» 29 / Ankebût  Suresi:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
Ankebut Suresi = Disi Örümcek Suresi
41. ayetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildiginden bu adi almistir.

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|Elif, Lâm, Mîm: Elif lam mim | (29:1)
|eHasibe: -mı sandılar? | n-nāsu: insanlar | en: | yutrakū: bırakılacaklarını | en: | yeḳūlū: demekle | āmennā: inandık | ve hum: onlar | : hiç | yuftenūne: sınanmadan | (29:2)
|veleḳad: ve andolsun | fetennā: biz sınadık | elleƶīne: kimseleri | min: -den | ḳablihim: onlardan öncekiler- | fe leyeǎ'lemenne: elbette bilecektir | llahu: Allah | elleƶīne: kimseleri | Sadeḳū: doğruları | veleyeǎ'lemenne: ve bilecektir | l-kāƶibīne: yalancıları | (29:3)
|em: yoksa | Hasibe: -mı sandılar? | elleƶīne: kimseler | yeǎ'melūne: yapan(lar) | s-seyyiāti: kötülükleri | en: | yesbiḳūnā: bizi geçeceklerini | sā'e: ne kötü | : | yeHkumūne: hüküm veriyorlar | (29:4)
|men: kim | kāne: ise | yercū: umuyor | liḳā'e: ile buluşmayı | llahi: Allah | feinne: şüphesiz | ecele: (buluşma) vakti | llahi: Allah'ın | lātin: gelmektedir | ve huve: ve O | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir | (29:5)
|ve men: ve kim | cāhede: cihad ederse | feinnemā: ancak | yucāhidu: cihad eder | linefsihi: kendi yararına | inne: elbette | llahe: Allah | leğaniyyun: zengindir | ǎni: -den | l-ǎālemīne: alemler- | (29:6)
|velleƶīne: ve kimseler | āmenū: inananlar | ve ǎmilū: ve yapanlar | S-SāliHāti: iyi işler | lenukeffiranne: mutlaka örteceğiz | ǎnhum: onların | seyyiātihim: kötülüklerini | velenecziyennehum: ve onları mükafatlandıracağız | eHsene: en güzeliyle | lleƶī: | kānū: olduklarının | yeǎ'melūne: yapmış | (29:7)
|ve veSSaynā: ve biz tavsiye ettik | l-insāne: insana | bivālideyhi: ana babasına | Husnen: iyilik etmeyi | vein: ve eğer | cāhedāke: onlar seni zorlarlarsa | lituşrike: ortak koşman için | : bana | : bir şeyi | leyse: olmayan | leke: senin | bihi: hakkında | ǐlmun: bilgin | felā: asla | tuTiǎ'humā: onlara ita'at etme | ileyye: banadır | merciǔkum: dönüşünüz | fe unebbiukum: size haber veririm | bimā: şeyleri | kuntum: olduğunuz | teǎ'melūne: yapmış | (29:8)
|velleƶīne: ve kimseleri | āmenū: inananları | ve ǎmilū: ve yapanları | S-SāliHāti: iyi işler | lenudḣilennehum: sokarız | : arasına | S-SāliHīne: salihler | (29:9)
|ve mine: ve | n-nāsi: insanlardan | men: kimisi | yeḳūlu: der | āmennā: inandık | billahi: Allah'a | feiƶā: fakat | ūƶiye: eziyet edilince | : uğrunda | llahi: Allah | ceǎle: sayar | fitnete: işkencesini | n-nāsi: insanların | keǎƶābi: azabı gibi | llahi: Allah'ın | velein: ama | cā'e: gelse | neSrun: bir yardım | min: -den | rabbike: Rabbin- | leyeḳūlunne: andolsun derler ki | innā: elbette biz de | kunnā: | meǎkum: sizinle beraberdik | eveleyse: değil midir? | llahu: Allah | bieǎ'leme: daha iyi bilen | bimā: bulunanı | : | Sudūri: göğüslerinde | l-ǎālemīne: alemlerin | (29:10)
