» 58 / Mücâdele  22:

Kuran Sırası: 58
İniş Sırası: 105
Mücade Suresi = Mücadele/Mücadeleci-Kadin Suresi
adini 1. ayetinde geçen fiilden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. لَا (LE) = lā :
2. تَجِدُ (TCD̃) = tecidu : bulamazsın
3. قَوْمًا (GWME) = ḳavmen : bir milletin
4. يُؤْمِنُونَ (YÙMNWN) = yu'minūne : inanan
5. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
6. وَالْيَوْمِ (WELYWM) = velyevmi : ve gününe
7. الْاخِرِ (EL ËḢR) = l-āḣiri : ahiret
8. يُوَادُّونَ (YWED̃WN) = yuvāddūne : dostluk eder
9. مَنْ (MN) = men : olanlarla
10. حَادَّ (ḪED̃) = Hādde : düşman
11. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah'a
12. وَرَسُولَهُ (WRSWLH) = ve rasūlehu : ve Elçisine
13. وَلَوْ (WLW) = velev : şayet
14. كَانُوا (KENWE) = kānū : olsa bile
15. ابَاءَهُمْ ( ËBEÙHM) = ābā'ehum : babaları
16. أَوْ (ÊW) = ev : yahut
17. أَبْنَاءَهُمْ (ÊBNEÙHM) = ebnā'ehum : oğulları
18. أَوْ (ÊW) = ev : yahut
19. إِخْوَانَهُمْ (ÎḢWENHM) = iḣvānehum : kardeşleri
20. أَوْ (ÊW) = ev : yahut
21. عَشِيرَتَهُمْ (AŞYRTHM) = ǎşīratehum : akrabaları
22. أُولَٰئِكَ (ÊWLÙK) = ulāike : işte
23. كَتَبَ (KTB) = ketebe : yazmıştır
24. فِي (FY) = fī :
25. قُلُوبِهِمُ (GLWBHM) = ḳulūbihimu : onların kalblerine
26. الْإِيمَانَ (ELÎYMEN) = l-īmāne : iman
27. وَأَيَّدَهُمْ (WÊYD̃HM) = ve eyyedehum : ve onları desteklemiştir
28. بِرُوحٍ (BRWḪ) = birūHin : bir ruh ile
29. مِنْهُ (MNH) = minhu : kendinden
30. وَيُدْخِلُهُمْ (WYD̃ḢLHM) = ve yudḣiluhum : ve onları sokacaktır
31. جَنَّاتٍ (CNET) = cennātin : cennetlere
32. تَجْرِي (TCRY) = tecrī : akan
33. مِنْ (MN) = min :
34. تَحْتِهَا (TḪTHE) = teHtihā : altlarından
35. الْأَنْهَارُ (ELÊNHER) = l-enhāru : ırmaklar
36. خَالِدِينَ (ḢELD̃YN) = ḣālidīne : ebedi kalacaklardır
37. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
38. رَضِيَ (RŽY) = raDiye : razı olmuştur
39. اللَّهُ (ELLH) = llahu : Allah
40. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onlardan
41. وَرَضُوا (WRŽWE) = ve raDū : onlar da razı olmuşlardır
42. عَنْهُ (ANH) = ǎnhu : O'ndan
43. أُولَٰئِكَ (ÊWLÙK) = ulāike : işte onlar
44. حِزْبُ (ḪZB) = Hizbu : hizbidir
45. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
46. أَلَا (ÊLE) = elā : dikkat edin
47. إِنَّ (ÎN) = inne : muhakkak ki
48. حِزْبَ (ḪZB) = Hizbe : hizbidir
49. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
50. هُمُ (HM) = humu : onlar
51. الْمُفْلِحُونَ (ELMFLḪWN) = l-mufliHūne : başarıya ulaşacak olanlardır
| bulamazsın | bir milletin | inanan | Allah'a | ve gününe | ahiret | dostluk eder | olanlarla | düşman | Allah'a | ve Elçisine | şayet | olsa bile | babaları | yahut | oğulları | yahut | kardeşleri | yahut | akrabaları | işte | yazmıştır | | onların kalblerine | iman | ve onları desteklemiştir | bir ruh ile | kendinden | ve onları sokacaktır | cennetlere | akan | | altlarından | ırmaklar | ebedi kalacaklardır | orada | razı olmuştur | Allah | onlardan | onlar da razı olmuşlardır | O'ndan | işte onlar | hizbidir | Allah'ın | dikkat edin | muhakkak ki | hizbidir | Allah'ın | onlar | başarıya ulaşacak olanlardır |

[] [WCD̃] [GWM] [EMN] [] [YWM] [EḢR] [WD̃D̃] [] [ḪD̃D̃] [] [RSL] [] [KWN] [EBW] [] [BNY] [] [EḢW] [] [AŞR] [] [KTB] [] [GLB] [EMN] [EYD̃] [RWḪ] [] [D̃ḢL] [CNN] [CRY] [] [TḪT] [NHR] [ḢLD̃] [] [RŽW] [] [] [RŽW] [] [] [ḪZB] [] [] [] [ḪZB] [] [] [FLḪ]
