N – accusative masculine plural active participle اسم منصوب
أمهلهم
م ه ل | MHL
ÊMHLHM
emhilhum
kendi hallerine bırak
Give respite to them -
,Mim,He,Lam,He,Mim, ,40,5,30,5,40,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل أمر و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رويدا
ر و د | RWD̃
RWYD̃E
ruveyden
birazcık
little.
Re,Vav,Ye,Dal,Elif, 200,6,10,4,1,
N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَمَهِّلِ: o halde mühlet ver | الْكَافِرِينَ: kafirlere | أَمْهِلْهُمْ: kendi hallerine bırak | رُوَيْدًا: birazcık |
Kırık Meal (Okunuş) : |femehhili: o halde mühlet ver | l-kāfirīne: kafirlere | emhilhum: kendi hallerine bırak | ruveyden: birazcık |
Kırık Meal (Transcript) : |FMHL: o halde mühlet ver | ELKEFRYN: kafirlere | ÊMHLHM: kendi hallerine bırak | RWYD̃E: birazcık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık mühlet ver kâfirlere mühlet ver onlara az bir müddet.
Adem Uğur : Onun için Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).
Ahmed Hulusi : Bu yüzden o hakikat bilgisini inkâr edenlere mühlet ver, onlara az bir süre tanı.
Ahmet Tekin : Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörlere mühlet ver. Onları biraz daha kendi hallerine bırak.
Ahmet Varol : Sen inkârcılara biraz mühlet ver; onlara biraz süre tanı.
Ali Bulaç : Sen kâfirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.
Ali Fikri Yavuz : Onun için, o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir mühlet ver...
Bekir Sadak : Sen inkarcilara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri birak. *
Celal Yıldırım : Onun için sen, inkarcılara mehil ver, onları bir süre (kendi hallerine) bırak..
Diyanet İşleri : Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!
Diyanet İşleri (eski) : Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.
Diyanet Vakfi : (11-17) Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).
Edip Yüksel : Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı.
Ömer Öngüt : Hele sen o kâfirlere mühlet ver, (onları biraz kendi hallerine bırak!).
Şaban Piriş : Kafirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.
Suat Yıldırım : Öyleyse o kâfirleri kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir.)
Süleyman Ateş : Hele sen o kâfirlere mühlet ver, biraz bırak onları (bildiklerine gitsinler).
Tefhim-ul Kuran : Sen şimdi küfretmekte olanlara bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı.
Ümit Şimşek : Onun için sen o kâfirlere mühlet ver; bir süre onları kendi hallerine bırak.
Yaşar Nuri Öztürk : O halde, o küfre batmışlara mühlet ver, süre tanı onlara birazcık...
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]