» 8 / Enfâl  32:

Kuran Sırası: 8
İniş Sırası: 88
Enfal Suresi = Ganimetler Suresi
Savas ganimetlerinin durumundan bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِذْ (WÎZ̃) = ve iƶ : ve hani
2. قَالُوا (GELWE) = ḳālū : demişlerdi
3. اللَّهُمَّ (ELLHM) = llahumme : Allah'ım
4. إِنْ (ÎN) = in : eğer
5. كَانَ (KEN) = kāne : ise
6. هَٰذَا (HZ̃E) = hāƶā : bu
7. هُوَ (HW) = huve : (kişi)
8. الْحَقَّ (ELḪG) = l-Haḳḳa : bir gerçek
9. مِنْ (MN) = min :
10. عِنْدِكَ (AND̃K) = ǐndike : senin yanından gelmiş
11. فَأَمْطِرْ (FÊMŦR) = feemTir : yağdır
12. عَلَيْنَا (ALYNE) = ǎleynā : başımıza
13. حِجَارَةً (ḪCERT) = Hicāraten : taş
14. مِنَ (MN) = mine :
15. السَّمَاءِ (ELSMEÙ) = s-semāi : gökten
16. أَوِ (ÊW) = evi : yahut
17. ائْتِنَا (EÙTNE) = 'tinā : bize getir
18. بِعَذَابٍ (BAZ̃EB) = biǎƶābin : bir azab
19. أَلِيمٍ (ÊLYM) = elīmin : acıklı
ve hani | demişlerdi | Allah'ım | eğer | ise | bu | (kişi) | bir gerçek | | senin yanından gelmiş | yağdır | başımıza | taş | | gökten | yahut | bize getir | bir azab | acıklı |

[] [GWL] [] [] [KWN] [] [] [ḪGG] [] [AND̃] [MŦR] [] [ḪCR] [] [SMW] [] [ETY] [AZ̃B] [ELM]
WÎZ̃ GELWE ELLHM ÎN KEN HZ̃E HW ELḪG MN AND̃K FÊMŦR ALYNE ḪCERT MN ELSMEÙ ÊW EÙTNE BAZ̃EB ÊLYM

ve iƶ ḳālū llahumme in kāne hāƶā huve l-Haḳḳa min ǐndike feemTir ǎleynā Hicāraten mine s-semāi evi 'tinā biǎƶābin elīmin
وإذ قالوا اللهم إن كان هذا هو الحق من عندك فأمطر علينا حجارة من السماء أو ائتنا بعذاب أليم

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū demişlerdi they said,
اللهم | ELLHM llahumme Allah'ım """O Allah!"
إن | ÎN in eğer If
كان ك و ن | KWN KEN kāne ise was
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
هو | HW huve (kişi) [it]
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳa bir gerçek the truth
من | MN min [of]
عندك ع ن د | AND̃ AND̃K ǐndike senin yanından gelmiş from You
فأمطر م ط ر | MŦR FÊMŦR feemTir yağdır then (send) rain
علينا | ALYNE ǎleynā başımıza upon us
حجارة ح ج ر | ḪCR ḪCERT Hicāraten taş (of) stones
من | MN mine from
السماء س م و | SMW ELSMEÙ s-semāi gökten the sky
أو | ÊW evi yahut or
ائتنا ا ت ي | ETY EÙTNE 'tinā bize getir bring (upon) us
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azab a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmin acıklı "painful."""

8:32 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve hani | demişlerdi | Allah'ım | eğer | ise | bu | (kişi) | bir gerçek | | senin yanından gelmiş | yağdır | başımıza | taş | | gökten | yahut | bize getir | bir azab | acıklı |

[] [GWL] [] [] [KWN] [] [] [ḪGG] [] [AND̃] [MŦR] [] [ḪCR] [] [SMW] [] [ETY] [AZ̃B] [ELM]
WÎZ̃ GELWE ELLHM ÎN KEN HZ̃E HW ELḪG MN AND̃K FÊMŦR ALYNE ḪCERT MN ELSMEÙ ÊW EÙTNE BAZ̃EB ÊLYM

ve iƶ ḳālū llahumme in kāne hāƶā huve l-Haḳḳa min ǐndike feemTir ǎleynā Hicāraten mine s-semāi evi 'tinā biǎƶābin elīmin
وإذ قالوا اللهم إن كان هذا هو الحق من عندك فأمطر علينا حجارة من السماء أو ائتنا بعذاب أليم

