» 34 / Sebe’  43:

Kuran Sırası: 34
İniş Sırası: 58
Sebe Suresi = Sabalilar Suresi
ismini 15. ayetinde yer alan Yemen’de bir bölge veya kabile ismi olan Sebâ kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (WÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. تُتْلَىٰ (TTL) = tutlā : okunduğu
3. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onlara
4. ايَاتُنَا ( ËYETNE) = āyātunā : ayetlerimiz
5. بَيِّنَاتٍ (BYNET) = beyyinātin : açık açık
6. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : dediler ki
7. مَا (ME) = mā : değildir
8. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
9. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
10. رَجُلٌ (RCL) = raculun : bir adamdan
11. يُرِيدُ (YRYD̃) = yurīdu : isteyen
12. أَنْ (ÊN) = en :
13. يَصُدَّكُمْ (YṦD̃KM) = yeSuddekum : sizi çevirmek
14. عَمَّا (AME) = ǎmmā : -dan
15. كَانَ (KEN) = kāne : olduğu(tanrılar)-
16. يَعْبُدُ (YABD̃) = yeǎ'budu : tapıyor
17. ابَاؤُكُمْ ( ËBEÙKM) = ābā'ukum : babalarınızın
18. وَقَالُوا (WGELWE) = ve ḳālū : ve dediler ki
19. مَا (ME) = mā : değildir
20. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
21. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
22. إِفْكٌ (ÎFK) = ifkun : bir yalandan
23. مُفْتَرًى (MFTR) = mufteran : uydurulmuş
24. وَقَالَ (WGEL) = ve ḳāle : ve dediler
25. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
26. كَفَرُوا (KFRWE) = keferū : inkar eden(ler)
27. لِلْحَقِّ (LLḪG) = lilHaḳḳi : hakkı
28. لَمَّا (LME) = lemmā :
29. جَاءَهُمْ (CEÙHM) = cā'ehum : kendilerine gelen
30. إِنْ (ÎN) = in : değildir
31. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
32. إِلَّا (ÎLE) = illā : başkası
33. سِحْرٌ (SḪR) = siHrun : bir büyüden
34. مُبِينٌ (MBYN) = mubīnun : apaçık
ve zaman | okunduğu | onlara | ayetlerimiz | açık açık | dediler ki | değildir | bu | başka bir şey | bir adamdan | isteyen | | sizi çevirmek | -dan | olduğu(tanrılar)- | tapıyor | babalarınızın | ve dediler ki | değildir | bu | başka bir şey | bir yalandan | uydurulmuş | ve dediler | kimseler | inkar eden(ler) | hakkı | | kendilerine gelen | değildir | bu | başkası | bir büyüden | apaçık |

[] [TLW] [] [EYY] [BYN] [GWL] [] [] [] [RCL] [RWD̃] [] [ṦD̃D̃] [] [KWN] [ABD̃] [EBW] [GWL] [] [] [] [EFK] [FRY] [GWL] [] [KFR] [ḪGG] [] [CYE] [] [] [] [SḪR] [BYN]
WÎZ̃E TTL ALYHM ËYETNE BYNET GELWE ME HZ̃E ÎLE RCL YRYD̃ ÊN YṦD̃KM AME KEN YABD̃ ËBEÙKM WGELWE ME HZ̃E ÎLE ÎFK MFTR WGEL ELZ̃YN KFRWE LLḪG LME CEÙHM ÎN HZ̃E ÎLE SḪR MBYN

ve iƶā tutlā ǎleyhim āyātunā beyyinātin ḳālū hāƶā illā raculun yurīdu en yeSuddekum ǎmmā kāne yeǎ'budu ābā'ukum ve ḳālū hāƶā illā ifkun mufteran ve ḳāle elleƶīne keferū lilHaḳḳi lemmā cā'ehum in hāƶā illā siHrun mubīnun
وإذا تتلى عليهم آياتنا بينات قالوا ما هذا إلا رجل يريد أن يصدكم عما كان يعبد آباؤكم وقالوا ما هذا إلا إفك مفترى وقال الذين كفروا للحق لما جاءهم إن هذا إلا سحر مبين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
تتلى ت ل و | TLW TTL tutlā okunduğu are recited
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara to them
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātunā ayetlerimiz Our Verses
بينات ب ي ن | BYN BYNET beyyinātin açık açık clear
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler ki they say,
ما | ME değildir """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
رجل ر ج ل | RCL RCL raculun bir adamdan a man
يريد ر و د | RWD̃ YRYD̃ yurīdu isteyen who wishes
أن | ÊN en to
يصدكم ص د د | ṦD̃D̃ YṦD̃KM yeSuddekum sizi çevirmek hinder you
عما | AME ǎmmā -dan from what
كان ك و ن | KWN KEN kāne olduğu(tanrılar)- used
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu tapıyor (to) worship
آباؤكم ا ب و | EBW ËBEÙKM ābā'ukum babalarınızın "your forefathers."""