LE TCD̃ GWME YÙMNWN BELLH WELYWM EL ËḢR YWED̃WN MN ḪED̃ ELLH WRSWLH WLW KENWE ËBEÙHM ÊW ÊBNEÙHM ÊW ÎḢWENHM ÊW AŞYRTHM ÊWLÙK KTB FY GLWBHM ELÎYMEN WÊYD̃HM BRWḪ MNH WYD̃ḢLHM CNET TCRY MN TḪTHE ELÊNHER ḢELD̃YN FYHE RŽY ELLH ANHM WRŽWE ANH ÊWLÙK ḪZB ELLH ÊLE ÎN ḪZB ELLH HM ELMFLḪWN

tecidu ḳavmen yu'minūne billahi velyevmi l-āḣiri yuvāddūne men Hādde llahe ve rasūlehu velev kānū ābā'ehum ev ebnā'ehum ev iḣvānehum ev ǎşīratehum ulāike ketebe ḳulūbihimu l-īmāne ve eyyedehum birūHin minhu ve yudḣiluhum cennātin tecrī min teHtihā l-enhāru ḣālidīne fīhā raDiye llahu ǎnhum ve raDū ǎnhu ulāike Hizbu llahi elā inne Hizbe llahi humu l-mufliHūne
لا تجد قوما يؤمنون بالله واليوم الآخر يوادون من حاد الله ورسوله ولو كانوا آباءهم أو أبناءهم أو إخوانهم أو عشيرتهم أولئك كتب في قلوبهم الإيمان وأيدهم بروح منه ويدخلهم جنات تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها رضي الله عنهم ورضوا عنه أولئك حزب الله ألا إن حزب الله هم المفلحون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE You will not find
تجد و ج د | WCD̃ TCD̃ tecidu bulamazsın You will not find
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir milletin a people
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanan who believe
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
واليوم ي و م | YWM WELYWM velyevmi ve gününe and the Day
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret the Last
يوادون و د د | WD̃D̃ YWED̃WN yuvāddūne dostluk eder loving
من | MN men olanlarla (those) who
حاد ح د د | ḪD̃D̃ ḪED̃ Hādde düşman oppose
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
ورسوله ر س ل | RSL WRSWLH ve rasūlehu ve Elçisine and His Messenger
ولو | WLW velev şayet even if
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū olsa bile they were
آباءهم ا ب و | EBW ËBEÙHM ābā'ehum babaları their fathers
أو | ÊW ev yahut or
أبناءهم ب ن ي | BNY ÊBNEÙHM ebnā'ehum oğulları their sons
أو | ÊW ev yahut or
إخوانهم ا خ و | EḢW ÎḢWENHM iḣvānehum kardeşleri their brothers
أو | ÊW ev yahut or
عشيرتهم ع ش ر | AŞR AŞYRTHM ǎşīratehum akrabaları their kindred.
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte Those -
كتب ك ت ب | KTB KTB ketebe yazmıştır He has decreed
في | FY within
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbihimu onların kalblerine their hearts
الإيمان ا م ن | EMN ELÎYMEN l-īmāne iman faith
وأيدهم ا ي د | EYD̃ WÊYD̃HM ve eyyedehum ve onları desteklemiştir and supported them
بروح ر و ح | RWḪ BRWḪ birūHin bir ruh ile with a spirit
منه | MNH minhu kendinden from Him.
ويدخلهم د خ ل | D̃ḢL WYD̃ḢLHM ve yudḣiluhum ve onları sokacaktır And He will admit them
جنات ج ن ن | CNN CNET cennātin cennetlere (to) Gardens,
تجري ج ر ي | CRY TCRY tecrī akan flow
من | MN min from
تحتها ت ح ت | TḪT TḪTHE teHtihā altlarından underneath it
الأنهار ن ه ر | NHR ELÊNHER l-enhāru ırmaklar the rivers,
خالدين خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃YN ḣālidīne ebedi kalacaklardır will abide forever
فيها | FYHE fīhā orada in it.
رضي ر ض و | RŽW RŽY raDiye razı olmuştur Allah is pleased
الله | ELLH llahu Allah Allah is pleased
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan with them,
ورضوا ر ض و | RŽW WRŽWE ve raDū onlar da razı olmuşlardır and they are pleased
عنه | ANH ǎnhu O'ndan with Him.
