» 30 / Rûm  36:

Kuran Sırası: 30
İniş Sırası: 84
Rum Suresi = Romalilar Suresi
ismini 1. ayetinde Persliler ile yapilan savasta yenilgiye ugrayan Romalilarin yakinda gelip geleceginin ifade edilmesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذَا (WÎZ̃E) = ve iƶā : ve zaman
2. أَذَقْنَا (ÊZ̃GNE) = eƶeḳnā : biz taddırdığımız
3. النَّاسَ (ELNES) = n-nāse : insanlara
4. رَحْمَةً (RḪMT) = raHmeten : bir rahmet
5. فَرِحُوا (FRḪWE) = feriHū : sevinirler
6. بِهَا (BHE) = bihā : onunla
7. وَإِنْ (WÎN) = vein : ve eğer
8. تُصِبْهُمْ (TṦBHM) = tuSibhum : onlara erişirse
9. سَيِّئَةٌ (SYÙT) = seyyietun : bir kötülük
10. بِمَا (BME) = bimā : dolayı
11. قَدَّمَتْ (GD̃MT) = ḳaddemet : öne sürdüklerinden
12. أَيْدِيهِمْ (ÊYD̃YHM) = eydīhim : elleriyle (yapıp)
13. إِذَا (ÎZ̃E) = iƶā : derhal
14. هُمْ (HM) = hum : onlar
15. يَقْنَطُونَ (YGNŦWN) = yeḳneTūne : umutsuzluğa düşerler
ve zaman | biz taddırdığımız | insanlara | bir rahmet | sevinirler | onunla | ve eğer | onlara erişirse | bir kötülük | dolayı | öne sürdüklerinden | elleriyle (yapıp) | derhal | onlar | umutsuzluğa düşerler |

[] [Z̃WG] [NWS] [RḪM] [FRḪ] [] [] [ṦWB] [SWE] [] [GD̃M] [YD̃Y] [] [] [GNŦ]
WÎZ̃E ÊZ̃GNE ELNES RḪMT FRḪWE BHE WÎN TṦBHM SYÙT BME GD̃MT ÊYD̃YHM ÎZ̃E HM YGNŦWN

ve iƶā eƶeḳnā n-nāse raHmeten feriHū bihā vein tuSibhum seyyietun bimā ḳaddemet eydīhim iƶā hum yeḳneTūne
وإذا أذقنا الناس رحمة فرحوا بها وإن تصبهم سيئة بما قدمت أيديهم إذا هم يقنطون

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
أذقنا ذ و ق | Z̃WG ÊZ̃GNE eƶeḳnā biz taddırdığımız We cause people to taste
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāse insanlara We cause people to taste
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy,
فرحوا ف ر ح | FRḪ FRḪWE feriHū sevinirler they rejoice
بها | BHE bihā onunla therein.
وإن | WÎN vein ve eğer But if
تصبهم ص و ب | ṦWB TṦBHM tuSibhum onlara erişirse afflicts them
سيئة س و ا | SWE SYÙT seyyietun bir kötülük an evil
بما | BME bimā dolayı for what
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet öne sürdüklerinden have sent forth
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim elleriyle (yapıp) their hands,
إذا | ÎZ̃E iƶā derhal behold!
هم | HM hum onlar They
يقنطون ق ن ط | GNŦ YGNŦWN yeḳneTūne umutsuzluğa düşerler despair.

30:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve zaman | biz taddırdığımız | insanlara | bir rahmet | sevinirler | onunla | ve eğer | onlara erişirse | bir kötülük | dolayı | öne sürdüklerinden | elleriyle (yapıp) | derhal | onlar | umutsuzluğa düşerler |

[] [Z̃WG] [NWS] [RḪM] [FRḪ] [] [] [ṦWB] [SWE] [] [GD̃M] [YD̃Y] [] [] [GNŦ]
WÎZ̃E ÊZ̃GNE ELNES RḪMT FRḪWE BHE WÎN TṦBHM SYÙT BME GD̃MT ÊYD̃YHM ÎZ̃E HM YGNŦWN

ve iƶā eƶeḳnā n-nāse raHmeten feriHū bihā vein tuSibhum seyyietun bimā ḳaddemet eydīhim iƶā hum yeḳneTūne
وإذا أذقنا الناس رحمة فرحوا بها وإن تصبهم سيئة بما قدمت أيديهم إذا هم يقنطون

