» 41 / Fussilet  Suresi:

Kuran Sırası: 41
İniş Sırası: 61
Fussilet Suresi = Detayli/Ayrintili Suresi.
Kur’an’in ayrintili kilindigini ifade eden fussilet kelimesinin geçtigi 3. ayetinden ismini almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Kırık Meal (Transcript) Meali
|ḪM: Hâ Mîm | (41:1)
|TNZYL: indirilmiştir | MN: -dan | ELRḪMN: Rahman- | ELRḪYM: Rahim(den) | (41:2)
|KTEB: bir Kitaptır | FṦLT: açıklanmış | ËYETH: ayetleri | GR ËNE: okunan | ARBYE: Arapça | LGWM: bir toplum için | YALMWN: bilen | (41:3)
|BŞYRE: müjdeleyici olarak | WNZ̃YRE: ve uyarıcı olarak | FÊARŽ: fakat yüz çevirmiştir | ÊKS̃RHM: çokları | FHM: onlar | LE: | YSMAWN: işitmezler | (41:4)
|WGELWE: ve dediler ki | GLWBNE: kalblerimiz | FY: içinde var | ÊKNT: kılıflar | MME: şeye karşı | TD̃AWNE: bizi çağırdığın | ÎLYH: kendisine | WFY: ve var | ËZ̃ENNE: kulaklarımızda | WGR: bir ağırlık | WMN: ve | BYNNE: bizim aramızda var | WBYNK: ve senin aranda | ḪCEB: bir perde | FEAML: sen (istediğini) yap | ÎNNE: elbette biz de | AEMLWN: yapıyoruz | (41:5)
|GL: de ki | ÎNME: elbette | ÊNE: ben | BŞR: bir insanım | MS̃LKM: sizin gibi | YWḪ: vahyediliyor | ÎLY: bana | ÊNME: elbette | ÎLHKM: tanrınızın | ÎLH: tanrı olduğu | WEḪD̃: bir tek | FESTGYMWE: artık doğrulun | ÎLYH: O'na | WESTĞFRWH: ve O'ndan mağfiret dileyin | WWYL: vay haline | LLMŞRKYN: ortak koşanların | (41:6)
|ELZ̃YN: onlar ki | LE: | YÙTWN: vermezler | ELZKET: zekat | WHM: ve onlar | BEL ËḢRT: ahireti | HM: onlar | KEFRWN: inkar ederler | (41:7)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | ËMNWE: iman eden(ler) | WAMLWE: ve yapanlar | ELṦELḪET: iyi işler | LHM: onlar için vardır | ÊCR: bir mükafat | ĞYR: olmaksızın | MMNWN: kesinti | (41:8)
|GL: de ki | ÊÙNKM: siz mi? | LTKFRWN: inkar ediyorsunuz | BELZ̃Y: | ḢLG: yaratanı | ELÊRŽ: arzı | FY: içinde | YWMYN: iki gün | WTCALWN: ve koşuyorsunuz | LH: O'na | ÊND̃ED̃E: eşler | Z̃LK: O | RB: Rabbidir | ELAELMYN: alemlerin | (41:9)
|WCAL: ve yaptı | FYHE: orada (arzda) | RWESY: ağır baskılar | MN: | FWGHE: üstünden | WBERK: ve bereketler | FYHE: orada | WGD̃R: ve takdir etti | FYHE: orada | ÊGWETHE: gıdalarını | FY: içinde | ÊRBAT: dört | ÊYEM: gün | SWEÙ: eşit olarak | LLSEÙLYN: arayıp soranlar için | (41:10)
|S̃M: sonra | ESTW: yöneldi | ÎL: | ELSMEÙ: göğe | WHY: ve o | D̃ḢEN: duman halinde olan | FGEL: sonra dedi | LHE: ona | WLLÊRŽ: ve arza | EÙTYE: gelin | ŦWAE: isteyerek | ÊW: veya | KRHE: istemeyerek | GELTE: dediler ki | ÊTYNE: geldik | ŦEÙAYN: isteyerek | (41:11)
