Ahmet Tekin Meali |
|
Birisi alay ederek, apansız kesin gerçekleşecek, sizin hesaplarınıza göre bir günü elli bin yıl tutan azâbı istedi.(70:1) | |
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler için, kimsenin geri çeviremeyeceği bir azap istedi.(70:2) | |
Huzuruna ulaşmanın birçok basamakları olan Allah’tan azap istedi.(70:3) | |
Melekler, ruh, büyük melekler, dünya ölçüsüyle, sizin hesaplarınıza göre elli bin yıl tutan bir günde O’nun huzuruna yükselerek çıkar.(70:4) | |
Şimdi sen, onların, seni ve Kur’ân’ı yalanlamalarına, olabildiğince, güzelce sabrederek mücadeleye devam et.(70:5) | |
Doğrusu onlar, o azâbı uzak bir ihtimal olarak görüyorlar.(70:6) | |
Biz de onu yakın bir gelecekte görüyoruz.(70:7) | |
Göğün erimiş bir maden haline geleceği günde görüyoruz.(70:8) | |
Dağların atılmış renkli yün haline çevrileceği günde görüyoruz.(70:9) | |
Dostun dostuna halini hatırını soramayacağı günde görüyoruz.(70:10) | |
Onlar, o gün, birbirlerinin gözleri önünde olacaklar. İslâm’a planlı cephe alan, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, o günün azâbından kurtulmak için fidye vermek isteyecek. Oğullarını vermek isteyecek.(70:11) | |
Eşini ve kardeşini fidye olarak vermek isteyecek.(70:12) | |
Kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini, aşiretini fidye olarak vermek isteyecek.(70:13) | |
Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.(70:14) | |
Ne mümkün! Cehennem inkâr edenleri, suçluları yakarak alevlenmektedir.(70:15) | |
Cehennem derileri kavurur, soyar.(70:16) | |
Hakka, imana, ikbâline ve istikbâline sırt çevirenleri, güç ve iktidarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendirenleri, iktidara gelip haktan ve adâletten uzaklaşanları, güçlerini kötüye kullananları çağırır.(70:17) | |
Mallar, servetler biriktirip kesenin ağzını açmayanları, hayra harcamayanları çağırır.(70:18) | |
Doğrusu insan haris, huysuz, üzüntüye kapılabilen biri olarak ve tez canlı yaratılmıştır.(70:19) | |
Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.(70:20) | |
Kendisine hayır kapıları açıldı mı da başkalarını nasiplendirmez.(70:21) | |
Ancak namazlarını kılanlar, dua ve niyazda bulunanlar, peygamberi salât ü selâmla ananlar, sahip oldukları mallardaki başkalarının paylarını unutmazlar.(70:22) | |
Onlar, cemaatle namaza devam edenler, dua ve niyazı, peygambere salât ü selâmı dillerinden düşürmeyenlerdir.(70:23) | |
Allah’ın farz kıldığı sosyal yardım düzeninin icabı, mallarında ihtiyaç sahipleri için alınması gereken belirlenmiş hakları olduğunu bilenlerdir.(70:24) | |
Yardım isteyenlerin, medet umanların ve iffetinden ağzını açmayan yoksulların, mallarında vermekle mükellef oldukları belirlenmiş hakları vardır.(70:25) | |
Mü’minler, herkesin, vahyedilen dinin şeriatın İslâmî sorumluluğun hesabını vereceği, yalnız ilâhî mevzuatın yürürlükte olduğu günü tasdik edenlerdir.(70:26) | |
Rablerinin azâbından korkarak emirlerine itina gösterenlerdir.(70:27) | |
Çünkü Rablerinin azâbından kurtulma konusunda emin olunamaz, güvence alınamaz.(70:28) | |
Onlar ırzlarını, namuslarını koruyanlardır, bellerine sahip olanlardır.(70:29) | |
Ancak hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar.(70:30) | |
Kim bunun, helâlin ötesine gider, nikâhsız ilişkiler isterse, onlar işte onlar haddi tecavüz edenlerdir.(70:31) | |
Mü’minler, kamu görevlerini, sorumluluklarını yerine getirenler, toplumda güven ortamı sağlayanlar, emanete, ahitlerine, taahhütlerine, sözlerine riayet edenlerdir.(70:32) | |
Onlar, kelime-i şehadetin gereklerini yerine getirenler, Kur’ân’ı bilerek tebliğ edip önderlik yapanlar, doğru şahitlikleriyle, örnek davranışlarıyla İslâm’ı temsil görevini ayakta tutanlardır.(70:33) | |
Onlar, dünyevî gaile ve düşüncelerden sıyrılarak, namazlarını, rükûnlarına, şartlarına, vakitlerine riayet ederek kılanlardır.(70:34) | |
İşte onlar Cennetlerde ağırlanırlar.(70:35) | |
İnkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin ne dertleri var da, hem senin söylediklerini duymak, hem de seni yalanlamak, seninle alay etmek için boyunlarını uzatarak sana doğru koşuşturuyorlar, senin etrafında dolanıyorlar.(70:36) | |
Sureti haktan görünerek, zayıf taraflarını araştırarak, ekipler halinde koşuşturuyorlar.(70:37) | |
Onlardan her biri nimetlerle dolu Cennet’e konulacağını mı umuyor?(70:38) | |
Yok öyle yağma! Biz onları, iyi bildikleri şeylerden yarattık, boşuna kibirlenmesinler.(70:39) | |
Fazla söze gerek yok. Güneşin doğduğu yerlerin ve battığı yerlerin Rabbine yemin ederim. Elbette bizim her şeye gücümüz, kudretimiz yeter.(70:40) | |
Onların yerine, daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz elbette yeter. Kimse bizim önümüze geçemez.(70:41) | |
O halde, onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar dalıp oynasınlar.(70:42) | |
Sanki bayraklarının, sancaklarının altında toplanmak için yarış halinde koşarak kabirlerinden süratle çıkacakları günle karşılaşıncaya kadar, dalga geçerek, ileri geri konuşsunlar, oynayıp dursunlar.(70:43) | |
Gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile güçleri yetmiyecek bir durumda, düşkün haldeyken, kendilerini bir zillet saracak. İşte onların devamlı tehdit edildiği gün, o gündür.(70:44) | |