Hakkı Yılmaz Meali |
|
(1-3) "Bir isteyen, “yükselme zamanları” sahibi Allah'tan, kendisini savacak kimsenin olmadığı; engellenemeyen, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselere özgü, ‘olacak azab’ı istedi. "(70:1) | |
Haberci âyetler ve vahiy, miktarı elli bin yıl olan bir gün içinde O'na yükselir/ yeryüzünden çekilir. (70:4) | |
O hâlde sen, güzel bir sabır ile sabret. (70:5) | |
(6,7) Şüphesiz Biz, olacak azabı çok yakın görürken, onlar onu çok uzak görüyorlar. (70:6) | |
(8-10) "O gün gök erimiş bir maden gibi olur. Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur. Ve bir sıcak; yakın dost bir sıcak; yakın dosta sormaz. "(70:8) | |
(11-14) Birbirlerine gösterilmiş oldukları hâlde suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye/kurtulmalık versin sonra da kendini kurtarabilsin ister. (70:11) | |
(15-18) Kesinlikle o suçlunun düşündüğü gibi değil! O, sırtını dönen ve yüz çevireni, toplayıp da kasada yığanı çağıran, kavurup soyan, alevlenen bir ateştir. (70:15) | |
(19-21) "Şüphesiz insan dayanıksız ve huysuz oluşturulmuştur; kendisine kötülük dokundu mu sızlanır. Kendisine hayır dokundu mu/ kendisi varlıklı kılındığında da küçük bir yardımı bile engeller. "(70:19) | |
"Ancak “salâtçılar” [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı ilkeleştirmişler] bunun dışındadır. "(70:22) | |
"Salâtçılar ki salâtlarını [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmalarını; toplumu aydınlatmayı] sürdürenlerdir. "(70:23) | |
(24,25) Ve salâtçılar, kendi mallarında, isteyen ve istemekten utanan yoksullar için belli bir hak olan kimselerdir. (70:24) | |
Ve salâtçılar, ceza gününü tasdik ederler. (70:26) | |
Ve salâtçılar, Rablerinin azabından korkanlardır. –(70:27) | |
Şüphesiz Rablerinin azabından güvende olunmaz.– (70:28) | |
(29-31) "Ve salâtçılar, ırzlarını koruyanlardır. –Ancak eşleri veya sözleşmelerinin sahip oldukları hariçtir. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar. Artık ötesini isteyenler; işte onlar sınırı aşanların ta kendileridir.– "(70:29) | |
Ve salâtçılar, emanetlerine ve ahitlerine riâyet ederler. (70:32) | |
Ve salâtçılar, şâhitliklerini yerine getirirler. (70:33) | |
"Ve salâtçılar, salâtları [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ilkeleri] üzerine korumacıdırlar. "(70:34) | |
İşte bu salâtçılar, cennetlerde ağırlanırlar. (70:35) | |
(36,37) "Şimdi kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselere ne oluyor da, her yandan, grup grup boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar? "(70:36) | |
Onlardan her biri, bir nimet cennetine girdirileceğini mi umuyor? (70:38) | |
Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Biz, onları bildikleri şeyden oluşturduk. (70:39) | |
(40,41) Artık hayır. Doğuların ve batıların Rabbine kasem ederim ki Biz, onların yerine kendilerinden daha hayırlı olanları getirmeye kesinlikle güç yetirenleriz. Ve Biz, önüne geçilenler değiliz. (70:40) | |
Sen onları hemen bırak da, vaat edilen günlerine kavuşuncaya dek boşa uğraşsınlar ve oynayadursunlar. (70:42) | |
O gün onlar, kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. Sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi. (70:43) | |
Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri aşağılığa bürünmüş bir hâlde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür! (70:44) | |