» 29 / Ankebût  52:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
Ankebut Suresi = Disi Örümcek Suresi
41. ayetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قُلْ (GL) = ḳul : de ki
2. كَفَىٰ (KF) = kefā : yeter
3. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah
4. بَيْنِي (BYNY) = beynī : benimle
5. وَبَيْنَكُمْ (WBYNKM) = ve beynekum : sizin aranızda
6. شَهِيدًا (ŞHYD̃E) = şehīden : şahid olarak
7. يَعْلَمُ (YALM) = yeǎ'lemu : O bilir
8. مَا (ME) = mā : olanları
9. فِي (FY) = fī :
10. السَّمَاوَاتِ (ELSMEWET) = s-semāvāti : göklerde
11. وَالْأَرْضِ (WELÊRŽ) = vel'erDi : ve yerde
12. وَالَّذِينَ (WELZ̃YN) = velleƶīne : ve
13. امَنُوا ( ËMNWE) = āmenū : inananlar
14. بِالْبَاطِلِ (BELBEŦL) = bil-bāTili : batıla
15. وَكَفَرُوا (WKFRWE) = ve keferū : ve inkar edenler
16. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'ı
17. أُولَٰئِكَ (ÊWLÙK) = ulāike : işte
18. هُمُ (HM) = humu : onlardır
19. الْخَاسِرُونَ (ELḢESRWN) = l-ḣāsirūne : ziyana uğrayanlar
de ki | yeter | Allah | benimle | sizin aranızda | şahid olarak | O bilir | olanları | | göklerde | ve yerde | ve | inananlar | batıla | ve inkar edenler | Allah'ı | işte | onlardır | ziyana uğrayanlar |

[GWL] [KFY] [] [BYN] [BYN] [ŞHD̃] [ALM] [] [] [SMW] [ERŽ] [] [EMN] [BŦL] [KFR] [] [] [] [ḢSR]
GL KF BELLH BYNY WBYNKM ŞHYD̃E YALM ME FY ELSMEWET WELÊRŽ WELZ̃YN ËMNWE BELBEŦL WKFRWE BELLH ÊWLÙK HM ELḢESRWN

ḳul kefā billahi beynī ve beynekum şehīden yeǎ'lemu s-semāvāti vel'erDi velleƶīne āmenū bil-bāTili ve keferū billahi ulāike humu l-ḣāsirūne
قل كفى بالله بيني وبينكم شهيدا يعلم ما في السماوات والأرض والذين آمنوا بالباطل وكفروا بالله أولئك هم الخاسرون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GWL GL ḳul de ki Say,
كفى ك ف ي | KFY KF kefā yeter """Sufficient is"
بالله | BELLH billahi Allah Allah
بيني ب ي ن | BYN BYNY beynī benimle between me
وبينكم ب ي ن | BYN WBYNKM ve beynekum sizin aranızda and between you
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden şahid olarak (as) a Witness.
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu O bilir He knows
ما | ME olanları what
في | FY (is) in
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti göklerde the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDi ve yerde and the earth.
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve And those who
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū inananlar believe
بالباطل ب ط ل | BŦL BELBEŦL bil-bāTili batıla in [the] falsehood
وكفروا ك ف ر | KFR WKFRWE ve keferū ve inkar edenler and disbelieve
بالله | BELLH billahi Allah'ı in Allah,
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte those,
هم | HM humu onlardır they
الخاسرون خ س ر | ḢSR ELḢESRWN l-ḣāsirūne ziyana uğrayanlar "(are) the losers."""

29:52 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

de ki | yeter | Allah | benimle | sizin aranızda | şahid olarak | O bilir | olanları | | göklerde | ve yerde | ve | inananlar | batıla | ve inkar edenler | Allah'ı | işte | onlardır | ziyana uğrayanlar |

[GWL] [KFY] [] [BYN] [BYN] [ŞHD̃] [ALM] [] [] [SMW] [ERŽ] [] [EMN] [BŦL] [KFR] [] [] [] [ḢSR]
GL KF BELLH BYNY WBYNKM ŞHYD̃E YALM ME FY ELSMEWET WELÊRŽ WELZ̃YN ËMNWE BELBEŦL WKFRWE BELLH ÊWLÙK HM ELḢESRWN

ḳul kefā billahi beynī ve beynekum şehīden yeǎ'lemu s-semāvāti vel'erDi velleƶīne āmenū bil-bāTili ve keferū billahi ulāike humu l-ḣāsirūne
قل كفى بالله بيني وبينكم شهيدا يعلم ما في السماوات والأرض والذين آمنوا بالباطل وكفروا بالله أولئك هم الخاسرون