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte onlar Those
حزب ح ز ب | ḪZB ḪZB Hizbu hizbidir (are the) party
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
ألا | ÊLE elā dikkat edin No doubt!
إن | ÎN inne muhakkak ki Indeed,
حزب ح ز ب | ḪZB ḪZB Hizbe hizbidir (the) party
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
هم | HM humu onlar they
المفلحون ف ل ح | FLḪ ELMFLḪWN l-mufliHūne başarıya ulaşacak olanlardır (are) the successful ones.

58:22 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| bulamazsın | bir milletin | inanan | Allah'a | ve gününe | ahiret | dostluk eder | olanlarla | düşman | Allah'a | ve Elçisine | şayet | olsa bile | babaları | yahut | oğulları | yahut | kardeşleri | yahut | akrabaları | işte | yazmıştır | | onların kalblerine | iman | ve onları desteklemiştir | bir ruh ile | kendinden | ve onları sokacaktır | cennetlere | akan | | altlarından | ırmaklar | ebedi kalacaklardır | orada | razı olmuştur | Allah | onlardan | onlar da razı olmuşlardır | O'ndan | işte onlar | hizbidir | Allah'ın | dikkat edin | muhakkak ki | hizbidir | Allah'ın | onlar | başarıya ulaşacak olanlardır |

[] [WCD̃] [GWM] [EMN] [] [YWM] [EḢR] [WD̃D̃] [] [ḪD̃D̃] [] [RSL] [] [KWN] [EBW] [] [BNY] [] [EḢW] [] [AŞR] [] [KTB] [] [GLB] [EMN] [EYD̃] [RWḪ] [] [D̃ḢL] [CNN] [CRY] [] [TḪT] [NHR] [ḢLD̃] [] [RŽW] [] [] [RŽW] [] [] [ḪZB] [] [] [] [ḪZB] [] [] [FLḪ]
LE TCD̃ GWME YÙMNWN BELLH WELYWM EL ËḢR YWED̃WN MN ḪED̃ ELLH WRSWLH WLW KENWE ËBEÙHM ÊW ÊBNEÙHM ÊW ÎḢWENHM ÊW AŞYRTHM ÊWLÙK KTB FY GLWBHM ELÎYMEN WÊYD̃HM BRWḪ MNH WYD̃ḢLHM CNET TCRY MN TḪTHE ELÊNHER ḢELD̃YN FYHE RŽY ELLH ANHM WRŽWE ANH ÊWLÙK ḪZB ELLH ÊLE ÎN ḪZB ELLH HM ELMFLḪWN

tecidu ḳavmen yu'minūne billahi velyevmi l-āḣiri yuvāddūne men Hādde llahe ve rasūlehu velev kānū ābā'ehum ev ebnā'ehum ev iḣvānehum ev ǎşīratehum ulāike ketebe ḳulūbihimu l-īmāne ve eyyedehum birūHin minhu ve yudḣiluhum cennātin tecrī min teHtihā l-enhāru ḣālidīne fīhā raDiye llahu ǎnhum ve raDū ǎnhu ulāike Hizbu llahi elā inne Hizbe llahi humu l-mufliHūne
لا تجد قوما يؤمنون بالله واليوم الآخر يوادون من حاد الله ورسوله ولو كانوا آباءهم أو أبناءهم أو إخوانهم أو عشيرتهم أولئك كتب في قلوبهم الإيمان وأيدهم بروح منه ويدخلهم جنات تجري من تحتها الأنهار خالدين فيها رضي الله عنهم ورضوا عنه أولئك حزب الله ألا إن حزب الله هم المفلحون

[] [و ج د] [ق و م] [ا م ن] [] [ي و م] [ا خ ر] [و د د] [] [ح د د] [] [ر س ل] [] [ك و ن] [ا ب و] [] [ب ن ي] [] [ا خ و] [] [ع ش ر] [] [ك ت ب] [] [ق ل ب] [ا م ن] [ا ي د] [ر و ح] [] [د خ ل] [ج ن ن] [ج ر ي] [] [ت ح ت] [ن ه ر] [خ ل د] [] [ر ض و] [] [] [ر ض و] [] [] [ح ز ب] [] [] [] [ح ز ب] [] [] [ف ل ح]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
لا | LE You will not find
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تجد و ج د | WCD̃ TCD̃ tecidu bulamazsın You will not find
Te,Cim,Dal,
400,3,4,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
قوما ق و م | GWM GWME ḳavmen bir milletin a people
Gaf,Vav,Mim,Elif,
100,6,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
يؤمنون ا م ن | EMN YÙMNWN yu'minūne inanan who believe
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
واليوم ي و م | YWM WELYWM velyevmi ve gününe and the Day
Vav,Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
6,1,30,10,6,40,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun → Last Day"
الواو عاطفة
اسم مجرور
الآخر ا خ ر | EḢR EL ËḢR l-āḣiri ahiret the Last
Elif,Lam,,Hı,Re,
1,30,,600,200,
N – genitive masculine singular noun
اسم مجرور
يوادون و د د | WD̃D̃ YWED̃WN yuvāddūne dostluk eder loving
Ye,Vav,Elif,Dal,Vav,Nun,
10,6,1,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN men olanlarla (those) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
حاد ح د د | ḪD̃D̃ ḪED̃ Hādde düşman oppose
Ha,Elif,Dal,
8,1,4,
V – 3rd person masculine singular (form III) perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahe Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ورسوله ر س ل | RSL WRSWLH ve rasūlehu ve Elçisine and His Messenger