|FGŽEHN: böylece onları yaptı | SBA: yedi | SMEWET: gök | FY: içinde | YWMYN: iki gün | WÊWḪ: ve vahyetti | FY: | KL: her | SMEÙ: göğe | ÊMRHE: emrini | WZYNE: ve biz donattık | ELSMEÙ: semasını | ELD̃NYE: dünya | BMṦEBYḪ: lambalarla | WḪFƵE: ve koruma ile | Z̃LK: işte bu | TGD̃YR: takdiridir | ELAZYZ: güçlü olanın | ELALYM: bilenin | (41:12)
|FÎN: fakat eğer | ÊARŽWE: yüz çevirirlerse | FGL: de ki | ÊNZ̃RTKM: ben sizi uyardım | ṦEAGT: bir yıldırıma karşı | MS̃L: gibi | ṦEAGT: başına düşen yıldırım | AED̃: 'Ad | WS̃MWD̃: ve Semud'un | (41:13)
|ÎZ̃: hani | CEÙTHM: onlara gelmişti | ELRSL: elçiler | MN: -nden | BYN: | ÊYD̃YHM: önleri- | WMN: ve | ḢLFHM: arkalarından | ÊLE: sakın | TABD̃WE: kulluk etmeyin | ÎLE: başkasına | ELLH: Allah'tan | GELWE: dediler | LW: şayet | ŞEÙ: dileseydi | RBNE: Rabbimiz | LÊNZL: elbette indirirdi | MLEÙKT: melekler | FÎNE: elbette biz | BME: şeyi (mesajı) | ÊRSLTM: gönderildiğiniz | BH: onunla | KEFRWN: tanımıyoruz | (41:14)
|FÊME: fakat | AED̃: Ad (kavmi) | FESTKBRWE: büyüklük tasladılar | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | BĞYR: olmaksızın | ELḪG: hakkı | WGELWE: ve dediler | MN: kimdir? | ÊŞD̃: daha şiddetli | MNE: bizden | GWT: kuvveti | ÊWLM: | YRWE: görmediler mi? | ÊN: elbette | ELLH: Allah | ELZ̃Y: o ki | ḢLGHM: onları yaratan | HW: O | ÊŞD̃: daha güçlüdür | MNHM: kendilerinden | GWT: kuvvetçe | WKENWE: ve devam ettiler | B ËYETNE: bizim ayetlerimizi | YCḪD̃WN: inkara | (41:15)
|FÊRSLNE: biz de gönderdik | ALYHM: üzerlerine | RYḪE: bir rüzgar | ṦRṦRE: dondurucu | FY: | ÊYEM: günlerde | NḪSET: uğursuz | LNZ̃YGHM: taddırmak için | AZ̃EB: azabını | ELḢZY: rezillik | FY: | ELḪYET: hayatında | ELD̃NYE: dünya | WLAZ̃EB: azabı ise | EL ËḢRT: ahiret | ÊḢZ: daha da kepaze edicidir | WHM: ve onlara | LE: hiç | YNṦRWN: yardım edilmeyecektir | (41:16)
|WÊME: gelince | S̃MWD̃: Semud(kavmin)e | FHD̃YNEHM: onlara yol gösterdik | FESTḪBWE: fakat onlar yeğlediler | ELAM: körlüğü | AL: | ELHD̃: doğru yolu bulmağa | FÊḢZ̃THM: böylece onları yakaladı | ṦEAGT: yıldırımı | ELAZ̃EB: azab | ELHWN: alçaltıcı | BME: yüzünden | KENWE: oldukları | YKSBWN: yapıyor(lar) | (41:17)
|WNCYNE: ve kurtardık | ELZ̃YN: | ËMNWE: inananları | WKENWE: ve | YTGWN: korunanları | (41:18)
|WYWM: ve (o) gün | YḪŞR: toplanır | ÊAD̃EÙ: düşmanları | ELLH: Allah'ın | ÎL: | ELNER: ateşe | FHM: onlar | YWZAWN: bir araya getirilirler | (41:19)
|ḪT: nihayet | ÎZ̃E: zaman | ME: | CEÙWHE: oraya vardıkları | ŞHD̃: şahidlik ettiler | ALYHM: aleyhlerine | SMAHM: kulakları | WÊBṦERHM: ve gözleri | WCLWD̃HM: ve derileri | BME: hakkında | KENWE: oldukları (işler) | YAMLWN: yapıyor(lar) | (41:20)
