V – 3rd person masculine singular (form VIII) perfect verb فعل ماض
بعد
ب ع د | BAD̃
BAD̃
beǎ'de
sonra
after
Be,Ayn,Dal, 2,70,4,
T – accusative time adverb ظرف زمان منصوب
ظلمه
ظ ل م | ƵLM
ƵLMH
Zulmihi
zulme uğradıktan
he has been wronged,
Zı,Lam,Mim,He, 900,30,40,5,
N – genitive masculine noun PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأولئك
|
FÊWLÙK
feulāike
öylelerinin
then those
Fe,,Vav,Lam,,Kef, 80,,6,30,,20,
REM – prefixed resumption particle DEM – plural demonstrative pronoun الفاء استئنافية اسم اشارة
ما
|
ME
mā
yoktur
not
Mim,Elif, 40,1,
NEG – negative particle حرف نفي
عليهم
|
ALYHM
ǎleyhim
aleyhine
(is) against them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim, 70,30,10,5,40,
P – preposition PRON – 3rd person masculine plural object pronoun جار ومجرور
من
|
MN
min
hiçbir
any
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
سبيل
س ب ل | SBL
SBYL
sebīlin
yol
way.
Sin,Be,Ye,Lam, 60,2,10,30,
N – genitive masculine indefinite noun اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَلَمَنِ: ve elbette kim | انْتَصَرَ: kendini savunursa | بَعْدَ: sonra | ظُلْمِهِ: zulme uğradıktan | فَأُولَٰئِكَ: öylelerinin | مَا: yoktur | عَلَيْهِمْ: aleyhine | مِنْ: hiçbir | سَبِيلٍ: yol |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ولمن WLMNve elbette kim | انتصر ENTṦRkendini savunursa | بعد BAD̃sonra | ظلمه ƵLMHzulme uğradıktan | فأولئك FÊWLÙKöylelerinin | ما MEyoktur | عليهم ALYHMaleyhine | من MNhiçbir | سبيل SBYLyol |
Kırık Meal (Okunuş) : |velemeni: ve elbette kim | nteSara: kendini savunursa | beǎ'de: sonra | Zulmihi: zulme uğradıktan | feulāike: öylelerinin | mā: yoktur | ǎleyhim: aleyhine | min: hiçbir | sebīlin: yol |
Kırık Meal (Transcript) : |WLMN: ve elbette kim | ENTṦR: kendini savunursa | BAD̃: sonra | ƵLMH: zulme uğradıktan | FÊWLÙK: öylelerinin | ME: yoktur | ALYHM: aleyhine | MN: hiçbir | SBYL: yol |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.
Adem Uğur : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Ahmed Hulusi : Kim de zulme uğramasından sonra zâlime karşılığını verirse, işte onların suçlanacak tarafı olmaz!
Ahmet Tekin : Zulme uğradıktan sonra, haklarını alanları, cezalandırmak için herhangi bir sebep yoktur.
Ahmet Varol : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa artık onların aleyhlerine bir yol yoktur.
Ali Bulaç : Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ali Fikri Yavuz : Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa, artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur.
Bekir Sadak : Zulum gordukten sonra hakkini alan kimselere, iste onlarin aleyhine bir yol yoktur.
Celal Yıldırım : Kim de haksızlığa uğradıktan sonra sadece hakkını alırsa, işte onlar aleyhine bir yol yoktur.
Diyanet İşleri : Zulme uğradıktan sonra, kendini savunup hakkını alan kimseye (ceza vermek için) bir yol yoktur.
Diyanet İşleri (eski) : Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Diyanet Vakfi : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.
Edip Yüksel : Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Her kim zulme uğradıktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza vermek için herhangi bir) yol yoktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve elbette her kim zulm olunduktan sonra öcünü alırsa artık onlar üzerine (ceza için) yol yoktur
Fizilal-il Kuran : Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur.
Gültekin Onan : Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Hakkı Yılmaz : Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onların aleyhine bir yol yoktur.
Hasan Basri Çantay : Kim kendisine (yapılan) zulmün ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes'uliyyete) bir yol yokdur.
Hayrat Neşriyat : Kim de gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, işte onlar var ya, kendileri aleyhine (kendilerinin suçlanabileceği) hiçbir yol yoktur.
İbni Kesir : Kim, zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa; aleyhine bir yol yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını geri alan kimseler, işte onlar; onların üzerine (aleyhlerine) bir yol (ceza) yoktur.
Muhammed Esed : Zulme uğradıklarında kendilerini savunanlara gelince; onlara hiçbir suç isnad edilemez:
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur.
Ömer Öngüt : Kim kendisine yapılan zulümden sonra hakkını alırsa, böyle yapanların aleyhine bir yol (mesuliyet) yoktur.
Şaban Piriş : Zulme uğradıktan sonra öcünü alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol yoktur.
Suat Yıldırım : Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiçbir sorumluluk yoktur.
Süleyman Ateş : Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezâlandırılmazlar).
Tefhim-ul Kuran : Kim de zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.
Ümit Şimşek : Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseyi suçlamak için bir yol yoktur.
Yaşar Nuri Öztürk : Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]