» 29 / Ankebût  37:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
Ankebut Suresi = Disi Örümcek Suresi
41. ayetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَكَذَّبُوهُ (FKZ̃BWH) = fekeƶƶebūhu : onu yalanladılar
2. فَأَخَذَتْهُمُ (FÊḢZ̃THM) = feeḣaƶethumu : bu yüzden onları yakaladı
3. الرَّجْفَةُ (ELRCFT) = r-racfetu : deprem
4. فَأَصْبَحُوا (FÊṦBḪWE) = fe eSbeHū : ve kaldılar
5. فِي (FY) = fī :
6. دَارِهِمْ (D̃ERHM) = dārihim : yurtlarında
7. جَاثِمِينَ (CES̃MYN) = cāṧimīne : diz üstü çöküp
onu yalanladılar | bu yüzden onları yakaladı | deprem | ve kaldılar | | yurtlarında | diz üstü çöküp |

[KZ̃B] [EḢZ̃] [RCF] [ṦBḪ] [] [D̃WR] [CS̃M]
FKZ̃BWH FÊḢZ̃THM ELRCFT FÊṦBḪWE FY D̃ERHM CES̃MYN

fekeƶƶebūhu feeḣaƶethumu r-racfetu fe eSbeHū dārihim cāṧimīne
فكذبوه فأخذتهم الرجفة فأصبحوا في دارهم جاثمين

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكذبوه ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BWH fekeƶƶebūhu onu yalanladılar But they denied him,
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu bu yüzden onları yakaladı so seized them
الرجفة ر ج ف | RCF ELRCFT r-racfetu deprem the earthquake,
فأصبحوا ص ب ح | ṦBḪ FÊṦBḪWE fe eSbeHū ve kaldılar and they became
في | FY in
دارهم د و ر | D̃WR D̃ERHM dārihim yurtlarında their home
جاثمين ج ث م | CS̃M CES̃MYN cāṧimīne diz üstü çöküp fallen prone.

29:37 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onu yalanladılar | bu yüzden onları yakaladı | deprem | ve kaldılar | | yurtlarında | diz üstü çöküp |

[KZ̃B] [EḢZ̃] [RCF] [ṦBḪ] [] [D̃WR] [CS̃M]
FKZ̃BWH FÊḢZ̃THM ELRCFT FÊṦBḪWE FY D̃ERHM CES̃MYN

fekeƶƶebūhu feeḣaƶethumu r-racfetu fe eSbeHū dārihim cāṧimīne
فكذبوه فأخذتهم الرجفة فأصبحوا في دارهم جاثمين