|WGELWE: ve dediler | LCLWD̃HM: derilerine | LM: niçin? | ŞHD̃TM: şahidlik ettiniz | ALYNE: aleyhimize | GELWE: dediler | ÊNŦGNE: bizi konuşturdu | ELLH: Allah | ELZ̃Y: | ÊNŦG: konuşturan | KL: her | ŞYÙ: şeyi | WHW: ve O | ḢLGKM: sizi yaratmıştı | ÊWL: ilk | MRT: defa | WÎLYH: işte O'na | TRCAWN: döndürülüyorsunuz | (41:21)
|WME: ve değildiniz | KNTM: siz | TSTTRWN: gizleniyor | ÊN: | YŞHD̃: şahidlik etmesinden | ALYKM: aleyhinize | SMAKM: kulaklarınızın | WLE: ve değildiniz | ÊBṦERKM: gözlerinizin | WLE: ve değildiniz | CLWD̃KM: derilerinizin | WLKN: fakat | ƵNNTM: sanıyordunuz ki | ÊN: elbette | ELLH: Allah | LE: | YALM: bilmez | KS̃YRE: çoğunu | MME: | TAMLWN: yaptıklarınızın | (41:22)
|WZ̃LKM: ve işte bu | ƵNKM: zannınız | ELZ̃Y: | ƵNNTM: zannettiğiniz | BRBKM: Rabbinize karşı | ÊRD̃EKM: sizi helak etti | FÊṦBḪTM: ve oldunuz | MN: -dan | ELḢESRYN: ziyana uğrayanlar- | (41:23)
|FÎN: şimdi eğer | YṦBRWE: dayanabilirlerse | FELNER: ateştir | MS̃W: yeri | LHM: onların | WÎN: ve eğer | YSTATBWE: affedilmek isterlerse | FME: değildir | HM: onlar | MN: den | ELMATBYN: affedilenler- | (41:24)
|WGYŽNE: ve biz musallat ettik | LHM: onlara | GRNEÙ: birtakım arkadaşlar | FZYNWE: süslü gösterdiler | LHM: onlara | ME: bulunanı | BYN: onların önlerinde | ÊYD̃YHM: onların önlerinde | WME: ve bulunanı | ḢLFHM: arkalarında | WḪG: ve gerekli oldu | ALYHM: kendilerine | ELGWL: söz | FY: | ÊMM: topluluklarına | GD̃: | ḢLT: gelip geçmiş olan | MN: | GBLHM: kendilerinden önce | MN: -den | ELCN: cin(ler)- | WELÎNS: ve insan(lardan) | ÎNHM: çünkü onlar | KENWE: idiler | ḢESRYN: ziyanda | (41:25)
|WGEL: ve dediler ki | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | LE: | TSMAWE: dinlemeyin | LHZ̃E: bu | ELGR ËN: Kur'an'ı | WELĞWE: ve gürültü edin | FYH: onda (okunduğunda) | LALKM: belki | TĞLBWN: ona galib gelirsiniz | (41:26)
|FLNZ̃YGN: fakat taddıracağız | ELZ̃YN: kimselere | KFRWE: inkar eden(lere) | AZ̃EBE: bir azab | ŞD̃YD̃E: şiddetli | WLNCZYNHM: ve onları cezalandıracağız | ÊSWÊ: en kötüsüyle | ELZ̃Y: | KENWE: olduklarının | YAMLWN: yapıyor(lar) | (41:27)
|Z̃LK: bu | CZEÙ: cezası | ÊAD̃EÙ: düşmanlarının | ELLH: Allah | ELNER: ateştir | LHM: onlara vardır | FYHE: orada | D̃ER: yurdu | ELḢLD̃: sürekli kalma | CZEÙ: ceza olarak | BME: sebebiyle | KENWE: | B ËYETNE: ayetlerimizi | YCḪD̃WN: inkar etmeleri | (41:28)