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولو | WLW velev şayet even if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
كانوا ك و ن | KWN KENWE kānū olsa bile they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
آباءهم ا ب و | EBW ËBEÙHM ābā'ehum babaları their fathers
,Be,Elif,,He,Mim,
,2,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أو | ÊW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
أبناءهم ب ن ي | BNY ÊBNEÙHM ebnā'ehum oğulları their sons
,Be,Nun,Elif,,He,Mim,
,2,50,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أو | ÊW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
إخوانهم ا خ و | EḢW ÎḢWENHM iḣvānehum kardeşleri their brothers
,Hı,Vav,Elif,Nun,He,Mim,
,600,6,1,50,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أو | ÊW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
عشيرتهم ع ش ر | AŞR AŞYRTHM ǎşīratehum akrabaları their kindred.
Ayn,Şın,Ye,Re,Te,He,Mim,
70,300,10,200,400,5,40,
N – accusative feminine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte Those -
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
كتب ك ت ب | KTB KTB ketebe yazmıştır He has decreed
Kef,Te,Be,
20,400,2,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
في | FY within
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbihimu onların kalblerine their hearts
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الإيمان ا م ن | EMN ELÎYMEN l-īmāne iman faith
Elif,Lam,,Ye,Mim,Elif,Nun,
1,30,,10,40,1,50,
N – accusative masculine (form IV) verbal noun
اسم منصوب
وأيدهم ا ي د | EYD̃ WÊYD̃HM ve eyyedehum ve onları desteklemiştir and supported them
Vav,,Ye,Dal,He,Mim,
6,,10,4,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بروح ر و ح | RWḪ BRWḪ birūHin bir ruh ile with a spirit
Be,Re,Vav,Ha,
2,200,6,8,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
منه | MNH minhu kendinden from Him.
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
ويدخلهم د خ ل | D̃ḢL WYD̃ḢLHM ve yudḣiluhum ve onları sokacaktır And He will admit them
Vav,Ye,Dal,Hı,Lam,He,Mim,
6,10,4,600,30,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
جنات ج ن ن | CNN CNET cennātin cennetlere (to) Gardens,
Cim,Nun,Elif,Te,
3,50,1,400,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
تجري ج ر ي | CRY TCRY tecrī akan flow
Te,Cim,Re,Ye,
400,3,200,10,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
فعل مضارع
من | MN min from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
تحتها ت ح ت | TḪT TḪTHE teHtihā altlarından underneath it
Te,Ha,Te,He,Elif,
400,8,400,5,1,
N – genitive noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مجرور و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الأنهار ن ه ر | NHR ELÊNHER l-enhāru ırmaklar the rivers,
Elif,Lam,,Nun,He,Elif,Re,
1,30,,50,5,1,200,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
خالدين خ ل د | ḢLD̃ ḢELD̃YN ḣālidīne ebedi kalacaklardır will abide forever
Hı,Elif,Lam,Dal,Ye,Nun,
600,1,30,4,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
فيها | FYHE fīhā orada in it.
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
رضي ر ض و | RŽW RŽY raDiye razı olmuştur Allah is pleased
Re,Dad,Ye,
200,800,10,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الله | ELLH llahu Allah Allah is pleased
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan with them,
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ورضوا ر ض و | RŽW WRŽWE ve raDū onlar da razı olmuşlardır and they are pleased
Vav,Re,Dad,Vav,Elif,
6,200,800,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عنه | ANH ǎnhu O'ndan with Him.
Ayn,Nun,He,
70,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte onlar Those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
حزب ح ز ب | ḪZB ḪZB Hizbu hizbidir (are the) party
Ha,Ze,Be,
8,7,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ألا | ÊLE elā dikkat edin No doubt!