|veleyeǎ'lemenne: ve elbette bilir | llahu: Allah | elleƶīne: kimseleri | āmenū: inananları | veleyeǎ'lemenne: ve elbette bilir | l-munāfiḳīne: iki yüzlüleri | (29:11)
|ve ḳāle: ve dedi(ler) | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar edenler | lilleƶīne: kimselere | āmenū: inananlara | ttebiǔ: siz uyun | sebīlenā: bizim yolumuza | velneHmil: ve biz taşırız | ḣaTāyākum: sizin hatalarınızı | vemā: oysa değillerdir | hum: kendileri | biHāmilīne: taşıyacak | min: -ndan | ḣaTāyāhum: onların hataları- | min: hiçbir | şey'in: şey | innehum: elbette onlar | lekāƶibūne: tamamen yalancıdırlar | (29:12)
|veleyeHmilunne: ve onlar taşıyacaklar | eṧḳālehum: kendi yüklerini | ve eṧḳālen: ve (başka) yükleri | meǎ: beraber | eṧḳālihim: kendi yükleriyle | veleyuselunne: ve elbette sorguya çekileceklerdir | yevme: gününde | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ǎmmā: şeylerden | kānū: oldukları | yefterūne: uyduruyor(lar) | (29:13)
|veleḳad: ve andolsun | erselnā: biz gönderdik | nūHen: Nuh'u | ilā: | ḳavmihi: kavmine | fe lebiṧe: kaldı | fīhim: onların arasında | elfe: bin | senetin: seneden | illā: eksik | ḣamsīne: elli | ǎāmen: yıl | feeḣaƶehumu: sonunda yakaladı | T-Tūfānu: Tufan | vehum: | Zālimūne: haksızlık edenleri | (29:14)
|feenceynāhu: fakat onu kurtardık | ve eSHābe: ve halkını | s-sefīneti: gemi | ve ceǎlnāhā: ve onu yaptık | āyeten: bir ibret | lil'ǎālemīne: alemlere | (29:15)
|ve ibrāhīme: ve İbrahim(i gönderdik) | : hani | ḳāle: dedi ki | liḳavmihi: kavmine | ǎ'budū: kulluk edin | llahe: Allah'a | vetteḳūhu: ve O'ndan korkun | ƶālikum: bu | ḣayrun: daha hayırlıdır | lekum: sizin için | in: eğer | kuntum: iseniz | teǎ'lemūne: biliyor(lar) | (29:16)
|innemā: ancak | teǎ'budūne: siz tapıyorsunuz | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | evṧānen: bir takım putlara | ve teḣluḳūne: ve uyduruyorsunuz | ifken: yalan şeyler | inne: şüphesiz | elleƶīne: | teǎ'budūne: sizin taptıklarınız | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | : | yemlikūne: güçleri yetmez | lekum: size | rizḳan: rızık vermeye | febteğū: siz arayın | ǐnde: yanında | llahi: Allah'ın | r-rizḳa: rızkı | veǎ'budūhu: ve O'na tapın | veşkurū: ve şükredin | lehu: O'na | ileyhi: O'na | turceǔne: döndürüleceksiniz | (29:17)
|ve in: ve eğer | tukeƶƶibū: yalanlarsanız | feḳad: elbette | keƶƶebe: yalanlamışlardı | umemun: ümmetler de | min: | ḳablikum: sizden önceki | ve mā: ve yoktur | ǎlā: düşen | r-rasūli: elçiye | illā: başka bir şey | l-belāğu: tebliğ etmekten | l-mubīnu: açıkça | (29:18)
|evelem: | yerav: görmediler mi? | keyfe: nasıl | yubdiu: başlatıyor | llahu: Allah | l-ḣalḳa: yaratmayı | ṧumme: sonra | yuǐyduhu: onu iade ediyor | inne: şüphesiz | ƶālike: bu | ǎlā: göre | llahi: Allah'a | yesīrun: kolaydır | (29:19)
|ḳul: de ki | sīrū: gezin | : | l-erDi: yeryüzünde | fenZurū: ve bakın | keyfe: nasıl | bedee: başladı | l-ḣalḳa: yaratmağa | ṧumme: sonra | llahu: Allah | yunşiu: yapacaktır | n-neşete: yaratmayı da | l-āḣirate: son | inne: çünkü | llahe: Allah | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: gücü yeter | (29:20)