وقالوا ق و ل | GWL WGELWE ve ḳālū ve dediler ki And they say,
ما | ME değildir """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
إفك ا ف ك | EFK ÎFK ifkun bir yalandan a lie
مفترى ف ر ي | FRY MFTR mufteran uydurulmuş "invented."""
وقال ق و ل | GWL WGEL ve ḳāle ve dediler And said
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
للحق ح ق ق | ḪGG LLḪG lilHaḳḳi hakkı about the truth
لما | LME lemmā when
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum kendilerine gelen it came to them,
إن | ÎN in değildir """Not"
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLE illā başkası except
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden a magic
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "obvious."""

34:43 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | okunduğu | onlara | ayetlerimiz | açık açık | dediler ki | değildir | bu | başka bir şey | bir adamdan | isteyen | | sizi çevirmek | -dan | olduğu(tanrılar)- | tapıyor | babalarınızın | ve dediler ki | değildir | bu | başka bir şey | bir yalandan | uydurulmuş | ve dediler | kimseler | inkar eden(ler) | hakkı | | kendilerine gelen | değildir | bu | başkası | bir büyüden | apaçık |

[] [TLW] [] [EYY] [BYN] [GWL] [] [] [] [RCL] [RWD̃] [] [ṦD̃D̃] [] [KWN] [ABD̃] [EBW] [GWL] [] [] [] [EFK] [FRY] [GWL] [] [KFR] [ḪGG] [] [CYE] [] [] [] [SḪR] [BYN]
WÎZ̃E TTL ALYHM ËYETNE BYNET GELWE ME HZ̃E ÎLE RCL YRYD̃ ÊN YṦD̃KM AME KEN YABD̃ ËBEÙKM WGELWE ME HZ̃E ÎLE ÎFK MFTR WGEL ELZ̃YN KFRWE LLḪG LME CEÙHM ÎN HZ̃E ÎLE SḪR MBYN

ve iƶā tutlā ǎleyhim āyātunā beyyinātin ḳālū hāƶā illā raculun yurīdu en yeSuddekum ǎmmā kāne yeǎ'budu ābā'ukum ve ḳālū hāƶā illā ifkun mufteran ve ḳāle elleƶīne keferū lilHaḳḳi lemmā cā'ehum in hāƶā illā siHrun mubīnun
وإذا تتلى عليهم آياتنا بينات قالوا ما هذا إلا رجل يريد أن يصدكم عما كان يعبد آباؤكم وقالوا ما هذا إلا إفك مفترى وقال الذين كفروا للحق لما جاءهم إن هذا إلا سحر مبين

[] [ت ل و] [] [ا ي ي] [ب ي ن] [ق و ل] [] [] [] [ر ج ل] [ر و د] [] [ص د د] [] [ك و ن] [ع ب د] [ا ب و] [ق و ل] [] [] [] [ا ف ك] [ف ر ي] [ق و ل] [] [ك ف ر] [ح ق ق] [] [ج ي ا] [] [] [] [س ح ر] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
تتلى ت ل و | TLW TTL tutlā okunduğu are recited
Te,Te,Lam,,
400,400,30,,
V – 3rd person feminine singular passive imperfect verb
فعل مضارع مبني للمجهول
عليهم | ALYHM ǎleyhim onlara to them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
آياتنا ا ي ي | EYY ËYETNE āyātunā ayetlerimiz Our Verses
,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
,10,1,400,50,1,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بينات ب ي ن | BYN BYNET beyyinātin açık açık clear
Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,10,50,1,400,
ADJ – genitive feminine plural indefinite adjective
صفة مجرورة
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū dediler ki they say,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME değildir """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
رجل ر ج ل | RCL RCL raculun bir adamdan a man
Re,Cim,Lam,
200,3,30,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
يريد ر و د | RWD̃ YRYD̃ yurīdu isteyen who wishes
Ye,Re,Ye,Dal,
10,200,10,4,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
أن | ÊN en to
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يصدكم ص د د | ṦD̃D̃ YṦD̃KM yeSuddekum sizi çevirmek hinder you
Ye,Sad,Dal,Kef,Mim,
10,90,4,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
عما | AME ǎmmā -dan from what
Ayn,Mim,Elif,
70,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
كان ك و ن | KWN KEN kāne olduğu(tanrılar)- used
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu tapıyor (to) worship
Ye,Ayn,Be,Dal,
10,70,2,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
آباؤكم ا ب و | EBW ËBEÙKM ābā'ukum babalarınızın "your forefathers."""