[] [ق و ل] [] [] [ك و ن] [] [] [ح ق ق] [] [ع ن د] [م ط ر] [] [ح ج ر] [] [س م و] [] [ا ت ي] [ع ذ ب] [ا ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذ | WÎZ̃ ve iƶ ve hani And when
Vav,,Zel,
6,,700,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
قالوا ق و ل | GWL GELWE ḳālū demişlerdi they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
اللهم | ELLHM llahumme Allah'ım """O Allah!"
Elif,Lam,Lam,He,Mim,
1,30,30,5,40,
"PN – accusative proper noun → Allah
VOC – vocative suffix"
لفظ الجلالة منصوب
إن | ÎN in eğer If
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كان ك و ن | KWN KEN kāne ise was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
هذا | HZ̃E hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
هو | HW huve (kişi) [it]
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
الحق ح ق ق | ḪGG ELḪG l-Haḳḳa bir gerçek the truth
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
من | MN min [of]
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عندك ع ن د | AND̃ AND̃K ǐndike senin yanından gelmiş from You
Ayn,Nun,Dal,Kef,
70,50,4,20,
N – genitive noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فأمطر م ط ر | MŦR FÊMŦR feemTir yağdır then (send) rain
Fe,,Mim,Tı,Re,
80,,40,9,200,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر
علينا | ALYNE ǎleynā başımıza upon us
Ayn,Lam,Ye,Nun,Elif,
70,30,10,50,1,
P – preposition
PRON – 1st person plural object pronoun
جار ومجرور
حجارة ح ج ر | ḪCR ḪCERT Hicāraten taş (of) stones
Ha,Cim,Elif,Re,Te merbuta,
8,3,1,200,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN mine from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
السماء س م و | SMW ELSMEÙ s-semāi gökten the sky
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
أو | ÊW evi yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
ائتنا ا ت ي | ETY EÙTNE 'tinā bize getir bring (upon) us
Elif,,Te,Nun,Elif,
1,,400,50,1,
V – 2nd person masculine singular imperative verb
PRON – 1st person plural object pronoun
فعل أمر و«نا» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بعذاب ع ذ ب | AZ̃B BAZ̃EB biǎƶābin bir azab a punishment
Be,Ayn,Zel,Elif,Be,
2,70,700,1,2,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmin acıklı "painful."""
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – genitive masculine singular indefinite adjective
صفة مجرورة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِذْ: ve hani | قَالُوا: demişlerdi | اللَّهُمَّ: Allah'ım | إِنْ: eğer | كَانَ: ise | هَٰذَا: bu | هُوَ: (kişi) | الْحَقَّ: bir gerçek | مِنْ: | عِنْدِكَ: senin yanından gelmiş | فَأَمْطِرْ: yağdır | عَلَيْنَا: başımıza | حِجَارَةً: taş | مِنَ: | السَّمَاءِ: gökten | أَوِ: yahut | ائْتِنَا: bize getir | بِعَذَابٍ: bir azab | أَلِيمٍ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإذ WÎZ̃ ve hani | قالوا GELWE demişlerdi | اللهم ELLHM Allah'ım | إن ÎN eğer | كان KEN ise | هذا HZ̃E bu | هو HW (kişi) | الحق ELḪG bir gerçek | من MN | عندك AND̃K senin yanından gelmiş | فأمطر FÊMŦR yağdır | علينا ALYNE başımıza | حجارة ḪCERT taş | من MN | السماء ELSMEÙ gökten | أو ÊW yahut | ائتنا EÙTNE bize getir | بعذاب BAZ̃EB bir azab | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve iƶ: ve hani | ḳālū: demişlerdi | llahumme: Allah'ım | in: eğer | kāne: ise | hāƶā: bu | huve: (kişi) | l-Haḳḳa: bir gerçek | min: | ǐndike: senin yanından gelmiş | feemTir: yağdır | ǎleynā: başımıza | Hicāraten: taş | mine: | s-semāi: gökten | evi: yahut | 'tinā: bize getir | biǎƶābin: bir azab | elīmin: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |WÎZ̃: ve hani | GELWE: demişlerdi | ELLHM: Allah'ım | ÎN: eğer | KEN: ise | HZ̃E: bu | HW: (kişi) | ELḪG: bir gerçek | MN: | AND̃K: senin yanından gelmiş | FÊMŦR: yağdır | ALYNE: başımıza | ḪCERT: taş | MN: | ELSMEÙ: gökten | ÊW: yahut | EÙTNE: bize getir | BAZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Hani Allah'ım demişlerdi, bu, senin katındansa ve gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut da bize elemli bir azap ver.
Adem Uğur : Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.
Ahmed Hulusi : Hani, "Ey Allâhım. . . Eğer bu senin indînden Hakk'ın kendisi ise, (o takdirde) gökten üstümüze taşlar yağdır! Yahut bize acı bir azap ver" demişlerdi.
Ahmet Tekin : Hani bir zaman da kâfirler: 'Allah’ım, eğer bu senin katından gelmiş hak bir kitapsa, üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize can yakıp inleten müthiş bir ceza ver' demişlerdi.
