. Eğer onların iman ettiğini anlarsanız onları kafirlere iade etmeyin. O kadınlar, onlara helal değildir, onlar da o kadınlara helal değildir. Onlara, kadınlar için harcadıklarını verin. Mehir vererek o kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kafir kadınları da nikahınızda tutmayın. Onlara sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Bu Allah’ın hükmüdür. Aranızda o hüküm verir. Allah, alimdir, hakimdir.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! Mümin hanımlar size katılmak üzere hicret etmiş olarak geldiklerinde onları imtihan edin. Gerçi Allah onların imanlarını pek iyi bilir. Ama siz de onların mümin olduklarını anlarsanız, artık onları kâfirlere geri göndermeyin. Bundan böyle bu hanımlar kâfir kocalarına, kâfir kocaları da bu hanımlara helal olmazlar. Bununla beraber kocalarına da vermiş oldukları mehirleri, siz iade ediniz. Kendilerine mehirlerini vererek bu kadınlarla evlenmenizde bir sakınca yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın. Onlara harcadığınız mehri, varacakları kâfir kocalarından isteyin. Kâfirler de İslama girip sizinle evlenen eşlerine sarfetmiş oldukları mehri sizden geri istesinler. Allah’ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Zira Allah her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Süleyman Ateş : Ey inananlar! Mü'min kadınlar göç ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allâh onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer onların (gerçekten) inanmış olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri döndürmeyin. Ne bu(kadı)nlar onlara helâldir ne de onlar bunlara helâl olurlar. Onların (bu kadınlara) harcadıkları (mehirleri)ni onlara verin. Ücretlerini kendilerine verdiğiniz takdirde bu(kadı)nlarla evlenmenizde sizin için bir günâh yoktur. Kâfir kadınların ismetlerini (nikâh bağlarını) tutmayın (onları salıverin ve kâfirlere katılan kadınlara) harcadığınız (mehri) isteyin. Onlar da (size katılan kadınlarına) harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh'ın hükmüdür. Aranızda (böyle) hükmediyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, mü'min kadınlar hicret etmişler olarak size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet onların (gerçekten) mü'min kadınlar olduklarını bilip öğrenirseniz, artık sakın onları kâfirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kâfir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü'min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onların nikâhlamanızda sizin için bir güçlük yoktur. Kâfir (kadın)ların ismetlerini (nikâhlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü'min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah'ın hükmüdür. Sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Siz de onların inanmış kimseler olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Ne onlar o kâfirlere helâldir, ne de o kâfirler onlara. Yalnız, müşrik kocalarının onlara vermiş oldukları mehirleri kendilerine iade edin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde mü'min kadınları nikâhlamanızda hiçbir sakınca yoktur. Kâfir kadınları ise nikâhınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri geri isteyin. Kâfirler de mü'min kadınlara verdikleri mehri geri istesinler. İşte Allah'ın hükmü budur; aranızda O hükmeder. Çünkü Allah herşeyi bilir, herşeyi hikmetle yapar.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir ya! Eğer onların mümin hanımlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere döndürmeyin. Ne bu mümin kadınlar o kâfirlere helaldir ne de o kâfirler bunlara helaldir. Bu kadınlar için harcadıklarını o kâfirlere geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz takdirde, bu kadınları nikâhlamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Kâfirlerin iffet ve nikâhlarına yapışmayın. Kâfirlere gitmeyi yeğleyen kadınlar için harcadıklarınızı onlardan geri isteyin; onlar da size gelen mümin kadınlar için harcadıklarını geri istesinler. Bu, Allah'ın hepinize buyruğudur. Aranızda hüküm veriyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}