,Be,Elif,,Kef,Mim,
,2,1,,20,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقالوا ق و ل | GWL WGELWE ve ḳālū ve dediler ki And they say,
Vav,Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | ME değildir """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başka bir şey except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
إفك ا ف ك | EFK ÎFK ifkun bir yalandan a lie
,Fe,Kef,
,80,20,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مفترى ف ر ي | FRY MFTR mufteran uydurulmuş "invented."""
Mim,Fe,Te,Re,,
40,80,400,200,,
N – genitive masculine indefinite (form VIII) passive participle
اسم مجرور
وقال ق و ل | GWL WGEL ve ḳāle ve dediler And said
Vav,Gaf,Elif,Lam,
6,100,1,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRWE keferū inkar eden(ler) disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
للحق ح ق ق | ḪGG LLḪG lilHaḳḳi hakkı about the truth
Lam,Lam,Ha,Gaf,
30,30,8,100,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
لما | LME lemmā when
Lam,Mim,Elif,
30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYE CEÙHM cā'ehum kendilerine gelen it came to them,
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إن | ÎN in değildir """Not"
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃E hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLE illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden a magic
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "obvious."""
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
N – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | تُتْلَىٰ: okunduğu | عَلَيْهِمْ: onlara | ايَاتُنَا: ayetlerimiz | بَيِّنَاتٍ: açık açık | قَالُوا: dediler ki | مَا: değildir | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başka bir şey | رَجُلٌ: bir adamdan | يُرِيدُ: isteyen | أَنْ: | يَصُدَّكُمْ: sizi çevirmek | عَمَّا: -dan | كَانَ: olduğu(tanrılar)- | يَعْبُدُ: tapıyor | ابَاؤُكُمْ: babalarınızın | وَقَالُوا: ve dediler ki | مَا: değildir | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başka bir şey | إِفْكٌ: bir yalandan | مُفْتَرًى: uydurulmuş | وَقَالَ: ve dediler | الَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | لِلْحَقِّ: hakkı | لَمَّا: | جَاءَهُمْ: kendilerine gelen | إِنْ: değildir | هَٰذَا: bu | إِلَّا: başkası | سِحْرٌ: bir büyüden | مُبِينٌ: apaçık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | تتلى TTL okunduğu | عليهم ALYHM onlara | آياتنا ËYETNE ayetlerimiz | بينات BYNET açık açık | قالوا GELWE dediler ki | ما ME değildir | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başka bir şey | رجل RCL bir adamdan | يريد YRYD̃ isteyen | أن ÊN | يصدكم YṦD̃KM sizi çevirmek | عما AME -dan | كان KEN olduğu(tanrılar)- | يعبد YABD̃ tapıyor | آباؤكم ËBEÙKM babalarınızın | وقالوا WGELWE ve dediler ki | ما ME değildir | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başka bir şey | إفك ÎFK bir yalandan | مفترى MFTR uydurulmuş | وقال WGEL ve dediler | الذين ELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | للحق LLḪG hakkı | لما LME | جاءهم CEÙHM kendilerine gelen | إن ÎN değildir | هذا HZ̃E bu | إلا ÎLE başkası | سحر SḪR bir büyüden | مبين MBYN apaçık |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātunā: ayetlerimiz | beyyinātin: açık açık | ḳālū: dediler ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | raculun: bir adamdan | yurīdu: isteyen | en: | yeSuddekum: sizi çevirmek | ǎmmā: -dan | kāne: olduğu(tanrılar)- | yeǎ'budu: tapıyor | ābā'ukum: babalarınızın | ve ḳālū: ve dediler ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | ifkun: bir yalandan | mufteran: uydurulmuş | ve ḳāle: ve dediler | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lilHaḳḳi: hakkı | lemmā: | cā'ehum: kendilerine gelen | in: değildir | hāƶā: bu | illā: başkası | siHrun: bir büyüden | mubīnun: apaçık |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃E: ve zaman | TTL: okunduğu | ALYHM: onlara | ËYETNE: ayetlerimiz | BYNET: açık açık | GELWE: dediler ki | ME: değildir | HZ̃E: bu | ÎLE: başka bir şey | RCL: bir adamdan | YRYD̃: isteyen | ÊN: | YṦD̃KM: sizi çevirmek | AME: -dan | KEN: olduğu(tanrılar)- | YABD̃: tapıyor | ËBEÙKM: babalarınızın | WGELWE: ve dediler ki | ME: değildir | HZ̃E: bu | ÎLE: başka bir şey | ÎFK: bir yalandan | MFTR: uydurulmuş | WGEL: ve dediler | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | LLḪG: hakkı | LME: | CEÙHM: kendilerine gelen | ÎN: değildir | HZ̃E: bu | ÎLE: başkası | SḪR: bir büyüden | MBYN: apaçık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara, apaçık âyetlerimizi okuduğun zaman bu adam derler, sizi atalarınızın kulluk ettiği şeylerden vazgeçirmek isteyen birisi ancak ve bu derler, uydurulmuş düzme bir şey ancak ve kâfir olanlar, onlara gerçeğe âit bir şey geldi mi, bu derler, apaçık bir büyü ancak.
Adem Uğur : Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman demişlerdi ki: Bu, sizi babalarınızın taptığı (putlardan) çevirmek isteyen bir adamdan başkası değildir. Ve yine bu (Kur'an) da uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir, dediler. Hak kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler de: Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir, dediler.
Ahmed Hulusi : Âyetlerimiz onlara apaçık olarak okunup bildirildiğinde (zâlimler) dediler ki: "Bu, atalarınızın tapınageldiği şeyden sizi çevirmeyi amaçlamış bir adamdır". . . Yine dediler ki: "Bunlar, uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değil". . . Hakikat bilgisini inkâr edenler, Hak kendilerine geldiğinde: "Bu, ancak apaçık bir sihirdir" dediler.
Ahmet Tekin : Onlara ayan beyan âyetlerimiz okunduğu zaman: 'Bu sadece sizi, atalarınızın taptıklarından alıkoymak isteyen bir adamdır' dediler. Yine: 'Bu Kur’ân da, sadece uydurulmuş bir yalandır' dediler. Hakkı inkârda ısrar edip küfre saplananlar da, kendilerine hak kitap Kur’ân, İslâm, Allah’ın Rasulüne peygamberlik, peygamberin mucizeleri geldiği zaman: 'Bunlar kesinlikle açık açık büyüleyerek aklı etki altına alan sözler' dediler.
Ahmet Varol : Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda: 'Bu sizi atalarınızın tapmakta olduklarından alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir' derler. Yine: 'Bu (Kur'an), uydurulmuş bir düzmeceden başka bir şey değildir' dediler. İnkâr edenler, hak kendilerine gelince onun için: 'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir' dediler.
Ali Bulaç : Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: "Bu, sizi babalarınızın taptıkların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir" dediler. Ve dediler ki: "Bu, düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir." İnkâr edenler de, kendilerine geldiği zaman hak için: "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir" dediler.
Ali Fikri Yavuz : Karşılarında açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman, dediler ki: “- Bu kimse, başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı putlardan alıkoymak istiyen bir adamdır.” (Kur’an hakkında da): “-Bu başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftiradır.” söylediler. O kâfirlere Kur’an gelince de: “- Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.
Bekir Sadak : Ayetlerimiz onlara apacik olarak okundugu zaman: «Bu adam sizi babalarinizin taptiklarindan alikoymaktan baska bir sey istemiyor» derlerdi. «Bu Kuran dupeduz bir uydurmadan baska bir sey degildir» derlerdi. Hak, inkar edenlere geldiginde, onun icin: «Bu apacik bir buyudur» demislerdi.
