Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
İsteyen biri, istedi gelip çatacak azâbı.(70:1) | |
O azâbı ki kâfirlerin başından defedecek yok.(70:2) | |
Yüksek dereceler sahibi Allah'tandır.(70:3) | |
Melekler ve Rûh, kendilerine emredilen yere çıkarlar bir günde ki miktarı elli bin yıldır.(70:4) | |
Artık sabret güzel bir sabırla.(70:5) | |
Şüphe yok ki onlar uzak görürler onu.(70:6) | |
Ve bizse pek yakın görürüz onu.(70:7) | |
O gün gök, yağ tortusuna döner.(70:8) | |
Ve dağlar, atılmış renk renk pamuğa benzer.(70:9) | |
Ve hiçbir dost, dostunu sormaz.(70:10) | |
Birbirlerini görüp tanırlar da ve suçlu, o günün azâbına karşılık oğlunu da vermek ister.(70:11) | |
Eşini de, kardeşini de.(70:12) | |
Kendisini barındıran kabîle halkını da.(70:13) | |
Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de fedâ etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister.(70:14) | |
Fakat imkânı yok; şüphe yok ki cehennem alev alev yanmadadır.(70:15) | |
Ne el bırakmadadır, ne ayak, ne et bırakmadadır, ne deri.(70:16) | |
Çağırır dönüp gideni.(70:17) | |
Ve toplayıp biriktireni.(70:18) | |
Şüphe yok ki insan haris yaratılmıştır.(70:19) | |
Bir şerre uğrarsa bağırır, sızlanır.(70:20) | |
Ve bir hayır elde ederse vermez, kıskanır.(70:21) | |
Ancak müstesnâdır namaz kılanlar.(70:22) | |
Öylesine kılanlar ki namazlarını dâimâ kılarlar.(70:23) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki mallarında malûm bir hak var.(70:24) | |
İsteyene ve mahrûm olana.(70:25) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki cezâ gününü gerçek bilirler.(70:26) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki Rablerinin azâbından korkarlar.(70:27) | |
şüphe yok ki Rablerinin azâbından da kimse emîn olamaz.(70:28) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki ırzlarını korurlar.(70:29) | |
Ancak eşleri ve temellük ettikleri müstesnâ ve artık bu hususta da kınanmazlar onlar.(70:30) | |
Bunlardan başkasını isteyenlere gelince, onlardır haddi aşanların ta kendileri.(70:31) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki emânetlerine ve ahitlerine riâyet ederler.(70:32) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki tanıklıklarında doğrudurlar.(70:33) | |
Ve öyle kişilerdir onlar ki namazlarını korurlar.(70:34) | |
İşte onlardır cennetlerde ağırlananlar.(70:35) | |
Ne oluyor kâfirlere ki sana doğru koşmadalar.(70:36) | |
Sağdan ve soldan parça parça ve bölük bölük.(70:37) | |
Onların her biri, Naîm cennetine sokulacaklarını mı umuyorlar?(70:38) | |
Fakat imkânı yok; şüphe yok ki biz, onları, onların da bildikleri şeyden yarattık.(70:39) | |
Andolsun doğuların Rabbine ve batıların Rabbine, gerçekten de bizim gücümüz yeter.(70:40) | |
Onlardan daha hayırlısını, yerlerine geçirmeye ve kimse önümüze geçemez.(70:41) | |
Bırak artık onları dalsınlar daldıklarına ve oynasınlar oynadıklarıyla, kendilerine vaadedilen güne kavuşuncaya dek.(70:42) | |
O gün, kabirlerinden çıkarlar da koşmaya başlarlar, sanki dikilmiş hedeflere yelmedeler.(70:43) | |
Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.(70:44) | |