[] [ذ و ق] [ن و س] [ر ح م] [ف ر ح] [] [] [ص و ب] [س و ا] [] [ق د م] [ي د ي] [] [] [ق ن ط]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃E ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
أذقنا ذ و ق | Z̃WG ÊZ̃GNE eƶeḳnā biz taddırdığımız We cause people to taste
,Zel,Gaf,Nun,Elif,
,700,100,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الناس ن و س | NWS ELNES n-nāse insanlara We cause people to taste
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
رحمة ر ح م | RḪM RḪMT raHmeten bir rahmet mercy,
Re,Ha,Mim,Te merbuta,
200,8,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
فرحوا ف ر ح | FRḪ FRḪWE feriHū sevinirler they rejoice
Fe,Re,Ha,Vav,Elif,
80,200,8,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بها | BHE bihā onunla therein.
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person feminine singular personal pronoun
جار ومجرور
وإن | WÎN vein ve eğer But if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
تصبهم ص و ب | ṦWB TṦBHM tuSibhum onlara erişirse afflicts them
Te,Sad,Be,He,Mim,
400,90,2,5,40,
V – 3rd person feminine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
سيئة س و ا | SWE SYÙT seyyietun bir kötülük an evil
Sin,Ye,,Te merbuta,
60,10,,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
بما | BME bimā dolayı for what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
قدمت ق د م | GD̃M GD̃MT ḳaddemet öne sürdüklerinden have sent forth
Gaf,Dal,Mim,Te,
100,4,40,400,
V – 3rd person feminine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
أيديهم ي د ي | YD̃Y ÊYD̃YHM eydīhim elleriyle (yapıp) their hands,
,Ye,Dal,Ye,He,Mim,
,10,4,10,5,40,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إذا | ÎZ̃E iƶā derhal behold!
,Zel,Elif,
,700,1,
SUR – surprise particle
حرف فجاءة
هم | HM hum onlar They
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
يقنطون ق ن ط | GNŦ YGNŦWN yeḳneTūne umutsuzluğa düşerler despair.
Ye,Gaf,Nun,Tı,Vav,Nun,
10,100,50,9,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذَا: ve zaman | أَذَقْنَا: biz taddırdığımız | النَّاسَ: insanlara | رَحْمَةً: bir rahmet | فَرِحُوا: sevinirler | بِهَا: onunla | وَإِنْ: ve eğer | تُصِبْهُمْ: onlara erişirse | سَيِّئَةٌ: bir kötülük | بِمَا: dolayı | قَدَّمَتْ: öne sürdüklerinden | أَيْدِيهِمْ: elleriyle (yapıp) | إِذَا: derhal | هُمْ: onlar | يَقْنَطُونَ: umutsuzluğa düşerler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذا WÎZ̃E ve zaman | أذقنا ÊZ̃GNE biz taddırdığımız | الناس ELNES insanlara | رحمة RḪMT bir rahmet | فرحوا FRḪWE sevinirler | بها BHE onunla | وإن WÎN ve eğer | تصبهم TṦBHM onlara erişirse | سيئة SYÙT bir kötülük | بما BME dolayı | قدمت GD̃MT öne sürdüklerinden | أيديهم ÊYD̃YHM elleriyle (yapıp) | إذا ÎZ̃E derhal | هم HM onlar | يقنطون YGNŦWN umutsuzluğa düşerler |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶā: ve zaman | eƶeḳnā: biz taddırdığımız | n-nāse: insanlara | raHmeten: bir rahmet | feriHū: sevinirler | bihā: onunla | vein: ve eğer | tuSibhum: onlara erişirse | seyyietun: bir kötülük | bimā: dolayı | ḳaddemet: öne sürdüklerinden | eydīhim: elleriyle (yapıp) | iƶā: derhal | hum: onlar | yeḳneTūne: umutsuzluğa düşerler |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃E: ve zaman | ÊZ̃GNE: biz taddırdığımız | ELNES: insanlara | RḪMT: bir rahmet | FRḪWE: sevinirler | BHE: onunla | WÎN: ve eğer | TṦBHM: onlara erişirse | SYÙT: bir kötülük | BME: dolayı | GD̃MT: öne sürdüklerinden | ÊYD̃YHM: elleriyle (yapıp) | ÎZ̃E: derhal | HM: onlar | YGNŦWN: umutsuzluğa düşerler |
Abdulbaki Gölpınarlı : İnsanlara bir rahmet tattırdık mı onunla sevinir, övünürler ve onlara, elleriyle yapıp hazırladıkları bir kötülük gelip çatınca da hemen ümitlerini keserler.
Adem Uğur : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenalık gelse hemen ümitsizlige düşüverirler.
Ahmed Hulusi : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinirler. . . Kendi elleriyle yaptıkları sonucu olarak bir kötülük yaşarlarsa, hemen onlar ümitsizliğe düşerler!
Ahmet Tekin : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler, şayet geçmişte yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar dolayısıyla başlarına bir belâ, bir musibet gelirse, hemen ümitsizliğe düşerler.
Ahmet Varol : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda onunla rahatlayıp şımarırlar. Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük geldiğinde de hemen ümitsizliğe kapılırlar.
Ali Bulaç : Biz insanlara bir rahmet taddırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kötülük isabet ettiğinde, hemen umutsuzluğa kapılırlar.
Ali Fikri Yavuz : Bir de insanlara bir nimet taddırdığımız zaman, şımarıb ferahlanırlar. Kendi ellerinin yaptığı günahlar yüzünden onlara bir fenalık isabet edince de hemen (Allah’ın rahmetinden) ümidlerini keserler.