,Lam,Elif,
,30,1,
INC – inceptive particle
حرف ابتداء
إن | ÎN inne muhakkak ki Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
حزب ح ز ب | ḪZB ḪZB Hizbe hizbidir (the) party
Ha,Ze,Be,
8,7,2,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
هم | HM humu onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
المفلحون ف ل ح | FLḪ ELMFLḪWN l-mufliHūne başarıya ulaşacak olanlardır (are) the successful ones.
Elif,Lam,Mim,Fe,Lam,Ha,Vav,Nun,
1,30,40,80,30,8,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |لَا: | تَجِدُ: bulamazsın | قَوْمًا: bir milletin | يُؤْمِنُونَ: inanan | بِاللَّهِ: Allah'a | وَالْيَوْمِ: ve gününe | الْاخِرِ: ahiret | يُوَادُّونَ: dostluk eder | مَنْ: olanlarla | حَادَّ: düşman | اللَّهَ: Allah'a | وَرَسُولَهُ: ve Elçisine | وَلَوْ: şayet | كَانُوا: olsa bile | ابَاءَهُمْ: babaları | أَوْ: yahut | أَبْنَاءَهُمْ: oğulları | أَوْ: yahut | إِخْوَانَهُمْ: kardeşleri | أَوْ: yahut | عَشِيرَتَهُمْ: akrabaları | أُولَٰئِكَ: işte | كَتَبَ: yazmıştır | فِي: | قُلُوبِهِمُ: onların kalblerine | الْإِيمَانَ: iman | وَأَيَّدَهُمْ: ve onları desteklemiştir | بِرُوحٍ: bir ruh ile | مِنْهُ: kendinden | وَيُدْخِلُهُمْ: ve onları sokacaktır | جَنَّاتٍ: cennetlere | تَجْرِي: akan | مِنْ: | تَحْتِهَا: altlarından | الْأَنْهَارُ: ırmaklar | خَالِدِينَ: ebedi kalacaklardır | فِيهَا: orada | رَضِيَ: razı olmuştur | اللَّهُ: Allah | عَنْهُمْ: onlardan | وَرَضُوا: onlar da razı olmuşlardır | عَنْهُ: O'ndan | أُولَٰئِكَ: işte onlar | حِزْبُ: hizbidir | اللَّهِ: Allah'ın | أَلَا: dikkat edin | إِنَّ: muhakkak ki | حِزْبَ: hizbidir | اللَّهِ: Allah'ın | هُمُ: onlar | الْمُفْلِحُونَ: başarıya ulaşacak olanlardır |
Kırık Meal (Harekesiz) : |لا LE | تجد TCD̃ bulamazsın | قوما GWME bir milletin | يؤمنون YÙMNWN inanan | بالله BELLH Allah'a | واليوم WELYWM ve gününe | الآخر EL ËḢR ahiret | يوادون YWED̃WN dostluk eder | من MN olanlarla | حاد ḪED̃ düşman | الله ELLH Allah'a | ورسوله WRSWLH ve Elçisine | ولو WLW şayet | كانوا KENWE olsa bile | آباءهم ËBEÙHM babaları | أو ÊW yahut | أبناءهم ÊBNEÙHM oğulları | أو ÊW yahut | إخوانهم ÎḢWENHM kardeşleri | أو ÊW yahut | عشيرتهم AŞYRTHM akrabaları | أولئك ÊWLÙK işte | كتب KTB yazmıştır | في FY | قلوبهم GLWBHM onların kalblerine | الإيمان ELÎYMEN iman | وأيدهم WÊYD̃HM ve onları desteklemiştir | بروح BRWḪ bir ruh ile | منه MNH kendinden | ويدخلهم WYD̃ḢLHM ve onları sokacaktır | جنات CNET cennetlere | تجري TCRY akan | من MN | تحتها TḪTHE altlarından | الأنهار ELÊNHER ırmaklar | خالدين ḢELD̃YN ebedi kalacaklardır | فيها FYHE orada | رضي RŽY razı olmuştur | الله ELLH Allah | عنهم ANHM onlardan | ورضوا WRŽWE onlar da razı olmuşlardır | عنه ANH O'ndan | أولئك ÊWLÙK işte onlar | حزب ḪZB hizbidir | الله ELLH Allah'ın | ألا ÊLE dikkat edin | إن ÎN muhakkak ki | حزب ḪZB hizbidir | الله ELLH Allah'ın | هم HM onlar | المفلحون ELMFLḪWN başarıya ulaşacak olanlardır |
Kırık Meal (Okunuş) : |: | tecidu: bulamazsın | ḳavmen: bir milletin | yu'minūne: inanan | billahi: Allah'a | velyevmi: ve gününe | l-āḣiri: ahiret | yuvāddūne: dostluk eder | men: olanlarla | Hādde: düşman | llahe: Allah'a | ve rasūlehu: ve Elçisine | velev: şayet | kānū: olsa bile | ābā'ehum: babaları | ev: yahut | ebnā'ehum: oğulları | ev: yahut | iḣvānehum: kardeşleri | ev: yahut | ǎşīratehum: akrabaları | ulāike: işte | ketebe: yazmıştır | : | ḳulūbihimu: onların kalblerine | l-īmāne: iman | ve eyyedehum: ve onları desteklemiştir | birūHin: bir ruh ile | minhu: kendinden | ve yudḣiluhum: ve onları sokacaktır | cennātin: cennetlere | tecrī: akan | min: | teHtihā: altlarından | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: ebedi kalacaklardır | fīhā: orada | raDiye: razı olmuştur | llahu: Allah | ǎnhum: onlardan | ve raDū: onlar da razı olmuşlardır | ǎnhu: O'ndan | ulāike: işte onlar | Hizbu: hizbidir | llahi: Allah'ın | elā: dikkat edin | inne: muhakkak ki | Hizbe: hizbidir | llahi: Allah'ın | humu: onlar | l-mufliHūne: başarıya ulaşacak olanlardır |
