Süleyman Ateş Meali |
|
Kâf. Zikir'li (uyarıcı, şerefli) Kur'ân'a andolsun,(50:1) | |
İçlerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kâfirler: "Bu tuhaf bir şeydir" dediler.(50:2) | |
"Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (tekrar bedene döneceğiz)? Bu, uzak bir dönüştür."(50:3) | |
Biz yerin, onlar(ın cesetlerin)den ne eksilttiğini bilmişizdir. Yanımızda (her şeyi) zapteden bir Kitâp vardır.(50:4) | |
Doğrusu onlar, hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi onlar çalkantılı bir durumun içindedirler.(50:5) | |
Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl yaptık, süsledik, hiçbir çatlağı yoktur?(50:6) | |
Arzı nasıl yaydık, ona sağlam dağlar attık, onda her güzel çifti bitirdik!(50:7) | |
(Bütün bunları) Allah'a yönelen her kulun, gönül gözünü açmak için ve (ona) ibret vermek için (yaptık).(50:8) | |
Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek dâne(li ekin)ler bitirdik.(50:9) | |
Birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları yetiştirdik;(50:10) | |
Kullara rızık olması için. Ve o su ile, ölü bir ülkeye can verdik. İşte çıkış da öyledir.(50:11) | |
Onlardan önce Nûh kavmi, Resliler ve Semûd (kavmi) de yalanlamıştı.(50:12) | |
'Âd, Fir'avn ve Lût'un kardeşleri (durumundaki kavmi),(50:13) | |
Eyke halkı ve Tubba' kavmi. Bunların hepsi elçileri yalanlayıp, uyardığım (azâb)ı hak ettiler.(50:14) | |
İlk yaratmadan âciz mi kaldık ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar yeni bir yaratmadan kuşku içindedirler.(50:15) | |
Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.(50:16) | |
Onun sağında ve solunda oturan iki alıcı (melek, onun sözlerini ve işlerini) kaydetmektedir.(50:17) | |
(İnsan,) Hiçbir söz söylemez ki yanında kendisini gözetleyen, dediklerini zapteden (bir melek) hazır bulunmasın.(50:18) | |
Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir.(50:19) | |
Sûr'a üflendi. İşte bu, kendisine karşı uyarılan gündür.(50:20) | |
Her can, yanında bir sürücü ve şâhidle geldi.(50:21) | |
(Allâh ona): "Andolsun, sen bundan gaflet içinde idin. Biz sen(in gözün)den perdeni açtık; bugün artık gözün keskindir" (dedi).(50:22) | |
Yanındaki arkadaşı: "İşte yanımdaki hazır" dedi.(50:23) | |
(Allâh sürücü ve şâhide buyurdu ki): "Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!"(50:24) | |
"Hayra engel olan, saldırgan, şüpheciyi."(50:25) | |
"O ki Allâh ile beraber başka tanrılar edindi, bundan dolayı onu çetin bir azâba atın."(50:26) | |
Yanındaki arkadaşı dedi ki: "Rabbimiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi."(50:27) | |
(Allâh) Buyurdu ki: "Huzûrumda çekişmeyin. Ben size daha önce uyarı göndermiştim."(50:28) | |
"Benim huzûrumda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim."(50:29) | |
O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. "Daha yok mu" der.(50:30) | |
Cennet de korunanlara yaklaştırılmıştır, uzak değildir.(50:31) | |
"İşte size va'dedilen budur. Dâimâ Allah'a yüz tutan (O'nun buyruklarını) koruyan,(50:32) | |
Görmeden Rahmân'a saygı gösteren ve (Hakka) dönük bir yürek getiren herkesin (mükâfâtı budur)!"(50:33) | |
"Ona selâm (esenlik) ile girin. Bu, süreklilik günüdür!"(50:34) | |
Orada onlara istedikleri herşey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.(50:35) | |
Bunlardan önce nice kuşakları helâk etmiştik ki onların tutuşu, bunlardan daha kuvvetli idi, yakalaması daha güçlü idi. Ülkelerde gezip dolaşmışlardı, ama bir kurtuluş buldular mı?(50:36) | |
Muhakkak ki bunda, kalbi olan, yahut şâhid olarak (zihnini toplayarak dikkatle) kulak veren kimse için bir öğüt vardır.(50:37) | |
Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık, bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.(50:38) | |
Onların dediklerine sabret ve Rabbini övgü ile an! Güneş doğmadan önce, batmadan önce,(50:39) | |
Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O'nu tesbih et.(50:40) | |
Dinle, o gün o ünleyici, yakın bir yerden çağırır.(50:41) | |
O gün o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bu, (dirilip) çıkış günüdür.(50:42) | |
Yaşatan ve öldüren ancak biziz, biz. Dönüş de bizedir.(50:43) | |
O gün yer onlar(ın üstün)den yarıl(ıp açıl)ır, (çağırana doğru) sür'atle koşarlar. İşte bu, toplamadır; bize göre kolaydır.(50:44) | |
Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'ân ile öğüt ver.(50:45) | |