Mearic Suresi = Miraçlar/Yükselis-Yollari Suresi ismini 3. ayetinde yer alan Allah’in yükselme dereceleri-yollarinin sahibi oldugu anlamina gelen mearic kelimesinden almistir.
N – accusative feminine singular indefinite active participle اسم منصوب
أبصارهم
ب ص ر | BṦR
ÊBṦERHM
ebSāruhum
gözleri
their eyesights,
,Be,Sad,Elif,Re,He,Mim, ,2,90,1,200,5,40,
N – nominative masculine plural noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ترهقهم
ر ه ق | RHG
TRHGHM
terheḳuhum
onları bürümüş
will cover them
Te,Re,He,Gaf,He,Mim, 400,200,5,100,5,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ذلة
ذ ل ل | Z̃LL
Z̃LT
ƶilletun
alçaklık
humiliation.
Zel,Lam,Te merbuta, 700,30,400,
N – nominative feminine indefinite noun اسم مرفوع
ذلك
|
Z̃LK
ƶālike
işte budur
That
Zel,Lam,Kef, 700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
اليوم
ي و م | YWM
ELYWM
l-yevmu
gün
(is) the Day
Elif,Lam,Ye,Vav,Mim, 1,30,10,6,40,
N – nominative masculine noun اسم مرفوع
الذي
|
ELZ̃Y
lleƶī
which
Elif,Lam,Zel,Ye, 1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun اسم موصول
كانوا
ك و ن | KWN
KENWE
kānū
olan
they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يوعدون
و ع د | WAD̃
YWAD̃WN
yūǎdūne
onlara va'dedilmiş
promised.
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun, 10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |خَاشِعَةً: korkulu | أَبْصَارُهُمْ: gözleri | تَرْهَقُهُمْ: onları bürümüş | ذِلَّةٌ: alçaklık | ذَٰلِكَ: işte budur | الْيَوْمُ: gün | الَّذِي: | كَانُوا: olan | يُوعَدُونَ: onlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |خاشعة ḢEŞATkorkulu | أبصارهم ÊBṦERHMgözleri | ترهقهم TRHGHMonları bürümüş | ذلة Z̃LTalçaklık | ذلك Z̃LKişte budur | اليوم ELYWMgün | الذي ELZ̃Y | كانوا KENWEolan | يوعدون YWAD̃WNonlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḣāşiǎten: korkulu | ebSāruhum: gözleri | terheḳuhum: onları bürümüş | ƶilletun: alçaklık | ƶālike: işte budur | l-yevmu: gün | lleƶī: | kānū: olan | yūǎdūne: onlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Transcript) : |ḢEŞAT: korkulu | ÊBṦERHM: gözleri | TRHGHM: onları bürümüş | Z̃LT: alçaklık | Z̃LK: işte budur | ELYWM: gün | ELZ̃Y: | KENWE: olan | YWAD̃WN: onlara va'dedilmiş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Adem Uğur : Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Ahmed Hulusi : Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde. . . İşte bu, vadolundukları o süreçtir!
Ahmet Tekin : Gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile güçleri yetmiyecek bir durumda, düşkün haldeyken, kendilerini bir zillet saracak. İşte onların devamlı tehdit edildiği gün, o gündür.
Ahmet Varol : Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. İşte bu, onlara vaadedilen gündür.
Ali Bulaç : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Ali Fikri Yavuz : Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür.
Bekir Sadak : (43-44) Kabirlerden cabuk cabuk cikacaklari gun, gozleri donmus, yuzlerini zillet burumus olarak sanki dikili taslara dogru kosarlar. Iste bu, onlara soz verilmis olan gundur. *
Celal Yıldırım : Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir, zillet kendilerini saracak ; işte bu, Va'dolundukları gündür.
Diyanet İşleri : (43-44) Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür.
Diyanet İşleri (eski) : (43-44) Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Diyanet Vakfi : (43-44) O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Edip Yüksel : Gözleri dönmüş, kendilerini utanç sarmış olarak. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak. Odur işte onların vadolunup durdukları gün!
Elmalılı Hamdi Yazır : Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracak da saracak, o işte onların va'dolunup durdukları gün
Fizilal-il Kuran : Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Gültekin Onan : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Hakkı Yılmaz : Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri aşağılığa bürünmüş bir hâlde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Hasan Basri Çantay : gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.
Hayrat Neşriyat : Gözleri öne düşmüş bir hâlde kendilerini bir zillet kaplar. İşte bu, tehdîd olunup durdukları gündür!
İbni Kesir : Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu; onlara vaad olunan gündür.
İskender Evrenosoğlu : Onların bakışları korkulu bir haldedir, onları bir zillet kaplar. İşte bu, onların vaadolundukları gündür.
Muhammed Esed : gözleri düşmüş, zillete duçar bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen Gün...
Ömer Nasuhi Bilmen : Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.
Ömer Öngüt : Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu, onlara vaad olunan gündür.
Şaban Piriş : Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş. İşte bu, onlara söz verilen gündür!
Suat Yıldırım : Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır. İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.
Süleyman Ateş : Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara va'dedilen gün, bugündür.
Tefhim-ul Kuran : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük,' yüzlerini de bir zillet sarıp kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Ümit Şimşek : Gözleri baygın düşmüş, kendilerini zillet kaplamıştır. İşte onlara vaad edilen gün budur.
Yaşar Nuri Öztürk : Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]