|yuǎƶƶibu: azabeder | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve yerHamu: ve acır | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve ileyhi: ve hepiniz O'na | tuḳlebūne: çevrilirsiniz | (29:21)
|ve mā: ve değilsiniz | entum: siz | bimuǎ'cizīne: aciz bırakacak | : | l-erDi: yerde | ve lā: ve ne de | : | s-semāi: gökte | ve mā: ve yoktur | lekum: sizin için | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | min: hiçbir | veliyyin: koruyucu(nuz) | ve lā: ve ne de | neSīrin: bir yardımcı(nız) | (29:22)
|velleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | veliḳāihi: ve O'nunla buluşmayı | ulāike: işte onlar | yeisū: ümidi kesmişlerdir | min: -den | raHmetī: benim rahmetim- | ve ulāike: ve işte | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı | (29:23)
|fe mā: ve | kāne: olmadı | cevābe: cevabı | ḳavmihi: kavminin | illā: başka bir şey | en: | ḳālū: demelerinden | ḳtulūhu: onu öldürün | ev: yahut | Harriḳūhu: onu yakın | feencāhu: fakat onu kurtardı | llahu: Allah | mine: -ten | n-nāri: ateş- | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyātin: ibretler | liḳavmin: bir toplum için | yu'minūne: inanan | (29:24)
|ve ḳāle: ve dedi ki | innemā: şüphesiz | tteḣaƶtum: siz edindiniz | min: | dūni: bırakıp | llahi: Allah'ı | evṧānen: birtakım putlar | meveddete: sevmek için | beynikum: birbirinizi | : | l-Hayāti: hayatında | d-dunyā: dünya | ṧumme: sonra | yevme: gününde | l-ḳiyāmeti: kıyamet | yekfuru: inkar edersiniz | beǎ'Dukum: bir kısmınız | bibeǎ'Din: diğerini | ve yel'ǎnu: ve la'netlersiniz | beǎ'Dukum: bir kısmınız | beǎ'Dan: diğerini | ve me'vākumu: ve varacağınız yer | n-nāru: ateştir | ve mā: ve yoktur | lekum: sizin için | min: hiçbir | nāSirīne: yardımcı | (29:25)
|fe āmene: bunun üzerine inandı | lehu: ona | lūTun: Lut | ve ḳāle: ve dedi ki | innī: elbette ben | muhācirun: hicret edeceğim | ilā: | rabbī: Rabbime | innehu: kuşkusuz O | huve: O | l-ǎzīzu: Azizdir | l-Hakīmu: Hakimdir | (29:26)
|ve vehebnā: ve biz armağan ettik | lehu: ona | isHāḳa: İshak'ı | ve yeǎ'ḳūbe: ve Ya'kub'u | ve ceǎlnā: ve verdik | : içindekilere | ƶurriyyetihi: onun nesli | n-nubuvvete: peygamberlik | velkitābe: ve Kitap | ve āteynāhu: ve ona verdik | ecrahu: karşılığını | : | d-dunyā: dünyada | ve innehu: ve şüphesiz o | : | l-āḣirati: ahirette | lemine: elbette | S-SāliHīne: iyilerdendir | (29:27)
|velūTen: ve Lut | : hani | ḳāle: dedi ki | liḳavmihi: kavmine | innekum: şüphesiz siz | lete'tūne: gidiyorsunuz | l-fāHişete: bir fuhşa | : yapmadığı | sebeḳakum: sizden önce | bihā: onu | min: hiç | eHadin: kimsenin | mine: -den | l-ǎālemīne: alemler- | (29:28)
|einnekum: siz ha? | lete'tūne: gidiyorsunuz | r-ricāle: erkeklere | ve teḳTaǔne: ve kesiyorsunuz | s-sebīle: yol | ve te'tūne: ve yapıyorsunuz | : | nādīkumu: toplantılarınızda | l-munkera: edepsizce şeyler | fe mā: fakat | kāne: olmadı | cevābe: cevabı | ḳavmihi: Kavmi'nin | illā: başka | en: | ḳālū: demelerinden | 'tinā: haydi getir | biǎƶābi: azabını | llahi: Allah'ın | in: eğer | kunte: isen | mine: -dan | S-Sādiḳīne: doğrular- | (29:29)
