Celal Yıldırım Meali |
|
Kaf.. Çok şerefli saygıya lâyık, hayırlı, bereketli Kur'ân'a and olsun.(50:1) | |
(2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!.(50:2) | |
(4-5) Biz, muhakkak yerin onlardan neyin (çürütüp) eksilttiğini biliriz. Yanımızda (her şeyin yazılı bulunduğu) muhafazalı bir kitap vardır. Hayır, onlar hakk kendilerine gelince yalanladılar. Bu bakımdan onlar, kararsızlık ve perişanlık içindedirler.(50:4) | |
Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Onu nasıl kurup meydana getirdik ve (yıldızlarla, sistemlerle) süsledik. Onda hiçbir yarık (dengesizlik, uyumsuzluk) da yoktur.(50:6) | |
Yeryüzünü de (nasıl) yaydık, onda sabit büyük dağlar koyup oturttuk ve her güzel türden çift çift bitirdik, (bunlara dikkatle bakmıyorlar mı?).(50:7) | |
(Bu eserler ve taşıdığı hikmetli faydalar) Hakk'a yönelip gönül veren her kul için bir gönül gözü, bir hatırlatma ve öğüttür.(50:8) | |
(9-10) Gökten mübarek (feyizli, bereketli) su indirdik de onunla bahçeler, biçilecek taneler; tomurcukları sıra sıra birbiri üstüne gelen yüksek hurma ağaçları yetiştirdik.(50:9) | |
Kullar için rızıktır (bunlar). Ve biz, o su ile ölü bir beldeyi dirilttik. İşte (dirilip toprak altından da) çıkmak böyledir.(50:11) | |
(12-13) Onlardan önce Nûh kavmi, Ressli'ler, Semûd, Âd, Fir'avn ve Lût'un kardeşleri,(50:12) | |
Eykeli'ler, Tubba' kavmi de (gönderilen peygamberleri) yalanladılar. Evet bunların her biri, peygamberleri yalanladılar. Böylece tehdidimi hakketmişlerdir.(50:14) | |
İlk yaratmak ile yorulduk mu ? Hayır, onlar yeniden yaratılma hususunu karıştırıp şüphe içindedirler.(50:15) | |
And olsun ki, insanı yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz. Ve biz, ona şah damarından daha yakınızdır.(50:16) | |
Hani sağında ve solunda oturan denetleyici ve tesbit edip yazıcı iki melek vardır.(50:17) | |
Ağzından ne gibi bir söz çıkarsa mutlaka yanında onu görüp gözeten bir gözcü vardır.(50:18) | |
Ölümün kendinden geçirme sıkıntısı gerçekten gelince, ona : İşte bu senin ürküp korktuğun şeydir, denilir.(50:19) | |
Sûr'a üfürülecek. Bu, va'dedilen gündür.(50:20) | |
Her canlı, beraberinde bir sürücü, bir de şâhid ile gelir.(50:21) | |
And olsun ki, sen bundan (bu günden) habersizdin. Artık senden perdeyi kaldırıverdik; o nedenle bugün gözün oldukça keskindir.(50:22) | |
Beraberindeki arkadaşı (onu sevketmekle görevli melek), «işte bu (onun amelini yansıtan defter) yanımda hazırdır,» der.(50:23) | |
(24-25-26) Atın Cehennem'e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba.(50:24) | |
Yandaşı (olan şeytan, sapık inkarcı, şekillendirilmiş put): «Ey Rabbimiz! Ben bunu azdırmadım, ama o, uzak bir sapıklık ve şaşkınlık içinde idi,» (der).(50:27) | |
Allah: «Benim huzurumda çekişip tartışmayın. Size daha önce uyarımı göndermiştim.(50:28) | |
Benim yanımda söz değişmez ve ben, kullarıma zulmedici de değilim,» buyurur.(50:29) | |
O gün Cehennem'e, «doldun mu ?» diyeceğiz. O, «daha fazlası var mı ?» diyecek.(50:30) | |
Cennet ise, (Allah'tan saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlar için yaklaştırılmıştır; uzak değildir.(50:31) | |
(32-33) İşte bu, size va'dolunandır. Allah'a yönelip gönül veren, (ilâhî sınırları) koruyan, gıyabında Rahmân'dan saygı ile korkan ve Allah'a yönelen bir kalb ile gelen (her insana söz verilen Cennet'tir).(50:32) | |
Oraya selâmetle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür.(50:34) | |
Orada onlar için diledikleri her şey var ve yanımızda fazlası da mevcuttur.(50:35) | |
Bu küfre sapanlardan önce nice kuşakları yok ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü, daha çetin, vurup kırıcı, tutup yıkıcı idiler. Şehirlerde delikler, sığınaklar meydana getirmişlerdi. Var mı bir kaçıp kurtulacak yer?(50:36) | |
Şüphesiz ki bunda kalbi olana veya hazır bulunduğu halde kulak verip dinleyene hatırlatma ve öğüt vardır.(50:37) | |
And olsun ki gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı gün (devir)de yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı.(50:38) | |
O halde onların (o inkarcı sapıkların) dediklerine karşı sabırlı ol ve Güneş doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile tesbîh et.(50:39) | |
Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından O'nu tesbîh et.(50:40) | |
Çağrıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver.(50:41) | |
O gün, o haykırışı hakkıyle işitirler. İşte o gün (kabirlerden) çıkış günüdür(50:42) | |
Şüphesiz ki biz, evet biz diriltiriz, öldürürüz ve dönüş ancak bizedir.(50:43) | |
O gün ki, yer onlardan yarılıp ayrılır da (onlar da dirilip çıkarlar ve) sür'atle koşarlar. İşte bize göre çok kolay bir toplanmayı sağlamadır bu..(50:44) | |
Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur'ân ile öğüt ver.(50:45) | |