» 34 / Sebe’  42:

Kuran Sırası: 34
İniş Sırası: 58
Sebe Suresi = Sabalilar Suresi
ismini 15. ayetinde yer alan Yemen’de bir bölge veya kabile ismi olan Sebâ kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَالْيَوْمَ (FELYWM) = felyevme : o gün
2. لَا (LE) = lā :
3. يَمْلِكُ (YMLK) = yemliku : gücü yetmez
4. بَعْضُكُمْ (BAŽKM) = beǎ'Dukum : birinizin
5. لِبَعْضٍ (LBAŽ) = libeǎ'Din : diğerine
6. نَفْعًا (NFAE) = nef'ǎn : bir fayda vermeye
7. وَلَا (WLE) = ve lā : ve (yetmez)
8. ضَرًّا (ŽRE) = Derran : zarar vermeğe
9. وَنَقُولُ (WNGWL) = ve neḳūlu : biz deriz
10. لِلَّذِينَ (LLZ̃YN) = lilleƶīne : kimselere
11. ظَلَمُوا (ƵLMWE) = Zelemū : zulmeden(lere)
12. ذُوقُوا (Z̃WGWE) = ƶūḳū : tadın
13. عَذَابَ (AZ̃EB) = ǎƶābe : azabını
14. النَّارِ (ELNER) = n-nāri : ateş
15. الَّتِي (ELTY) = lletī :
16. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : olduğunuz
17. بِهَا (BHE) = bihā : onu
18. تُكَذِّبُونَ (TKZ̃BWN) = tukeƶƶibūne : yalanlamakta
o gün | | gücü yetmez | birinizin | diğerine | bir fayda vermeye | ve (yetmez) | zarar vermeğe | biz deriz | kimselere | zulmeden(lere) | tadın | azabını | ateş | | olduğunuz | onu | yalanlamakta |

[YWM] [] [MLK] [BAŽ] [BAŽ] [NFA] [] [ŽRR] [GWL] [] [ƵLM] [Z̃WG] [AZ̃B] [NWR] [] [KWN] [] [KZ̃B]
FELYWM LE YMLK BAŽKM LBAŽ NFAE WLE ŽRE WNGWL LLZ̃YN ƵLMWE Z̃WGWE AZ̃EB ELNER ELTY KNTM BHE TKZ̃BWN

felyevme yemliku beǎ'Dukum libeǎ'Din nef'ǎn ve lā Derran ve neḳūlu lilleƶīne Zelemū ƶūḳū ǎƶābe n-nāri lletī kuntum bihā tukeƶƶibūne
فاليوم لا يملك بعضكم لبعض نفعا ولا ضرا ونقول للذين ظلموا ذوقوا عذاب النار التي كنتم بها تكذبون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاليوم ي و م | YWM FELYWM felyevme o gün But today
لا | LE not
يملك م ل ك | MLK YMLK yemliku gücü yetmez possess power
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum birinizin some of you
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din diğerine on others
نفعا ن ف ع | NFA NFAE nef'ǎn bir fayda vermeye to benefit
ولا | WLE ve lā ve (yetmez) and not
ضرا ض ر ر | ŽRR ŽRE Derran zarar vermeğe to harm,
ونقول ق و ل | GWL WNGWL ve neḳūlu biz deriz and We will say
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere to those
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMWE Zelemū zulmeden(lere) who wronged,
ذوقوا ذ و ق | Z̃WG Z̃WGWE ƶūḳū tadın """Taste"
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabını (the) punishment
النار ن و ر | NWR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire
التي | ELTY lletī which
كنتم ك و ن | KWN KNTM kuntum olduğunuz you used
بها | BHE bihā onu to [it]
تكذبون ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BWN tukeƶƶibūne yalanlamakta "deny."""