Kırık Meal (Transcript) : |LE: | TCD̃: bulamazsın | GWME: bir milletin | YÙMNWN: inanan | BELLH: Allah'a | WELYWM: ve gününe | EL ËḢR: ahiret | YWED̃WN: dostluk eder | MN: olanlarla | ḪED̃: düşman | ELLH: Allah'a | WRSWLH: ve Elçisine | WLW: şayet | KENWE: olsa bile | ËBEÙHM: babaları | ÊW: yahut | ÊBNEÙHM: oğulları | ÊW: yahut | ÎḢWENHM: kardeşleri | ÊW: yahut | AŞYRTHM: akrabaları | ÊWLÙK: işte | KTB: yazmıştır | FY: | GLWBHM: onların kalblerine | ELÎYMEN: iman | WÊYD̃HM: ve onları desteklemiştir | BRWḪ: bir ruh ile | MNH: kendinden | WYD̃ḢLHM: ve onları sokacaktır | CNET: cennetlere | TCRY: akan | MN: | TḪTHE: altlarından | ELÊNHER: ırmaklar | ḢELD̃YN: ebedi kalacaklardır | FYHE: orada | RŽY: razı olmuştur | ELLH: Allah | ANHM: onlardan | WRŽWE: onlar da razı olmuşlardır | ANH: O'ndan | ÊWLÙK: işte onlar | ḪZB: hizbidir | ELLH: Allah'ın | ÊLE: dikkat edin | ÎN: muhakkak ki | ḪZB: hizbidir | ELLH: Allah'ın | HM: onlar | ELMFLḪWN: başarıya ulaşacak olanlardır |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah'ın ve Peygamberinin sınırlarına aykırı hareket edip onlara karşı gelen birisini sever bulamazsın ve isterse onlar, babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri, yahut da aşîretlerinden olsun; onlar, öyle kişilerdir ki Allah, gönüllerine îman nasîp ve mukadder etmiştir ve onları, kendinden bir ruhla, îmanla kuvvetlendirmiştir ve onları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedî olarak kalırlar; râzı olmuştur Allah onlardan ve râzı olmuşlardır onlar da ondan; onlardır Allah fırkası; bilin ki şüphe yok, Allah fırkası, kurtulanların, murâdına erenlerin ta kendisidir.
Adem Uğur : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Ahmed Hulusi : Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden bir topluluğu, Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlarla sevişir bulamazsın! Bunlar, onların babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veya aşiretleri olsalar bile! İşte bunlar kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleridir! Onları, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh'tan razı olmuş hâlde. . . İşte bunlar Hizbullah'tır (Allâh taraftarları). . . Dikkat edin, muhakkak ki Hizbullah kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!
Ahmet Tekin : Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman eden bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasulüne, Kur’ân’a ve sünnete isyan edip düşman olanlarla karşılıklı dostluk ettiğini göremezsin. Onlar, Allah’ın kalplerine, akıllarına imanı yerleştirdiği, kendilerini tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihya eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran vahyile, Kur’ân ile desteklediği mü’minlerdir. Onları altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacakları Cennet konaklarına koyacaktır. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı oldular. Onlar Allah’ın orduları ve Allah’ın dinine yardım edenlerdir. Unutmayın, Allah’ın dinine yardım edenler, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.
