P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun جار ومجرور
سلم
س ل م | SLM
SLM
sullemun
bir merdivenleri
(is) a stairway,
Sin,Lam,Mim, 60,30,40,
N – nominative masculine indefinite noun اسم مرفوع
يستمعون
س م ع | SMA
YSTMAWN
yestemiǔne
dinleyecekleri
they listen
Ye,Sin,Te,Mim,Ayn,Vav,Nun, 10,60,400,40,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فيه
|
FYH
fīhi
orada
therewith?
Fe,Ye,He, 80,10,5,
P – preposition PRON – 3rd person masculine singular object pronoun جار ومجرور
فليأت
ا ت ي | ETY
FLYÊT
felye'ti
öyleyse getirsin
Then let bring,
Fe,Lam,Ye,,Te, 80,30,10,,400,
REM – prefixed resumption particle IMPV – prefixed imperative particle lām V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood الفاء استئنافية اللام لام الامر فعل مضارع مجزوم
مستمعهم
س م ع | SMA
MSTMAHM
mustemiǔhum
dinleyenleri
their listener,
Mim,Sin,Te,Mim,Ayn,He,Mim, 40,60,400,40,70,5,40,
N – nominative masculine (form VIII) active participle PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بسلطان
س ل ط | SLŦ
BSLŦEN
bisulTānin
bir delil
an authority
Be,Sin,Lam,Tı,Elif,Nun, 2,60,30,9,1,50,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine indefinite noun جار ومجرور
مبين
ب ي ن | BYN
MBYN
mubīnin
açık
clear.
Mim,Be,Ye,Nun, 40,2,10,50,
N – genitive masculine indefinite (form IV) active participle اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |أَمْ: yoksa | لَهُمْ: onların (var mıdır?) | سُلَّمٌ: bir merdivenleri | يَسْتَمِعُونَ: dinleyecekleri | فِيهِ: orada | فَلْيَأْتِ: öyleyse getirsin | مُسْتَمِعُهُمْ: dinleyenleri | بِسُلْطَانٍ: bir delil | مُبِينٍ: açık |
Kırık Meal (Okunuş) : |em: yoksa | lehum: onların (var mıdır?) | sullemun: bir merdivenleri | yestemiǔne: dinleyecekleri | fīhi: orada | felye'ti: öyleyse getirsin | mustemiǔhum: dinleyenleri | bisulTānin: bir delil | mubīnin: açık |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊM: yoksa | LHM: onların (var mıdır?) | SLM: bir merdivenleri | YSTMAWN: dinleyecekleri | FYH: orada | FLYÊT: öyleyse getirsin | MSTMAHM: dinleyenleri | BSLŦEN: bir delil | MBYN: açık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Yoksa merdivenleri var da gökten mi duyuyorlar? Öyleyse duyanları, apaçık bir delil göstersin.
Adem Uğur : Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler.
Ahmed Hulusi : Yoksa onların tırmanıp (ilâhî sırları) dinledikleri bir merdiveni mi var? (Eğer öyleyse) onların dinleyenleri apaçık bir karşı konulmaz delil getirsinler.
Ahmet Tekin : Yoksa onların, üzerine çıkıp, kâinatın sırlarını dinleyecekleri merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık anlaşılır bir delil getirsin.
Ahmet Varol : Yoksa onların merdivenleri mi var da onunla (göklerde konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse dinleyenleri açık bir belge getirsin.
Ali Bulaç : Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Ali Fikri Yavuz : Yoksa, onların bir merdiveni var da (göğe yükselib meleklere vahy edilen sözü) ondan mı dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri, (dinlediklerini isbat edecek) açık bir delil getirsin.
Bekir Sadak : Yoksa, uzerine cikip vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Oyleyse, dinleyenleri acik bir delil getirsin.
Celal Yıldırım : Yoksa onların merdivenleri var da onunla mı (yükselip göklerin haberlerini) dinliyorlar ? O halde dinleyenleri (bu hususta) açık belge, isbatlayıcı delil getirsinler.
Diyanet İşleri : Yoksa onların, kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin!
Diyanet İşleri (eski) : Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Diyanet Vakfi : Yoksa onların, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsinler.
Edip Yüksel : Yoksa üzerine çıkıp (vahyi) dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çıkıp sırları) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yoksa onlara mahsus bir merdiven var da (çıkıp) ondan dinliyorlar mı? Öyleyse dinleyenleri, açıklayıcı bir delil getirsin.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yoksa onlara mahsus bir merdiven var da ondan dinliyorlar mı? Öyle ise dinleyicileri beyan edecek bir bürhan getirsin
Fizilal-il Kuran : Yoksa onlar, üzerine çıkıp gizli sırları dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Gültekin Onan : Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Hakkı Yılmaz : Yoksa kendileri için dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açık bir delil getirsin.
Hasan Basri Çantay : Yoksa onlara haas bir merdiven vardır da onun üstünden mi dinliyorlar Öyleyse dinleyicileri açık bir bürhan getirsin (ler)!
Hayrat Neşriyat : Yoksa onların merdiveni var da, (gökteki melekleri) orada mı dinliyorlar? Öyle ise onların dinleyicileri, apaçık bir delil getirsin!
İbni Kesir : Yoksa, üzerine çıkıp dinlendikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyicileri açık bir delil getirsinler.
İskender Evrenosoğlu : Yoksa onların orada (konuşulanları) dinleyecekleri merdivenleri mi var? Öyleyse onları dinleyenler açık delil getirsinler.
Muhammed Esed : Yoksa onların (nihai hakikatlere yükselecekleri ve insan kavrayışının ötesindekini) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, (onu) dinlemiş olanlardan birisi (bilgisinin) açık bir delilini getirsin!
Ömer Nasuhi Bilmen : Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin.
Ömer Öngüt : Yoksa onların, üzerine çıkıp dinledikleri merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri apaçık bir delil getirsinler.
Şaban Piriş : Yoksa onların bir araçları mı var ki onun hakkında duyum ediniyorlar? Haydi onlardan duyum edinenler açık delillerini getirsinler.
Suat Yıldırım : Yoksa onların yükselmelerini sağlayan bir merdivenleri, kuleleri var da o sayede mi göklerin haberlerini dinliyorlar? Öyleyse o haber dinleyenleri kim ise, meleklerin sözlerini dinlediğine dair kesin bir delil getirsin!
Süleyman Ateş : Yoksa onların, (göğe çıkıp meleklerin sözlerini ve onlara vahyedileni) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, (meleklerin sözlerini dinlediklerine) açık bir delil getirsin.
Tefhim-ul Kuran : Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Ümit Şimşek : Yoksa bir merdivenleri var da onunla çıkıp gökleri mi dinliyorlar? Eğer öyleyse, onların dinleyenleri, buna dair açık bir delil getirsinler.
Yaşar Nuri Öztürk : Yoksa onlara özgü bir merdiven var da onun üzerinde mi dinliyorlar? Eğer böyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsin.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]