[ك ذ ب] [ا خ ذ ] [ر ج ف] [ص ب ح] [] [د و ر] [ج ث م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فكذبوه ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BWH fekeƶƶebūhu onu yalanladılar But they denied him,
Fe,Kef,Zel,Be,Vav,He,
80,20,700,2,6,5,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فأخذتهم ا خ ذ | EḢZ̃ FÊḢZ̃THM feeḣaƶethumu bu yüzden onları yakaladı so seized them
Fe,,Hı,Zel,Te,He,Mim,
80,,600,700,400,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الرجفة ر ج ف | RCF ELRCFT r-racfetu deprem the earthquake,
Elif,Lam,Re,Cim,Fe,Te merbuta,
1,30,200,3,80,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
فأصبحوا ص ب ح | ṦBḪ FÊṦBḪWE fe eSbeHū ve kaldılar and they became
Fe,,Sad,Be,Ha,Vav,Elif,
80,,90,2,8,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض من اخوات «كان» والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «اصبح»
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
دارهم د و ر | D̃WR D̃ERHM dārihim yurtlarında their home
Dal,Elif,Re,He,Mim,
4,1,200,5,40,
N – genitive feminine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
جاثمين ج ث م | CS̃M CES̃MYN cāṧimīne diz üstü çöküp fallen prone.
Cim,Elif,Se,Mim,Ye,Nun,
3,1,500,40,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَكَذَّبُوهُ: onu yalanladılar | فَأَخَذَتْهُمُ: bu yüzden onları yakaladı | الرَّجْفَةُ: deprem | فَأَصْبَحُوا: ve kaldılar | فِي: | دَارِهِمْ: yurtlarında | جَاثِمِينَ: diz üstü çöküp |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فكذبوه FKZ̃BWH onu yalanladılar | فأخذتهم FÊḢZ̃THM bu yüzden onları yakaladı | الرجفة ELRCFT deprem | فأصبحوا FÊṦBḪWE ve kaldılar | في FY | دارهم D̃ERHM yurtlarında | جاثمين CES̃MYN diz üstü çöküp |
Kırık Meal (Okunuş) : |fekeƶƶebūhu: onu yalanladılar | feeḣaƶethumu: bu yüzden onları yakaladı | r-racfetu: deprem | fe eSbeHū: ve kaldılar | : | dārihim: yurtlarında | cāṧimīne: diz üstü çöküp |
Kırık Meal (Transcript) : |FKZ̃BWH: onu yalanladılar | FÊḢZ̃THM: bu yüzden onları yakaladı | ELRCFT: deprem | FÊṦBḪWE: ve kaldılar | FY: | D̃ERHM: yurtlarında | CES̃MYN: diz üstü çöküp |
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken yalanlamışlardı onu da onları bir sarsıntı, helâk edivermişti, derken evlerinde diz çökmüş bir halde yerlere yığılıp helâk oluvermişlerdi.
Adem Uğur : Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
Ahmed Hulusi : Onu (Şuayb'ı) yalanladılar. . . Bu yüzden onları o şiddetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökmüş hâlde kaldılar.
Ahmet Tekin : Onu da yalanladılar. Onların işini şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı bitirdi. Sabahleyin, yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.
Ahmet Varol : Ancak onu yalanladılar. Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.
Ali Bulaç : Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
Ali Fikri Yavuz : Buna karşı, onu tekzib ettiler. Derken onları şiddetli sarsıntı yakalayıverdi de yurdlarında dizleri üstü çökekaldılar (öldüler).
Bekir Sadak : Ama onu yalanladilar. Bu yuden onlari bir titreme aldi ve olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.
Celal Yıldırım : Buna karşı onu yalanladılar. O sebeple onları şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi, derken kendi yurtlarında dizüstü çöküp kaldılar.
Diyanet İşleri : Kavmi, onu yalanladı. Bunun üzerine kendilerini o malum sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Diyanet İşleri (eski) : Ama onu yalanladılar. Bu yüzden onları bir titreme aldı ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
Diyanet Vakfi : Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
Edip Yüksel : Onu yalanladılar, nihayet kendilerini bir deprem yakaladı ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Buna karşı onu yalanladılar. Derken, onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çöke kaldılar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Buna karşı onu tekzib ettiler, derken onları o recfe tutuverdi de yurdlarında dizleri üstü çöke kaldılar
Fizilal-il Kuran : Fakat Medyenliler Şuayb'ı yalanladılar. Bunun üzerine ani bir yer sarsıntısına tutuldular da oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.
Gültekin Onan : Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
Hakkı Yılmaz : Bunun üzerine o'nu yalanladılar, sonra da kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Hasan Basri Çantay : Fakat onu tekzîb etdiler. Derken kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de yurdlarından hepsi (ölü olarak) diz üstü çöke kaldılar.
Hayrat Neşriyat : Fakat onu yalanladılar; derken kendilerini o sarsıntı yakaladı da bulundukları yurtta (dizleri üstüne) çöküp kalan kimseler oldular.
İbni Kesir : Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de oldukları yerde diz üstü çökekaldılar.
İskender Evrenosoğlu : Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı. Böylece kendi diyarlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar (helâk oldular).
Muhammed Esed : Fakat, halkı o'nu yalanladı. Bu yüzden bir yer sarsıntısına maruz kaldılar ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Halbuki, O'nu tekzîp ettiler, artık onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında dizleri üzerine çöküvermiş kimseler olarak sabahladılar.
Ömer Öngüt : Fakat onu yalanladılar. Derken kendilerini müthiş bir sarsıntı yakalayıverdi, yurtlarında dizüstü çökekaldılar.
Şaban Piriş : Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde yapışıp kaldılar.
Suat Yıldırım : Fakat onlar kendisini yalancı saydılar. Bunun üzerine müthiş bir zelzele, kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi, oldukları yerde çökekaldılar.
Süleyman Ateş : Onu yalanladılar, bu yüzden onları (o müthiş) deprem yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
Tefhim-ul Kuran : Ancak onu yalanladılar, bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
Ümit Şimşek : Onlar Şuayb'ı yalanladılar. Derken onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.
Yaşar Nuri Öztürk : Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}