Ahmet Varol : Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğun; babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri bile olsa Allah'a ve Peygamber'ine karşı gelenlerle dostluk ettiklerini görmezsin. Onlar, Allah'ın kalplerine imanı yazdığı ve kendilerini tarafından bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları içinde sonsuza kadar kalmaları üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdırlar. İyi bilin ki Allah'ın taraftarları, kurtuluşa erecek olanların tâ kendileridir.
Ali Bulaç : Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Ali Fikri Yavuz : Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavmi, Allah’a ve peygamberine muhalefete kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; velev ki, o muhalifler, (soyca) babaları ve oğulları, veya kardeşleri veya hısım ve hemşehrileri olsun... İşte Allah, böyle (zalim) kimseleri sevmiyen bir kavmin kalblerine imanı tesbit buyurmuş ve kendilerini yüce katından bir rahmet ile kuvvetlendirmiştir. Onları, (ev ve ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, içlerinde ebedî olarak kalacaklardır. Öyle ki, Allah onlardan razı, onlar da (bol ikramlardan dolayı) Allah’dan razı...İşte bunlar, Allah taraftarıdır, (dininin yardımcılarıdır). Dikkat edin ki, Allah taraftarı olanlar, gerçekten onlar, zafer bulanlardır (dünya ve ahiret saadetine erenlerdir).
Bekir Sadak : Allah'a ve ahiret gunune inanan bir millettir, babalari veya ogullari veya kardesleri ya da akrabalari olsa bile Allah'a ve peygamberine karsi gelenlere, sevgi beslediklerini gormezsin. Iste Allah, imani bunlarin kalblerine yazmis, katindan bir nur ile onlari desteklemistir. Onlari, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetlere koyar. Allah onlardan hosnut olmustur, onlar da Allah'tan hosnut olmustur. iste bunlar, Allah'tan yana olanlardir. iyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardir. *
Celal Yıldırım : Allah'a ve Âhiret gününe imân eden bir milletin, Allah ve Peygamberine karşı gelip düşmanlık besleyenleri —isterse bunlar babaları veya öz oğulları veya kardeşleri ya da hısım ve kabilesi olsunlar— sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalblerine imânı yazmış, onları kendinden bir ruh (manevî bir destek ve indirdiği inayetle desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut oldu, onlar da Allah'tan hoşnut oldular, işte bunlar Allah'ın yakınları ve dostlarıdır. Haberiniz olsun ki, korktuklarından kurtulup umduklarına erenler ancak Allah'ın yakınları ve dostlarıdır.
Diyanet İşleri : Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardır.
Diyanet Vakfi : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Edip Yüksel : ALLAH'a, elçisine ve ahiret gününe inanmış bir topluluk göremezsin ki, ALLAH'a ve elçisine karşı gelenleri dost edinsin. Hatta onlar, kendilerinin anaları, babaları, çocukları, oğulları, kardeşleri ve akrabaları bile olsa... Kalplerine inancı yazmış ve katından bir vahiyle desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetlere sokar. ALLAH onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. Onlar ALLAH'ın partisidir. Hiç kuşkusuz, ALLAH'ın partisi kazanacaktır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun Allah'a ve peygamberine karşı kanunlar koymaya kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; babaları veya oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile. İşte Allah'ı öyle kimseleri sevmeyen bir topluluğun kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları içlerinde sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın taraftarıdırlar. Uyanık ol ki, Allah'ın taraftarları hep kurtuluşa erenlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allaha ve Âhıret gününe iyman eder hiç bir kavmı Allah ve Resulüne hudud yarışına kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya hısımları, hemşerileri olsalar bile, işte Allah öyle kimseleri sevmeyen bir kavmın kalblerine iymanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile te'yid buyurmuştur ve onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacak, içlerinde ebediyyen kalacaklardır, öyle ki Allah onlardan hoşnud, onlar Allahdan hoşnud, işte onlar Allah hizbidir, uyanık ol ki Allahın hizbi muhakkak hep felâha irenlerdir
Fizilal-il Kuran : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.