|WGEL: ve dediler ki | ELZ̃YN: kimseler | KFRWE: inkar eden(ler) | RBNE: Rabbimiz | ÊRNE: bize göster | ELLZ̃YN: | ÊŽLENE: bizi saptıran | MN: | ELCN: cin | WELÎNS: ve insanları | NCALHME: onları alalım | TḪT: altına | ÊGD̃EMNE: ayaklarımızın | LYKWNE: olsunlar | MN: -dan | ELÊSFLYN: alçaklar- | (41:29)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimselere | GELWE: diyen(lere) | RBNE: Rabbimiz | ELLH: Allah'tır | S̃M: sonra | ESTGEMWE: doğru olanlara | TTNZL: iner | ALYHM: üzerine | ELMLEÙKT: melekler | ÊLE: | TḢEFWE: korkmayın | WLE: ve | TḪZNWE: üzülmeyin | WÊBŞRWE: fakat sevinin | BELCNT: cennetle | ELTY: öyle ki | KNTM: | TWAD̃WN: size söz verilen | (41:30)
|NḪN: biz | ÊWLYEÙKM: sizin dostlarınızız | FY: | ELḪYET: hayatında | ELD̃NYE: dünya | WFY: ve | EL ËḢRT: ahirette | WLKM: ve size vardır | FYHE: orada | ME: her şey | TŞTHY: çektiği | ÊNFSKM: canlarınızın | WLKM: ve size vardır | FYHE: orada | ME: her şey | TD̃AWN: istediğiniz | (41:31)
|NZLE: ağırlamasıdır | MN: | ĞFWR: çok bağışlayanın | RḪYM: çok esirgeyenin | (41:32)
|WMN: ve kim olabilir? | ÊḪSN: daha güzel | GWLE: sözlü | MMN: kimseden | D̃AE: çağıran | ÎL: | ELLH: Allah'a | WAML: ve yapandan | ṦELḪE: iyi iş | WGEL: ve diyenden | ÎNNY: şüphesiz ben | MN: | ELMSLMYN: müslümanlardanım | (41:33)
|WLE: ve değildir | TSTWY: eşit | ELḪSNT: iyilik | WLE: ve ne de | ELSYÙT: kötülük | ED̃FA: sav (onu) | BELTY: | HY: olanla | ÊḪSN: en güzel | FÎZ̃E: bir de bakarsın ki | ELZ̃Y: | BYNK: seninle aranda | WBYNH: onun arasında | AD̃EWT: düşmanlık olan | KÊNH: sanki | WLY: bir dosttur | ḪMYM: sıcak | (41:34)
|WME: | YLGEHE: buna kavuşturulmaz | ÎLE: başkası | ELZ̃YN: kimselerden | ṦBRWE: sabreden(lerden) | WME: ve | YLGEHE: buna kavuşturulmaz | ÎLE: başkası | Z̃W: olandan | ḪƵ: şansı | AƵYM: büyük | (41:35)
|WÎME: ve eğer | YNZĞNK: seni dürtecek olursa | MN: -dan | ELŞYŦEN: şeytan- | NZĞ: kötü bir düşünce | FESTAZ̃: hemen sığın | BELLH: Allah'a | ÎNH: çünkü O | HW: O | ELSMYA: işitendir | ELALYM: bilendir | (41:36)
|WMN: ve | ËYETH: O'nun ayetlerindendir | ELLYL: gece | WELNHER: ve gündüz | WELŞMS: ve güneş | WELGMR: ve ay | LE: | TSCD̃WE: secde etmeyin | LLŞMS: güneşe | WLE: ne de | LLGMR: aya | WESCD̃WE: fakat secde edin | LLH: Allah'a | ELZ̃Y: | ḢLGHN: onları yaratan | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | ÎYEH: O'na | TABD̃WN: tapıyor(sanız) | (41:37)
|FÎN: fakat eğer | ESTKBRWE: büyüklük taslarlarsa | FELZ̃YN: | AND̃: yanında bulunanlar | RBK: Rabbinin | YSBḪWN: tesbih ederler | LH: O'nu | BELLYL: gece | WELNHER: ve gündüz | WHM: ve onlar | LE: hiç | YSÊMWN: usanmazlar | (41:38)