|ḳāle: (Lut) dedi | rabbi: Rabbim | nSurnī: bana yardım et | ǎlā: karşı | l-ḳavmi: şu kavme | l-mufsidīne: bozguncu | (29:30)
|velemmā: zaman | cā'et: geldikleri | rusulunā: elçilerimiz | ibrāhīme: İbrahim'e | bil-buşrā: bir müjde ile | ḳālū: dediler ki | innā: muhakkak biz | muhlikū: helak edeceğiz | ehli: halkını | hāƶihi: şu | l-ḳaryeti: (Sodom) kentin | inne: çünkü | ehlehā: oranın halkı | kānū: oldular | Zālimīne: zalimler(den) | (29:31)
|ḳāle: (İbrahim) dedi ki | inne: ama | fīhā: orada vardır | lūTen: Lut | ḳālū: dediler ki | neHnu: biz | eǎ'lemu: daha iyi biliriz | bimen: kimin bulunduğunu | fīhā: orada | lenunecciyennehu: onu kurtaracağız | ve ehlehu: ve ailesini | illā: yalnız | mraetehu: karısı | kānet: olmuştur | mine: -dan | l-ğābirīne: kalacaklar- | (29:32)
|velemmā: ne zaman ki | en: | cā'et: geldi | rusulunā: elçilerimiz | lūTen: Lut'a | sī'e: fenalaştı | bihim: onlar yüzünden | ve Dāḳa: ve daraldı | bihim: onlar hakkında | ƶer'ǎn: huzursuzca | ve ḳālū: ve dediler | : | teḣaf: korkma | ve lā: ve ne de | teHzen: üzülme | innā: elbette biz | muneccūke: seni kurtaracağız | ve ehleke: ve aileni | illā: yalnız | mraeteke: karın | kānet: olmuştur | mine: -dan | l-ğābirīne: kalacaklar- | (29:33)
|innā: şüphesiz biz | munzilūne: indireceğiz | ǎlā: üstüne | ehli: halkının | hāƶihi: şu | l-ḳaryeti: ülke | riczen: bir azab | mine: -ten | s-semāi: gök- | bimā: sebebiyle | kānū: olmaları | yefsuḳūne: fasıklık yapıyor(lar) | (29:34)
|veleḳad: ve andolsun | teraknā: biz bırakmışızdır | minhā: ondan | āyeten: bir işaret | beyyineten: açık | liḳavmin: bir toplum için | yeǎ'ḳilūne: aklını kullanan | (29:35)
|ve ilā: ve | medyene: Medyen'e | eḣāhum: kardeşleri | şuǎyben: Şuayb'i (gönderdik) | fe ḳāle: dedi | : EY/HEY/AH | ḳavmi: kavmim | ǎ'budū: kuluk edin | llahe: Allah'a | vercū: ve umun | l-yevme: gününü | l-āḣira: ahiret | ve lā: ve asla | teǎ'ṧev: karışıklık çıkarmayın | : | l-erDi: yeryüzünde | mufsidīne: bozgunculukla | (29:36)
|fekeƶƶebūhu: onu yalanladılar | feeḣaƶethumu: bu yüzden onları yakaladı | r-racfetu: deprem | fe eSbeHū: ve kaldılar | : | dārihim: yurtlarında | cāṧimīne: diz üstü çöküp | (29:37)
|ve ǎāden: ve Ad'ı | ve ṧemūde: ve Semud'u | ve ḳad: ve gerçekten | tebeyyene: bu belli olmaktadır | lekum: size | min: -den | mesākinihim: oturdukları yerler- | ve zeyyene: ve süsledi | lehumu: onlara | ş-şeyTānu: şeytan | eǎ'mālehum: yaptıkları işlerini | fe Saddehum: ve onları çıkardı | ǎni: -dan | s-sebīli: yol- | vekānū: ve oldular | mustebSirīne: görenlerden | (29:38)
|ve ḳārūne: ve Kaarun'u | ve fir'ǎvne: ve Fir'avn'ı | ve hāmāne: ve Haman'ı | veleḳad: ve andolsun | cā'ehum: onlara geldi | mūsā: Musa | bil-beyyināti: açık kanıtlarla | festekberū: fakat onlar büyüklük tasladılar | : | l-erDi: o yerde | ve mā: ama | kānū: değillerdi | sābiḳīne: geçip gidecek | (29:39)