Bekir Sadak : Insanlara bir rahmet tattirdigimiz zaman ona sevinirler, ama yaptiklarindan oturu baslarina bir kotuluk gelirse hemen umitlerini kaybediverirler.
Celal Yıldırım : İnsanlara bir rahmet (ferahlık ve genişlik) tattırdığımız zaman, onunla sevinirler. Kendilerine ellerinin kazanıp öne sürdüğü bir kötülük dokununca bir de bakarsın ümitsizliğe kapılırlar.
Diyanet İşleri : İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler. Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler.
Diyanet İşleri (eski) : İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler, ama yaptıklarından ötürü başlarına bir kötülük gelirse hemen ümitlerini kaybediverirler.
Diyanet Vakfi : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona sevinirler. Şayet yaptıklarından ötürü başlarına bir fenalık gelse hemen ümitsizliğe düşüverirler.
Edip Yüksel : Halka bir rahmet tattırdığımız vakit onunla sevinirler. Yaptıklarının karşılığı olarak kendilerine bir kötülük dokunsa derhal umutsuzluğa düşerler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bir de biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptığı şeyler sebebiyle başlarına bir fenalık gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona güveniyorlar; ellerinin yaptığı birşey sebebiyle başlarına bir kötülük gelince de (hemen) her ümidi kesiveriyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de biz insanlara bir rahmet tattırdığımız vakıt ona güveniyorlar da ellerinin takdim ettiği bir sebeble başlarına bir fenalık gelirse her ümidi kesiveriyorlar
Gültekin Onan : Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kötülük isabet ettiğinde, hemen umutsuzluğa kapılırlar.
Hakkı Yılmaz : Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman da, onunla şımarırlar. Ellerinin önceden yaptığı şeyler sebebiyle kendilerine bir kötülük isabet ederse, hemen onlar umutsuzluğa düşerler.
Hasan Basri Çantay : Ne zaman insanlara bir rahmet tatdırdı isek onunla şımarmışlardır. Kendi ellerinin öne sürdükleri (günâhlar) yüzünden onlara bir fenalık isaabet edince de hemen onlar ümîdlerini kesiverirler.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki insanlara bir rahmet (ni'met) tattırdığımız zaman, onunla sevinirler. Fakat ellerinin takdîm ettiği şeyler (işlediği günahlar) yüzünden başlarına bir kötülük isâbet etse, onlar hemen ümidsizliğe düşerler!
İbni Kesir : Ne zaman da insanlara bir rahmet tattırdık ise; onunla sevinirler. Ama yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük gelirse; hemen ümidlerini kesiverirler.
İskender Evrenosoğlu : Ve insanlara rahmet tattırdığımız zaman onunla ferahlarlar (şımarırlar). Ve eğer, elleri ile takdim ettiklerinden dolayı onlara bir kötülük isabet ederse o zaman onlar, ümitsizliğe düşerler.
Muhammed Esed : (Her zaman olduğu gibi,) insanlara rahmetimizi tattırdığımız zaman buna sevinirler; fakat kendi yapıp ettikleri sonucunda başlarına bir bela gelince de bütün ümitlerini yitirirler!
Mustafa İslamoğlu : Evet, ne zaman insanlara bir rahmet tattıracak olsak onunla sevince gark olurlar; ama elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir kötülük gelse, o zaman da hemen umutsuzluğa kapılıverirler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve nâsa ne zaman bir rahmet tattırdı isek onunla sevinivermişlerdir. Ve ellerinin takdim ettiği şey sebebiyle kendilerine bir kötülük isabet edecek olursa o vakit de onlar ümitsizliğe düşerler.
Ömer Öngüt : İnsanlara bir rahmet tattırırsak buna sevinirler. Şayet yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük gelirse, hemen ümitsizliğe kapılırlar.
Şaban Piriş : İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinirler; ve eğer kendi yaptıkları yüzünden bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşerler.
Suat Yıldırım : İnsanlara bir nimet, bir bolluk tattırdığımızda onunla sevinip şımarırlar.Şayet kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir fenalık gelirse, hemen ümitsizliğe düşerler.
Süleyman Ateş : Biz insanlara bir rahmet taddırdığımız zaman onunla sevinirler. Elleriyle yapıp öne sürdükleri(işleri)nden dolayı onlara bir kötülük erişince de, derhal umutsuzluğa düşerler.
Tefhim-ul Kuran : Biz insanlara bir rahmet taddırdığımız zaman, onunla sevinirler; kendi ellerinin takdim ettiği dolayısıyla onlara bir kötülük isabet ettiğinde de, hemen umutsuzluğa kapılıverirler.
Ümit Şimşek : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda seviniverirler. Elleriyle işledikleri şeyler yüzünden başlarına bir kötülük gelince de ümitsizliğe düşerler.
Yaşar Nuri Öztürk : İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}