Ahmed Hulusi Meali |
|
Nun (Ulûhiyet ilmi) ve Kalem'e (ilmi açığa çıkaran) ve satır satır yazdıklarına (ilmin gereğini tüm detaylarıyla Sünnetullâh olarak yaratana) kasem ederim ki. . .(68:1) | |
Sen, Rabbinin nimeti olarak, bir cin (görünmeyen varlık türlerinden biri) hükmü altında olan değilsin!(68:2) | |
Muhakkak ki senin için ardı kesilmeyen bir mükâfat vardır.(68:3) | |
Muhakkak ki sen aziym bir ahlâklasın!(68:4) | |
Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler;(68:5) | |
Hanginiz cinlere tutulmuştur!(68:6) | |
Muhakkak ki Rabbin, yolundan kimin saptığını (varlıklarından) iyi bilir! O, hakikate erenleri de (varlıklarında) iyi bilir!(68:7) | |
O hâlde yalanlayanlara itaat etme!(68:8) | |
Arzu ettiler ki, sen yumuşak (tavizkâr) davranasın da, onlar da (sana karşı) hoşgörülü davransınlar!(68:9) | |
UYMA! Çokça yemin eden (Allâh'tan ve Sünnetullâh'tan kozalı olduğu için) basit, düşüncesiz her kişiye;(68:10) | |
Alaycı, ayıplayan, laf taşıyan;(68:11) | |
Durmadan (hakikatin) yaşanılmasına engel olan, haddi aşan suçlulara;(68:12) | |
Tutucu cahile, üstelik inkârıyla damgalıya!(68:13) | |
Zengin ve oğulları var diye mi (ona uyacaksın)!(68:14) | |
Âyetlerimiz ona bildirildiğinde: "Öncekilerin masallarıdır" dedi.(68:15) | |
Yakında burnundan damgalayacağız onu (görmezden gelemeyecek)!(68:16) | |
Doğrusu biz onları, o bahçe halkını belâlandırdığımız gibi belâlandırdık! Hani, sabah olurken onu mutlaka kesip devşireceklerine kasem etmişlerdi.(68:17) | |
(İnşâAllâh diye) istisna yapmıyorlardı!(68:18) | |
Onlar uyurlarken, Rabbinden bir sarıcı o bahçeyi sardı!(68:19) | |
Kuruyup kararıverdi (o bahçe)!(68:20) | |
Sabah olurken (kalktıklarında) birbirlerine seslendiler:(68:21) | |
"Eğer kesip devşirecekseniz, ekininize erken gidin!" (diye).(68:22) | |
Aralarında fısıldanarak yola koyulup gittiler.(68:23) | |
"Sakın bugün hiçbir yoksul ona (bahçeye) girip yanınıza gelmesin!" (diye).(68:24) | |
Yoksulları engellemeye güçleri yeterek gittiler.(68:25) | |
Bahçeyi gördüklerinde (harap olmuş): "Yanlış yere geldik herhâlde" dediler.(68:26) | |
"Hayır, (doğru yerdeyiz ama) biz yitirmişleriz!" (dediler).(68:27) | |
Onların biraz düşüncelisi dedi: "Ben size tespih (tenzih) etsenize, demedim mi?"(68:28) | |
Dediler ki: "Subhan'dır Rabbimiz! Muhakkak ki biz işin hakkını veremeyenler olduk!"(68:29) | |
Ardından birbirlerine dönüp birbirlerini suçlamaya başladılar!(68:30) | |
Dediler ki: "Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz küstahça davranmışız!"(68:31) | |
"Umulur ki Rabbimiz onun yerine ondan daha hayırlısını verir! Muhakkak ki biz (artık) Rabbimize yönelenleriz. "(68:32) | |
İşte böylecedir azap! Sınırsız geleceğin azabı ise elbette ekberdir! Eğer bilselerdi.(68:33) | |
Muhakkak ki korunmuş olanlar için, Rableri indînde Naîm cennetleri vardır.(68:34) | |
Teslim olmuşları, inkârcı suçlular gibi kılar mıyız hiç?(68:35) | |
Ne oluyor size! Nasıl hüküm veriyorsunuz?(68:36) | |
Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan mı ders alıyorsunuz?(68:37) | |
Ki ondaki keyfinize göre hükümler sizindir (zannınızca Sünnetullâh'a da tâbi değilsiniz)!(68:38) | |
Yoksa dilediğinizi yapabilirsiniz diye kıyamete kadar geçerli, bizden alınmış bir sözünüz mü var?(68:39) | |
Sor onlara: Onların hangisi böyle bir şeye kefildir?(68:40) | |
Yoksa onların bize eş koştukları ortakları mı var? Eğer sözlerine sadıklarsa getirsinler ortaklarını!(68:41) | |
Hakikatin açığa çıkıp, Allâh'tan ayrı vücud verdikleri benliklerinin yokluğunu itirafa (secdeye) davet edildikleri süreçte, bunun gereğini yerine getiremeyeceklerdir!(68:42) | |
Gözleri dehşetten önlerine eğik, zillet hâlinde! Oysa onlar akılları başlarında dünyada iken secdeye davet olunuyorlardı.(68:43) | |
(Rasûlüm) artık beni ve bu olayı yalanlayanı (başbaşa) bırak! Onları hiç bilmedikleri yönden aşama aşama helâka götüreceğiz!(68:44) | |
Mühlet veririm onlara. . . Muhakkak ki benim tuzağım çok sağlamdır!(68:45) | |
Yoksa onlardan bir karşılık istiyorsun da, onlar borçtan ağır bir yük altına mı girmişler?(68:46) | |
Yoksa gayb (algılanmayanlar) onların indînde de, onlar mı yazıyorlar?(68:47) | |
Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus Nebi) gibi olma! Hani O, gamla dolu hâlde yönelmişti.(68:48) | |
Eğer Ona Rabbinden bir nimet erişmemiş olsaydı, aşağılanmış hâlde çıplak araziye atılırdı!(68:49) | |
Rabbi Onu seçti de Onu sâlihlerden (hakikati yaşayanlardan) kıldı.(68:50) | |
Muhakkak ki o hakikat bilgisini inkâr edenler, Zikri (hakikatlerini hatırlatıcıyı) işittiklerinde az kalsın bakışlarıyla seni devireceklerdi! "Muhakkak ki O, bir cin etkisi altındadır" diyorlardı.(68:51) | |
Oysa O, insanlar için sadece bir Zikir'dir (hakikatlerini hatırlatıcıdır)!(68:52) | |