[ق و ل] [ك ف ي] [] [ب ي ن] [ب ي ن] [ش ه د] [ع ل م] [] [] [س م و] [ا ر ض] [] [ا م ن] [ب ط ل] [ك ف ر] [] [] [] [خ س ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قل ق و ل | GWL GL ḳul de ki Say,
Gaf,Lam,
100,30,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
فعل أمر
كفى ك ف ي | KFY KF kefā yeter """Sufficient is"
Kef,Fe,,
20,80,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بالله | BELLH billahi Allah Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
بيني ب ي ن | BYN BYNY beynī benimle between me
Be,Ye,Nun,Ye,
2,10,50,10,
LOC – location adverb
PRON – 1st person singular possessive pronoun
ظرف مكان والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وبينكم ب ي ن | BYN WBYNKM ve beynekum sizin aranızda and between you
Vav,Be,Ye,Nun,Kef,Mim,
6,2,10,50,20,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
الواو عاطفة
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
شهيدا ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃E şehīden şahid olarak (as) a Witness.
Şın,He,Ye,Dal,Elif,
300,5,10,4,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
يعلم ع ل م | ALM YALM yeǎ'lemu O bilir He knows
Ye,Ayn,Lam,Mim,
10,70,30,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
ما | ME olanları what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
في | FY (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
السماوات س م و | SMW ELSMEWET s-semāvāti göklerde the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ WELÊRŽ vel'erDi ve yerde and the earth.
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
والذين | WELZ̃YN velleƶīne ve And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
آمنوا ا م ن | EMN ËMNWE āmenū inananlar believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالباطل ب ط ل | BŦL BELBEŦL bil-bāTili batıla in [the] falsehood
Be,Elif,Lam,Be,Elif,Tı,Lam,
2,1,30,2,1,9,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine active participle
جار ومجرور
وكفروا ك ف ر | KFR WKFRWE ve keferū ve inkar edenler and disbelieve
Vav,Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
6,20,80,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'ı in Allah,
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
أولئك | ÊWLÙK ulāike işte those,
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
هم | HM humu onlardır they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
الخاسرون خ س ر | ḢSR ELḢESRWN l-ḣāsirūne ziyana uğrayanlar "(are) the losers."""
Elif,Lam,Hı,Elif,Sin,Re,Vav,Nun,
1,30,600,1,60,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قُلْ: de ki | كَفَىٰ: yeter | بِاللَّهِ: Allah | بَيْنِي: benimle | وَبَيْنَكُمْ: sizin aranızda | شَهِيدًا: şahid olarak | يَعْلَمُ: O bilir | مَا: olanları | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَالْأَرْضِ: ve yerde | وَالَّذِينَ: ve | امَنُوا: inananlar | بِالْبَاطِلِ: batıla | وَكَفَرُوا: ve inkar edenler | بِاللَّهِ: Allah'ı | أُولَٰئِكَ: işte | هُمُ: onlardır | الْخَاسِرُونَ: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قل GL de ki | كفى KF yeter | بالله BELLH Allah | بيني BYNY benimle | وبينكم WBYNKM sizin aranızda | شهيدا ŞHYD̃E şahid olarak | يعلم YALM O bilir | ما ME olanları | في FY | السماوات ELSMEWET göklerde | والأرض WELÊRŽ ve yerde | والذين WELZ̃YN ve | آمنوا ËMNWE inananlar | بالباطل BELBEŦL batıla | وكفروا WKFRWE ve inkar edenler | بالله BELLH Allah'ı | أولئك ÊWLÙK işte | هم HM onlardır | الخاسرون ELḢESRWN ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳul: de ki | kefā: yeter | billahi: Allah | beynī: benimle | ve beynekum: sizin aranızda | şehīden: şahid olarak | yeǎ'lemu: O bilir | : olanları | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | velleƶīne: ve | āmenū: inananlar | bil-bāTili: batıla | ve keferū: ve inkar edenler | billahi: Allah'ı | ulāike: işte | humu: onlardır | l-ḣāsirūne: ziyana uğrayanlar |
Kırık Meal (Transcript) : |GL: de ki | KF: yeter | BELLH: Allah | BYNY: benimle | WBYNKM: sizin aranızda | ŞHYD̃E: şahid olarak | YALM: O bilir | ME: olanları | FY: | ELSMEWET: göklerde | WELÊRŽ: ve yerde | WELZ̃YN: ve | ËMNWE: inananlar | BELBEŦL: batıla | WKFRWE: ve inkar edenler | BELLH: Allah'ı | ÊWLÙK: işte | HM: onlardır | ELḢESRWN: ziyana uğrayanlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Aramda ve aranızda tanık olarak Allah yeter; bilir ne varsa göklerde ve yeryüzünde ve bâtıla inanıp Allah'a kâfir olanlara gelince: Onlardır ziyan edenlerin ta kendileri.
Adem Uğur : De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
Ahmed Hulusi : De ki: "Benimle aranızda şahitlik itibarıyla Esmâ'sıyla hakikatim olan Allâh yeterlidir! Semâlarda ve arzda olanı bilir! Bâtıla inanıp (kendilerini toprak olacak beden kabul edip); Esmâ'sıyla nefslerinin hakikati olan Allâh'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir!"
Ahmet Tekin : 'Benimle sizin aranızdaki konularda, benim hak peygamber olduğum konusunda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerdekileri ve yerdekileri bilir. Bâtıla inanıp, Allah’ı inkârda ısrar edenler, işte ziyana uğrayacak olanlar onlardır.' de.