|fekullen: nitekim hepsini | eḣaƶnā: yakaladık | biƶenbihi: günahıyla | feminhum: onlardan | men: kiminin | erselnā: gönderdik | ǎleyhi: üstüne | HāSiben: taş yağdıran bir fırtına | ve minhum: ve onlardan | men: kimini | eḣaƶethu: yakaladı | S-SayHatu: korkunç bir ses | ve minhum: ve onlardan | men: kimini | ḣasefnā: batırdık | bihi: onunla | l-erDe: yere | ve minhum: ve onlardan | men: kimini | eğraḳnā: boğduk | ve mā: ve | kāne: değildi | llahu: Allah | liyeZlimehum: onlara zulmedecek | velākin: fakat | kānū: onlar | enfusehum: kendi kendilerine | yeZlimūne: zulmediyorlardı | (29:40)
|meṧelu: misali | elleƶīne: kimselerin | tteḣaƶū: edinen(lerin) | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | evliyā'e: dostlar | kemeṧeli: misali gibidir | l-ǎnkebūti: örümceğin | tteḣaƶet: edinen | beyten: Yapı | ve inne: şüphesiz | evhene: -en gevşeği | l-buyūti: evlerin | lebeytu: -yapısıdır | l-ǎnkebūti: örümceğin | lev: keşke | kānū: -idi | yeǎ'lemūne: bilseler | (29:41)
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | yeǎ'lemu: bilir | : şeyleri | yed'ǔne: onların yalvardıklarını | min: | dūnihi: kendisinden başka | min: ne gibi | şey'in: şeylere | ve huve: O | l-ǎzīzu: üstündür | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | (29:42)
|ve tilke: ve bu | l-emṧālu: misalleri | neDribuhā: biz anlatıyoruz | linnāsi: insanlara | vemā: ama | yeǎ'ḳiluhā: onları düşünüp anlamaz | illā: başkası | l-ǎālimūne: bilenlerden | (29:43)
|ḣaleḳa: yarattı | llahu: Allah | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | bil-Haḳḳi: hak ile | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | lāyeten: bir ibret | lilmu'minīne: inananlar için | (29:44)
|Atlu: oku | : şeyi | ūHiye: vahyedileni | ileyke: sana | mine: -tan | l-kitābi: kitap- | ve eḳimi: ve doğrul | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | inne: elbette | S-Salāte: SaLâT/Destek | tenhā: men'eder | ǎni: -den | l-feHşā'i: iğrenç şeyler- | velmunkeri: ve kötülükler(den) | veleƶikru: elbette anmak | llahi: Allah'ı | ekberu: en büyük(ibadet)tir | vallahu: ve Allah | yeǎ'lemu: bilir | : ne | teSneǔne: yapıyorsunuz | (29:45)
|ve lā: ve asla | tucādilū: tartışmayın | ehle: ehliyle | l-kitābi: kitap | illā: başka şekilde | billetī: (tarzdan) | hiye: o | eHsenu: en güzel | illā: dışında | elleƶīne: | Zelemū: haksızlık edenleri | minhum: onların | ve ḳūlū: ve deyin ki | āmennā: inandık | billeƶī': | unzile: indirilene | ileynā: bize | ve unzile: ve indirilene | ileykum: size | ve ilāhunā: ve tanrımız | ve ilāhukum: ve tanrınız | vāHidun: birdir | ve neHnu: ve biz de | lehu: O'na | muslimūne: teslim olanlarız | (29:46)
|ve keƶālike: ve işte böylece | enzelnā: indirdik | ileyke: sana | l-kitābe: Kitabı | felleƶīne: kimseler | āteynāhumu: kendilerine verdiklerimiz | l-kitābe: Kitabı | yu'minūne: inanırlar | bihi: ona | ve min: ve | hā'ulā'i: şunlardan (Araplardan) | men: kimseler | yu'minu: inananırlar | bihi: ona | ve mā: ve | yecHadu: inkar etmez | biāyātinā: ayetlerimizi | illā: başkası | l-kāfirūne: kafirlerden | (29:47)