34:42 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

o gün | | gücü yetmez | birinizin | diğerine | bir fayda vermeye | ve (yetmez) | zarar vermeğe | biz deriz | kimselere | zulmeden(lere) | tadın | azabını | ateş | | olduğunuz | onu | yalanlamakta |

[YWM] [] [MLK] [BAŽ] [BAŽ] [NFA] [] [ŽRR] [GWL] [] [ƵLM] [Z̃WG] [AZ̃B] [NWR] [] [KWN] [] [KZ̃B]
FELYWM LE YMLK BAŽKM LBAŽ NFAE WLE ŽRE WNGWL LLZ̃YN ƵLMWE Z̃WGWE AZ̃EB ELNER ELTY KNTM BHE TKZ̃BWN

felyevme yemliku beǎ'Dukum libeǎ'Din nef'ǎn ve lā Derran ve neḳūlu lilleƶīne Zelemū ƶūḳū ǎƶābe n-nāri lletī kuntum bihā tukeƶƶibūne
فاليوم لا يملك بعضكم لبعض نفعا ولا ضرا ونقول للذين ظلموا ذوقوا عذاب النار التي كنتم بها تكذبون

[ي و م] [] [م ل ك] [ب ع ض] [ب ع ض] [ن ف ع] [] [ض ر ر] [ق و ل] [] [ظ ل م] [ذ و ق] [ع ذ ب] [ن و ر] [] [ك و ن] [] [ك ذ ب]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فاليوم ي و م | YWM FELYWM felyevme o gün But today
Fe,Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
80,1,30,10,6,40,
REM – prefixed resumption particle
N – accusative masculine noun
الفاء استئنافية
اسم منصوب
لا | LE not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يملك م ل ك | MLK YMLK yemliku gücü yetmez possess power
Ye,Mim,Lam,Kef,
10,40,30,20,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
بعضكم ب ع ض | BAŽ BAŽKM beǎ'Dukum birinizin some of you
Be,Ayn,Dad,Kef,Mim,
2,70,800,20,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لبعض ب ع ض | BAŽ LBAŽ libeǎ'Din diğerine on others
Lam,Be,Ayn,Dad,
30,2,70,800,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
نفعا ن ف ع | NFA NFAE nef'ǎn bir fayda vermeye to benefit
Nun,Fe,Ayn,Elif,
50,80,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ولا | WLE ve lā ve (yetmez) and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
ضرا ض ر ر | ŽRR ŽRE Derran zarar vermeğe to harm,
Dad,Re,Elif,
800,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
ونقول ق و ل | GWL WNGWL ve neḳūlu biz deriz and We will say
Vav,Nun,Gaf,Vav,Lam,
6,50,100,6,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere to those
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMWE Zelemū zulmeden(lere) who wronged,
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ذوقوا ذ و ق | Z̃WG Z̃WGWE ƶūḳū tadın """Taste"
Zel,Vav,Gaf,Vav,Elif,
700,6,100,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābe azabını (the) punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
النار ن و ر | NWR ELNER n-nāri ateş (of) the Fire
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
التي | ELTY lletī which
Elif,Lam,Te,Ye,
1,30,400,10,
REL – feminine singular relative pronoun
اسم موصول
كنتم ك و ن | KWN KNTM kuntum olduğunuz you used
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
بها | BHE bihā onu to [it]
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
تكذبون ك ذ ب | KZ̃B TKZ̃BWN tukeƶƶibūne yalanlamakta "deny."""
Te,Kef,Zel,Be,Vav,Nun,