|WMN: biri de (şudur) | ËYETH: O'nun ayetlerinden | ÊNK: sen | TR: görürsün | ELÊRŽ: toprağı | ḢEŞAT: boynu bükük | FÎZ̃E: zaman | ÊNZLNE: döktüğümüz | ALYHE: onun üzerine | ELMEÙ: suyu | EHTZT: titreşir | WRBT: ve kabarır | ÎN: elbette | ELZ̃Y: | ÊḪYEHE: onu dirilten | LMḪYY: diriltir | ELMWT: ölüleri de | ÎNH: elbette O | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | GD̃YR: kadirdir | (41:39)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: | YLḪD̃WN: doğruluktan sapanlar | FY: hususunda | ËYETNE: ayetlerimiz | LE: | YḢFWN: gizli kalmazlar | ALYNE: bize | ÊFMN: kimse mi? | YLG: atılan | FY: içine | ELNER: ateşin | ḢYR: daha iyidir | ÊM: yoksa | MN: kimse (mi?) | YÊTY: gelen | ËMNE: güvenle | YWM: günü | ELGYEMT: kıyamet | EAMLWE: yapın | ME: ne | ŞÙTM: diliyorsanız | ÎNH: elbette O | BME: şeyleri | TAMLWN: yaptıklarınızı | BṦYR: görmektedir | (41:40)
|ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: onlar | KFRWE: inkar ettiler | BELZ̃KR: Zikr'i (Kur'an'ı) | LME: | CEÙHM: kendilerine gelen | WÎNH: halbuki o | LKTEB: bir Kitaptır | AZYZ: aziz | (41:41)
|LE: | YÊTYH: ona gelmez | ELBEŦL: boşa çıkaracak bir söz | MN: -nden | BYN: | YD̃YH: önü- | WLE: ne de | MN: -ndan | ḢLFH: arkası- | TNZYL: indirilmiştir | MN: -nden | ḪKYM: hüküm ve hikmet sahibi- | ḪMYD̃: çok övülenden | (41:42)
|ME: değildir | YGEL: söylenen | LK: sana | ÎLE: başka bir şey | ME: olandan | GD̃: | GYL: söylenmiş | LLRSL: elçilere | MN: | GBLK: senden önceki | ÎN: kuşkusuz | RBK: Rabbin | LZ̃W: sahibi | MĞFRT: bağışlama | WZ̃W: ve sahibidir | AGEB: azab | ÊLYM: acı | (41:43)
|WLW: ve eğer | CALNEH: biz onu yapsaydık | GR ËNE: bir Kur'an | ÊACMYE: yabancı (dilde) | LGELWE: derlerdi ki | LWLE: değil miydi? | FṦLT: açıklanmalı | ËYETH: onun ayetleri | ÊÊACMY: yabancı söz mü? | WARBY: arab olana | GL: de ki | HW: o | LLZ̃YN: için | ËMNWE: inananlar | HD̃: bir yol göstericidir | WŞFEÙ: ve (gönüllere) şifadır | WELZ̃YN: gelince | LE: | YÙMNWN: inanmayanlara | FY: vardır | ËZ̃ENHM: onların kulaklarında | WGR: bir ağırlık | WHW: ve o | ALYHM: onlara | AM: bir körlüktür | ÊWLÙK: onlar | YNED̃WN: çağırılıyorlar | MN: -den | MKEN: bir yer- | BAYD̃: uzak | (41:44)
|WLGD̃: ve andolsun | ËTYNE: biz vermiştik | MWS: Musa'ya | ELKTEB: Kitabı | FEḢTLF: fakat ayrılığa düşülmüştü | FYH: onda | WLWLE: ve eğer olmasaydı | KLMT: bir söz | SBGT: geçmiş | MN: -nden | RBK: Rabbi- | LGŽY: derhal hüküm verilirdi | BYNHM: aralarında | WÎNHM: fakat onlar | LFY: içindedirler | ŞK: bir kuşku | MNH: ondan | MRYB: işkilli | (41:45)
|MN: kim | AML: yaparsa | ṦELḪE: iyi iş | FLNFSH: yararı kendisinedir | WMN: ve kim | ÊSEÙ: kötülük yaparsa | FALYHE: zararı kendisinedir | WME: ve değildir | RBK: Rabbin | BƵLEM: zulmedici | LLABYD̃: kullara | (41:46)
