Ahmet Varol Meali |
|
Savurup atan (rüzgar)lara,(51:1) | |
Sonra ağır yük taşıyan (bulut)lara,(51:2) | |
Sonra kolayca akıp giden (gemi)lere,(51:3) | |
Sonra işleri paylaştıranlara andolsun ki,(51:4) | |
Size vaadedilenler kesin doğrudur.(51:5) | |
Ve şüphesiz ceza muhakkak olacaktır.(51:6) | |
Çeşitli yolları (cisimlerinin yörüngeleri) bulunan göğe yemin olsun ki,(51:7) | |
Muhakkak siz çelişkili bir söz içindesiniz. [1](51:8) | |
Ondan çevrilen çevriliyor.(51:9) | |
Kahrolsun o yalan uyduranlar,(51:10) | |
Onlar bilgisizlik içinde kalmış gafil kimselerdirler.(51:11) | |
'Ceza günü ne zaman?' diye soruyorlar.(51:12) | |
O gün onlar ateşte yakılırlar.(51:13) | |
'Tadın fitnenizi. [2] İşte bu çarçabuk gelmesini isteyedurduğunuz şeydir.(51:14) | |
Şüphesiz takva sahipleri cennetlerde ve pınar başlarındadırlar.(51:15) | |
Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Çünkü onlar bundan önce iyilik edenlerdi.(51:16) | |
Gecenin ancak az bir kısmında uyurlardı.(51:17) | |
Onlar seher vakitlerinde de bağışlanma dilerlerdi.(51:18) | |
Mallarında dilenci ve yoksul için bir hak vardı.(51:19) | |
Yeryüzünde kesin bir inançla inanacaklar için ibretler vardır.(51:20) | |
Kendi nefislerinizde de. Görmüyor musunuz?(51:21) | |
Gökte sizin rızkınız ve size vaadedilenler var.(51:22) | |
Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki o, sizin konuşmanız gibi gerçektir.(51:23) | |
İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberi sana geldi mi?(51:24) | |
Hani onun yanına girdiklerinde: 'Selam' demişlerdi. O da: 'Selam. Tanınmayan bir topluluk' demişti.(51:25) | |
Hemen gizlice hanımının yanına gidip semiz bir dana getirdi.(51:26) | |
Onu onlara yaklaştırıp: 'Yemez misiniz?' dedi.(51:27) | |
Bunun üzerine onlardan dolayı içine bir korku düştü. 'Korkma' dediler ve onu bilgin bir oğlanla müjdelediler.(51:28) | |
Bunun üzerine karısı çığlık atarak döndü ve elini yüzüne vurarak: 'Kısır bir yaşlı kadın mı (doğuracak)?' dedi.(51:29) | |
'Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hikmet sahibidir, bilendir' dediler.(51:30) | |
(Sonra): 'Peki sizin işiniz nedir ey elçiler!' dedi.(51:31) | |
Dediler ki: 'Biz bir günahkarlar topluluğuna gönderildik.(51:32) | |
Üzerlerine çamurdan taşlar yağdıralım diye.(51:33) | |
Rabbinin katında haddi aşanlar için işaretlenmiş (haldeki taşlar).'(51:34) | |
Derken orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.(51:35) | |
Ancak orada Müslümanlardan sadece bir ev (halkı) bulduk.(51:36) | |
Orada acıklı azaptan korkanlar için bir işaret bıraktık.(51:37) | |
Musa'da da (ibret vardır). Hani onu apaçık bir belgeyle Firavun'a göndermiştik.(51:38) | |
Ama o ordusuyla birlikte yüz çevirdi ve: '(Bu Musa) büyücü veya delidir' dedi.(51:39) | |
Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize attık ki o (bu sırada kendi kendini) kınamaktaydı. [3](51:40) | |
Ad (kavminde) de (ibret vardır). Hani onların üzerlerine o kökleri kesen (kısır) rüzgarı göndermiştik.(51:41) | |
Üzerinden geçtiği hiçbir şey bırakmaksızın hepsini kül gibi ediyordu.(51:42) | |
Semud'da da (ibret vardır). Hani onlara: 'Bir süreye kadar yararlanın (geçim sürün)' denmişti.(51:43) | |
Ancak Rablerinin emrine başkaldırdılar ve bu yüzden bakıp dururlarken kendilerini yıldırım çarptı.(51:44) | |
Artık ne ayağa kalkmaya güç yetirebildiler ne de yardım bulabildiler.(51:45) | |
Bundan önce de Nuh kavmini (helak ettik). Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.(51:46) | |
Göğü de biz güçle bina ettik ve biz onu genişletmekteyiz. [4](51:47) | |
Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz!(51:48) | |
Her şeyden iki çift yarattık. Umulur ki öğüt alırsınız.(51:49) | |
'O halde Allah'a kaçın. Ben sizin için O'ndan (yana) apaçık bir uyarıcıyım.(51:50) | |
Allah'la beraber başka bir ilah uydurmayın. Ben sizin için O'ndan (yana) apaçık bir uyarıcıyım.(51:51) | |
İşte böyle. Onlardan öncekilere de ne zaman bir peygamber geldiyse muhakkak: 'Büyücü veya delidir' dediler.(51:52) | |
Bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar azgın bir topluluktur.(51:53) | |
Sen onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin.(51:54) | |
Sen öğüt ver. Doğrusu öğüt mü'minlere yarar verir.(51:55) | |
Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım.(51:56) | |
Ben onlardan bir rızık istemiyorum ve beni beslemelerini de istemiyorum.(51:57) | |
Şüphesiz rızkı veren, sağlam güç sahibi olan Allah'tır.(51:58) | |
Muhakkak ki, o zulmedenlerin (geçmişteki) arkadaşlarının payları gibi (azaptan) payları vardır. Şu halde acele etmesinler.(51:59) | |
Kendilerine vaadedilen o günlerinden dolayı kâfirlerin vay hallerine!(51:60) | |