REM – prefixed resumption particle T – time adverb الفاء استئنافية ظرف زمان
رأوها
ر ا ي | REY
RÊWHE
raevhā
bahçeyi görünce
they saw it,
Re,,Vav,He,Elif, 200,,6,5,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person feminine singular object pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
قالوا
ق و ل | GWL
GELWE
ḳālū
dediler
they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif, 100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إنا
|
ÎNE
innā
elbette biz
"""Indeed, we"
,Nun,Elif, ,50,1,
ACC – accusative particle PRON – 1st person plural object pronoun حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لضالون
ض ل ل | ŽLL
LŽELWN
leDāllūne
biz (yolu) şaşırdık
(are) surely lost.
Lam,Dad,Elif,Lam,Vav,Nun, 30,800,1,30,6,50,
EMPH – emphatic prefix lām N – nominative masculine plural active participle اللام لام التوكيد اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمَّا: fakat | رَأَوْهَا: bahçeyi görünce | قَالُوا: dediler | إِنَّا: elbette biz | لَضَالُّونَ: biz (yolu) şaşırdık |
Elmalılı Hamdi Yazır : Vakta ki o bağı gördüler, biz, dediler: her halde yanlış gelmişiz
Fizilal-il Kuran : Fakat bahçeyi görünce «Herhalde biz yolu şaşırdık» dediler.
Gültekin Onan : Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.
Hakkı Yılmaz : (25-29) "Sadece engelleme gücüne sahip/şiddete güçleri yeten bir tavırla erkenden gittiler. Ama çiftliği gördüklerinde: “Biz şüphesiz biz şaşırmışız/ yanlış yere gelmişiz; yok yok, biz yoksun bırakılmışız; Allah bizi cezalandırmış!” dediler. En hayırlı olanları: “Ben size ‘Allah'ı noksanlıklardan arındırmıyor musunuz?’ dememiş miydim?” dedi. Onlar: “Rabbimiz Seni tenzih ederiz, doğrusu bizler yanlış; kendi zararlarına iş yapan, haksız davranan kimselermişiz!” dediler. "
Hasan Basri Çantay : Fakat onu (bu halde) görüverince dediler ki: «Her halde biz yanlış gelenleriz».
Hayrat Neşriyat : Fakat orayı (bahçeyi o perişan hâlde) gördüklerinde: 'Muhakkak biz, elbette(bahçesinin yolunu) şaşıran kimseleriz (her hâlde yanlış yere geldik!)' dediler.
İbni Kesir : Onu gördüklerinde dediler ki: Herhalde biz yanlış geldik.
İskender Evrenosoğlu : Fakat onu (bostanın halini) görünce: “Muhakkak ki biz, gerçekten dalâlette olan kimseleriz.” dediler.
Muhammed Esed : Ama bahçeye bakıp onu (tanınmaz halde) görünce: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız!" diye bağırdılar;
Ömer Nasuhi Bilmen : (26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.»
Ömer Öngüt : Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde biz yolumuzu şaşırmış olmalıyız!" dediler.
Şaban Piriş : Onu gördüklerinde: -Yolu şaşırdık, dediler.
Suat Yıldırım : Bahçeyi görünce, apışıp kaldılar. "Galiba yolu şaşırdık, yanlış yere geldik!" dediler.
Süleyman Ateş : Fakat bahçeyi görünce: "Herhalde biz yolu şaşırdık." dediler.
Tefhim-ul Kuran : Ama onu görünce: «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız» dediler.
Ümit Şimşek : Bir de ne görsünler! 'Herhalde biz yanlış geldik' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : Fakat bahçeyi görünce: "Yahu biz yanlış gelmişiz." dediler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]