|ÎLYH: O'na | YRD̃: döndürülür | ALM: bilgisi | ELSEAT: sa'at (kıyamet) | WME: ve | TḢRC: çıkmaz | MN: | S̃MRET: meyvalar | MN: -ndan | ÊKMEMHE: kabukları- | WME: | TḪML: gebe kalmaz | MN: hiçbir | ÊNS̃: dişi | WLE: ve | TŽA: doğurmaz | ÎLE: olmadan | BALMH: O'nun bilgisi | WYWM: ve (o) gün | YNED̃YHM: onlara seslenildiği | ÊYN: nerede? | ŞRKEÙY: ortaklarım | GELWE: demişlerdir | ËZ̃NEK: sana arz ederiz ki | ME: yok | MNE: bizden | MN: hiçbir | ŞHYD̃: gören | (41:47)
|WŽL: ve sapıp gitmiştir | ANHM: onlardan | ME: şeyler | KENWE: oldukları | YD̃AWN: yalvarıp duruyor(lar) | MN: | GBL: önceden | WƵNWE: ve onlar anlamışlardır | ME: olmadığını | LHM: kendileri için | MN: hiçbir | MḪYṦ: kaçacak yer | (41:48)
|LE: | YSÊM: usanmaz | ELÎNSEN: insan | MN: -ten | D̃AEÙ: istemek- | ELḢYR: hayır (iyilik) | WÎN: ama eğer | MSH: kendisine dokunursa | ELŞR: bir şer | FYÙWS: hemen üzülür | GNWŦ: ümitsiz olur | (41:49)
|WLÙN: ve eğer | ÊZ̃GNEH: biz ona taddırırsak | RḪMT: bir rahmet | MNE: kendimizden | MN: | BAD̃: sonra | ŽREÙ: bir zarardan | MSTH: ona dokunan | LYGWLN: elbette der ki | HZ̃E: bu | LY: benim hakkımdır | WME: ve | ÊƵN: sanmıyorum | ELSEAT: kıyametin | GEÙMT: kopacağını | WLÙN: eğer | RCAT: götürülmüş olsam bile | ÎL: | RBY: Rabbime | ÎN: muhakkak | LY: benim için vardır | AND̃H: O'nun yanında | LLḪSN: daha güzel şeyler | FLNNBÙN: biz mutlaka haber vereceğiz | ELZ̃YN: kimselere | KFRWE: inkar edenlere | BME: | AMLWE: yaptıklarını | WLNZ̃YGNHM: ve mutlaka taddıracağız | MN: -dan | AZ̃EB: azab- | ĞLYƵ: kaba | (41:50)
|WÎZ̃E: ne zaman ki | ÊNAMNE: bir ni'met verdiğimizde | AL: | ELÎNSEN: insana | ÊARŽ: yüz çevirir | WNÊ: ve yan çizer | BCENBH: ve yan çizer | WÎZ̃E: ve ne zaman ki | MSH: ona dokunduğunda | ELŞR: bir şer | FZ̃W: hemen | D̃AEÙ: yalvarıp durur | ARYŽ: bol bol | (41:51)
|GL: de ki | ÊRÊYTM: gördünüz mü ki | ÎN: eğer (Kur'an) | KEN: ise | MN: -ndan | AND̃: tarafı- | ELLH: Allah | S̃M: sonra | KFRTM: siz de inkar etmişseniz | BH: onu | MN: kim olabilir? | ÊŽL: daha sapık | MMN: kimseden | HW: o | FY: | ŞGEG: bir ayrılığa düşen | BAYD̃: uzak | (41:52)
|SNRYHM: biz onlara göstereceğiz | ËYETNE: ayetlerimizi | FY: | EL ËFEG: ufuklarda | WFY: ve | ÊNFSHM: kendi canlarında | ḪT: kadar | YTBYN: iyice belli olana | LHM: onlara | ÊNH: o(Kur'a)n'ın | ELḪG: gerçek olduğu | ÊWLM: mi? | YKF: yetmez | BRBK: Rabbinin | ÊNH: O'nun | AL: üzerine | KL: her | ŞYÙ: şey | ŞHYD̃: şahit olması | (41:53)
|ÊLE: iyi bil ki | ÎNHM: onlar | FY: içindedirler | MRYT: kuşku | MN: -tan | LGEÙ: kavuşmak- | RBHM: Rablerine | ÊLE: iyi bil ki | ÎNH: O | BKL: her | ŞYÙ: şeyi | MḪYŦ: kuşatmıştır | (41:54)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}