400,20,700,2,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form II) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَالْيَوْمَ: o gün | لَا: | يَمْلِكُ: gücü yetmez | بَعْضُكُمْ: birinizin | لِبَعْضٍ: diğerine | نَفْعًا: bir fayda vermeye | وَلَا: ve (yetmez) | ضَرًّا: zarar vermeğe | وَنَقُولُ: biz deriz | لِلَّذِينَ: kimselere | ظَلَمُوا: zulmeden(lere) | ذُوقُوا: tadın | عَذَابَ: azabını | النَّارِ: ateş | الَّتِي: | كُنْتُمْ: olduğunuz | بِهَا: onu | تُكَذِّبُونَ: yalanlamakta |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فاليوم FELYWM o gün | لا LE | يملك YMLK gücü yetmez | بعضكم BAŽKM birinizin | لبعض LBAŽ diğerine | نفعا NFAE bir fayda vermeye | ولا WLE ve (yetmez) | ضرا ŽRE zarar vermeğe | ونقول WNGWL biz deriz | للذين LLZ̃YN kimselere | ظلموا ƵLMWE zulmeden(lere) | ذوقوا Z̃WGWE tadın | عذاب AZ̃EB azabını | النار ELNER ateş | التي ELTY | كنتم KNTM olduğunuz | بها BHE onu | تكذبون TKZ̃BWN yalanlamakta |
Kırık Meal (Okunuş) : |felyevme: o gün | : | yemliku: gücü yetmez | beǎ'Dukum: birinizin | libeǎ'Din: diğerine | nef'ǎn: bir fayda vermeye | ve lā: ve (yetmez) | Derran: zarar vermeğe | ve neḳūlu: biz deriz | lilleƶīne: kimselere | Zelemū: zulmeden(lere) | ƶūḳū: tadın | ǎƶābe: azabını | n-nāri: ateş | lletī: | kuntum: olduğunuz | bihā: onu | tukeƶƶibūne: yalanlamakta |
Kırık Meal (Transcript) : |FELYWM: o gün | LE: | YMLK: gücü yetmez | BAŽKM: birinizin | LBAŽ: diğerine | NFAE: bir fayda vermeye | WLE: ve (yetmez) | ŽRE: zarar vermeğe | WNGWL: biz deriz | LLZ̃YN: kimselere | ƵLMWE: zulmeden(lere) | Z̃WGWE: tadın | AZ̃EB: azabını | ELNER: ateş | ELTY: | KNTM: olduğunuz | BHE: onu | TKZ̃BWN: yalanlamakta |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte bugün birbirinize ne bir faydanız dokunabilir, ne bir zararınız ve zulmedenlere, tadın yalanladığınız ateşin azâbını deriz.
Adem Uğur : Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz.
Ahmed Hulusi : İşte o süreçte, kimse kimseye ne bir fayda ve ne de bir zarar verebilir. . . (Nefsine) zulmedenlere: "Kendisini yalanladığınız o yanışın azabını tadın!" deriz.
Ahmet Tekin : İşte bu gün birbirinize ne fayda sağlamaya, ne zarar vermeye gücünüz yeter. Biz, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ve İslâm aleyhinde propaganda yapan zâlimlere, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahiplerine, hakka riayet etmeyenlere: 'Yalanlamakta olduğunuz ateşte yanma cezasını tadın' diyeceğiz.
Ahmet Varol : Bugün birbirinize fayda veya zarar vermeye gücünüz yetmez. Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın.
Ali Bulaç : Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."
Ali Fikri Yavuz : İşte o gün (kıyamette) birbirinize ne bir fayda vermeğe, ne de bir zarar etmeğe gücünüz yetmez. O kâfirlere (nefislerine zulmedenlere) diyeceğiz ki:” - (Dünyada) inkâr edip durduğunuz ateşin azabını tadın bakalım.”
Bekir Sadak : Zalimlere: «Yalanladiginiz atesin azibini tadin, bugun birbirinize ne fayda ve ne de zarar verebilirsiniz» deriz.
Celal Yıldırım : Bugün kiminizin kiminize ne yarar, ne de zarar vermeye gücü yeter; zulmedenlere de deriz ki: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın !
Diyanet İşleri : İşte bugün birbirinize ne fayda ne de zarar verebilirsiniz. Zulmedenlere, “Yalanlamakta olduğunuz cehennem azabını tadın” deriz.
Diyanet İşleri (eski) : Zalimlere: 'Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize ne fayda ve ne de zarar verebilirsiniz' deriz.
Diyanet Vakfi : Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz.