Gültekin Onan : Tanrı'ya ve ahiret gününe inanan hiçbir kavim bulamazsın ki, Tanrı'ya ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Tanrı) kalplerine inancı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Tanrı, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Tanrı'nın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Tanrı'nın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Hakkı Yılmaz : Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah'a ve Elçisi'ne sınırı aşmaya uğraşanlarla karşılıklı sevgi bağı kurmuş hâlde bulamazsın. Bunlar, onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Onlar, Allah'ın, kalplerine imanı yazdığı ve kendilerini Kendisinden olan vahiy ile desteklediği kimselerdir. Ve Allah onları, sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah, onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gözünüzü açın! Allah'ın taraftarları, başarıya ulaşanların ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay : Allaha ve âhiret gününe îmanda sebat eden hiçbir kavmin Allaha ve resulüne muhaalefet eden kimselerle — velev ki onlar, bunların babaları, ya oğulları, ya biraderleri, yahud soysopları olsunlar — dostlaşacaklarını görmezsin. Onlar, o kimselerdir ki (Allah) îmânı kalblerine yazmış, bunları kendinden bir ruuh ile desteklemişdir. Bunları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacakdır. Bunlar orada ebedî kalıcıdırlar. Allah onlardan raazî olmuşdur. Onlar da Allahdan hoşnud olmuşlardır, işte onlar Allah fırkasıdır. Gözünüzü açın ki Allah fırkası (mensûbları) umduklarına erenlerin ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat : Allah’a ve âhiret gününe îmân eden bir topluluğun, babaları veya oğulları veya kardeşleri veya akrabâları bile olsalar, Allah’a ve Resûlüne karşı gelen kimselerle dostluk ettiklerini (göremez, onları o hâlde) bulamazsın! İşte onlar ki, (Allah) kalblerine îmânı yazmış ve tarafından bir ruh (ilâhî bir yardım) ile onları kuvvetlendirmiştir. Ve onları, içlerinde ebediyen kalıcı oldukları, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan râzı olmuştur ve (onlar da) O’ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafdarlarıdır! Dikkat edin! Şübhesiz ki Allah’ın tarafdarları, gerçekten kurtuluşa erenlerdir!
İbni Kesir : Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kavmin; kendi babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa Allah ve Peygamberine muhalefet eden kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Bunlar orada ebediyyen kalacaklardır. Allah; onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnud olmuşlardır. İşte onlar; Allah'ın hizbidir. Dikkat edin; Allah'ın hizbi, felaha erenlerin kendileridir.
İskender Evrenosoğlu : Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?
Muhammed Esed : Allah'a ve Ahiret Günü'ne (gerçekten) inanan, ama (aynı zamanda) -babaları, oğulları, kardeşleri yahut (öteki) akrabaları bile olsa- Allah'a ve Elçisi'ne karşı çıkanları seven bir toplum göremezsin. (Gerçek müminlere gelince,) Allah'ın kalplerine imanı nakşettiği ve ilhamı ile güçlendirdiği kimseler onlardır ve (zamanı gelince) onları içlerinden ırmaklar akan bahçelerde barındıracaktır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan. İşte onlar Allah'tan yana olanlardır. İşte onlar, Allah'tan yana olanlar, mutluluğa ulaşacaklardır!
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah'a ve ahiret gününe imân eden hiçbir kavmi bulamazsın ki, Allah'a ve Resûlüne muhalefet eder kimseleri sevsinler. Velev ki babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar. Onlar o zâtlardır ki, (Allah) Onların kalblerinde imân yazmıştır. Ve onları kendisinden bir ruh ile teyid etmiştir ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Oralarda ebedîyyen kalıcılardır. Allah onlardan razı olmuştur, (onlar da) O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Agâh olunuz ki, muhakkak Allah fırkasıdır, onlardır necâta ermiş olanlar.
Ömer Öngüt : Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah'a ve Peygamber'ine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile takviye edip desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah'ın hizbi (partisi)dir.
Şaban Piriş : Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri veya yakınları dahi olsa, Allah’a ve Elçisi'ne muhalefet eden kimseler için bir sevgi beslediklerini göremezsin. İşte onlar, Allah’ın kalplerine inancı kaydettiği ve kendinden bir vahiy ile güçlendirdiği kimselerdir. Allah, onları alt tarafından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere girdirecektir. İşte onlar Allah’ın askerleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuştur. İyi bilin ki, kurtuluşa erecek olanlar Allah’ın askerleri/taraftarlarıdır.
Suat Yıldırım : Allah’a ve âhiret gününe iman eden hiçbir milletin, Allah’ın ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları, evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve Kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, hem de ebedî kalmak üzere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da O’ndan razıdırlar. İşte onlar Allahın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah’ın tarafında yer alanlar olacaklardır.
Süleyman Ateş : Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabâları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allâh onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile (kalb nuru veya Kur'ân ile) desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allâh onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar Allâh'ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allâh'ın hizbidir.
Tefhim-ul Kuran : Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Rasulü'ne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Ümit Şimşek : Allah'a ve âhiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah'a ve Resulüne karşı çıkanlara sevgi beslediğini göremezsin-isterse onlar babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Çünkü Allah onların kalplerine iman nasip etmiş ve kendi katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Sonra da onları, ebediyen kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da Allah'tan hoşnutturlar. İşte onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Bilin ki, Allah'ın taraftarları, kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir!


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}