Celal Yıldırım : Âyetlerimiz kendilerine karşı açık-seçik okunduğu zaman, dediler ki, «bu adam ancak sizi babalarınızın taptığı şeylerden alıkoymak ister ve bu Kur'ân uydurulmuş bir düzmeden başkası değildir.» İnkâr edenler de hakk (olan Kur'ân) kendilerine geldiği zaman, «bu açık bir sihirden başkası değildir» dediler.
Diyanet İşleri : Âyetlerimiz apaçık bir şekilde onlara okunduğunda, “Bu sadece, atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi alıkoymak isteyen bir adamdır” dediler. Bir de, “Bu (Kur’an), uydurulmuş bir yalandır” dediler. Yine hak kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler, “Bu, ancak apaçık bir büyüdür” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Ayetlerimiz onlara apaçık olarak okunduğu zaman: 'Bu adam sizi babalarınızın taptıklarından alıkoymaktan başka bir şey istemiyor' derlerdi. 'Bu Kuran düpedüz bir uydurmadan başka bir şey değildir' derlerdi. Hak, inkar edenlere geldiğinde, onun için: 'Bu apaçık bir büyüdür' demişlerdi.
Diyanet Vakfi : Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman demişlerdi ki: Bu, sizi babalarınızın taptığı (putlardan) çevirmek isteyen bir adamdan başkası değildir. Ve yine bu (Kur'an) da uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir, dediler. Hak kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler de: Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir, dediler.
Edip Yüksel : Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, 'Bu, kesinlikle, sizi atalarınızın tapınma yolundan saptırmak isteyen bir adamdır.' Dahası, 'Bu uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değildir,' dediler. İnkarcılar, kendilerine gelen gerçek için, 'Besbelli, bu bir büyüdür,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Karşılarında açık deliller halinde âyetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: «Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adam.» dediler. Ve: «Bu (Kur'ân), başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira» dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldiği zaman: «Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Karşılarında açık deliller halinde ayetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: «Bu, yalnızca sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adamdır!» dediler ve: «Bu (Kur'an), uydurulmuş bir iftiradan başka birşey değil!» dediler. Ve o küfredenler gerçek kendilerine geldiği vakit: «Bu apaçık bir büyüden başka birşey değildir!» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Karşılarında açık beyyineler halinde âyetlerimiz tilâvet olunduğu zaman o zalimler: «bu başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı ma'budlardan men'etmek isteyen bir adam» dediler ve «bu (Kur'an) başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira» dediler ve o küfredenler hak kendilerine geldiği vakıt bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil, dediler
Fizilal-il Kuran : Onlara apaçık anlamlı ayetlerimiz okunduğunda «Bu adamın tek istediği şey, sizi atalarınızın taptığı putlardan vazgeçirmektir» ve «şu Kur'an, düzmece bir yalandan başka bir şey değildir.» dediler. Kâfirler, kendilerine gelen 'gerçek' için «Bu apaçık bir büyüden ibarettir.» demişlerdi.
Gültekin Onan : Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: "Bu, sizi babalarınızın taptıklarından alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir" dediler. Ve dediler ki: "Bu düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir." Küfredenler de, kendilerine geldiği zaman hak için: "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir" dediler.
Hakkı Yılmaz : "Ve kendilerine açık deliller hâlinde âyetlerimiz okunduğu zaman onlar: “Bu, başka değil, sadece sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adamdır” dediler. Ve: “Kur’ân, uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değildir” dediler. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kimseler kendilerine hak geldiği zaman: “Şüphesiz bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir” dediler. "
Hasan Basri Çantay : Onlara karşı açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: «Bu, atalarınızın tapmakda devam etdikleri (putlardan) sizi mütemâdiyen vaz geçirmek isteyen bir adamdan başkası değildir» ve dediler: «Bu (Kur'an) düzülüb uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değildir». Hakka küfreden onlar, (bu hak) kendilerine gelince de (şunu) söylediler): «Bu, apâşikâr büyüden başka bir şey değildir».