|ve mā: ve | kunte: sen değildin | tetlū: okuyan | min: | ḳablihi: bundan önce | min: -tan | kitābin: Kitap- | ve lā: ve | teḣuTTuhu: onu yazmıyordun | biyemīnike: elinle | iƶen: öyle olsaydı | lārtābe: kuşkulanırlardı | l-mubTilūne: batılda olanlar | (29:48)
|bel: hayır | huve: o | āyātun: ayetlerdir | beyyinātun: açık açık | : bulunan | Sudūri: göğüslerde | elleƶīne: olanların | ūtū: verilmiş | l-ǐlme: bilgi | ve mā: ve | yecHadu: inkar etmez | biāyātinā: bizim ayetlerimizi | illā: başkası | Z-Zālimūne: zalimlerden | (29:49)
|ve ḳālū: ve dediler ki | levlā: değil miydi? | unzile: indirilmeli | ǎleyhi: ona | āyātun: ayetler | min: -nden | rabbihi: Rabbi- | ḳul: de ki | innemā: şüphesiz | l-āyātu: ayetler (mu'cizeler) | ǐnde: yanındadır | llahi: Allah'ın | ve innemā: ve şüphesiz | enā: ben ancak | neƶīrun: bir uyarıcıyım | mubīnun: apaçık | (29:50)
|evelem: | yekfihim: onlara yetmedi mi? | ennā: -ki biz | enzelnā: indirdik | ǎleyke: sana | l-kitābe: Kitabı | yutlā: okunan | ǎleyhim: kendilerine | inne: şüphesiz | : vardır | ƶālike: bunda | leraHmeten: bir rahmet | ve ƶikrā: ve öğüt | liḳavmin: bir toplum için | yu'minūne: inanan | (29:51)
|ḳul: de ki | kefā: yeter | billahi: Allah | beynī: benimle | ve beynekum: sizin aranızda | şehīden: şahid olarak | yeǎ'lemu: O bilir | : olanları | : | s-semāvāti: göklerde | vel'erDi: ve yerde | velleƶīne: ve | āmenū: inananlar | bil-bāTili: batıla | ve keferū: ve inkar edenler | billahi: Allah'ı | ulāike: işte | humu: onlardır | l-ḣāsirūne: ziyana uğrayanlar | (29:52)
|ve yesteǎ'cilūneke: senden çabuk istiyorlar | bil-ǎƶābi: azabı | velevlā: eğer olmasaydı | ecelun: bir süre | musemmen: belirtilmiş | lecā'ehumu: onlara hemen gelirdi | l-ǎƶābu: azab | veleye'tiyennehum: ve o kendilerine gelecektir | beğteten: ansızın | vehum: ve onlar | : hiç | yeş'ǔrūne: farkında değillerken | (29:53)
|yesteǎ'cilūneke: senden çabucak istiyorlar | bil-ǎƶābi: azabı | ve inne: ve şüphesiz | cehenneme: cehennem | lemuHīTatun: kuşatmış iken | bil-kāfirīne: inkarcıları | (29:54)
|yevme: o gün | yeğşāhumu: onları örter | l-ǎƶābu: azab | min: -nden | fevḳihim: üstleri- | ve min: ve | teHti: altından | erculihim: ayaklarının | ve yeḳūlu: ve (Allah) der ki | ƶūḳū: tadın | : ne | kuntum: idiyseniz | teǎ'melūne: yapıyor | (29:55)
|: EY/HEY/AH | ǐbādiye: kullarım | elleƶīne: | āmenū: inanan | inne: şüphesiz | erDī: benim arzım | vāsiǎtun: geniştir | feiyyāye: o halde bana | feǎ'budūni: kulluk edin | (29:56)
|kullu: her | nefsin: can | ƶāiḳatu: tadacaktır | l-mevti: ölümü | ṧumme: sonra | ileynā: bize | turceǔne: döndürüleceksiniz | (29:57)
|velleƶīne: ve kimseleri | āmenū: inananları | ve ǎmilū: ve yapanları | S-SāliHāti: iyi işler | lenubevviennehum: yerleştiririz | mine: -ten | l-cenneti: cennet- | ğurafen: yüksek odalara | tecrī: akan | min: -ndan | teHtihā: altları- | l-enhāru: ırmaklar | ḣālidīne: ebedi kalırlar | fīhā: orada | niǎ'me: ne güzeldir | ecru: ücreti | l-ǎāmilīne: çalışanların | (29:58)
|elleƶīne: onlar ki | Saberū: sabrettiler | ve ǎlā: ve | rabbihim: Rabblerine | yetevekkelūne: dayanmaktadırlar | (29:59)
