REM – prefixed resumption particle V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb الفاء استئنافية فعل أمر
عنهم
|
ANHM
ǎnhum
onlardan
from them
Ayn,Nun,He,Mim, 70,50,5,40,
P – preposition PRON – 3rd person masculine plural object pronoun جار ومجرور
وانتظر
ن ظ ر | NƵR
WENTƵR
venteZir
ve bekle
and wait.
Vav,Elif,Nun,Te,Zı,Re, 6,1,50,400,900,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 2nd person masculine singular (form VIII) imperative verb الواو عاطفة فعل أمر
إنهم
|
ÎNHM
innehum
zaten onlar da
Indeed, they
,Nun,He,Mim, ,50,5,40,
ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun حرف نصب و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
منتظرون
ن ظ ر | NƵR
MNTƵRWN
munteZirūne
beklemektedirler
(are) waiting.
Mim,Nun,Te,Zı,Re,Vav,Nun, 40,50,400,900,200,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |فَأَعْرِضْ: sen yüz çevir | عَنْهُمْ: onlardan | وَانْتَظِرْ: ve bekle | إِنَّهُمْ: zaten onlar da | مُنْتَظِرُونَ: beklemektedirler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فأعرض FÊARŽsen yüz çevir | عنهم ANHMonlardan | وانتظر WENTƵRve bekle | إنهم ÎNHMzaten onlar da | منتظرون MNTƵRWNbeklemektedirler |
Kırık Meal (Okunuş) : |feeǎ'riD: sen yüz çevir | ǎnhum: onlardan | venteZir: ve bekle | innehum: zaten onlar da | munteZirūne: beklemektedirler |
Kırık Meal (Transcript) : |FÊARŽ: sen yüz çevir | ANHM: onlardan | WENTƵR: ve bekle | ÎNHM: zaten onlar da | MNTƵRWN: beklemektedirler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık yüz çevir onlardan ve bekle; şüphe yok ki onlar da beklemedeler.
Adem Uğur : Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.
Ahmed Hulusi : Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Muhakkak ki onlar da bekliyorlar!
Ahmet Tekin : Artık sen onlarla ilgilenme, onlara karşı tedbir al ve tehdidin gerçekleşeceği karar gününü bekle. Onlar da seni bertaraf edecekleri, sana galip gelecekleri günü beklemektedirler.
Ahmet Varol : Artık onlardan yüz çevir ve bekle. Onlar da beklemektedirler.
Ali Bulaç : Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Ali Fikri Yavuz : Şimdi o kâfirlerden yüz çevir de (kendilerine inecek azabı) gözet; çünkü onlar (senin helâkini) bekleyip duruyorlar.
Bekir Sadak : Onlari birak, bekle; zaten onlar da senin akibetini beklemektedirler. *
Celal Yıldırım : Artık sen onlardan yüzçevir ve bekle; onlar da beklemekteler.
Diyanet İşleri : Şimdi sen onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphesiz onlar da bekliyorlar.
Diyanet İşleri (eski) : Onları bırak, bekle; zaten onlar da senin akıbetini beklemektedirler.
Diyanet Vakfi : Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.
Edip Yüksel : Öyleyse onlardan yüz çevir ve bekle; onlar da beklemektedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Şimdi onlardan yüz çevir de gözet, çünkü onlar gözetiyorlar
Fizilal-il Kuran : Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler.
Gültekin Onan : Öyleyse sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Hakkı Yılmaz : Artık sen onlardan mesâfelen ve gözetle. Şüphesiz onlar gözetleyenlerdir.
Hasan Basri Çantay : Artık onlardan yüz çevir, (inecek azâblarını) bekle. Çünkü onlar bekleyicidirler.
Hayrat Neşriyat : Artık onlardan yüz çevir ve (onlara gelecek olan azâbı) bekle! Zâten onlar da bekleyicidirler!
İbni Kesir : Bırak onları ve bekle. Zaten onlar da beklemektedir.
İskender Evrenosoğlu : Öyleyse artık onlardan yüz çevir ve bekle! Muhakkak ki onlar (da) bekleyenlerdir.
Muhammed Esed : Artık onları kendi hallerine bırak ve onların beklediği gibi sen de (hakikatin ortaya çıkmasını) bekle.
Mustafa İslamoğlu : Şu halde boş ver onları da (kendi işine bak); madem onlar beklemeye razılar, sen (dünden) bekle!
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphe yok ki, onlar da bekleyicilerdir.
Ömer Öngüt : Onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da beklemektedirler.
Şaban Piriş : Şimdi, onlardan uzaklaş ve bekle, onlar da bekliyorlar.
Suat Yıldırım : Şimdi sen onları kendi hallerine bırak. Yardımımızı veya onların helâk edilmelerini bekle! Çünkü onlar da senin helâk olmanı bekliyorlar.
Süleyman Ateş : Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler.
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Ümit Şimşek : Sen onları kendi haline bırak ve bekleyedur; onlar da bekliyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]