Ahmet Varol : Bir zaman: 'Ey Allah'ım! Bu senin katından gönderilme bir gerçekse bizim üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azap gönder' demişlerdi.
Ali Bulaç : Bir de: "Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım)." demişlerdi.
Ali Fikri Yavuz : Bir vakit de, “- Ey Allah! Eğer bu senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise, hemen üzerimize gökten taş yağdır, veya bize daha acıklı bir azap ver”, demişlerdi.
Bekir Sadak : «Allah'imiz! Eger bu Kitap, gercekten Senin katindan ise bize gokten tas yagdir veya can yakici bir azab ver» demislerdi.
Celal Yıldırım : Hani bir zaman da onlar, «Ey Allahımız ! Eğer bu Kur'ân hakikaten senden ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azâb getir» demişlerdi.
Diyanet İşleri : Hani onlar, “Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir” demişlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : 'Allah'ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver' demişlerdi.
Diyanet Vakfi : Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.
Edip Yüksel : Hatta, 'Rabbimiz, bu senden gelen bir gerçek ise, üstümüze gökten taşlar yağdır, veya başımıza acıklı bir azap getir,' diyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bir vakit de, «Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver» demişlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir zaman da onlar: «Ey Allah, eğer senin tarafından gelmiş bir hak kitap ise, durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver!» demişlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir vakıt da ey Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş hak kitâb ise durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha elîm bir azâb ver demişlerdi
Fizilal-il Kuran : Hani onlar «Allah'ımız, eğer bu Kur'an senin tarafından gönderilmiş gerçek bir kitap ise, başımıza gökten taş yağdır ya da bizi acıklı bir azaba çarptır» dediler.
Gültekin Onan : Bir de: "Ey Tanrı'mız, eğer bu (Kuran) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım)" demişlerdi.
Hakkı Yılmaz : Bir vakit de onlar, “Ey Allah'ım! Eğer bu, Senin katından gelmiş bir hakkın/gerçeğin ta kendisi ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize çok acı veren bir azap ver” demişlerdi.
Hasan Basri Çantay : Hani bir zaman da: «Ey Allah, eğer bu, Senin katından (gelmiş) hak (kitâb) ın kendisi ise durma bizim üstümüze gökden taş yağdır, yahud bize (daha) acıklı bir azâb getir» demişlerdi.
Hayrat Neşriyat : Bir vakit de: 'Ey Allah! Eğer bu (Kur’ân), senin katından hak (bir Kitab) ise, haydi üzerimize gökten taş yağdır veya bize elemli bir azab getir!' demişlerdi.
İbni Kesir : Hani demişlerdi ki: Ey Allah'ımız; eğer bu, gerçekten Senin katından ise; bize gökten taş yağdır, yahut acıklı bir azab getir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlar: “Allah'ım şâyet bu (Kur'ân-ı Kerim), o hak olan (Kitap), Senin indinden ise o zaman üzerimize semadan taş yağdır veya bize acı azabı getir.” demişlerdi.
Muhammed Esed : Ve bir de şöyle derlerdi: "Ey Allahımız, eğer bu gerçekten Senin katından (indirilen) hakkın kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut (daha) can yakıcı bir azap çıkar karşımıza!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bir vakit dediler ki: «Ey Allah! Eğer senin tarafından hak olan bu ise hemen üzerimize gökten taşlar yağdır ve bize pek elemli bir azap getir.»
Ömer Öngüt : Hani bir zaman da onlar: “Ey Allah'ım! Eğer bu kitap gerçekten senin katından ise üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azap getir. ” demişlerdi.
Şaban Piriş : “Ve Allah’ım, eğer bu senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!”
Suat Yıldırım : Hani bir zaman da onlar: "Ya Rabbî, eğer bu Kur’ân senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise hemen üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!" demişlerdi.
Süleyman Ateş : Ve: "Allâh'ım, eğer bu, senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azâb getir!" demişlerdi.
Tefhim-ul Kuran : Bir de: «Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gök yüzünden üstümüze taş yağdır veya acıklı bir azab getir (bakalım) .» demişlerdi.
Ümit Şimşek : Bir vakit de onlar 'Ey Allah, eğer bu Kur'ân Senin katından gelen hak kitap ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acı bir azap ver' demişlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}