CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood الواو عاطفة فعل مضارع منصوب
الذين
|
ELZ̃YN
elleƶīne
those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun, 1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun اسم موصول
يجادلون
ج د ل | CD̃L
YCED̃LWN
yucādilūne
tartışanlar
dispute
Ye,Cim,Elif,Dal,Lam,Vav,Nun, 10,3,1,4,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في
|
FY
fī
hakkında
concerning
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
آياتنا
ا ي ي | EYY
ËYETNE
āyātinā
ayetlerimiz
Our Signs
,Ye,Elif,Te,Nun,Elif, ,10,1,400,50,1,
N – genitive feminine plural noun PRON – 1st person plural possessive pronoun اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما
|
ME
mā
olmadığını
(that) not
Mim,Elif, 40,1,
NEG – negative particle حرف نفي
لهم
|
LHM
lehum
kendileri için
for them
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun جار ومجرور
من
|
MN
min
hiçbir
any
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
محيص
ح ي ص | ḪYṦ
MḪYṦ
meHīSin
kaçacak yer
place of refuge.
Mim,Ha,Ye,Sad, 40,8,10,90,
N – genitive masculine indefinite verbal noun اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَيَعْلَمَ: ve bilsinler | الَّذِينَ: | يُجَادِلُونَ: tartışanlar | فِي: hakkında | ايَاتِنَا: ayetlerimiz | مَا: olmadığını | لَهُمْ: kendileri için | مِنْ: hiçbir | مَحِيصٍ: kaçacak yer |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ويعلم WYALMve bilsinler | الذين ELZ̃YN | يجادلون YCED̃LWNtartışanlar | في FYhakkında | آياتنا ËYETNEayetlerimiz | ما MEolmadığını | لهم LHMkendileri için | من MNhiçbir | محيص MḪYṦkaçacak yer |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve yeǎ'leme: ve bilsinler | elleƶīne: | yucādilūne: tartışanlar | fī: hakkında | āyātinā: ayetlerimiz | mā: olmadığını | lehum: kendileri için | min: hiçbir | meHīSin: kaçacak yer |
Kırık Meal (Transcript) : |WYALM: ve bilsinler | ELZ̃YN: | YCED̃LWN: tartışanlar | FY: hakkında | ËYETNE: ayetlerimiz | ME: olmadığını | LHM: kendileri için | MN: hiçbir | MḪYṦ: kaçacak yer |
Abdulbaki Gölpınarlı : Delillerimiz hakkında cedelleşmeye kalkışanlar, bilsinler ki onlara hiçbir yer yok ki kaçıp da kurtulsunlar.
Adem Uğur : Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Ahmed Hulusi : Tâ ki işaretlerimiz hakkında mücadele edenler, kendileri için bir kaçış yeri bulunmadığını bilsinler.
Ahmet Tekin : Âyetlerimizi, ilkelerimizi bertaraf etme konusunda mücadele edenler bilsinler ki, azaptan kaçıp kurtulabilecekleri bir yer yoktur.
Ahmet Varol : Öyle ki, ayetlerimiz hakkında mücadele edenler kendileri için hiçbir kaçacak yer olmadığını bilsinler.
Ali Bulaç : (Öyle ki) Ayetlerimiz hakkında mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak yer olmadığını bilip öğrensinler.
Ali Fikri Yavuz : Hem ayetlerimiz hakkında mücadele edenler, (onları inkâr edenler) bilsinler ki, kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
Bekir Sadak : Ayetlerimiz uzerinde tartisanlar, kendilerine kacacak yer olmadigini bilsinler.
Celal Yıldırım : Hem âyetlerimiz hakkında tartışıp iddialaşanlar, kendileri için kaçacak yer bulunmadığını bilsinler..
Diyanet İşleri : Allah, böyle yapar ki, âyetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Diyanet İşleri (eski) : Ayetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak yer olmadığını bilsinler.
Diyanet Vakfi : Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Edip Yüksel : Ayetlerimiz ve mucizelerimiz üzerinde tartışanlar kendilerinin kaçacak bir yeri olmadığını bilirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Âyetlerimiz hakkında mücadele edenler bilsinler ki kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hem ayetlerimiz hakkında mücadele edenler bilsinler ki, kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem bilsinler diye o âyetlerimizde mücadele edenler ki kendileri için kaçacak yer yoktur.
Fizilal-il Kuran : Ayetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Gültekin Onan : (Öyle ki) Ayetlerimiz hakkında mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak yer olmadığını bilip öğrensinler.
Hakkı Yılmaz : (32-35) Denizde dağlar gibi akıp gidenler de O'nun alâmetlerinden/ göstergelerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur da giden gemiler denizin sırtında duruverirler. Şüphesiz bunda tüm çok sabreden ve kendisine verilen nimetlerin karşılığını çok çok ödeyen kimseler için nice alâmetler/ göstergeler vardır. Yahut Allah, onların kazandıkları şeyler sebebiyle o gemileri değişime/ yıkıma uğratır. Birçoğunu da bağışlar. Ve âyetlerimiz/ alâmetlerimiz/ göstergelerimiz hakkında mücâdele edenler kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilirler.
Hasan Basri Çantay : (Tâki) âyetlerimiz hakkında mücâdele etmekde olanlar, kendileri için kaç (ıb kurtul) acakları hiçbir yer olmadığını bilsin (ler).
Hayrat Neşriyat : (Tâ ki) âyetlerimiz hakkında mücâdele edenler, kendileri için (azâbımızdan) kaçacak hiçbir yer olmadığını bilsinler!
İbni Kesir : Ayetlerimiz üzerinde tartışanlar bilsinler ki; kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Ve âyetlerimiz hakkında mücâdele edenler, onlar için sığınacak bir yer olmadığını bilsinler.
Muhammed Esed : Ve bilsinler ki, mesajlarımızı sorgulayanlar için kurtuluş yoktur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Bizim âyetlerimizde mücadele edenler bilsin ki, onlar için bir mahall-i halas yoktur.
Ömer Öngüt : Âyetlerimiz üzerinde tartışanlar kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Şaban Piriş : Ayetlerimiz hakkında mücadele edenler bilsinler ki onların kaçıp kurtulacağı bir yer yoktur.
Suat Yıldırım : (32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o gemileri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir.
Süleyman Ateş : Ki âyetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Tefhim-ul Kuran : (Öyle ki) Ayetlerimiz hakkında mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak yer olmadığını bilip öğrensinler.
Ümit Şimşek : Tâ ki, âyetlerimiz hakkında tartışanlar, sığınacak bir yerlerinin olmadığını bilsinler.
Yaşar Nuri Öztürk : Ki ayetlerimiz hakkında tartışıp duranlar kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]