Edip Yüksel : O gün biribirinize yarar ve zarar veremezsiniz. Zalimlere, 'Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın,' deriz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: «Tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!» deriz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte o gün kiminiz kiminize ne bir yarar, ne de bir zarar verme gücüne sahip olamaz ve o zulmedenlere: «Tadın bakalım, o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!» deriz.
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte o gün ba'zınız ba'zınıza ne bir menfeate, ne de bir zarara mâlik olamaz ve o zulmedenlere deriz: tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azâbını
Fizilal-il Kuran : O zaman zalimlere deriz ki; «Bu gün biribirinize ne faydalı olabilirsiniz ve ne de zarar verebilirsiniz. Vaktiyle inkâr ettiğiniz cehennem ateşinin azabını şimdi tadınız bakalım.»
Gültekin Onan : Artık bugün bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."
Hakkı Yılmaz : Artık bu gün bazınız bazınıza yarar ve zarara malik olmaz. Ve Biz, ortak koşma inancına batmış o kişilere: “Tadın bakalım o kendisini yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını!” deriz.
Hasan Basri Çantay : İşte bu gün birbirinize ne bir fâide, ne de bir zarar yapmıya gücünüz yetmez. O zaalimlere biz: «Tekzîb edegeldiğiniz ateşin azabını tadın» diyeceğiz.
Hayrat Neşriyat : İşte o gün, bazınız bazınıza ne bir fayda ne de bir zarara mâlik olur! Ve (biz de) o zulmedenlere: 'Tadın, kendisini yalanlamakta olduğunuz ateşin azâbını!' deriz.
İbni Kesir : İşte bugün; bir kısmınız, bir kısmınız için ne bir fayda, ne de bir zarar verebilir. Zulmetmiş olanlara da deriz ki: Yalanladığınız ateşin azabını tadın.
İskender Evrenosoğlu : Artık o gün bir kısmınız diğerlerine fayda ve zarar vermeye malik olamaz (gücü yetmez). Zulmedenlere: "Tekzip etmiş (yalanlamış) olduğunuz ateşin azabını tadın." diyeceğiz.
Muhammed Esed : Ve (o Gün Allah şöyle seslenecektir): "Siz (yaratılmışlar)dan hiç biri bugün bir başkasına fayda veya zarar verecek güce sahip değildir!" Ve (o Gün) haksızlık yapanlara: "Yalanladığınız ateşin azabını (şimdi) tadın bakalım!" diyeceğiz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık bugün bazınız bazınıza ne bir fâideye ve ne de bir zarara mâlik olamaz ve zulmetmiş olanlara deriz ki: «O ateşin azabını tadınız ki, siz onu inkâr eder olmuştunuz.»
Ömer Öngüt : Bugün birinizin diğerine bir fayda veya zarar vermeye gücü yetmez. Biz zâlimlere: "Yalanlayıp geldiğiniz ateş azabını tadın!" deriz.
Şaban Piriş : O gün, birbirinize fayda da zarar da veremezsiniz. Zalimlere şöyle deriz: -Yalanlamış olduğunuz ateş azabını tadın!
Suat Yıldırım : İşte bugün kiminiz kiminize ne fayda, ne de zarar vermeye güç yetiremezsiniz. O kâfirlere de diyeceğiz ki: "Yalan saydığınız o ateş azabını tadın da yalan mıymış gerçek miymiş söyleyin bakalım!"
Süleyman Ateş : O gün birinizin, diğerine ne bir fayda, ne de zarar vermeğe gücü yeter. Biz zulmedenlere: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın!" deriz.
Tefhim-ul Kuran : Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmetmekte olanlara deriz ki: «Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın.»
Ümit Şimşek : O gün birbirinize ne bir yararınız dokunur, ne bir zararınız. Zulmedenlere ise 'Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın' buyururuz.
Yaşar Nuri Öztürk : Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}