N – accusative masculine plural active participle اسم منصوب
ما
|
ME
mā
şeyi
what
Mim,Elif, 40,1,
REL – relative pronoun اسم موصول
آتاهم
ا ت ي | ETY
ËTEHM
ātāhum
kendilerine verdiği
their Lord has given them.
,Te,Elif,He,Mim, ,400,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ربهم
ر ب ب | RBB
RBHM
rabbuhum
Rablerinin
their Lord has given them.
Re,Be,He,Mim, 200,2,5,40,
N – nominative masculine noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إنهم
|
ÎNHM
innehum
çünkü onlar
Indeed, they
,Nun,He,Mim, ,50,5,40,
ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كانوا
ك و ن | KWN
KENWE
kānū
idiler
were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif, 20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
قبل
ق ب ل | GBL
GBL
ḳable
önce
before
Gaf,Be,Lam, 100,2,30,
T – accusative time adverb ظرف زمان منصوب
ذلك
|
Z̃LK
ƶālike
bundan
that
Zel,Lam,Kef, 700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
محسنين
ح س ن | ḪSN
MḪSNYN
muHsinīne
güzel davranan
good-doers.
Mim,Ha,Sin,Nun,Ye,Nun, 40,8,60,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |اخِذِينَ: alırlar | مَا: şeyi | اتَاهُمْ: kendilerine verdiği | رَبُّهُمْ: Rablerinin | إِنَّهُمْ: çünkü onlar | كَانُوا: idiler | قَبْلَ: önce | ذَٰلِكَ: bundan | مُحْسِنِينَ: güzel davranan |
Kırık Meal (Harekesiz) : |آخذين ËḢZ̃YNalırlar | ما MEşeyi | آتاهم ËTEHMkendilerine verdiği | ربهم RBHMRablerinin | إنهم ÎNHMçünkü onlar | كانوا KENWEidiler | قبل GBLönce | ذلك Z̃LKbundan | محسنين MḪSNYNgüzel davranan |
Kırık Meal (Okunuş) : |āḣiƶīne: alırlar | mā: şeyi | ātāhum: kendilerine verdiği | rabbuhum: Rablerinin | innehum: çünkü onlar | kānū: idiler | ḳable: önce | ƶālike: bundan | muHsinīne: güzel davranan |
Kırık Meal (Transcript) : | ËḢZ̃YN: alırlar | ME: şeyi | ËTEHM: kendilerine verdiği | RBHM: Rablerinin | ÎNHM: çünkü onlar | KENWE: idiler | GBL: önce | Z̃LK: bundan | MḪSNYN: güzel davranan |
Abdulbaki Gölpınarlı : Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi.
Adem Uğur : Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Ahmed Hulusi : Rablerinin kendilerine verdiğini alıcılar olarak (içten dışa çıkış olarak)! Muhakkak ki onlar bundan önce muhsindiler.
Ahmet Tekin : Rablerinin, kendilerine verdiği nimetleri, imkânları alarak Cennetlerde otururlar. Çünkü onlar bundan önce de, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler ve müslümanlardı.
Ahmet Varol : Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Çünkü onlar bundan önce iyilik edenlerdi.
Ali Bulaç : Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Ali Fikri Yavuz : Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi.
Bekir Sadak : (15-16) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar, Rablerinin kendilerine verdigini almis olarak bahcelerde ve pinar baslarindadirlar. Cunku onlar, bundan once iyi davrananlardi.
Celal Yıldırım : Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi.
Diyanet İşleri : (15-16) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.
Diyanet İşleri (eski) : (15-16) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı.
Diyanet Vakfi : (15-16) Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar. Kuşkusuz onlar, bundan önce dünyada güzel davrananlardı.
Edip Yüksel : Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (15-16) Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rablerinin kendilerine verdiğini alarak. Çünkü onlar, bundan önce güzel davranmayı adet edinmışlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Alarak rablarının kendilerine verdiğini, çünkü onlar bundan evvel güzellik yapmayı âdet edinmişlerdi
Fizilal-il Kuran : Rab'lerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce de güzel davranırlardı.
Gültekin Onan : Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Hakkı Yılmaz : (15-19) Şüphesiz Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri almış olarak bahçelerde ve pınarlardadırlar. Şüphesiz onlar, bundan önce iyilik-güzellik üretenler idiler. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar, seherlerde bağışlanma dilerlerdi ve onların mallarında isteyen ve isteyemeyen için bir hak vardı.
Hasan Basri Çantay : (15-16) Şübhesiz ki (fenâlıkdan) sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği (sevabı) ahz (-ü kabul) etmiş (ve bundan raazî olmuş) olarak, cennetlerde, pınarlar (ın başların) dadırlar. Çünkü onlar bundan evvel iyi amel (ve hareket) edenlerdi.
Hayrat Neşriyat : (15-16) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri, Rablerinin kendilerine verdiğini almış kimseler olarak, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Çünki onlar, bundan önce iyilik eden kimselerdi.
İbni Kesir : Rabblarının kendilerine verdiğini almış olarak. Zira onlar bundan önce de ihsan edenlerdendi.
İskender Evrenosoğlu : Rab'lerinin onlara verdiği şeyi alanlar; muhakkak ki onlar, bundan önce muhsin olanlardır.
Muhammed Esed : Rablerinin bağışlayacağı her şeyden istedikleri gibi yararlanarak; (çünkü) onlar geçmişte iyi şeyler yapan (insan)lardı;
Ömer Nasuhi Bilmen : Rablerinin kendilerine verdiğini ahz edicilerdir. Muhakkak ki, onlar bundan evvel iyilik eden zâtlar olmuşlardır.
Ömer Öngüt : Rablerinin kendilerine verdiklerini alırlar. Çünkü onlar bundan önce dünyada güzel davranırlardı.
Şaban Piriş : Rab’lerinin kendilerine verdiklerini almışlardır, çünkü onlar bundan önce iyi kimseler idiler.
Suat Yıldırım : Rab’lerinin kendilerine verdiği mükâfatları almaktadırlar. Çünkü onlar, daha önce dünyada iyi davranan kimselerdi.
Süleyman Ateş : Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı.
Tefhim-ul Kuran : Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.
Ümit Şimşek : Rablerinin onlara verdiklerini almaktadırlar. Çünkü onlar daha önce iyiliği ilke edinmiş kimselerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]