Hayrat Neşriyat : Çünki onlara âyetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman: 'Bu ancak, atalarınızın tapmakta olduğu şeylerden sizi çevirmek isteyen bir adamdır' dediler. Bir de: 'Bu (Kur’ân), uydurulmuş bir iftirâdan başka bir şey değildir' dediler. İnkâr edenler, kendilerine o hak(Kur’ân) gelince de (onun için): 'Bu, ancak apaçık bir sihirdir' dedi(ler).
İbni Kesir : Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: Bu, ancak sizi atalarınızın ibadet etmekte olduğundan alıkoymak isteyen bir adamdır. Ve dediler ki: Bu da düpedüz bir uydurmadan başka bir şey değildir. Hak kendilerine geldiğinde hakkı inkar etmiş olanlar dediler ki: Bu, sadece apaçık bir büyüdür.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman: "Bu ancak, babalarınızın tapmış olduğu şeylerden sizi men etmek isteyen bir adamdan başkası değildir." dediler. Ve dediler ki: "Bu, uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değil." Ve kâfirler hak için, onlara (hak) geldiği zaman: "Bu, ancak apaçık bir sihirdir." dediler.
Muhammed Esed : Mesajlarımız onlara bütün açıklığıyla aktarıldığında, (hakikati inkara şartlanmış olanlar birbirlerine,) "Bu (Muhammed) sizi atalarınızın taptıklarından vazgeçirmeye çalışan biridir sadece!" derler. Ve "Bu (Kuran, insan tarafından) uydurulmuş bir safsatadan başka bir şey değildir!" d(iye ekl)erler. Ve (son olarak,) hakikati inkara kalkışanlar, hakikat kendilerine ulaştığında, onun için, "Bu, büyüleyici güzel bir sözden başka bir şey değil!" derler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlara karşı bizim açık açık âyetlerimiz okunduğu vakit, dediler ki: «Bu, bir adamdır ki, sizi atalarınızın ibadet ettikleri şeyden menetmek istiyor.» Ve dediler ki: «Bu (Kur'an) başka değil, sırf uydurulmuş bir iftiradır.» Ve kâfir olanlar, hak için de kendilerine geldiği vakit dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden başka değil.»
Ömer Öngüt : Âyetlerimiz onlara açık açık okunduğu zaman: "Bu adam sizi atalarınızın taptıklarından alıkoymaktan başka bir şey istemiyor. " derlerdi. "Bu (Kur'an), uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir. " derlerdi. Hak kendilerine geldiğinde hakkı inkâr edenler: "Bu apaçık bir sihirdir, başka bir şey değildir. " dediler.
Şaban Piriş : Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğu zaman: -Bu, sadece bizi atalarımızın kulluk ettiklerinden vazgeçirmek isteyen bir adam, dediler. Bu Kur’an, düpedüz bir uydurmadan başka nedir?! dediler. Kafirler, hak kendilerine geldiği zaman: -Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil, dediler.
Suat Yıldırım : Kendilerine parlak deliller halinde âyetlerimiz okunduğunda o zalimler: "Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın ibadet ettiği tanrılarınızdan uzaklaştırmak isteyen bir adam!" dediler. Ve yine dediler ki: "Bu Kur’ân başka değil, sırf bir iftira!" Ve yine kâfirler, gerçek kendilerine geldiğinde "Bu besbelli bir büyüden başka bir şey değil!" dediler.
Süleyman Ateş : Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "Bu, sadece sizi babalarınızın taptığı(tanrılar)dan çevirmek isteyen bir adamdan başka bir şey değildir." Ve o nankörler dediler ki: "Bu, uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir." Ve kendilerine gelen hakkı inkâr edenler: "Bu, apaçak bir büyüdür, başka bir şey değildir" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: «Bu, sizi babalarınızın tapmakta oldukların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir» dediler. Ve dediler ki: «Bu, düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir.» Küfre sapanlar da kendilerine geldiği zaman hak için: «Bu, apaçık olan bir büyüden başka bir şey değildir» dediler.
Ümit Şimşek : Onlara apaçık âyetlerimiz okunduğunda, 'Bu adam, atalarınızın taptıklarından sizi çevirmeye çalışıyor' demişlerdi. Yine demişlerdi ki, 'Bu uydurulmuş bir yalandan başka birşey değil.' Kendilerine hak geldiği zaman, o kâfirler, 'Bu düpedüz büyü!' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : Ayetlerimiz açık seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk/ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen birinden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmş bir yalandan/iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!"


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}