|ve keeyyin: nicesi var ki | min: -dan | dābbetin: canlı(lar)- | : | teHmilu: taşıyamaz | rizḳahā: rızkını | llahu: Allah | yerzuḳuhā: onları da besler | ve iyyākum: sizi de | ve huve: ve O | s-semīǔ: işitendir | l-ǎlīmu: bilendir | (29:60)
|velein: andolsun eğer | seeltehum: onlara desen ki | men: kim | ḣaleḳa: yarattı | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve seḣḣara: ve (kim) boyun eğdirdi? | ş-şemse: güneşi | velḳamera: ve ayı | leyeḳūlunne: elbette derler | llahu: Allah | feennā: nasıl? | yu'fekūne: döndürülüyorsunuz | (29:61)
|Allahu: Allah | yebsuTu: açar | r-rizḳa: rızkı | limen: kimseye | yeşā'u: dilediği | min: -ndan | ǐbādihi: kulları- | ve yeḳdiru: ve kısar | lehu: ona | inne: şüphesiz | llahe: Allah | bikulli: her | şey'in: şeyi | ǎlīmun: bilendir | (29:62)
|velein: ve eğer | seeltehum: onlara sorsan | men: kim | nezzele: indirdi | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: suyu | fe eHyā: ve diriltti | bihi: onunla | l-erDe: yeri | min: | beǎ'di: sonra | mevtihā: öldükten | leyeḳūlunne: elbette derler | llahu: Allah | ḳuli: de ki | l-Hamdu: hamd (övgü) | lillahi: Allah'adır | bel: doğrusu | ekṧeruhum: çokları | : | yeǎ'ḳilūne: düşünmezler | (29:63)
|ve mā: ve değildir | hāƶihi: bu | l-Hayātu: hayatı | d-dunyā: dünya | illā: başka bir şey | lehvun: eğlenceden | veleǐbun: ve oyundan | ve inne: ve elbette | d-dāra: yurdu | l-āḣirate: ahiret | lehiye: işte odur | l-Hayevānu: asıl hayat | lev: keşke | kānū: olsalardı | yeǎ'lemūne: biliyor(lar) | (29:64)
|fe iƶā: zaman | rakibū: bindikleri | : | l-fulki: gemiye | deǎvu: yalvarırlar | llahe: Allah'a | muḣliSīne: halis kılarak | lehu: yalnız O'na | d-dīne: dini | felemmā: fakat | neccāhum: onları salimen çıkarınca | ilā: | l-berri: karaya | iƶā: hemen | hum: onlar | yuşrikūne: ortak koşarlar | (29:65)
|liyekfurū: nankörlük etmek için | bimā: şeye | āteynāhum: kendilerine verdiğimiz | veliyetemetteǔ: ve zevk içinde yaşasınlar diye | fesevfe: ama yakında | yeǎ'lemūne: bileceklerdir | (29:66)
|evelem: | yerav: görmediler mi? | ennā: biz | ceǎlnā: (Mekke'yi) kıldık | Haramen: dokunulmaz | āminen: güvenli | veyuteḣaTTafu: kaçırılırken | n-nāsu: insanlar | min: -nden | Havlihim: çevreleri- | efebil-bāTili: hâlâ batıla mı? | yu'minūne: inanıyorlar | ve biniǎ'meti: ve ni'metine | llahi: Allah'ın | yekfurūne: nankörlük ediyorlar | (29:67)
|ve men: ve kimdir? | eZlemu: daha zalim | mimmeni: kimseden | fterā: iftira atan | ǎlā: üzerine | llahi: Allah'ın | keƶiben: yalanı | ev: veya | keƶƶebe: yalanlayandan | bil-Haḳḳi: gerçeği | lemmā: | cā'ehu: kendisine gelen | eleyse: yok mudur? | : | cehenneme: cehennemde | meṧven: bir yer | lilkāfirīne: kafirler için | (29:68)
|velleƶīne: kimseleri | cāhedū: cihad eden(leri) | fīnā: biz(im uğrumuz)da | lenehdiyennehum: biz elbette iletiriz | subulenā: yollarımıza | ve inne: ve muhakkak ki | llahe: Allah | lemeǎ: beraberdir | l-muHsinīne: iyilik edenlerle | (29:69)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}