Ahmet Varol : De ki: 'Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler ise, işte onlar ziyana uğrayanlardır.'
Ali Bulaç : De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm), de ki: “- Benimle sizin aranızda (peygamber olduğuma dair) Allah şahid olarak yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Batıla inanıb Allah’ı inkâr edenler, (küfre varanlar) işte onlar, tamamen aldananlardır.
Bekir Sadak : De ki: «Allah benimle sizin aranizda sahit olarak yeter. O, goklerde ve yerde olani, batila inananlari ve Allah'i inkar edenleri bilir.» Iste kaybedenler bunlardir.
Celal Yıldırım : De ki: Aramızda şâhid olarak Allah yeter; O göklerde ve yerde olanları bilir. Bâtıla inananlar ve Allah'ı inkâr edenler var ya, işte onlar zarara uğrayanlardır.
Diyanet İşleri : De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah’ı inkâr edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır.”
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Allah benimle sizin aranızda şahit olarak yeter. O, göklerde ve yerde olanı, batıla inananları ve Allah'ı inkar edenleri bilir.' İşte kaybedenler bunlardır.
Diyanet Vakfi : De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
Edip Yüksel : De ki, 'Benimle sizin aranızda tanık olarak ALLAH yeter. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Yanlışa inanıp, ALLAH'a inanmıyanlar, asıl zarara uğrayanlardır.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp inkâr edenler var ya, işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler, işte zarara düşenler hep onlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki benimle sizin aranızda şâhid, Allah yeter, o Göklerde ve Yerde ne varsa bilir, bâtıla iyman edip de Allaha küfredenler, işte onlardır hep husrâna düşenler
Fizilal-il Kuran : Onlara de ki; «Benimle sizin aranızda Allah'ın tanıklığı yeterlidir. O göklerde ve yerde ne varsa hepsini bilir. Batıla, eğriye inanıp Allah'ı inkar edenler var ya, onlar hüsrana uğrayacak kimselerdir.»
Gültekin Onan : De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Tanrı yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Tanrı'ya küfredenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."
Hakkı Yılmaz : De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan şeyleri bilir. Bâtıla inanan ve Allah'ı bilerek reddeden/ inanmayan kimseler, işte onlar, zarara/ kayba uğrayıp acı çekenlerin ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay : De ki: «Benimle sizin aranızda Allahın hakkıyle şâhid olması yeter. Göklerde, yerde ne varsa O bilir. Baatıla îman ve Allâhı (inkâr ile) kâfir olanlar (Yok mu?) İşte onlar hüsranda kalanların ta kendileridir.
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Benimle sizin aranızda şâhid olarak, Allah yeter! (O,) göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtıla inanıp Allah’ı inkâr edenler ise, işte onlar hüsrâna uğrayanların ta kendileridir!'
İbni Kesir : De ki: Şahid olarak benimle sizin aranızda Allah yeter. O; göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanıp Allah'a küfredenler, işte onlar hüsrana uğrayanların kendileridir.
İskender Evrenosoğlu : De ki: "Sizinle benim aramda şahit olarak Allah, kâfidir. Göklerde ve yerde ne varsa bilir." Batıla inananlar ve Allah'ı inkâr edenler, işte onlar hüsranda olanlardır.
Muhammed Esed : (İman etmeyecek olanlara) De ki: "Benim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter! O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Geçersiz ve uydurma şeylere inananlara ve bu suretle Allah'ı inkara şartlanmış olanlara gelince; işte ziyanda olanlar onlardır!"
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Benimle sizin aranızda Allah Teâlâ'nın şahit olması kifâyet eder. Göklerde ve yerde ne olduğunu bilir. Ve o kimseler ki, bâtıla inanmışlar ve Allah'ı inkar etmişlerdir. İşte hüsrâna düşmüş olanlar, ancak onlardır.»
Ömer Öngüt : De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Bâtıla inanan ve Allah'ı inkâr edenler; işte onlar hüsrana uğrayanların tâ kendileridir. ”
Şaban Piriş : De ki:-Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inananlar ve Allah’ı tanımayanlar ise, işte onlar, hüsrana uğrayacak olanlardır.
Suat Yıldırım : De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Gerçek ortada iken, batıla iman edip Allah’ı inkâr edenler, işte asıl ziyana ve hüsrana uğrayanlar onlar olacaktır."
Süleyman Ateş : De ki: "Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allâh yeter. O, göklerde ve yerde olanları bilir. Bâtıla inanıp Allah'a karşı nankörlük edenler, işte ziyana uğrayacaklar onlardır."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkâr edip küfredenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.»
Ümit Şimşek : De ki: Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan herşeyi bilir. Allah'ı inkâr ederek bâtıla inananlar ise hüsrana düşenlerin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}